» 2 / Bakara  282:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
Bakara Suresi = Inek Suresi
67-71. ayetlerinde Yahudilere kesilmesi emredilen inekten söz edildigi için bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

2:282 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | iman eden(ler) | zaman | birbirinize verdiğiniz | borç | kadar | süreye | belirli bir | onu yazın | ve yazsın | aranızda | bir yazıcı | adaletle | | kaçınmasın (yazsın) | yazıcı | | yazmaktan | şekilde | kendisine öğrettiği | Allah'ın | yazdırsın | yazdırsın | kimse | üzerinde | hak olan (borçlu) | korksun | Allah'tan | Rabbi olan | | eksik etmesin | ondan (borcundan) | hiçbir şeyi | eğer | ise | kimse | | borçlu olan | aklı ermez | yahut | zayıf | ya da | | güç yetiremiyecek | | kendisi yazdırmaya | o | yazdırsın | onun velisi | adaletle | şahid tutun | iki şahidi | -den | erkekleriniz- | eğer | | yoksa | iki erkek | (o zaman) bir erkek | iki kadın | kimse | razı olduğunuz | -den | şahidler- | ta ki | şaşırırsa | kadınlardan biri | hatırlatması için | biri | diğerine | | kaçınmasınlar | şahidler | zaman | bir şeye | çağrıldıkları | | üşenmeyin | | yazmaktan | az olsun | veya | çok olsun | kadar | onu süresine | bu | daha adaletli | katında | Allah | ve daha sağlam | şahidlik için | ve daha elverişlidir | | kuşkulanmamanız için | ancak | | olursa | ticaret | peşin | hemen alıp vereceğiniz | aranızda | yoktur | üzerinize | bir günah | ötürü | onu yazmamanızdan | ve şahid tutun | zaman da | alışveriş yaptığınız | | asla zarar verilmesin | yazana da | ve | şahide de | eğer | (bir zarar) yaparsanız | şüphesiz | kötülük olur | kendinize | korkun | Allah'tan | ve size öğretiyor | Allah | Allah | her | şeyi | bilir |

ǼYHÆ ÆLZ̃YN ËMNWÆ ÎZ̃Æ TD̃ÆYNTM BD̃YN ÎL ǼCL MSM FÆKTBWH WLYKTB BYNKM KÆTB BÆLAD̃L WLÆ YǼB KÆTB ǼN YKTB KMÆ ALMH ÆLLH FLYKTB WLYMLL ÆLZ̃Y ALYH ÆLḪG WLYTG ÆLLH RBH WLÆ YBḢS MNH ŞYÙÆ FÎN KÆN ÆLZ̃Y ALYH ÆLḪG SFYHÆ ǼW ŽAYFÆ ǼW YSTŦYA ǼN YML HW FLYMLL WLYH BÆLAD̃L WÆSTŞHD̃WÆ ŞHYD̃YN MN RCÆLKM FÎN LM YKWNÆ RCLYN FRCL WÆMRǼTÆN MMN TRŽWN MN ÆLŞHD̃ÆÙ ǼN TŽL ÎḪD̃ÆHMÆ FTZ̃KR ÎḪD̃ÆHMÆ ÆLǼḢR WLÆ YǼB ÆLŞHD̃ÆÙ ÎZ̃Æ D̃AWÆ WLÆ TSǼMWÆ ǼN TKTBWH ṦĞYRÆ ǼW KBYRÆ ÎL ǼCLH Z̃LKM ǼGSŦ AND̃ ÆLLH WǼGWM LLŞHÆD̃T WǼD̃N ǼLÆ TRTÆBWÆ ÎLÆ ǼN TKWN TCÆRT ḪÆŽRT TD̃YRWNHÆ BYNKM FLYS ALYKM CNÆḪ ǼLÆ TKTBWHÆ WǼŞHD̃WÆ ÎZ̃Æ TBÆYATM WLÆ YŽÆR KÆTB WLÆ ŞHYD̃ WÎN TFALWÆ FÎNH FSWG BKM WÆTGWÆ ÆLLH WYALMKM ÆLLH WÆLLH BKL ŞYÙ ALYM
eyyuhā elleƶīne āmenū iƶā tedāyentum bideynin ilā ecelin musemmen fektubūhu velyektub beynekum kātibun bil-ǎdli ve lā ye'be kātibun en yektube kemā ǎllemehu llahu felyektub velyumlili lleƶī ǎleyhi l-Haḳḳu velyetteḳi llahe rabbehu ve lā yebḣas minhu şey'en fein kāne lleƶī ǎleyhi l-Haḳḳu sefīhen ev Deǐyfen ev yesteTīǔ en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil-ǎdli vesteşhidū şehīdeyni min ricālikum fe in lem yekūnā raculeyni feraculun vemraetāni mimmen terDevne mine ş-şuhedā'i en teDille iHdāhumā fetuƶekkira iHdāhumā l-uḣrā ve lā ye'be ş-şuhedā'u iƶā duǔ ve lā tesemū en tektubūhu Sağīran ev kebīran ilā ecelihi ƶālikum eḳseTu ǐnde llahi ve eḳve mu lişşehādeti ve ednā ellā tertābū illā en tekūne ticāraten HāDiraten tudīrūnehā beynekum feleyse ǎleykum cunāHun ellā tektubūhā ve eşhidū iƶā tebāyeǎ'tum ve lā yuDārra kātibun ve lā şehīdun ve in tef'ǎlū feinnehu fusūḳun bikum vetteḳū llahe ve yuǎllimukumu llahu vallahu bikulli şey'in ǎlīmun

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ امَنُوا إِذَا تَدَايَنْتُمْ بِدَيْنٍ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلَا يَأْبَ كَاتِبٌ أَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللَّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا فَإِنْ كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لَا يَسْتَطِيعُ أَنْ يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُوا شَهِيدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْ فَإِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاءِ أَنْ تَضِلَّ إِحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الْأُخْرَىٰ وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَاءُ إِذَا مَا دُعُوا وَلَا تَسْأَمُوا أَنْ تَكْتُبُوهُ صَغِيرًا أَوْ كَبِيرًا إِلَىٰ أَجَلِهِ ذَٰلِكُمْ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ وَأَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَىٰ أَلَّا تَرْتَابُوا إِلَّا أَنْ تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلَّا تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوا إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلَا يُضَارَّ كَاتِبٌ وَلَا شَهِيدٌ وَإِنْ تَفْعَلُوا فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللَّهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Transcript Okunuş Türkçe
1. YÆ = yā : EY/HEY/AH
2. ǼYHÆ = eyyuhā : SİZ!
3. ÆLZ̃YN = elleƶīne : kimseler
4. ËMNWÆ = āmenū : iman eden(ler)
5. ÎZ̃Æ = iƶā : zaman
6. TD̃ÆYNTM = tedāyentum : birbirinize verdiğiniz
7. BD̃YN = bideynin : borç
8. ÎL = ilā : kadar
9. ǼCL = ecelin : süreye
10. MSM = musemmen : belirli bir
11. FÆKTBWH = fektubūhu : onu yazın
12. WLYKTB = velyektub : ve yazsın
13. BYNKM = beynekum : aranızda
14. KÆTB = kātibun : bir yazıcı
15. BÆLAD̃L = bil-ǎdli : adaletle
16. WLÆ = ve lā :
17. YǼB = ye'be : kaçınmasın (yazsın)
18. KÆTB = kātibun : yazıcı
19. ǼN = en :
20. YKTB = yektube : yazmaktan
21. KMÆ = kemā : şekilde
22. ALMH = ǎllemehu : kendisine öğrettiği
23. ÆLLH = llahu : Allah'ın
24. FLYKTB = felyektub : yazdırsın
25. WLYMLL = velyumlili : yazdırsın
26. ÆLZ̃Y = lleƶī : kimse
27. ALYH = ǎleyhi : üzerinde
28. ÆLḪG = l-Haḳḳu : hak olan (borçlu)
29. WLYTG = velyetteḳi : korksun
30. ÆLLH = llahe : Allah'tan
31. RBH = rabbehu : Rabbi olan
32. WLÆ = ve lā :
33. YBḢS = yebḣas : eksik etmesin
34. MNH = minhu : ondan (borcundan)
35. ŞYÙÆ = şey'en : hiçbir şeyi
36. FÎN = fein : eğer
37. KÆN = kāne : ise
38. ÆLZ̃Y = lleƶī : kimse
39. ALYH = ǎleyhi :
40. ÆLḪG = l-Haḳḳu : borçlu olan
41. SFYHÆ = sefīhen : aklı ermez
42. ǼW = ev : yahut
43. ŽAYFÆ = Deǐyfen : zayıf
44. ǼW = ev : ya da
45. LÆ = lā :
46. YSTŦYA = yesteTīǔ : güç yetiremiyecek
47. ǼN = en :
48. YML = yumille : kendisi yazdırmaya
49. HW = huve : o
50. FLYMLL = felyumlil : yazdırsın
51. WLYH = veliyyuhu : onun velisi
52. BÆLAD̃L = bil-ǎdli : adaletle
53. WÆSTŞHD̃WÆ = vesteşhidū : şahid tutun
54. ŞHYD̃YN = şehīdeyni : iki şahidi
55. MN = min : -den
56. RCÆLKM = ricālikum : erkekleriniz-
57. FÎN = fe in : eğer
58. LM = lem :
59. YKWNÆ = yekūnā : yoksa
60. RCLYN = raculeyni : iki erkek
61. FRCL = feraculun : (o zaman) bir erkek
62. WÆMRǼTÆN = vemraetāni : iki kadın
63. MMN = mimmen : kimse
64. TRŽWN = terDevne : razı olduğunuz
65. MN = mine : -den
66. ÆLŞHD̃ÆÙ = ş-şuhedā'i : şahidler-
67. ǼN = en : ta ki
68. TŽL = teDille : şaşırırsa
69. ÎḪD̃ÆHMÆ = iHdāhumā : kadınlardan biri
70. FTZ̃KR = fetuƶekkira : hatırlatması için
71. ÎḪD̃ÆHMÆ = iHdāhumā : biri
72. ÆLǼḢR = l-uḣrā : diğerine
73. WLÆ = ve lā :
74. YǼB = ye'be : kaçınmasınlar
75. ÆLŞHD̃ÆÙ = ş-şuhedā'u : şahidler
76. ÎZ̃Æ = iƶā : zaman
77. MÆ = mā : bir şeye
78. D̃AWÆ = duǔ : çağrıldıkları
79. WLÆ = ve lā :
80. TSǼMWÆ = tesemū : üşenmeyin
81. ǼN = en :
82. TKTBWH = tektubūhu : yazmaktan
83. ṦĞYRÆ = Sağīran : az olsun
84. ǼW = ev : veya
85. KBYRÆ = kebīran : çok olsun
86. ÎL = ilā : kadar
87. ǼCLH = ecelihi : onu süresine
88. Z̃LKM = ƶālikum : bu
89. ǼGSŦ = eḳseTu : daha adaletli
90. AND̃ = ǐnde : katında
91. ÆLLH = llahi : Allah
92. WǼGWM = ve eḳve mu : ve daha sağlam
93. LLŞHÆD̃T = lişşehādeti : şahidlik için
94. WǼD̃N = ve ednā : ve daha elverişlidir
95. ǼLÆ = ellā :
96. TRTÆBWÆ = tertābū : kuşkulanmamanız için
97. ÎLÆ = illā : ancak
98. ǼN = en :
99. TKWN = tekūne : olursa
100. TCÆRT = ticāraten : ticaret
101. ḪÆŽRT = HāDiraten : peşin
102. TD̃YRWNHÆ = tudīrūnehā : hemen alıp vereceğiniz
103. BYNKM = beynekum : aranızda
104. FLYS = feleyse : yoktur
105. ALYKM = ǎleykum : üzerinize
106. CNÆḪ = cunāHun : bir günah
107. ǼLÆ = ellā : ötürü
108. TKTBWHÆ = tektubūhā : onu yazmamanızdan
109. WǼŞHD̃WÆ = ve eşhidū : ve şahid tutun
110. ÎZ̃Æ = iƶā : zaman da
111. TBÆYATM = tebāyeǎ'tum : alışveriş yaptığınız
112. WLÆ = ve lā :
113. YŽÆR = yuDārra : asla zarar verilmesin
114. KÆTB = kātibun : yazana da
115. WLÆ = ve lā : ve
116. ŞHYD̃ = şehīdun : şahide de
117. WÎN = ve in : eğer
118. TFALWÆ = tef'ǎlū : (bir zarar) yaparsanız
119. FÎNH = feinnehu : şüphesiz
120. FSWG = fusūḳun : kötülük olur
121. BKM = bikum : kendinize
122. WÆTGWÆ = vetteḳū : korkun
123. ÆLLH = llahe : Allah'tan
124. WYALMKM = ve yuǎllimukumu : ve size öğretiyor
125. ÆLLH = llahu : Allah
126. WÆLLH = vallahu : Allah
127. BKL = bikulli : her
128. ŞYÙ = şey'in : şeyi
129. ALYM = ǎlīmun : bilir
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | iman eden(ler) | zaman | birbirinize verdiğiniz | borç | kadar | süreye | belirli bir | onu yazın | ve yazsın | aranızda | bir yazıcı | adaletle | | kaçınmasın (yazsın) | yazıcı | | yazmaktan | şekilde | kendisine öğrettiği | Allah'ın | yazdırsın | yazdırsın | kimse | üzerinde | hak olan (borçlu) | korksun | Allah'tan | Rabbi olan | | eksik etmesin | ondan (borcundan) | hiçbir şeyi | eğer | ise | kimse | | borçlu olan | aklı ermez | yahut | zayıf | ya da | | güç yetiremiyecek | | kendisi yazdırmaya | o | yazdırsın | onun velisi | adaletle | şahid tutun | iki şahidi | -den | erkekleriniz- | eğer | | yoksa | iki erkek | (o zaman) bir erkek | iki kadın | kimse | razı olduğunuz | -den | şahidler- | ta ki | şaşırırsa | kadınlardan biri | hatırlatması için | biri | diğerine | | kaçınmasınlar | şahidler | zaman | bir şeye | çağrıldıkları | | üşenmeyin | | yazmaktan | az olsun | veya | çok olsun | kadar | onu süresine | bu | daha adaletli | katında | Allah | ve daha sağlam | şahidlik için | ve daha elverişlidir | | kuşkulanmamanız için | ancak | | olursa | ticaret | peşin | hemen alıp vereceğiniz | aranızda | yoktur | üzerinize | bir günah | ötürü | onu yazmamanızdan | ve şahid tutun | zaman da | alışveriş yaptığınız | | asla zarar verilmesin | yazana da | ve | şahide de | eğer | (bir zarar) yaparsanız | şüphesiz | kötülük olur | kendinize | korkun | Allah'tan | ve size öğretiyor | Allah | Allah | her | şeyi | bilir |

[Y] [EYH] [] [ÆMN] [] [D̃YN] [D̃YN] [] [ÆCL] [SMW] [KTB] [KTB] [BYN] [KTB] [AD̃L] [] [ÆBY] [KTB] [] [KTB] [] [ALM] [] [KTB] [MLL] [] [] [ḪGG] [WGY] [] [RBB] [] [BḢS] [] [ŞYÆ] [] [KWN] [] [] [ḪGG] [SFH] [] [ŽAF] [] [] [ŦWA] [] [MLL] [] [MLL] [WLY] [AD̃L] [ŞHD̃] [ŞHD̃] [] [RCL] [] [] [KWN] [RCL] [RCL] [MRÆ] [] [RŽW] [] [ŞHD̃] [] [ŽLL] [ÆḪD̃] [Z̃KR] [ÆḪD̃] [ÆḢR] [] [ÆBY] [ŞHD̃] [] [] [D̃AW] [] [SÆM] [] [KTB] [ṦĞR] [] [KBR] [] [ÆCL] [] [GSŦ] [AND̃] [] [GWM] [ŞHD̃] [D̃NW] [] [RYB] [] [] [KWN] [TCR] [ḪŽR] [D̃WR] [BYN] [LYS] [] [CNḪ] [] [KTB] [ŞHD̃] [] [BYA] [] [ŽRR] [KTB] [] [ŞHD̃] [] [FAL] [] [FSG] [] [WGY] [] [ALM] [] [] [KLL] [ŞYÆ] [ALM]
ǼYHÆ ÆLZ̃YN ËMNWÆ ÎZ̃Æ TD̃ÆYNTM BD̃YN ÎL ǼCL MSM FÆKTBWH WLYKTB BYNKM KÆTB BÆLAD̃L WLÆ YǼB KÆTB ǼN YKTB KMÆ ALMH ÆLLH FLYKTB WLYMLL ÆLZ̃Y ALYH ÆLḪG WLYTG ÆLLH RBH WLÆ YBḢS MNH ŞYÙÆ FÎN KÆN ÆLZ̃Y ALYH ÆLḪG SFYHÆ ǼW ŽAYFÆ ǼW YSTŦYA ǼN YML HW FLYMLL WLYH BÆLAD̃L WÆSTŞHD̃WÆ ŞHYD̃YN MN RCÆLKM FÎN LM YKWNÆ RCLYN FRCL WÆMRǼTÆN MMN TRŽWN MN ÆLŞHD̃ÆÙ ǼN TŽL ÎḪD̃ÆHMÆ FTZ̃KR ÎḪD̃ÆHMÆ ÆLǼḢR WLÆ YǼB ÆLŞHD̃ÆÙ ÎZ̃Æ D̃AWÆ WLÆ TSǼMWÆ ǼN TKTBWH ṦĞYRÆ ǼW KBYRÆ ÎL ǼCLH Z̃LKM ǼGSŦ AND̃ ÆLLH WǼGWM LLŞHÆD̃T WǼD̃N ǼLÆ TRTÆBWÆ ÎLÆ ǼN TKWN TCÆRT ḪÆŽRT TD̃YRWNHÆ BYNKM FLYS ALYKM CNÆḪ ǼLÆ TKTBWHÆ WǼŞHD̃WÆ ÎZ̃Æ TBÆYATM WLÆ YŽÆR KÆTB WLÆ ŞHYD̃ WÎN TFALWÆ FÎNH FSWG BKM WÆTGWÆ ÆLLH WYALMKM ÆLLH WÆLLH BKL ŞYÙ ALYM

eyyuhā elleƶīne āmenū iƶā tedāyentum bideynin ilā ecelin musemmen fektubūhu velyektub beynekum kātibun bil-ǎdli ve lā ye'be kātibun en yektube kemā ǎllemehu llahu felyektub velyumlili lleƶī ǎleyhi l-Haḳḳu velyetteḳi llahe rabbehu ve lā yebḣas minhu şey'en fein kāne lleƶī ǎleyhi l-Haḳḳu sefīhen ev Deǐyfen ev yesteTīǔ en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil-ǎdli vesteşhidū şehīdeyni min ricālikum fe in lem yekūnā raculeyni feraculun vemraetāni mimmen terDevne mine ş-şuhedā'i en teDille iHdāhumā fetuƶekkira iHdāhumā l-uḣrā ve lā ye'be ş-şuhedā'u iƶā duǔ ve lā tesemū en tektubūhu Sağīran ev kebīran ilā ecelihi ƶālikum eḳseTu ǐnde llahi ve eḳve mu lişşehādeti ve ednā ellā tertābū illā en tekūne ticāraten HāDiraten tudīrūnehā beynekum feleyse ǎleykum cunāHun ellā tektubūhā ve eşhidū iƶā tebāyeǎ'tum ve lā yuDārra kātibun ve lā şehīdun ve in tef'ǎlū feinnehu fusūḳun bikum vetteḳū llahe ve yuǎllimukumu llahu vallahu bikulli şey'in ǎlīmun
يا أيها الذين آمنوا إذا تداينتم بدين إلى أجل مسمى فاكتبوه وليكتب بينكم كاتب بالعدل ولا يأب كاتب أن يكتب كما علمه الله فليكتب وليملل الذي عليه الحق وليتق الله ربه ولا يبخس منه شيئا فإن كان الذي عليه الحق سفيها أو ضعيفا أو لا يستطيع أن يمل هو فليملل وليه بالعدل واستشهدوا شهيدين من رجالكم فإن لم يكونا رجلين فرجل وامرأتان ممن ترضون من الشهداء أن تضل إحداهما فتذكر إحداهما الأخرى ولا يأب الشهداء إذا ما دعوا ولا تسأموا أن تكتبوه صغيرا أو كبيرا إلى أجله ذلكم أقسط عند الله وأقوم للشهادة وأدنى ألا ترتابوا إلا أن تكون تجارة حاضرة تديرونها بينكم فليس عليكم جناح ألا تكتبوها وأشهدوا إذا تبايعتم ولا يضار كاتب ولا شهيد وإن تفعلوا فإنه فسوق بكم واتقوا الله ويعلمكم الله والله بكل شيء عليم

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [د ي ن] [د ي ن] [] [ا ج ل] [س م و] [ك ت ب] [ك ت ب] [ب ي ن] [ك ت ب] [ع د ل] [] [ا ب ي] [ك ت ب] [] [ك ت ب] [] [ع ل م] [] [ك ت ب] [م ل ل] [] [] [ح ق ق] [و ق ي] [] [ر ب ب] [] [ب خ س] [] [ش ي ا] [] [ك و ن] [] [] [ح ق ق] [س ف ه] [] [ض ع ف] [] [] [ط و ع] [] [م ل ل] [] [م ل ل] [و ل ي] [ع د ل] [ش ه د] [ش ه د] [] [ر ج ل] [] [] [ك و ن] [ر ج ل] [ر ج ل] [م ر ا] [] [ر ض و] [] [ش ه د] [] [ض ل ل] [ا ح د] [ذ ك ر] [ا ح د] [ا خ ر] [] [ا ب ي] [ش ه د] [] [] [د ع و] [] [س ا م] [] [ك ت ب] [ص غ ر] [] [ك ب ر] [] [ا ج ل] [] [ق س ط] [ع ن د] [] [ق و م] [ش ه د] [د ن و] [] [ر ي ب] [] [] [ك و ن] [ت ج ر] [ح ض ر] [د و ر] [ب ي ن] [ل ي س] [] [ج ن ح] [] [ك ت ب] [ش ه د] [] [ب ي ع] [] [ض ر ر] [ك ت ب] [] [ش ه د] [] [ف ع ل] [] [ف س ق] [] [و ق ي] [] [ع ل م] [] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
أيها أ ي ه | EYH ǼYHÆ eyyuhā SİZ! You
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler who
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū iman eden(ler) believe[d]!
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman When
تداينتم د ي ن | D̃YN TD̃ÆYNTM tedāyentum birbirinize verdiğiniz you contract with one another
بدين د ي ن | D̃YN BD̃YN bideynin borç any debt
إلى | ÎL ilā kadar for
أجل ا ج ل | ÆCL ǼCL ecelin süreye a term
مسمى س م و | SMW MSM musemmen belirli bir fixed
فاكتبوه ك ت ب | KTB FÆKTBWH fektubūhu onu yazın then write it.
وليكتب ك ت ب | KTB WLYKTB velyektub ve yazsın And let write
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızda between you
كاتب ك ت ب | KTB KÆTB kātibun bir yazıcı a scribe
بالعدل ع د ل | AD̃L BÆLAD̃L bil-ǎdli adaletle in justice.
ولا | WLÆ ve lā And not
يأب ا ب ي | ÆBY YǼB ye'be kaçınmasın (yazsın) (should) refuse
كاتب ك ت ب | KTB KÆTB kātibun yazıcı a scribe
أن | ǼN en that
يكتب ك ت ب | KTB YKTB yektube yazmaktan he writes
كما | KMÆ kemā şekilde as
علمه ع ل م | ALM ALMH ǎllemehu kendisine öğrettiği (has) taught him
الله | ÆLLH llahu Allah'ın Allah.
فليكتب ك ت ب | KTB FLYKTB felyektub yazdırsın So let him write
وليملل م ل ل | MLL WLYMLL velyumlili yazdırsın and let dictate
الذي | ÆLZ̃Y lleƶī kimse the one
عليه | ALYH ǎleyhi üzerinde on whom
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳu hak olan (borçlu) (is) the right
وليتق و ق ي | WGY WLYTG velyetteḳi korksun and let him fear
الله | ÆLLH llahe Allah'tan Allah,
ربه ر ب ب | RBB RBH rabbehu Rabbi olan his Lord,
ولا | WLÆ ve lā and (let him) not
يبخس ب خ س | BḢS YBḢS yebḣas eksik etmesin diminish
منه | MNH minhu ondan (borcundan) from it
شيئا ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙÆ şey'en hiçbir şeyi anything.
فإن | FÎN fein eğer Then if
كان ك و ن | KWN KÆN kāne ise is
الذي | ÆLZ̃Y lleƶī kimse the one
عليه | ALYH ǎleyhi on him
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳu borçlu olan (is) the right,
سفيها س ف ه | SFH SFYHÆ sefīhen aklı ermez (of) limited understanding,
أو | ǼW ev yahut or
ضعيفا ض ع ف | ŽAF ŽAYFÆ Deǐyfen zayıf weak,
أو | ǼW ev ya da or
لا | not
يستطيع ط و ع | ŦWA YSTŦYA yesteTīǔ güç yetiremiyecek capable
أن | ǼN en that
يمل م ل ل | MLL YML yumille kendisi yazdırmaya (can) dictate
هو | HW huve o he,
فليملل م ل ل | MLL FLYMLL felyumlil yazdırsın then let dictate
وليه و ل ي | WLY WLYH veliyyuhu onun velisi his guardian
بالعدل ع د ل | AD̃L BÆLAD̃L bil-ǎdli adaletle with justice.
واستشهدوا ش ه د | ŞHD̃ WÆSTŞHD̃WÆ vesteşhidū şahid tutun And call for evidence
شهيدين ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃YN şehīdeyni iki şahidi two witnesses
من | MN min -den among
رجالكم ر ج ل | RCL RCÆLKM ricālikum erkekleriniz- your men.
فإن | FÎN fe in eğer And if
لم | LM lem not
يكونا ك و ن | KWN YKWNÆ yekūnā yoksa there are
رجلين ر ج ل | RCL RCLYN raculeyni iki erkek two men
فرجل ر ج ل | RCL FRCL feraculun (o zaman) bir erkek then one man
وامرأتان م ر ا | MRÆ WÆMRǼTÆN vemraetāni iki kadın and two women
ممن | MMN mimmen kimse of whom
ترضون ر ض و | RŽW TRŽWN terDevne razı olduğunuz you agree
من | MN mine -den of
الشهداء ش ه د | ŞHD̃ ÆLŞHD̃ÆÙ ş-şuhedā'i şahidler- [the] witnesses,
أن | ǼN en ta ki (so) that (if)
تضل ض ل ل | ŽLL TŽL teDille şaşırırsa [she] errs,
إحداهما ا ح د | ÆḪD̃ ÎḪD̃ÆHMÆ iHdāhumā kadınlardan biri one of the two,
فتذكر ذ ك ر | Z̃KR FTZ̃KR fetuƶekkira hatırlatması için then will remind
إحداهما ا ح د | ÆḪD̃ ÎḪD̃ÆHMÆ iHdāhumā biri one of the two
الأخرى ا خ ر | ÆḢR ÆLǼḢR l-uḣrā diğerine the other.
ولا | WLÆ ve lā And not
يأب ا ب ي | ÆBY YǼB ye'be kaçınmasınlar (should) refuse
الشهداء ش ه د | ŞHD̃ ÆLŞHD̃ÆÙ ş-şuhedā'u şahidler the witnesses
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman when
ما | bir şeye that
دعوا د ع و | D̃AW D̃AWÆ duǔ çağrıldıkları they are called.
ولا | WLÆ ve lā And not
تسأموا س ا م | SÆM TSǼMWÆ tesemū üşenmeyin (be) weary
أن | ǼN en that
تكتبوه ك ت ب | KTB TKTBWH tektubūhu yazmaktan you write it -
صغيرا ص غ ر | ṦĞR ṦĞYRÆ Sağīran az olsun small
أو | ǼW ev veya or
كبيرا ك ب ر | KBR KBYRÆ kebīran çok olsun large
إلى | ÎL ilā kadar for
أجله ا ج ل | ÆCL ǼCLH ecelihi onu süresine its term.
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu That
أقسط ق س ط | GSŦ ǼGSŦ eḳseTu daha adaletli (is) more just
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında near
الله | ÆLLH llahi Allah Allah,
وأقوم ق و م | GWM WǼGWM ve eḳve mu ve daha sağlam and more upright
للشهادة ش ه د | ŞHD̃ LLŞHÆD̃T lişşehādeti şahidlik için for evidence
وأدنى د ن و | D̃NW WǼD̃N ve ednā ve daha elverişlidir and nearer
ألا | ǼLÆ ellā that not
ترتابوا ر ي ب | RYB TRTÆBWÆ tertābū kuşkulanmamanız için you (have) doubt,
إلا | ÎLÆ illā ancak except
أن | ǼN en that
تكون ك و ن | KWN TKWN tekūne olursa be
تجارة ت ج ر | TCR TCÆRT ticāraten ticaret a transaction
حاضرة ح ض ر | ḪŽR ḪÆŽRT HāDiraten peşin present,
تديرونها د و ر | D̃WR TD̃YRWNHÆ tudīrūnehā hemen alıp vereceğiniz you carry out
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızda among you,
فليس ل ي س | LYS FLYS feleyse yoktur then not
عليكم | ALYKM ǎleykum üzerinize on you
جناح ج ن ح | CNḪ CNÆḪ cunāHun bir günah any sin
ألا | ǼLÆ ellā ötürü that not
تكتبوها ك ت ب | KTB TKTBWHÆ tektubūhā onu yazmamanızdan you write it.
وأشهدوا ش ه د | ŞHD̃ WǼŞHD̃WÆ ve eşhidū ve şahid tutun And take witness
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman da when
تبايعتم ب ي ع | BYA TBÆYATM tebāyeǎ'tum alışveriş yaptığınız you make commercial transaction.
ولا | WLÆ ve lā And not
يضار ض ر ر | ŽRR YŽÆR yuDārra asla zarar verilmesin (should) be harmed
كاتب ك ت ب | KTB KÆTB kātibun yazana da (the) scribe
ولا | WLÆ ve lā ve and not
شهيد ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃ şehīdun şahide de (the) witness,
وإن | WÎN ve in eğer and if
تفعلوا ف ع ل | FAL TFALWÆ tef'ǎlū (bir zarar) yaparsanız you do,
فإنه | FÎNH feinnehu şüphesiz then indeed it
فسوق ف س ق | FSG FSWG fusūḳun kötülük olur (is) sinful conduct
بكم | BKM bikum kendinize for you,
واتقوا و ق ي | WGY WÆTGWÆ vetteḳū korkun and fear
الله | ÆLLH llahe Allah'tan Allah.
ويعلمكم ع ل م | ALM WYALMKM ve yuǎllimukumu ve size öğretiyor And teaches
الله | ÆLLH llahu Allah Allah.
والله | WÆLLH vallahu Allah And Allah
بكل ك ل ل | KLL BKL bikulli her of every
شيء ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙ şey'in şeyi thing
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilir (is) All-Knower.
EY/HEY/AH | SİZ! | kimseler | iman eden(ler) | zaman | birbirinize verdiğiniz | borç | kadar | süreye | belirli bir | onu yazın | ve yazsın | aranızda | bir yazıcı | adaletle | | kaçınmasın (yazsın) | yazıcı | | yazmaktan | şekilde | kendisine öğrettiği | Allah'ın | yazdırsın | yazdırsın | kimse | üzerinde | hak olan (borçlu) | korksun | Allah'tan | Rabbi olan | | eksik etmesin | ondan (borcundan) | hiçbir şeyi | eğer | ise | kimse | | borçlu olan | aklı ermez | yahut | zayıf | ya da | | güç yetiremiyecek | | kendisi yazdırmaya | o | yazdırsın | onun velisi | adaletle | şahid tutun | iki şahidi | -den | erkekleriniz- | eğer | | yoksa | iki erkek | (o zaman) bir erkek | iki kadın | kimse | razı olduğunuz | -den | şahidler- | ta ki | şaşırırsa | kadınlardan biri | hatırlatması için | biri | diğerine | | kaçınmasınlar | şahidler | zaman | bir şeye | çağrıldıkları | | üşenmeyin | | yazmaktan | az olsun | veya | çok olsun | kadar | onu süresine | bu | daha adaletli | katında | Allah | ve daha sağlam | şahidlik için | ve daha elverişlidir | | kuşkulanmamanız için | ancak | | olursa | ticaret | peşin | hemen alıp vereceğiniz | aranızda | yoktur | üzerinize | bir günah | ötürü | onu yazmamanızdan | ve şahid tutun | zaman da | alışveriş yaptığınız | | asla zarar verilmesin | yazana da | ve | şahide de | eğer | (bir zarar) yaparsanız | şüphesiz | kötülük olur | kendinize | korkun | Allah'tan | ve size öğretiyor | Allah | Allah | her | şeyi | bilir |

[Y] [EYH] [] [ÆMN] [] [D̃YN] [D̃YN] [] [ÆCL] [SMW] [KTB] [KTB] [BYN] [KTB] [AD̃L] [] [ÆBY] [KTB] [] [KTB] [] [ALM] [] [KTB] [MLL] [] [] [ḪGG] [WGY] [] [RBB] [] [BḢS] [] [ŞYÆ] [] [KWN] [] [] [ḪGG] [SFH] [] [ŽAF] [] [] [ŦWA] [] [MLL] [] [MLL] [WLY] [AD̃L] [ŞHD̃] [ŞHD̃] [] [RCL] [] [] [KWN] [RCL] [RCL] [MRÆ] [] [RŽW] [] [ŞHD̃] [] [ŽLL] [ÆḪD̃] [Z̃KR] [ÆḪD̃] [ÆḢR] [] [ÆBY] [ŞHD̃] [] [] [D̃AW] [] [SÆM] [] [KTB] [ṦĞR] [] [KBR] [] [ÆCL] [] [GSŦ] [AND̃] [] [GWM] [ŞHD̃] [D̃NW] [] [RYB] [] [] [KWN] [TCR] [ḪŽR] [D̃WR] [BYN] [LYS] [] [CNḪ] [] [KTB] [ŞHD̃] [] [BYA] [] [ŽRR] [KTB] [] [ŞHD̃] [] [FAL] [] [FSG] [] [WGY] [] [ALM] [] [] [KLL] [ŞYÆ] [ALM]
ǼYHÆ ÆLZ̃YN ËMNWÆ ÎZ̃Æ TD̃ÆYNTM BD̃YN ÎL ǼCL MSM FÆKTBWH WLYKTB BYNKM KÆTB BÆLAD̃L WLÆ YǼB KÆTB ǼN YKTB KMÆ ALMH ÆLLH FLYKTB WLYMLL ÆLZ̃Y ALYH ÆLḪG WLYTG ÆLLH RBH WLÆ YBḢS MNH ŞYÙÆ FÎN KÆN ÆLZ̃Y ALYH ÆLḪG SFYHÆ ǼW ŽAYFÆ ǼW YSTŦYA ǼN YML HW FLYMLL WLYH BÆLAD̃L WÆSTŞHD̃WÆ ŞHYD̃YN MN RCÆLKM FÎN LM YKWNÆ RCLYN FRCL WÆMRǼTÆN MMN TRŽWN MN ÆLŞHD̃ÆÙ ǼN TŽL ÎḪD̃ÆHMÆ FTZ̃KR ÎḪD̃ÆHMÆ ÆLǼḢR WLÆ YǼB ÆLŞHD̃ÆÙ ÎZ̃Æ D̃AWÆ WLÆ TSǼMWÆ ǼN TKTBWH ṦĞYRÆ ǼW KBYRÆ ÎL ǼCLH Z̃LKM ǼGSŦ AND̃ ÆLLH WǼGWM LLŞHÆD̃T WǼD̃N ǼLÆ TRTÆBWÆ ÎLÆ ǼN TKWN TCÆRT ḪÆŽRT TD̃YRWNHÆ BYNKM FLYS ALYKM CNÆḪ ǼLÆ TKTBWHÆ WǼŞHD̃WÆ ÎZ̃Æ TBÆYATM WLÆ YŽÆR KÆTB WLÆ ŞHYD̃ WÎN TFALWÆ FÎNH FSWG BKM WÆTGWÆ ÆLLH WYALMKM ÆLLH WÆLLH BKL ŞYÙ ALYM

eyyuhā elleƶīne āmenū iƶā tedāyentum bideynin ilā ecelin musemmen fektubūhu velyektub beynekum kātibun bil-ǎdli ve lā ye'be kātibun en yektube kemā ǎllemehu llahu felyektub velyumlili lleƶī ǎleyhi l-Haḳḳu velyetteḳi llahe rabbehu ve lā yebḣas minhu şey'en fein kāne lleƶī ǎleyhi l-Haḳḳu sefīhen ev Deǐyfen ev yesteTīǔ en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil-ǎdli vesteşhidū şehīdeyni min ricālikum fe in lem yekūnā raculeyni feraculun vemraetāni mimmen terDevne mine ş-şuhedā'i en teDille iHdāhumā fetuƶekkira iHdāhumā l-uḣrā ve lā ye'be ş-şuhedā'u iƶā duǔ ve lā tesemū en tektubūhu Sağīran ev kebīran ilā ecelihi ƶālikum eḳseTu ǐnde llahi ve eḳve mu lişşehādeti ve ednā ellā tertābū illā en tekūne ticāraten HāDiraten tudīrūnehā beynekum feleyse ǎleykum cunāHun ellā tektubūhā ve eşhidū iƶā tebāyeǎ'tum ve lā yuDārra kātibun ve lā şehīdun ve in tef'ǎlū feinnehu fusūḳun bikum vetteḳū llahe ve yuǎllimukumu llahu vallahu bikulli şey'in ǎlīmun
يا أيها الذين آمنوا إذا تداينتم بدين إلى أجل مسمى فاكتبوه وليكتب بينكم كاتب بالعدل ولا يأب كاتب أن يكتب كما علمه الله فليكتب وليملل الذي عليه الحق وليتق الله ربه ولا يبخس منه شيئا فإن كان الذي عليه الحق سفيها أو ضعيفا أو لا يستطيع أن يمل هو فليملل وليه بالعدل واستشهدوا شهيدين من رجالكم فإن لم يكونا رجلين فرجل وامرأتان ممن ترضون من الشهداء أن تضل إحداهما فتذكر إحداهما الأخرى ولا يأب الشهداء إذا ما دعوا ولا تسأموا أن تكتبوه صغيرا أو كبيرا إلى أجله ذلكم أقسط عند الله وأقوم للشهادة وأدنى ألا ترتابوا إلا أن تكون تجارة حاضرة تديرونها بينكم فليس عليكم جناح ألا تكتبوها وأشهدوا إذا تبايعتم ولا يضار كاتب ولا شهيد وإن تفعلوا فإنه فسوق بكم واتقوا الله ويعلمكم الله والله بكل شيء عليم

[ي] [أ ي ه] [] [ا م ن] [] [د ي ن] [د ي ن] [] [ا ج ل] [س م و] [ك ت ب] [ك ت ب] [ب ي ن] [ك ت ب] [ع د ل] [] [ا ب ي] [ك ت ب] [] [ك ت ب] [] [ع ل م] [] [ك ت ب] [م ل ل] [] [] [ح ق ق] [و ق ي] [] [ر ب ب] [] [ب خ س] [] [ش ي ا] [] [ك و ن] [] [] [ح ق ق] [س ف ه] [] [ض ع ف] [] [] [ط و ع] [] [م ل ل] [] [م ل ل] [و ل ي] [ع د ل] [ش ه د] [ش ه د] [] [ر ج ل] [] [] [ك و ن] [ر ج ل] [ر ج ل] [م ر ا] [] [ر ض و] [] [ش ه د] [] [ض ل ل] [ا ح د] [ذ ك ر] [ا ح د] [ا خ ر] [] [ا ب ي] [ش ه د] [] [] [د ع و] [] [س ا م] [] [ك ت ب] [ص غ ر] [] [ك ب ر] [] [ا ج ل] [] [ق س ط] [ع ن د] [] [ق و م] [ش ه د] [د ن و] [] [ر ي ب] [] [] [ك و ن] [ت ج ر] [ح ض ر] [د و ر] [ب ي ن] [ل ي س] [] [ج ن ح] [] [ك ت ب] [ش ه د] [] [ب ي ع] [] [ض ر ر] [ك ت ب] [] [ش ه د] [] [ف ع ل] [] [ف س ق] [] [و ق ي] [] [ع ل م] [] [] [ك ل ل] [ش ي ا] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

أيها أ ي ه | EYH ǼYHÆ eyyuhā SİZ! You
,Ye,He,Elif,
,10,5,1,
VOC – prefixed vocative particle ya
N – nominative noun
أداة نداء
اسم مرفوع
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū iman eden(ler) believe[d]!
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman When
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
تداينتم د ي ن | D̃YN TD̃ÆYNTM tedāyentum birbirinize verdiğiniz you contract with one another
Te,Dal,Elif,Ye,Nun,Te,Mim,
400,4,1,10,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form VI) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
بدين د ي ن | D̃YN BD̃YN bideynin borç any debt
Be,Dal,Ye,Nun,
2,4,10,50,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
إلى | ÎL ilā kadar for
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
أجل ا ج ل | ÆCL ǼCL ecelin süreye a term
,Cim,Lam,
,3,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
مسمى س م و | SMW MSM musemmen belirli bir fixed
Mim,Sin,Mim,,
40,60,40,,
ADJ – genitive masculine indefinite (form II) passive participle
صفة مجرورة
فاكتبوه ك ت ب | KTB FÆKTBWH fektubūhu onu yazın then write it.
Fe,Elif,Kef,Te,Be,Vav,He,
80,1,20,400,2,6,5,
RSLT – prefixed result particle
V – 2nd person masculine plural imperative verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وليكتب ك ت ب | KTB WLYKTB velyektub ve yazsın And let write
Vav,Lam,Ye,Kef,Te,Be,
6,30,10,20,400,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızda between you
Be,Ye,Nun,Kef,Mim,
2,10,50,20,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كاتب ك ت ب | KTB KÆTB kātibun bir yazıcı a scribe
Kef,Elif,Te,Be,
20,1,400,2,
N – nominative masculine indefinite active participle
اسم مرفوع
بالعدل ع د ل | AD̃L BÆLAD̃L bil-ǎdli adaletle in justice.
Be,Elif,Lam,Ayn,Dal,Lam,
2,1,30,70,4,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
ولا | WLÆ ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يأب ا ب ي | ÆBY YǼB ye'be kaçınmasın (yazsın) (should) refuse
Ye,,Be,
10,,2,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
كاتب ك ت ب | KTB KÆTB kātibun yazıcı a scribe
Kef,Elif,Te,Be,
20,1,400,2,
N – nominative masculine indefinite active participle
اسم مرفوع
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يكتب ك ت ب | KTB YKTB yektube yazmaktan he writes
Ye,Kef,Te,Be,
10,20,400,2,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
كما | KMÆ kemā şekilde as
Kef,Mim,Elif,
20,40,1,
P – prefixed preposition ka
SUB – subordinating conjunction
جار ومجرور
علمه ع ل م | ALM ALMH ǎllemehu kendisine öğrettiği (has) taught him
Ayn,Lam,Mim,He,
70,30,40,5,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ÆLLH llahu Allah'ın Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
فليكتب ك ت ب | KTB FLYKTB felyektub yazdırsın So let him write
Fe,Lam,Ye,Kef,Te,Be,
80,30,10,20,400,2,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
الفاء عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
وليملل م ل ل | MLL WLYMLL velyumlili yazdırsın and let dictate
Vav,Lam,Ye,Mim,Lam,Lam,
6,30,10,40,30,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
الذي | ÆLZ̃Y lleƶī kimse the one
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
عليه | ALYH ǎleyhi üzerinde on whom
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳu hak olan (borçlu) (is) the right
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
وليتق و ق ي | WGY WLYTG velyetteḳi korksun and let him fear
Vav,Lam,Ye,Te,Gaf,
6,30,10,400,100,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb, jussive mood
الواو عاطفة
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
الله | ÆLLH llahe Allah'tan Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
ربه ر ب ب | RBB RBH rabbehu Rabbi olan his Lord,
Re,Be,He,
200,2,5,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولا | WLÆ ve lā and (let him) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
يبخس ب خ س | BḢS YBḢS yebḣas eksik etmesin diminish
Ye,Be,Hı,Sin,
10,2,600,60,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
منه | MNH minhu ondan (borcundan) from it
Mim,Nun,He,
40,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
شيئا ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙÆ şey'en hiçbir şeyi anything.
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فإن | FÎN fein eğer Then if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
كان ك و ن | KWN KÆN kāne ise is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الذي | ÆLZ̃Y lleƶī kimse the one
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
عليه | ALYH ǎleyhi on him
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳu borçlu olan (is) the right,
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
سفيها س ف ه | SFH SFYHÆ sefīhen aklı ermez (of) limited understanding,
Sin,Fe,Ye,He,Elif,
60,80,10,5,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
أو | ǼW ev yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
ضعيفا ض ع ف | ŽAF ŽAYFÆ Deǐyfen zayıf weak,
Dad,Ayn,Ye,Fe,Elif,
800,70,10,80,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
أو | ǼW ev ya da or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
لا | not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يستطيع ط و ع | ŦWA YSTŦYA yesteTīǔ güç yetiremiyecek capable
Ye,Sin,Te,Tı,Ye,Ayn,
10,60,400,9,10,70,
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb
فعل مضارع
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يمل م ل ل | MLL YML yumille kendisi yazdırmaya (can) dictate
Ye,Mim,Lam,
10,40,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
هو | HW huve o he,
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
فليملل م ل ل | MLL FLYMLL felyumlil yazdırsın then let dictate
Fe,Lam,Ye,Mim,Lam,Lam,
80,30,10,40,30,30,
RSLT – prefixed result particle
IMPV – prefixed imperative particle lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, jussive mood
الفاء واقعة في جواب الشرط
اللام لام الامر
فعل مضارع مجزوم
وليه و ل ي | WLY WLYH veliyyuhu onun velisi his guardian
Vav,Lam,Ye,He,
6,30,10,5,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالعدل ع د ل | AD̃L BÆLAD̃L bil-ǎdli adaletle with justice.
Be,Elif,Lam,Ayn,Dal,Lam,
2,1,30,70,4,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
واستشهدوا ش ه د | ŞHD̃ WÆSTŞHD̃WÆ vesteşhidū şahid tutun And call for evidence
Vav,Elif,Sin,Te,Şın,He,Dal,Vav,Elif,
6,1,60,400,300,5,4,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form X) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
شهيدين ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃YN şehīdeyni iki şahidi two witnesses
Şın,He,Ye,Dal,Ye,Nun,
300,5,10,4,10,50,
N – accusative masculine dual noun
اسم منصوب
من | MN min -den among
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
رجالكم ر ج ل | RCL RCÆLKM ricālikum erkekleriniz- your men.
Re,Cim,Elif,Lam,Kef,Mim,
200,3,1,30,20,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فإن | FÎN fe in eğer And if
Fe,,Nun,
80,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الفاء استئنافية
حرف شرط
لم | LM lem not
Lam,Mim,
30,40,
NEG – negative particle
حرف نفي
يكونا ك و ن | KWN YKWNÆ yekūnā yoksa there are
Ye,Kef,Vav,Nun,Elif,
10,20,6,50,1,
V – 3rd person masculine dual imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والألف ضمير متصل في محل رفع اسم «يكون»
رجلين ر ج ل | RCL RCLYN raculeyni iki erkek two men
Re,Cim,Lam,Ye,Nun,
200,3,30,10,50,
N – accusative masculine dual noun
اسم منصوب
فرجل ر ج ل | RCL FRCL feraculun (o zaman) bir erkek then one man
Fe,Re,Cim,Lam,
80,200,3,30,
REM – prefixed resumption particle
N – nominative masculine indefinite noun
الفاء استئنافية
اسم مرفوع
وامرأتان م ر ا | MRÆ WÆMRǼTÆN vemraetāni iki kadın and two women
Vav,Elif,Mim,Re,,Te,Elif,Nun,
6,1,40,200,,400,1,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine dual noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
ممن | MMN mimmen kimse of whom
Mim,Mim,Nun,
40,40,50,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
ترضون ر ض و | RŽW TRŽWN terDevne razı olduğunuz you agree
Te,Re,Dad,Vav,Nun,
400,200,800,6,50,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN mine -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الشهداء ش ه د | ŞHD̃ ÆLŞHD̃ÆÙ ş-şuhedā'i şahidler- [the] witnesses,
Elif,Lam,Şın,He,Dal,Elif,,
1,30,300,5,4,1,,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
أن | ǼN en ta ki (so) that (if)
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تضل ض ل ل | ŽLL TŽL teDille şaşırırsa [she] errs,
Te,Dad,Lam,
400,800,30,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
إحداهما ا ح د | ÆḪD̃ ÎḪD̃ÆHMÆ iHdāhumā kadınlardan biri one of the two,
,Ha,Dal,Elif,He,Mim,Elif,
,8,4,1,5,40,1,
N – nominative feminine noun
PRON – 3rd person masculine dual possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فتذكر ذ ك ر | Z̃KR FTZ̃KR fetuƶekkira hatırlatması için then will remind
Fe,Te,Zel,Kef,Re,
80,400,700,20,200,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person feminine singular (form II) imperfect verb, subjunctive mood
الفاء عاطفة
فعل مضارع منصوب
إحداهما ا ح د | ÆḪD̃ ÎḪD̃ÆHMÆ iHdāhumā biri one of the two
,Ha,Dal,Elif,He,Mim,Elif,
,8,4,1,5,40,1,
N – nominative feminine noun
PRON – 3rd person masculine dual possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الأخرى ا خ ر | ÆḢR ÆLǼḢR l-uḣrā diğerine the other.
Elif,Lam,,Hı,Re,,
1,30,,600,200,,
N – accusative feminine singular noun
اسم منصوب
ولا | WLÆ ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يأب ا ب ي | ÆBY YǼB ye'be kaçınmasınlar (should) refuse
Ye,,Be,
10,,2,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
الشهداء ش ه د | ŞHD̃ ÆLŞHD̃ÆÙ ş-şuhedā'u şahidler the witnesses
Elif,Lam,Şın,He,Dal,Elif,,
1,30,300,5,4,1,,
N – nominative masculine plural noun
اسم مرفوع
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
ما | bir şeye that
Mim,Elif,
40,1,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
دعوا د ع و | D̃AW D̃AWÆ duǔ çağrıldıkları they are called.
Dal,Ayn,Vav,Elif,
4,70,6,1,
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
ولا | WLÆ ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تسأموا س ا م | SÆM TSǼMWÆ tesemū üşenmeyin (be) weary
Te,Sin,,Mim,Vav,Elif,
400,60,,40,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تكتبوه ك ت ب | KTB TKTBWH tektubūhu yazmaktan you write it -
Te,Kef,Te,Be,Vav,He,
400,20,400,2,6,5,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
صغيرا ص غ ر | ṦĞR ṦĞYRÆ Sağīran az olsun small
Sad,Ğayn,Ye,Re,Elif,
90,1000,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
أو | ǼW ev veya or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
كبيرا ك ب ر | KBR KBYRÆ kebīran çok olsun large
Kef,Be,Ye,Re,Elif,
20,2,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
إلى | ÎL ilā kadar for
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
أجله ا ج ل | ÆCL ǼCLH ecelihi onu süresine its term.
,Cim,Lam,He,
,3,30,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ذلكم | Z̃LKM ƶālikum bu That
Zel,Lam,Kef,Mim,
700,30,20,40,
DEM – 2nd person masculine plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
أقسط ق س ط | GSŦ ǼGSŦ eḳseTu daha adaletli (is) more just
,Gaf,Sin,Tı,
,100,60,9,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında near
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
الله | ÆLLH llahi Allah Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
وأقوم ق و م | GWM WǼGWM ve eḳve mu ve daha sağlam and more upright
Vav,,Gaf,Vav,Mim,
6,,100,6,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine singular noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
للشهادة ش ه د | ŞHD̃ LLŞHÆD̃T lişşehādeti şahidlik için for evidence
Lam,Lam,Şın,He,Elif,Dal,Te merbuta,
30,30,300,5,1,4,400,
P – prefixed preposition lām
N – genitive feminine noun
جار ومجرور
وأدنى د ن و | D̃NW WǼD̃N ve ednā ve daha elverişlidir and nearer
Vav,,Dal,Nun,,
6,,4,50,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine singular noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
ألا | ǼLÆ ellā that not
,Lam,Elif,
,30,1,
SUB – subordinating conjunction
NEG – negative particle
حرف مصدري
حرف نفي
ترتابوا ر ي ب | RYB TRTÆBWÆ tertābū kuşkulanmamanız için you (have) doubt,
Te,Re,Te,Elif,Be,Vav,Elif,
400,200,400,1,2,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLÆ illā ancak except
,Lam,Elif,
,30,1,
EXP – exceptive particle
أداة استثناء
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
تكون ك و ن | KWN TKWN tekūne olursa be
Te,Kef,Vav,Nun,
400,20,6,50,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
تجارة ت ج ر | TCR TCÆRT ticāraten ticaret a transaction
Te,Cim,Elif,Re,Te merbuta,
400,3,1,200,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
حاضرة ح ض ر | ḪŽR ḪÆŽRT HāDiraten peşin present,
Ha,Elif,Dad,Re,Te merbuta,
8,1,800,200,400,
ADJ – accusative feminine indefinite active participle
صفة منصوبة
تديرونها د و ر | D̃WR TD̃YRWNHÆ tudīrūnehā hemen alıp vereceğiniz you carry out
Te,Dal,Ye,Re,Vav,Nun,He,Elif,
400,4,10,200,6,50,5,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بينكم ب ي ن | BYN BYNKM beynekum aranızda among you,
Be,Ye,Nun,Kef,Mim,
2,10,50,20,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فليس ل ي س | LYS FLYS feleyse yoktur then not
Fe,Lam,Ye,Sin,
80,30,10,60,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض من اخوات «كان»
عليكم | ALYKM ǎleykum üzerinize on you
Ayn,Lam,Ye,Kef,Mim,
70,30,10,20,40,
P – preposition
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
جناح ج ن ح | CNḪ CNÆḪ cunāHun bir günah any sin
Cim,Nun,Elif,Ha,
3,50,1,8,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
ألا | ǼLÆ ellā ötürü that not
,Lam,Elif,
,30,1,
SUB – subordinating conjunction
NEG – negative particle
حرف مصدري
حرف نفي
تكتبوها ك ت ب | KTB TKTBWHÆ tektubūhā onu yazmamanızdan you write it.
Te,Kef,Te,Be,Vav,He,Elif,
400,20,400,2,6,5,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأشهدوا ش ه د | ŞHD̃ WǼŞHD̃WÆ ve eşhidū ve şahid tutun And take witness
Vav,,Şın,He,Dal,Vav,Elif,
6,,300,5,4,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو استئنافية
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman da when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
تبايعتم ب ي ع | BYA TBÆYATM tebāyeǎ'tum alışveriş yaptığınız you make commercial transaction.
Te,Be,Elif,Ye,Ayn,Te,Mim,
400,2,1,10,70,400,40,
V – 2nd person masculine plural (form VI) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولا | WLÆ ve lā And not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
يضار ض ر ر | ŽRR YŽÆR yuDārra asla zarar verilmesin (should) be harmed
Ye,Dad,Elif,Re,
10,800,1,200,
V – 3rd person masculine singular (form III) passive imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع مبني للمجهول منصوب
كاتب ك ت ب | KTB KÆTB kātibun yazana da (the) scribe
Kef,Elif,Te,Be,
20,1,400,2,
N – nominative masculine indefinite active participle
اسم مرفوع
ولا | WLÆ ve lā ve and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
شهيد ش ه د | ŞHD̃ ŞHYD̃ şehīdun şahide de (the) witness,
Şın,He,Ye,Dal,
300,5,10,4,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
وإن | WÎN ve in eğer and if
Vav,,Nun,
6,,50,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
تفعلوا ف ع ل | FAL TFALWÆ tef'ǎlū (bir zarar) yaparsanız you do,
Te,Fe,Ayn,Lam,Vav,Elif,
400,80,70,30,6,1,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
فإنه | FÎNH feinnehu şüphesiz then indeed it
Fe,,Nun,He,
80,,50,5,
RSLT – prefixed result particle
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
الفاء واقعة في جواب الشرط
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
فسوق ف س ق | FSG FSWG fusūḳun kötülük olur (is) sinful conduct
Fe,Sin,Vav,Gaf,
80,60,6,100,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
بكم | BKM bikum kendinize for you,
Be,Kef,Mim,
2,20,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
واتقوا و ق ي | WGY WÆTGWÆ vetteḳū korkun and fear
Vav,Elif,Te,Gaf,Vav,Elif,
6,1,400,100,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural (form VIII) imperative verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ÆLLH llahe Allah'tan Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
ويعلمكم ع ل م | ALM WYALMKM ve yuǎllimukumu ve size öğretiyor And teaches
Vav,Ye,Ayn,Lam,Mim,Kef,Mim,
6,10,70,30,40,20,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular (form II) imperfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
الواو استئنافية
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ÆLLH llahu Allah Allah.
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
والله | WÆLLH vallahu Allah And Allah
Vav,Elif,Lam,Lam,He,
6,1,30,30,5,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – nominative proper noun → Allah"
الواو عاطفة
لفظ الجلالة مرفوع
بكل ك ل ل | KLL BKL bikulli her of every
Be,Kef,Lam,
2,20,30,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
شيء ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙ şey'in şeyi thing
Şın,Ye,,
300,10,,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilir (is) All-Knower.
Ayn,Lam,Ye,Mim,
70,30,10,40,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [2:282-284] Finansal İşlemlerinizi Kaydediniz

Abdulbaki Gölpınarlı : Ey inananlar, muayyen bir müddet için borçlandığınız vakit bunu mutlaka yazın. Aranızda bir yazıcı bulunsun ve bunu dosdoğru yazsın. Yazıcı, Allah kendisine nasıl bellettiyse öylece yazmaktan çekinmesin borçlanan da yazdırsın, onu geliştiren Allah'tan çekinsin de hiçbir noktayı eksik bırakmasın. Borçlu, akılsız biriyse, yahut aklı azsa, yazdırmaya gücü yetmezse velîsi, doğru olarak yazdırsın. Adamlarınızdan iki erkeği de bu muâmeleye tanık tutun. İki erkek olmazsa biri unuttuğu vakit öbürünün hatırlatması için razı olacağınız kimselerden bir erkekle iki kadın tanık olsun. Tanıklar da, çağrıldıkları vakit kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, muayyen müddete kadar verilen borcu yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında daha ziyade adâlete uyan, tanıklık için daha sağlam olan, tereddüde ve şüpheye düşmemenize daha ziyade yarayan bir şeydir. Ancak peşin alış-verişte bulunuyor, malı, aranızda elden ele devrediyorsanız onu yazmamakta bir suç yok size. Alış-verişte de tanık bulunsun, yazan da hiç zarar görmesin, tanık da. Zarar verirseniz bu, şüphe yok ki bir isyandır sizin için. Sakının Allah'tan, Allah size öğretmededir ve Allah, her şeyi tamamıyla bilir.
Adem Uğur : Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alış-veriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.
Ahmed Hulusi : Ey iman edenler, belli bir süre ile borç verdiğinizde onu yazın. Aranızdan âdil biri yazsın. Yazmayı bilen de Allâh'ın kendisine öğrettiği gibi yazsın ve bundan kaçınmasın. Ayrıca hak üzerinde olan (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allâh'tan ittika edip, borcundan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer borçlu anlayışı sınırlı veya çocuk ise, onun velisi yazdırsın. Erkeklerden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek yoksa o zaman şahitler bir erkek ve iki kadın olsun. Onlardan biri unutur veya şaşırırsa diğeri hatırlatır diye. Davet edildiklerinde şahitlikten de kaçınmasınlar. Küçük veya büyük borcu vâdesine kadar yazmaktan geri kalmayın. Bu Allâh indînde en uygun ve sağlam tarz olduğu gibi ileride şüpheye düşmemeniz için de en sağlam yoldur. Meğerki aranızdaki alışveriş peşin paraya dayanan bir işlem olsun. O zaman bunu yazmamanızda bir beis yoktur. Alım satım yaptığınızda dahi şahit tutun. Bir de ne yazan ne de şahit bu işten zarar görmesin. Eğer onlara zarar verecek bir durum oluşursa bu kendinize verdiğiniz bir zarar olur. Allâh'tan korunun. Allâh size öğretiyor. Allâh Bi-küllî şey'in Aliym'dir.
Ahmet Tekin : Ey iman edenler, belirli bir vade ile birbirinize borçlandığınız zaman ihmal etmeyin, alacak-borç ilişkisini yazın. Aranızda, yazı yazmayı bilen birisi adaletten ayrılmadan yazsın. Yazı bilen birisi, Allah’ın kendisine lütfederek yazı öğrettiği gibi, resmî-ticarî belgelerdeki usül ve geleneklere göre, adalet ve hakkaniyet ölçüleri içinde, yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde sorumluluk olan kimse, borçlu da yazdırsın. Günahlardan korunup Allah’a, Rabbine sığınsın, emirlerine yapışsın. Borcunu, teslimatını asla eksik ve değerinden düşük yazdırmasın, hak zayi etmesin, hakkın zayiine sebep olmasın. Üzerinde sorumluluk olan, borçlu, akılsız, sefih veya aklı zayıfsa veya yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletten ayrılmadan yazdırsın. Erkeklerinizden, konuya vâkıf, ehil, güvenilir iki de şâhit gösterin. Eğer iki ehil, güvenilir erkek mevcut değilse, rıza göstereceğiniz ehil, güvenilir bir erkek, ehil, güvenilir iki kadın şahit gösterin. Kadınlardan birinin dikkatinin dağınıklığı, yanılma, vukufsuzluk veya yanıltılma ihtimaline karşı, diğerinin ona hatırlatması mümkün olsun. Şâhitler, çağırıldıkları vakit gelmemezlik etmesinler. Küçük veya büyük, alacak veya borcu, vadesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız ekonomik haklarınızın korunması için Allah nezdinde daha adaletli, şâhitlik için daha doğru ve sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak bedelini peşin ödeyerek, malı teslim ve tesellüm ile gerçekleştirdiğiniz menkul mallarla ilgili ticarî alışverişler müstesnadır. Bu durumda, yazılı sözleşme yapmamanızda size bir vebal yoktur. Karşılıklı ticarî ve hukukî sözleşme yaptığınız zaman şâhit gösterin, belgelendirin. Kâtipler ve konuya vâkıf uzmanlar, şâhitler zarara uğratılmasın. Eğer onları zarara uğratırsanız, bu, toplumunuzda ilâhî düzene riayetsizlik, doğru yoldan ayrılma ve hukuku çiğnemektir. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah size ayrıntılarıyla, gerekeni öğretiyor. Allah bütün amellerinizi, her şeyi bilir, bunlara göre sizi mükâfatlandırıp cezalandırır.
Ahmet Varol : Ey iman edenler! Belirli bir vakte kadar aranızda borçlandığınızda onu yazın. Aranızda bir katip doğrulukla yazsın. Katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin ve yazsın. Üzerinde hak olan kişi de yazdırsın ve Rabbi olan Allah'dan korksun da üzerindeki haktan bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan kişi aklı ermeyen veya zayıf biri olursa yahut kendisi yazdırmaya güç yetiremezse velisi doğrulukla yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek bulamazsanız şahitliklerini kabul edebileceğiniz bir erkekle iki kadını şahit tutun ki, kadınlardan biri unutacak olursa diğeri ona hatırlatsın. Şahitler de çağrıldıklarında kaçınmasınlar. Küçük de olsa büyük de olsa onu (borcu) vadesiyle yazmaktan çekinmeyin. Bu, Allah katında adalete en uygun, şahitlik bakımından en sağlam ve şüpheye düşmemenize de en elverişli olandır. Aranızda devrededurduğunuz peşin olarak yapılan alışverişler ayrı. Bunları yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alışveriş yaptığınızda şahit tutun. Katibe de şahide de bir zarar verilmesin. Eğer böyle bir şey yaparsanız bu sizin açınızdan doğru çizgiden kayma anlamı taşır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.
Ali Bulaç : Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah'tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Ey iman edenler, muayyen bir vâde ile birbirinize borçlandığınız zaman, onu yazın (sened yapın). Aranızda bir yazıcı da doğrulukla onu yazsın. Kâtip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde (başkasına ait) hak olan kimse, borcunu ikrar ederek yazdırsın ve Rabbi olan Allah’dan korksun, o hakdan (borcundan) hiç bir şeyi eksik etmesin. Eğer üzerine hak bulunan kimse (borçlu), akılsız, bunamış olursa, yahud kendisi söyleyip yazdıramıyacaksa velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, o halde, doğruluğuna güvendiğiniz şahitlerden bir erkekle iki kadın gerekir. Böylece o iki kadından biri unutursa, diğerine şâhitliği hatırlatsın. Şâhitler, şâhitlik yapmak için çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, hakkı vadesiyle beraber yazmaktan usanmayın. Bu hareket, Allah katında adâlete daha uygun, şahitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemenize daha da yakındır. Meğer ki aranızda hemen devredeceğiniz bir alışveriş (ticaret) olsun. O zaman bunu yazmamanızda size bir beis yoktur. Alış-veriş yaptığınız vakit de şâhit tutun. Yazana da, şâhitlik edene de zarar verilmesin. Eğer zarar verirseniz, o mutlaka kendinize dokunacak bir fısk (itaattan çıkış) olur. Allah’dan korkun, Allah size ilim öğretiyor. Allah her şeyi kemâliyle bilicidir.
Bekir Sadak : Ey Inananlar! Birbirinize belirli bir sure icin borclandiginiz zaman onu yaziniz. Icinizden bir katip dogru olarak yazsin; katip onu Allah'in kendisine ogrettigi gibi yazmaktan cekinmesin, yazsin. Borclu olan da yazdirsin, Rabbi olan Allah'tan sakinsin, ondan bir sey eksiltmesin. Eger borclu, aptal veya aciz, ya da yazdiramiyacak durumda ise, velisi, dogru olarak yazdirsin. Erkeklerinizden iki sahid tutun; eger iki erkek bulunmazsa, sahidlerden razi olacaginiz bir erkek, biri unuttugunda digeri ona hatirlatacak iki kadin olabilir. µahidler cagirildiklarinda cekinmesinler. Borc buyuk veya kucuk olsun, onu suresiyle beraber yazmaya usenmeyin; bu, Allah katinda en dogru, sahidlik icin en saglam ve suphelenmenizden en uzak olandir. Ancak aranizdaki alisveris pesin olursa, onu yazmamanizda size bir sorumluluk yoktur. Alisveris yaptiginizda sahid tutun. Katibe de sahide de zarar verilmesin; eger zarar verirseniz, o zaman dogru yoldan cikmis olursunuz. Allah'tan sakinin, Allah size ogretiyor; Allah her seyi bilir.
Celal Yıldırım : Ey imân edenler! Birbirinize belirli bir süreye kadar borçlandığınızda, onu yazın ; aranızdan doğrulukla tanınmış bir kâtip de kendisine Allah'ın öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Bir de üzerinde hak bulunan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korksun, (borcundan ve vâdesinden) bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu (malını düşünmeden ya da bilmeden harcayan) bir bön veya zayıf ya da yazdıramıyacak kadar âcizse, velîsi doğruluk ölçüleri içinde yazdırsın ve erkeklerinizden iki de şâhid tutun ; eğer ikisi de erkek olarak bulunamıyorsa, o takdirde şâhidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unutunca diğerinin ona hatırlatması için iki kadın (tutun). Şâhidler çağrıldıklarında kaçınmasınlar. Borç az olsun çok olsun onu vâdesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah katında adalet ölçü ve anlamına daha uygundur; şâhidlik için en sağlam ve şüpheye düşmemeniz için de en yakın olanıdır. Ancak aranızda hemen devredeceğiniz peşin bir ticaret (alım-satım) ise, o takdirde bunu yazmamanızda size bir vebal yoktur. (Yazmalarında ise bir sakınca söz konusu değildir). Alım satımda bulunduğunuzda da şâhid tutun, yazana da, şâhidlik edene de zarar verilmesin, (gerekirse ikisinin de mesâisi değerlendirilsin). Eğer zarar verirseniz, herhalde bu sizin doğru yoldan çıkmanız olur. Allah'tan korkun ; Allah size (en doğrusunu) öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.
Diyanet İşleri : Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. Eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, size öğretiyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Ey İnananlar! Birbirinize belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. İçinizden bir katip doğru olarak yazsın; katip onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah'tan sakınsın, ondan bir şey eksiltmesin. Eğer borçlu, aptal veya aciz, ya da yazdıramıyacak durumda ise, velisi, doğru olarak yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahid tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, şahidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir. Şahidler çağırıldıklarında çekinmesinler. Borç büyük veya küçük olsun, onu süresiyle beraber yazmaya üşenmeyin; bu, Allah katında en doğru, şahidlik için en sağlam ve şüphelenmenizden en uzak olandır. Ancak aranızdaki alışveriş peşin olursa, onu yazmamanızda size bir sorumluluk yoktur. Alışveriş yaptığınızda şahid tutun. Katibe de şahide de zarar verilmesin; eğer zarar verirseniz, o zaman doğru yoldan çıkmış olursunuz. Allah'tan sakının, Allah size öğretiyor; Allah her şeyi bilir.
Diyanet Vakfi : Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın. Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli, şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alış-veriş yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.
Edip Yüksel : İnananlar! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Sizden bir yazıcı onu adaletle yazsın. Yazıcı, ALLAH'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borçlanan kişi de dikte ettirsin. Rabbi olan ALLAH'tan korksun, onda sahtekarlık yapmasın. Borçlanan kişi aklı ermez, veya çaresiz, ya da dikte etmekten aciz ise velisi adaletle yazdırmalı. Erkeklerinizden iki şahit te tanıklık etsin. İki erkek şahit bulamazsanız dilediğiniz şahitlerden bir erkek ve iki kadın seçiniz ki kadınlardan biri yanıldığında diğeri ona hatırlatsın. Şahitler, çağrıldıkları vakit çekinmesin. Az olsun, çok olsun, ödeme tarihi ile birlikte onu yazmaktan üşenmeyin. Bu, ALLAH katında daha adaletli, tanıklık açısından daha sağlam ve kuşkulanmamanız için daha uygundur. Yalnız, ticaret peşin olursa onu yazmamanızda bir sakınca yok. Alışveriş yaptığınızda tanıklarınız bulunsun. Yazana da tanığa da zarar verilmesin. Aksi halde kendinize kötülük edersiniz. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH size öğretiyor. ALLAH herşeyi bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey iman edenler! Belli bir vade ile karşılıklı borç alış verişinde bulunduğunuz vakit onu yazın. Hem aranızda doğruluğuyla tanınmış yazı bilen biri yazsın. Yazı bilen biri, Allah'ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Bir de hak kendi üzerinde olan adam söyleyip yazdırsın ve herbiri yazarken Rabbi olan Allah'dan korksun da haktan birşey eksiltmesin. Şayet borçlu bir bunak veya küçük bir çocuk veya söyleyip yazdıramıyacak durumda biri ise velisi doğrusunu söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden hazırda olan iki kişiyi şahit de yapın. Şayet iki tane erkek hazırda yoksa, o zaman doğruluğuna güvendiğiniz şahitlerden bir erkekle iki kadın ki, birisi unutunca, öbürü hatırlatsın, şahitler de çağırıldıklarında kaçınmasınlar; siz yazanlar da az olmuş, çok olmuş, onu vadesine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun olduğu gibi; hem şahitlik için daha sağlam, hem şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Meğer ki, aranızda hemen devredeceğiniz bir ticaret olsun, o zaman bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alım satım yaptığınız vakit de yine şahit tutun. Ayrıca ne yazan, ne de şahitlik eden bir zarar görmesin. Eğer onlara zarar verirseniz, o işte mutlaka size dokunacak bir günah olur. Üstelik Allah'dan korkun. Allah size ayrıntılarıyla öğretiyor ve Allah her şeyi bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ey iman edenler, birbirinizden belirli bir vade ile borç aldığınızda, onu yazın; aranızda doğrulukla tanınmış bir yazı bilen kişi, onu yazsın. Yazı bilen de kendisine Allah'ın öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın. Bir de borçlu adam söyleyip yazdırsın, her biri Allah'tan korksun ve haktan birşey eksiltmesin. Eğer borçlu, aklı ermeyen biri yahut küçük veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahit gösterin. Eğer ikisi de erkek olamıyorsa o zaman doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olsun ki, biri unutunca diğeri hatırlatsın. Şahitler de çağrıldıklarında kaçınmasınlar. Siz yazanlar da az olsun çok olsun onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu Allah yanında adalete en uygun olduğu gibi şahitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda peşin devrettiğiniz bir ticaretse, o zaman bunu yazmamanızda size bir sakınca yoktur. Alışveriş yaptığınızda da şahit tutun, bir de ne yazana ne de şahitlik edene zarar verilmesin. Eğer zarar verirseniz bu mutlaka kendinize dokunacak bir günah olur. Allah'tan korkun! Allah size ilim öğretiyor ve Allah her şeyi bilir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ey o bütün iman edenler! Muayyen bir va'de ile borclaştığınız vakıt onu yazın, hem aranızda doğrulukla tanınmış bir yazı bilen yazsın, bir yazı bilen de kendisine Allahın öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın; bir de hak kendi üzerinde olan adama söyleyib yazdırsın ve her biri Rabbı Allahı zülcelâlden korkun da haktan bir şey eksiltmesin; Şayed borclu bir sefih veya küçük veya kendisi söyleyip yazdıramıyacak ise velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın, erkeklerinizden iki hazırı şahid de yapın, şayed ikisi de erkek olamıyorsa o zaman doğruluğuna emin olduğunuz şahidlerden bir erkekle iki kadın ki biri unutunca diğeri hatırlatsın, şahidler de çağırıldıklarında kaçınmasınlar, siz yazanlar da az olmuş çok olmuş onu va'desine kadar yazmaktan usanmayın, bu, Allah yanında adalete daha muvafık olduğu gibi hem şahadet için daha sağlam, hem şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir, meğer ki aranızda hemen devredeceğiniz bir ticaret olsun, o zaman bunu yazmamanızda size bir beis yoktur, alım satım yaptığınız vakit de şahid tutun, bir de ne yazan ne şehadet eden zararlandırılmasın, eğer ederseniz o mutlak kendinize dokunacak bir fısk olur, hem Allahtan korkun Allah size ilim öğretiyor, ve Allah her şeyi bilir.
Fizilal-il Kuran : Ey müminler, birbirinize belirli bir süre sonra ödenmek üzere borç verdiğiniz zaman bunu yazın. İçinizden biri bunu dürüst bir şekilde yazsın. Yazan kimse onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmayı ihmal etmesin. Bu hesabı yazıcıya borçlu taraf yazdırsın. Ama Rabbi olan Allah'tan korksun da bu hesabı yazdırırken hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu taraf aptal, zayıf ya da nasıl yazdıracağını bilmeyen biri ise yazdırma işlemini onun yerine dürüst bir şekilde velisi yapsın. Bu işleminize erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutunuz, eğer iki erkek şahit bulunmaz ise karşılıklı olarak onayladığınız bir erkek ile iki kadını şahit tutunuz, ta ki biri yanılınca öbürü ona hatırlatsın. Şahitler çağrıldıklarında gitmemezlik etmesinler. Borç küçük olsun büyük olsun onu vadesini belirterek yazmaktan üşenmeyiniz. Bu Allah katında en dürüstçe şahitlik için en sağlam ve sizi şüpheden uzak tutacak en kestirme yoldur. Yalnız aranızda peşin bir alışveriş olursa bu işlemi yazıya geçirmemenizin sakıncası yoktur. Alışveriş yaparken de şahit tutun. Ne yazana ne de şahide zarar verilmesin. Eğer bunlara zarar verirseniz kendi hesabınıza fasık olmuş, günaha girmiş olursunuz. Allah'tan korkun. O size nasıl hareket edeceğinizi gösteriyor. Allah herşeyi bilir.
Gültekin Onan : Ey inananlar, belirli bir süre (ecelin) için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip onu doğru olarak yazsın; katip Tanrı'nın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve rabbi olan Tanrı'dan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu) düşük akıllı ya da za'f sahibi ise veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, şahitlerden rıza göstereceğiniz bir erkek veya biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahitler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle (ecelih) birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Tanrı katında en adil, sahitlik için en sağlam, kuşkulanmamanız için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alışveriş ettiğinizde de şahit tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) yaparsanız, o, kendiniz için fısktır. Tanrı'dan sakının. Tanrı size öğretiyor. Tanrı herşeyi bilendir.
Hakkı Yılmaz : "Ey iman etmiş kimseler! Adı konmuş bir süreye [kadar] borçla borçlaştığınız zaman onu hemen yazın. Aranızda bir kâtip de adaletle yazsın. Ve o kâtip, Allah'ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Hakk kendi üzerinde olan kişi de söyleyip yazdırsın ve Rabbi olan Allah'a takvâlı davransın ve ondan [hakktan] bir şey eksiltmesin. Şayet hakk kendi aleyhine olan kişi [borçlu] bir aklı ermez veya zayıf biri veya bizzat söyleyip yazdırmaya güç yetiremeyen biri ise, velîsi adaletle söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki de iyi tanık tutun. Şayet iki erkek tanık] olmazsa, o zaman bir erkekle iki kadın olsun; iki kadın olması, bunlardan birisi yanılırsa, şaşırırsa, öbürü hatırlatsın diyedir. – Tanıklar, razı olacağınız iyi tanıklık yapacak kimselerden olsun.- Tanıklar da çağırıldıklarında kaçınmasınlar. Siz, küçük veya büyük, [olan borcun] onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah nezdinde daha hakkaniyetlidir, şahitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemenize daha elverişlidir. Aranızda hemen devredeceğiniz bir ticaret hariçtir; o zaman bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alım-satım yaptığınız vakit yine şahitlendirin. Yazan ve şahitlik eden bir zarar görmesin. Eğer yaparsanız [onlara zarar verirseniz], şüphesiz o, size dokunacak bir fısk [günah] olur. Allah'a da takvâlı davranın. Allah, size öğretiyor ve Allah, her şeyi en iyi bilendir. "
Hasan Basri Çantay : Ey îman edenler, ta'yîn edilmiş bir vakta kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızda bir yazıcı da doğrulukla (onu) yazsın. Kâtib, Allahın kendisine öğretdiği gibi yazmakdan çekinmesin, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın (borcunu ıkraar etsin). Rabbi olan Allahdan korksun, ondan (borcundan) hiç bir şey'i eksik bırakmasın. Eğer üstünde hak bulunan (bordu) bir beyinsiz veya bir zaîf olur, yahud da bizzat yazdırmıya (ve ıkraara) gücü yetmezse velîsi dosdoğru yazdırsın (ıkraar etsin). Erkeklerinizden iki de şâhid yapın. Eğer iki erkek bulunmazsa o halde raazî (ve doğruluğuna emîn) olacağınız şâhidlerden bir erkekle iki kadın (yeter. Bu suretle) kadınlardan biri unutursa öbürünün hatırlatması (kolay olur). Şâhidler (şehâdetî edâye) çağırıldıkları vakit kaçınmasın. Az olsun, çok olsun, onu va'desiyle beraber yazmakdan üşenmeyin. Bu, Allah yanında adalete daha uygun, şâhidlik için daha sağlam, şübheye düşmemenize de daha yakındır. Meğer ki aranızda (elden ele) devredeceğiniz ve peşin yaptığınız bir ticâret olsun. O zaman bunu yazmamanızda size bir vebal yokdur. Alışveriş erdiğiniz vakit da şâhid tutun. Yazana da, şâhidlik edene de asla zarar verilmesin. (Bunu) yaparsanız o, kendinize (dokunacak) bir fısk (ve isyan olur). Allahdan korkun. Allah size öğretiyor. Allah her şey'i hakkıyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : Ey îmân edenler! Belirli bir va'deye kadar bir borç ile birbirinize borçlandığınız zaman artık onu yazın! O hâlde bir kâtib aranızda adâletle yazsın! Hem hiçbir kâtib, Allah’ın ona öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, (yazabilme ni'metine bir şükür olarak) hemen yazsın! Üzerinde hak bulunan (borçlu olan) da (senedini) yazdırsın ve Rabbi olan Allah’dan sakınsın da ondan bir şey eksiltmesin (tam yazsın)!Buna rağmen üzerinde hak bulunan (borçlu), akıl noksanlığı olan veya zayıf (çocuk yaşta) bir kimse ise veya kendisi yazdırmaya güç yetiremiyorsa, o takdirde velîsi adâletle yazdırsın!Erkeklerinizden iki de şâhid tutun! Fakat iki erkek olmazsa, artık râzı olacağınız şâhidlerden bir erkek ve iki kadın (gerekir) ki, (kadınlardan) biri şaşırırsa, o takdirde bir diğeri hatırlatsın!Şâhidler de çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar!Hem (o borç) küçük olsun, büyük olsun, onu va'desine kadar yazmaktan üşenmeyin!Bu, Allah katında daha adâletli, şâhidlik için daha sağlam ve şübhe etmemeniz için daha uygundur, ancak aranızda peşin olarak kendisini devredeceğiniz bir ticâret olması müstesnâ; o zaman onu yazmamanızda size bir günah yoktur.Alış-veriş yaptığınız zaman da şâhid tutun; ne kâtibe, ne de şâhide zarar verilmesin! Buna rağmen (böyle) yaparsanız (kâtib ve şâhidi zarara sokarsanız), artık şübhesiz ki bu, sizin için bir günahtır!O hâlde Allah’dan sakının! Hem Allah size (neyi, nasıl yapmanız gerektiğini) öğretiyor. Çünki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.
İbni Kesir : Ey iman edenler; muayyen bir vaad ile borçlandığınız zaman, onu yazın. Aranızda bir katib de doğrulukla yazsın. Yazan; Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Hak kendi üzerinde olan da yazdırsın. Rabbı olan Allah'tan korksun da ondan bir şey eksiltmesin. Şayet borçlu sefih, küçük veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise; velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahid yapın. Eğer ki erkek bulamazsa şahidlerden razı olacağınız bir erkek, biri unuttuğunda diğeri ona hatırlatacak iki kadın olabilir. Şahidler çağrıldıklarında çekinmesinler. Borç, büyük veya küçük olsun onu müddeti ile beraber yazmaktan üşenmesin. Bu, Allah yanında adalete daha uygun, şahidlik için daha sağlam, şüpheye düşmemenize de daha yakındır. Ancak aranızda peşin alış-veriş olursa onu yazmamanızda size bir günah yoktur. Alış-veriş yaptığınızda şahid tutun. Yazana da şehadet edene de zarar verilmesin. Şayet zarar verecek olursasanız; o zaman, kendinize dokunacak bir kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilir.
İskender Evrenosoğlu : Ey âmenû olanlar! Birbirinize belirli bir süreye kadar borç verdiğiniz zaman onu yazın (senet yapın). Aranızda bir kâtip onu adaletle yazsın. Ve kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, aynı şekilde yazsın. İzerinde hak bulunan (borçlu) da yazdırsın. Ve Rabbi olan Allah'a karşı takva sahibi olsun (ve emirlerinden sakınsın) ve ondan bir şey eksiltmesin. Fakat, eğer üzerinde hak olan (borçlu) olan kişi, sefih (aklı ermeyen) veya zayıf (küçük, güçsüz) ise veya kendisi onu (söyleyip) yazdıramayacak bir durumda ise o taktirde velisi onu adaletle yazdırsın. Ve erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutun. Fakat eğer iki erkek bulunamıyorsa, o zaman şahitlerden razı olacağınız bir erkek ve iki kadını (şahit) tutun ki ikisinden biri unutursa o taktirde, diğeri ona hatırlatır. Şahitler çağrıldıkları zaman (şahitlikten) kaçınmasınlar. Borç büyük olsun, küçük olsun vadesine kadar onu yazmaktan usanmayın. İşte bu, Allah'ın katında en adil ve şahitlik için en sağlam, şüphe etmemeniz için en yakın olandır. Ancak aranızda devretmeye hazır olan peşin bir ticaret (alım-satım) ise, o zaman bunu yazmamanızdan dolayı sizin üzerinize bir günah yoktur. alım-satım yaptığınız zaman da şahit tutun. Kâtibe (yazıcıya) ve şahitlere bir zarar verilmesin. eğer bunu yaparsanız (bir zarar verirseniz) bundan sonra o mutlaka sizin için bir fısk olur. Allah'a karşı takva sahibi olun. Allah size öğretiyor. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.
Muhammed Esed : Siz ey imana ermiş olanlar! Ne zaman belli bir vade ile borç verir veya alırsanız yazıyla tesbit edin. Bir yazıcı, tarafsız olarak onu kaydetsin. Ve hiçbir yazıcı, Allah'ın ona öğrettiği gibi yazmayı reddetmesin: öylece, olduğu gibi yazsın. Borçlanan kaydettirsin, Rabbine karşı sorumluluğunun bilincinde olsun ve taahhüdünden bir şey eksiltmesin. Ve eğer borç altına girenin akli veya bedeni bir zaafı varsa veya kendisi (işlemi) kaydettirebilecek durumda değilse, onun menfaatini kollamakla görevli olan kimse, onu adil bir şekilde kaydettirsin. Ve içinizden iki erkek şahit tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, kabul edebileceğiniz kimselerden bir erkek ve iki kadını şahit tutun ki onlardan biri hata yaparsa diğeri ona hatırlatabilsin. Ve şahitler çağrıldıklarında reddetmesinler. Küçük olsun büyük olsun, her anlaşma maddesini vade tarihi ile birlikte yazmaya üşenmeyin: Bu, Allah nazarında daha adil, kanıtlanma açısından daha güvenilir ve (sonra) sizi şüpheye düşmekten alıkoymakta daha uygun olandır. Ama eğer (aranızdaki muamele,) birbirinize doğrudan doğruya devredeceğiniz hazır mallar ile ilgiliyse onu yazmamanızda bir mahzur yoktur. Ve birbirinizle alış veriş yapacağınız zaman bir şahit bulundurun, ancak ne yazıcı ne de şahit bir zarara uğramasın; eğer onlara (zarar verici bir iş) yaparsanız, unutmayın ki, bu, sizin için günahkarca bir davranış olacaktır. Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, çünkü sizi eğiten Allah'tır ve Allah, her şeyin bilgisine sahiptir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ey mü'minler! Muayyen bir vakte kadar bir borç ile borçlandığınız zaman onu yazınız ve bir katip, onu aranızda adilane bir sûrette yazıversin.Ve katip, Cenâb-ı Hakk'ın ona öğretmiş olduğu gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Ve hak kendi üzerinde bulunan kimse, yazdırsın. Ve rabbi olan Allah Teâlâ'dan korkusunda ondan bir şey eksiltmesin. Ve şayet borçlu şahıs, sefih veya zayıf veya doğruca yazdırmaya gayri muktedir bulunursa onun velîsi adâlet üzere yazdırıversin. Ve sizin erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutunuz. Ve o iki şahit erkek olmazsa, şehâdetlerine razı olacağınız kimselerden bir erkek ile iki kadını (şahit tutunuz). Bu iki kadından biri unutacak olursa ona diğeri hatırlatsın. Şahitler de dâvet edildikleri zaman kaçınmasınlar. Siz de az olsun, çok olsun onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyiniz. Böyle yapmanız, ind-i İlâhide adâlete daha muvafık, şehâdet için daha kuvvetlidir. Ve şüpheye düşmemeniz için daha yakın bir sebebtir. Eğer ki aranızda hemen devredeceğiniz hazır bir ticaret muamelesi olsun. O halde bunu yazdırmadığınızdan dolayı sizlere bir vebal yoktur. Ve alım satım yaptığınız vakitte de şahit tutunuz. Katip de, şahit de zararlandırılmasın. Ve eğer yaparsanız, şüphe yok ki bu sizin için bir fısktır. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Ve Allah-ü Azîmüşşan sizlere talim buyuruyor. Ve Allah-ü Zü'lCelâl herşeye bihakkın alîmdir.
Ömer Öngüt : Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızda bir kâtip de adâletle yazsın. Yazan Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allah'tan korksun ve borcunu aslâ eksik yazdırmasın. Şayet borçlu, aklı ermez veya âciz ya da kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adâletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şâhit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhitliklerine rızâ göstereceğiniz bir erkek iki kadın şâhit olabilir. Kadınlardan biri unutursa diğeri ona hatırlatır. Şâhitler çağrıldıklarında gelmemezlik etmesinler. Onu büyük olsun küçük olsun süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında daha adâletli, şâhitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemenize daha elverişlidir. Ancak aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızda size bir günah yoktur. Alış-veriş yaptığınızda şâhit tutun. Yazana da şâhide de zarar verilmesin. Eğer bir zarar yaparsanız, şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkar takvâ sahibi olursanız mualliminiz Allah olur. Allah her şeyi bilir.
Şaban Piriş : -Ey iman edenler, Belirli bir süreye kadar borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızda bir kâtip doğru olarak yazsın. Kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın. Rabbi olan Allah’tan korksun da ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer borçlu cahil veya zayıf, ya da bizzat kendisi yazdırmaya gücü yetmezse, velisi (onu) dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer iki erkek yoksa, razı olacağınız şahitlerden, bir erkek ve biri unuttuğu zaman diğerinin ona hatırlatması için iki kadın (şahit de olabilir.) Şahitler çağrıldıklarında (şahitlik etmekten) kaçınmasınlar. Küçük olsun, büyük olsun borcu süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah katında daha adaletli, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için de en isabetli olandır. Ancak aranızda yaptığınız alışverişin peşin bir ticaret olması halinde onu yazmamanızın bir günahı yoktur. -Alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da şahide de zarar verilmesin. Eğer bir zarar verirseniz bu şüphesiz, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah’tan korkun. Allah (bunları) size öğretmektedir. Allah her şeyi bilendir.
Suat Yıldırım : Ey iman edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu kaydedin! Aranızda doğrulukla tanınmış bir kâtip onu yazsın! Kâtip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi (adalete uygun olarak) yazmaktan kaçınmasın da yazsın! Üzerinde hak olan borçlu kişi akdi yazdırsın, Rabbi olan Allah’tan sakınsın da borcundan hiçbir şey noksan bırakmasın! Eğer üzerinde hak olan borçlu, akılca noksan veya küçük veya yazdırmaktan âciz bir kimse ise, onun velisi adalet ölçüleri içinde yazdırsın! İçinizden iki erkek şahit de tutun! İki erkek bulunmazsa o zaman doğruluklarından emin olduğunuz bir erkek ile iki kadının şahitliğini alın! (Bir erkek yerine iki kadının şahit olmasına sebep) birinin unutması halinde ikincisinin hatırlatmasına imkân vermek içindir. Şahitler çağırıldıklarında, şahitlikten kaçınmasınlar! Siz yazanlar da, borç az olsun, çok olsun, vâdesiyle birlikte yazmaktan üşenmeyin! Böyle yapmak, Allah katında daha âdil, şahitliği ifa etmek için daha sağlam ve şüpheyi gidermek için daha uygun bir yoldur. Ancak aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin bir ticaret olursa, onu yazmamakta size bir günah yoktur. Alış veriş yaptığınız zaman da şahit tutun! Ne kâtip, ne de şahit asla mağdur edilmesin. Bunu yapar, zarar verirseniz, doğru yoldan ayrılmış, Allah’a itaatin dışına çıkmış olursunuz. Allah’a itaatsizlikten sakının! Allah size en uygun tutumu öğretiyor. Çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilir.
Süleyman Ateş : Ey inananlar, belirli bir süreye kadar birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Aranızda bir yazıcı, adâletle yazsın. Yazıcı, Allâh'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın; borçlu olan da yazdırsın, Rabbi olan Allah'tan korksun, borcundan hiçbir şeyi eksik etmesin. Eğer borçlu olan kimse aklı ermez, yahut zayıf, ya da kendisi yazdıramayacak durumda ise velisi onu adâletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de şâhid tutun. Eğer iki erkek yoksa râzı olduğunuz şâhidlerden bir erkek, iki kadın (şâhidlik etsin). Tâ ki kadınlardan biri şaşırırsa diğeri ona hatırlatsın. Şâhidler çağrıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, onu süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allâh katında daha adâletli, şâhidlik için daha sağlam, kuşkulanmamanız için daha elverişlidir. Yalnız aranızda hemen alıp vereceğiniz peşin ticaret olursa onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günâh yoktur. Alışveriş yaptığınız zaman da şâhid tutun. Yazana da, şâhide de asla zarar verilmesin. Eğer bunu yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir. Allah'tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi bilmektedir.
Tefhim-ul Kuran : Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir kâtip doğru olarak yazsın, kâtip Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın, ondan hiç bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za'f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetirmeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri unuttuğunda öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur) . Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için (bir zulüm ve günah) fısktır. Allah'tan korkup sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.
Ümit Şimşek : Ey iman edenler! Belirli bir vade ile birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızdan bir kâtip bunu adaletle yazsın. Kâtip, onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmaksızın yazsın. Onu, borçlu olan kimse yazdırsın; o da Rabbi olan Allah'tan korksun da hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu olan akılca noksan veya küçük yahut yazdırmaya gücü yetmeyen birisi ise, onun velisi âdil bir şekilde yazdırsın. Buna erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek olmazsa, şahitliklerini makbul saydığınız kimselerden bir erkek ile iki kadın şahit olsun-tâ ki, iki kadından birisi unutacak olursa, diğeri ona hatırlatsın. Şahitler, çağırıldıklarında şahitlikten kaçınmasınlar. Az veya çok olsun, borcu vadesiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında daha adaletli, şahitlik itibarıyla daha sağlam ve şüpheye yol açmamak için daha uygun olur. Ancak aranızda peşin olarak cereyan eden bir alışveriş olursa, bunu yazmamaktan dolayı size bir günah yoktur. Bir de, alım satımlarınızı şahit huzurunda yapın. Ayrıca ne kâtip, ne de şahit mağdur edilmesin; eğer mağdur ederseniz, bu sizin için günah olur. Allah'tan korkun. Bütün bunları size Allah öğretiyor. Allah ise herşeyi bilendir.
Yaşar Nuri Öztürk : Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda geçirtsin ve Rabb'inden korksun da borcundan hiç bir şey eksiltmesin. Borç altına giren, aklı ermez yahut zayıf, çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu, kadınlardan biri şaşırırsa / unutursa ötekisi ona hatırlatsın diyedir. Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu, süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret söz konusu ise onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alışveriş yaptığınızda da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}