» 5 / Mâide  81:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
Maide Suresi = Sofra suresi
112. ve 114. ayetlerinde Hz. Isa’nin Allah’tan istedigi sofradan söz edildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120

5:81 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
eğer | olsalardı | inanıyor | Allah'a | Peygambere | ve şeye | indirilen | ona | | onları edinmezlerdi | veli | ama | çoğu | onlardan | yoldan çıkmışlardır |

WLW KÆNWÆ YÙMNWN BÆLLH WÆLNBY WMÆ ǼNZL ÎLYH ÆTḢZ̃WHM ǼWLYÆÙ WLKN KS̃YRÆ MNHM FÆSGWN
velev kānū yu'minūne billahi ve nnebiyyi ve mā unzile ileyhi tteḣaƶūhum evliyā'e velākinne keṧīran minhum fāsiḳūne

وَلَوْ كَانُوا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالنَّبِيِّ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَا اتَّخَذُوهُمْ أَوْلِيَاءَ وَلَٰكِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ فَاسِقُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLW = velev : eğer
2. KÆNWÆ = kānū : olsalardı
3. YÙMNWN = yu'minūne : inanıyor
4. BÆLLH = billahi : Allah'a
5. WÆLNBY = ve nnebiyyi : Peygambere
6. WMÆ = ve mā : ve şeye
7. ǼNZL = unzile : indirilen
8. ÎLYH = ileyhi : ona
9. MÆ = mā :
10. ÆTḢZ̃WHM = tteḣaƶūhum : onları edinmezlerdi
11. ǼWLYÆÙ = evliyā'e : veli
12. WLKN = velākinne : ama
13. KS̃YRÆ = keṧīran : çoğu
14. MNHM = minhum : onlardan
15. FÆSGWN = fāsiḳūne : yoldan çıkmışlardır
eğer | olsalardı | inanıyor | Allah'a | Peygambere | ve şeye | indirilen | ona | | onları edinmezlerdi | veli | ama | çoğu | onlardan | yoldan çıkmışlardır |

[] [KWN] [ÆMN] [] [NBÆ] [] [NZL] [] [] [ÆḢZ̃] [WLY] [] [KS̃R] [] [FSG]
WLW KÆNWÆ YÙMNWN BÆLLH WÆLNBY WMÆ ǼNZL ÎLYH ÆTḢZ̃WHM ǼWLYÆÙ WLKN KS̃YRÆ MNHM FÆSGWN

velev kānū yu'minūne billahi ve nnebiyyi ve mā unzile ileyhi tteḣaƶūhum evliyā'e velākinne keṧīran minhum fāsiḳūne
ولو كانوا يؤمنون بالله والنبي وما أنزل إليه ما اتخذوهم أولياء ولكن كثيرا منهم فاسقون

[] [ك و ن] [ا م ن] [] [ن ب ا] [] [ن ز ل] [] [] [ا خ ذ ] [و ل ي] [] [ك ث ر] [] [ف س ق]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | WLW velev eğer And if
كانوا ك و ن | KWN KÆNWÆ kānū olsalardı they had
يؤمنون ا م ن | ÆMN YÙMNWN yu'minūne inanıyor believed
بالله | BÆLLH billahi Allah'a in Allah
والنبي ن ب ا | NBÆ WÆLNBY ve nnebiyyi Peygambere and the Prophet
وما | WMÆ ve mā ve şeye and what
أنزل ن ز ل | NZL ǼNZL unzile indirilen has been revealed
إليه | ÎLYH ileyhi ona to him,
ما | not
اتخذوهم ا خ ذ | ÆḢZ̃ ÆTḢZ̃WHM tteḣaƶūhum onları edinmezlerdi they (would have) taken them
أولياء و ل ي | WLY ǼWLYÆÙ evliyā'e veli "(as) allies;"
ولكن | WLKN velākinne ama [and] but
كثيرا ك ث ر | KS̃R KS̃YRÆ keṧīran çoğu many
منهم | MNHM minhum onlardan of them
فاسقون ف س ق | FSG FÆSGWN fāsiḳūne yoldan çıkmışlardır (are) defiantly disobedient.
eğer | olsalardı | inanıyor | Allah'a | Peygambere | ve şeye | indirilen | ona | | onları edinmezlerdi | veli | ama | çoğu | onlardan | yoldan çıkmışlardır |

[] [KWN] [ÆMN] [] [NBÆ] [] [NZL] [] [] [ÆḢZ̃] [WLY] [] [KS̃R] [] [FSG]
WLW KÆNWÆ YÙMNWN BÆLLH WÆLNBY WMÆ ǼNZL ÎLYH ÆTḢZ̃WHM ǼWLYÆÙ WLKN KS̃YRÆ MNHM FÆSGWN

velev kānū yu'minūne billahi ve nnebiyyi ve mā unzile ileyhi tteḣaƶūhum evliyā'e velākinne keṧīran minhum fāsiḳūne
ولو كانوا يؤمنون بالله والنبي وما أنزل إليه ما اتخذوهم أولياء ولكن كثيرا منهم فاسقون

[] [ك و ن] [ا م ن] [] [ن ب ا] [] [ن ز ل] [] [] [ا خ ذ ] [و ل ي] [] [ك ث ر] [] [ف س ق]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | WLW velev eğer And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
كانوا ك و ن | KWN KÆNWÆ kānū olsalardı they had
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يؤمنون ا م ن | ÆMN YÙMNWN yu'minūne inanıyor believed
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BÆLLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
والنبي ن ب ا | NBÆ WÆLNBY ve nnebiyyi Peygambere and the Prophet
Vav,Elif,Lam,Nun,Be,Ye,
6,1,30,50,2,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
وما | WMÆ ve mā ve şeye and what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
أنزل ن ز ل | NZL ǼNZL unzile indirilen has been revealed
,Nun,Ze,Lam,
,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
إليه | ÎLYH ileyhi ona to him,
,Lam,Ye,He,
,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
ما | not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
اتخذوهم ا خ ذ | ÆḢZ̃ ÆTḢZ̃WHM tteḣaƶūhum onları edinmezlerdi they (would have) taken them
Elif,Te,Hı,Zel,Vav,He,Mim,
1,400,600,700,6,5,40,
V – 3rd person masculine plural (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أولياء و ل ي | WLY ǼWLYÆÙ evliyā'e veli "(as) allies;"
,Vav,Lam,Ye,Elif,,
,6,30,10,1,,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
ولكن | WLKN velākinne ama [and] but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب من اخوات «ان»
كثيرا ك ث ر | KS̃R KS̃YRÆ keṧīran çoğu many
Kef,Se,Ye,Re,Elif,
20,500,10,200,1,
N – accusative masculine singular indefinite noun
اسم منصوب
منهم | MNHM minhum onlardan of them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
فاسقون ف س ق | FSG FÆSGWN fāsiḳūne yoldan çıkmışlardır (are) defiantly disobedient.
Fe,Elif,Sin,Gaf,Vav,Nun,
80,1,60,100,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [5:79-81] Vurdumduymazlık Kınanmıştır

Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'a, Peygambere ve ona indirilene inansalardı onları dost edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu, buyruktan çıkmış kötü kişilerdir.
Adem Uğur : Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
Ahmed Hulusi : Eğer, varlıklarını El Esmâ'sından yaratan Allâh'a, En Nebi'ye (Hz. Muhammed'e) ve O'na inzâl olunana iman etmiş olsalardı, onları (inkârcıları) evliya edinmezlerdi. . . Fakat onlardan birçoğu fâsıklardır (inancı bozuk olanlar).
Ahmet Tekin : Keşke onlar Allah’a, peygambere ve ona indirilene, Kur’ân’a iman etmiş olsalardı, ötekileri candan dost, müttefik, veli edinmezler, onları kamu görevlerini icraya yetkili kılmazlardı. Fakat onlardan çoğudoğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkmış fâsıktır, âsidir, bozguncudur.
Ahmet Varol : Eğer Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları dost edinmezlerdi. Ancak onların çoğu fasıktır.
Ali Bulaç : Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık olanlardır.
Ali Fikri Yavuz : Eğer onlar, Allah’a Peygambere ve ona indirilene iman etmiş olsalardı, kâfirleri dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu imandan çıkmış kimslerdir.
Bekir Sadak : Eger Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kur'an'a inanmis olsalardi, onlari dost edinmezlerdi, fakat onlarin cogu fasiktir.
Celal Yıldırım : Eğer Allah'a, Peygamber'e ve Peygamber'e indirilene imân etmiş olsalardı, elbette o kâfirleri dost edinmezlerdi; ne var ki, onların çoğu fâsık (ilâhî yol ve sınırı aşmış)dırlar.
Diyanet İşleri : Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.
Diyanet İşleri (eski) : Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kuran'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu fasıktır.
Diyanet Vakfi : Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene iman etmiş olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi; fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.
Edip Yüksel : ALLAH'a, peygambere ve ona indirilene inansalardı, onları dost edinmezlerdi. Ne var ki, çoğu yoldan çıkmış bulunuyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer onlar, Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilen Kur'ân'a inanmış olsalardı, kâfirleri dost tutmazlardı. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene inansalardı, o kafirleri dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu imandan uzak fasıklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Eğer Allah ve Peygambere ve ona indirilene iymanları olsa idi o kâfirleri yâr tutmazlardı, lâkin onların çoğu iymandan uzak fasıklardır
Fizilal-il Kuran : Eğer onlar Allah'a, peygambere ve O'na indirilen Kur'an'a inansalardı, kâfirleri dost edinmezlerdi. Onların çoğu fasık, yoldan çıkmış kimselerdir.
Gültekin Onan : Eğer Tanrı'ya, peygambere ve ona indirilene inansalardı, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıktır.
Hakkı Yılmaz : Ve eğer onlar, Allah'a, Peygamber'e ve O'na indirilene inanmış olsalardı, onları koruyucu, yol gösterici yakınlar edinmezlerdi. Velâkin onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
Hasan Basri Çantay : Eğer Allaha, peygambere ve ona indirilene îman etmiş olsalardı onları (kâfirleri) dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan bir çoğu faasık kimselerdir.
Hayrat Neşriyat : Hem Allah’a, peygambere ve ona indirilen (Kur’ân)a îmân ediyor olsalardı, onları(o kâfirleri) dostlar edinmezlerdi; fakat onlardan birçoğu (dinden çıkmış) fâsık kimselerdir.
İbni Kesir : Şayet Allah'a, Peygambere ve ona indirilene iman etmiş olsalardı; onları dost edinmezlerdi. Ne var ki, onların çoğu fasıklardır.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer Allah'a ve Nebî'ye (Peygamber'e) ve ona indirilene îmân etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fâsıklardır.
Muhammed Esed : Çünkü, eğer onlar Allaha, kendilerine gönderilen Peygambere ve ona indirilen her şeye (gerçekten) inansalardı, bu (hakikat inkarcı)larını dost edinmezlerdi: Ama onların çoğu sapkındır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Eğer onlar Allah Teâlâ'ya ve peygamberlere ve O'na indirilmiş olana imân etmiş olsalar idi, o kâfirleri dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan birçokları fâsık kimselerdir.
Ömer Öngüt : Eğer onlar Allah'a, Peygamber'e ve ona indirilene (Kur'an'a) inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış fâsıklardır.
Şaban Piriş : Eğer Allah’a, Peygambere ve ona indirilenlere iman etmiş olsalardı, küfredenleri veli edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıktır.
Suat Yıldırım : Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilen vahye imanları olsaydı, kâfirleri velî edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
Süleyman Ateş : Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilene inansalardı, o(inkâr ede)nleri veli yapmazlardı. Ama onlardan çoğu yoldan çıkmış insanlardır.
Tefhim-ul Kuran : Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan çoğu fasık olanlardır.
Ümit Şimşek : Eğer onlar Allah'a, Peygambere ve ona indirilene iman etmiş olsalardı, kâfirleri veli edinmezlerdi; lâkin onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı, küfre sapanları dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}