» 2 / Bakara  9:

Kuran Sırası: 2
İniş Sırası: 87
Bakara Suresi = Inek Suresi
67-71. ayetlerinde Yahudilere kesilmesi emredilen inekten söz edildigi için bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286

2:9 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
aldatmağa çalışırlar | Allah'ı | ve kimseleri | inanan | | aldatamazlar | başkasını | kendilerinden | değiller | farkında |

YḢÆD̃AWN ÆLLH WÆLZ̃YN ËMNWÆ WMÆ YḢD̃AWN ÎLÆ ǼNFSHM WMÆ YŞARWN
yuḣādiǔne llahe velleƶīne āmenū ve mā yeḣdeǔne illā enfusehum ve mā yeş'ǔrūne

يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَالَّذِينَ امَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. YḢÆD̃AWN = yuḣādiǔne : aldatmağa çalışırlar
2. ÆLLH = llahe : Allah'ı
3. WÆLZ̃YN = velleƶīne : ve kimseleri
4. ËMNWÆ = āmenū : inanan
5. WMÆ = ve mā :
6. YḢD̃AWN = yeḣdeǔne : aldatamazlar
7. ÎLÆ = illā : başkasını
8. ǼNFSHM = enfusehum : kendilerinden
9. WMÆ = ve mā : değiller
10. YŞARWN = yeş'ǔrūne : farkında
aldatmağa çalışırlar | Allah'ı | ve kimseleri | inanan | | aldatamazlar | başkasını | kendilerinden | değiller | farkında |

[ḢD̃A] [] [] [ÆMN] [] [ḢD̃A] [] [NFS] [] [ŞAR]
YḢÆD̃AWN ÆLLH WÆLZ̃YN ËMNWÆ WMÆ YḢD̃AWN ÎLÆ ǼNFSHM WMÆ YŞARWN

yuḣādiǔne llahe velleƶīne āmenū ve mā yeḣdeǔne illā enfusehum ve mā yeş'ǔrūne
يخادعون الله والذين آمنوا وما يخدعون إلا أنفسهم وما يشعرون

[خ د ع] [] [] [ا م ن] [] [خ د ع] [] [ن ف س] [] [ش ع ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يخادعون خ د ع | ḢD̃A YḢÆD̃AWN yuḣādiǔne aldatmağa çalışırlar They seek to deceive
الله | ÆLLH llahe Allah'ı Allah
والذين | WÆLZ̃YN velleƶīne ve kimseleri and those who
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan believe[d],
وما | WMÆ ve mā and not
يخدعون خ د ع | ḢD̃A YḢD̃AWN yeḣdeǔne aldatamazlar they deceive
إلا | ÎLÆ illā başkasını except
أنفسهم ن ف س | NFS ǼNFSHM enfusehum kendilerinden themselves,
وما | WMÆ ve mā değiller and not
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARWN yeş'ǔrūne farkında they realize (it).
aldatmağa çalışırlar | Allah'ı | ve kimseleri | inanan | | aldatamazlar | başkasını | kendilerinden | değiller | farkında |

[ḢD̃A] [] [] [ÆMN] [] [ḢD̃A] [] [NFS] [] [ŞAR]
YḢÆD̃AWN ÆLLH WÆLZ̃YN ËMNWÆ WMÆ YḢD̃AWN ÎLÆ ǼNFSHM WMÆ YŞARWN

yuḣādiǔne llahe velleƶīne āmenū ve mā yeḣdeǔne illā enfusehum ve mā yeş'ǔrūne
يخادعون الله والذين آمنوا وما يخدعون إلا أنفسهم وما يشعرون

[خ د ع] [] [] [ا م ن] [] [خ د ع] [] [ن ف س] [] [ش ع ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
يخادعون خ د ع | ḢD̃A YḢÆD̃AWN yuḣādiǔne aldatmağa çalışırlar They seek to deceive
Ye,Hı,Elif,Dal,Ayn,Vav,Nun,
10,600,1,4,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الله | ÆLLH llahe Allah'ı Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
والذين | WÆLZ̃YN velleƶīne ve kimseleri and those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan believe[d],
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وما | WMÆ ve mā and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
يخدعون خ د ع | ḢD̃A YḢD̃AWN yeḣdeǔne aldatamazlar they deceive
Ye,Hı,Dal,Ayn,Vav,Nun,
10,600,4,70,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلا | ÎLÆ illā başkasını except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
أنفسهم ن ف س | NFS ǼNFSHM enfusehum kendilerinden themselves,
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | WMÆ ve mā değiller and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CIRC – prefixed circumstantial particle
NEG – negative particle
الواو حالية
حرف نفي
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARWN yeş'ǔrūne farkında they realize (it).
Ye,Şın,Ayn,Re,Vav,Nun,
10,300,70,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [2:3-22] Üç Grup: Erdemliler (Muttakiler), Fanatik İnkarcılar (Kafirler), İkiyüzlüler (Münafıklar)

Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'ı ve inanları kandırırlar sanki. Halbuki haberleri yok, ancak kendilerini kandırırlar.
Adem Uğur : Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.
Ahmed Hulusi : (Lafta "'B' anlamı kapsamınca iman ettik" diyerek) hakikatleri olan Allâh'ı ve iman etmişleri aldatmaya çalışırlar; hâlbuki kendilerini aldatırlar da bunun şuurunda değiller!
Ahmet Tekin : Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya çalışıyorlar. Halbuki yalnızca kendilerini ve birbirlerini aldatıyorlar. Bunun farkında değiller.
Ahmet Varol : Bunlar Allah'ı ve iman etmiş olanları aldatmaya çalışıyorlar. Oysa gerçekte yalnız kendilerini aldatıyorlar ama bunun bilincinde değillerdir.
Ali Bulaç : (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatıyorlar ve şuurunda değiller.
Ali Fikri Yavuz : (Kanaatlarınca, kalblerinde olan küfrü örtmekle) Cenâb’ı Allah’ı ve müminleri (sahabeyi) aldatırlar. Bilmezler ki, ancak kendi nefislerini aldatırlar.
Bekir Sadak : Bunlar Allah'i ve inananlari aldatmaya calisirlar, oysa sadece kendilerini aldatirlar da farkinda degildirler.
Celal Yıldırım : (Zanlarınca) Allah'ı ve imân edenleri aldatırlar. Halbuki ancak kendilerini aldatırlar da farkında bile olmazlar.
Diyanet İşleri : Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Bunlar Allah'ı ve inananları aldatmaya çalışırlar, oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değildirler.
Diyanet Vakfi : Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.
Edip Yüksel : ALLAH'ı ve müminleri aldatmak isterler. Halbuki kendi kendilerini aldatıyorlar. Farkında bile değiller.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sadece kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allahı ve mü'minleri aldatmağa çalışırlar, halbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varamazlar
Fizilal-il Kuran : Bunlar Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatıyorlar, ama bunun farkında değildirler.
Gültekin Onan : Tanrı'yı ve inananları aldatmak isterler / aldatırlar. Halbuki kendi kendilerini (nefslerini) aldatıyorlar. Bilincinde (şuurunda) bile değiller.
Hakkı Yılmaz : (8,9) İnsanlardan bir kısmı da, –inanan kişiler olmamalarına rağmen– “Allah'a ve âhiret gününe inandık” derler. Allah'ı ve inanmış kimseleri aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki onlar, sadece kendilerini aldatırlar da bilincine ermezler.
Hasan Basri Çantay : Allâhı da, îmân edenleri de (gûyâ) aldatırlar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını aldatmazlar da yine farkına varmazlar.
Hayrat Neşriyat : Allah’ı ve îmân edenleri aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki sâdece kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.
İbni Kesir : Allah'ı da, iman edenleri de aldatmaya çalışırlar. Oysa kendilerinden başkasını aldatamazlar da, bunun farkında değiller.
İskender Evrenosoğlu : (Zannederler ki) Allah'ı ve âmenû olanları aldatırlar. Ve onlar, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farkında da olmazlar.
Muhammed Esed : (Aslında) onlar, (böylece) Allah'ı ve iman etmiş olanları kandırmak isterler. Halbuki kendilerinden başka kimseyi kandıramazlar; ve bunu da fark etmezler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar Allah'ı ve imân etmiş zâtları aldatmak isterler. Halbuki onlar kendi nefislerinden başkasını aldatamazlar da bunun farkında olamazlar.
Ömer Öngüt : Bunlar güya Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar da bunun farkında değillerdir.
Şaban Piriş : Allah’ı ve inananları aldatmaya uğraşırlar, ama kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında olmazlar.
Suat Yıldırım : Akılları sıra Allah’ı ve iman edenleri aldatmayı kurarlar. Kendilerinden başkasını aldatamazlar da farkında değiller.
Süleyman Ateş : Allâh'ı ve mü'minleri aldatmağa çalışırlar, halbuki yalnız kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar.
Tefhim-ul Kuran : (Sözde) Allah'ı ve iman edenleri aldatırlar. Oysa onlar, yalnızca kendilerini aldatmaktadırlar da şuurunda değildirler.
Ümit Şimşek : Güya Allah'ı ve inananları aldatmaktadırlar. Oysa kendilerini aldatırlar da farkına bile varmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ı ve inanmış olanları aldatma yoluna giderler. Gerçekte ise onlar öz benliklerinden başkasını aldatmıyorlar. Ne var ki, bunun farkında olamıyorlar.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}