» 5 / Mâide  66:

Kuran Sırası: 5
İniş Sırası: 112
Maide Suresi = Sofra suresi
112. ve 114. ayetlerinde Hz. Isa’nin Allah’tan istedigi sofradan söz edildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120

5:66 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve eğer | onlar | gereğince uygulasalardı | Tevrat'ı | ve İncil'i | ve ne ki | indirildi | kendilerine | -nden | Rableri- | muhakkak ki yerlerdi | -nden | üstleri- | ve | altından | ayaklarının | içlerinde vardır | bir ümmet | tutumlu | ama çoğu | onlardan | ne kötü | işler | yapıyorlar |

WLW ǼNHM ǼGÆMWÆ ÆLTWRÆT WÆLÎNCYL WMÆ ǼNZL ÎLYHM MN RBHM LǼKLWÆ MN FWGHM WMN TḪT ǼRCLHM MNHM ǼMT MGTṦD̃T WKS̃YR MNHM SÆÙ YAMLWN
velev ennehum eḳāmū t-tevrāte vel'incīle ve mā unzile ileyhim min rabbihim leekelū min fevḳihim ve min teHti erculihim minhum ummetun muḳteSidetun vekeṧīrun minhum sā'e yeǎ'melūne

وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَأَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ مِنْهُمْ أُمَّةٌ مُقْتَصِدَةٌ وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ سَاءَ مَا يَعْمَلُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLW = velev : ve eğer
2. ǼNHM = ennehum : onlar
3. ǼGÆMWÆ = eḳāmū : gereğince uygulasalardı
4. ÆLTWRÆT = t-tevrāte : Tevrat'ı
5. WÆLÎNCYL = vel'incīle : ve İncil'i
6. WMÆ = ve mā : ve ne ki
7. ǼNZL = unzile : indirildi
8. ÎLYHM = ileyhim : kendilerine
9. MN = min : -nden
10. RBHM = rabbihim : Rableri-
11. LǼKLWÆ = leekelū : muhakkak ki yerlerdi
12. MN = min : -nden
13. FWGHM = fevḳihim : üstleri-
14. WMN = ve min : ve
15. TḪT = teHti : altından
16. ǼRCLHM = erculihim : ayaklarının
17. MNHM = minhum : içlerinde vardır
18. ǼMT = ummetun : bir ümmet
19. MGTṦD̃T = muḳteSidetun : tutumlu
20. WKS̃YR = vekeṧīrun : ama çoğu
21. MNHM = minhum : onlardan
22. SÆÙ = sā'e : ne kötü
23. MÆ = mā : işler
24. YAMLWN = yeǎ'melūne : yapıyorlar
ve eğer | onlar | gereğince uygulasalardı | Tevrat'ı | ve İncil'i | ve ne ki | indirildi | kendilerine | -nden | Rableri- | muhakkak ki yerlerdi | -nden | üstleri- | ve | altından | ayaklarının | içlerinde vardır | bir ümmet | tutumlu | ama çoğu | onlardan | ne kötü | işler | yapıyorlar |

[] [] [GWM] [] [] [] [NZL] [] [] [RBB] [ÆKL] [] [FWG] [] [TḪT] [RCL] [] [ÆMM] [GṦD̃] [KS̃R] [] [SWÆ] [] [AML]
WLW ǼNHM ǼGÆMWÆ ÆLTWRÆT WÆLÎNCYL WMÆ ǼNZL ÎLYHM MN RBHM LǼKLWÆ MN FWGHM WMN TḪT ǼRCLHM MNHM ǼMT MGTṦD̃T WKS̃YR MNHM SÆÙ YAMLWN

velev ennehum eḳāmū t-tevrāte vel'incīle ve mā unzile ileyhim min rabbihim leekelū min fevḳihim ve min teHti erculihim minhum ummetun muḳteSidetun vekeṧīrun minhum sā'e yeǎ'melūne
ولو أنهم أقاموا التوراة والإنجيل وما أنزل إليهم من ربهم لأكلوا من فوقهم ومن تحت أرجلهم منهم أمة مقتصدة وكثير منهم ساء ما يعملون

[] [] [ق و م] [] [] [] [ن ز ل] [] [] [ر ب ب] [ا ك ل] [] [ف و ق] [] [ت ح ت] [ر ج ل] [] [ا م م] [ق ص د] [ك ث ر] [] [س و ا] [] [ع م ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | WLW velev ve eğer And if
أنهم | ǼNHM ennehum onlar that they
أقاموا ق و م | GWM ǼGÆMWÆ eḳāmū gereğince uygulasalardı had stood firmly
التوراة | ÆLTWRÆT t-tevrāte Tevrat'ı (by) the Taurat
والإنجيل | WÆLÎNCYL vel'incīle ve İncil'i and the Injeel
وما | WMÆ ve mā ve ne ki and what
أنزل ن ز ل | NZL ǼNZL unzile indirildi was revealed
إليهم | ÎLYHM ileyhim kendilerine to them
من | MN min -nden from
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rableri- their Lord,
لأكلوا ا ك ل | ÆKL LǼKLWÆ leekelū muhakkak ki yerlerdi surely they (would have) eaten
من | MN min -nden from
فوقهم ف و ق | FWG FWGHM fevḳihim üstleri- above them
ومن | WMN ve min ve and from
تحت ت ح ت | TḪT TḪT teHti altından beneath
أرجلهم ر ج ل | RCL ǼRCLHM erculihim ayaklarının their feet.
منهم | MNHM minhum içlerinde vardır Among them
أمة ا م م | ÆMM ǼMT ummetun bir ümmet (is) a community
مقتصدة ق ص د | GṦD̃ MGTṦD̃T muḳteSidetun tutumlu moderate,
وكثير ك ث ر | KS̃R WKS̃YR vekeṧīrun ama çoğu but many
منهم | MNHM minhum onlardan of them -
ساء س و ا | SWÆ SÆÙ sā'e ne kötü evil
ما | işler (is) what
يعملون ع م ل | AML YAMLWN yeǎ'melūne yapıyorlar they do.
ve eğer | onlar | gereğince uygulasalardı | Tevrat'ı | ve İncil'i | ve ne ki | indirildi | kendilerine | -nden | Rableri- | muhakkak ki yerlerdi | -nden | üstleri- | ve | altından | ayaklarının | içlerinde vardır | bir ümmet | tutumlu | ama çoğu | onlardan | ne kötü | işler | yapıyorlar |

[] [] [GWM] [] [] [] [NZL] [] [] [RBB] [ÆKL] [] [FWG] [] [TḪT] [RCL] [] [ÆMM] [GṦD̃] [KS̃R] [] [SWÆ] [] [AML]
WLW ǼNHM ǼGÆMWÆ ÆLTWRÆT WÆLÎNCYL WMÆ ǼNZL ÎLYHM MN RBHM LǼKLWÆ MN FWGHM WMN TḪT ǼRCLHM MNHM ǼMT MGTṦD̃T WKS̃YR MNHM SÆÙ YAMLWN

velev ennehum eḳāmū t-tevrāte vel'incīle ve mā unzile ileyhim min rabbihim leekelū min fevḳihim ve min teHti erculihim minhum ummetun muḳteSidetun vekeṧīrun minhum sā'e yeǎ'melūne
ولو أنهم أقاموا التوراة والإنجيل وما أنزل إليهم من ربهم لأكلوا من فوقهم ومن تحت أرجلهم منهم أمة مقتصدة وكثير منهم ساء ما يعملون

[] [] [ق و م] [] [] [] [ن ز ل] [] [] [ر ب ب] [ا ك ل] [] [ف و ق] [] [ت ح ت] [ر ج ل] [] [ا م م] [ق ص د] [ك ث ر] [] [س و ا] [] [ع م ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولو | WLW velev ve eğer And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
REM – prefixed resumption particle
COND – conditional particle
الواو استئنافية
حرف شرط
أنهم | ǼNHM ennehum onlar that they
,Nun,He,Mim,
,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أقاموا ق و م | GWM ǼGÆMWÆ eḳāmū gereğince uygulasalardı had stood firmly
,Gaf,Elif,Mim,Vav,Elif,
,100,1,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
التوراة | ÆLTWRÆT t-tevrāte Tevrat'ı (by) the Taurat
Elif,Lam,Te,Vav,Re,Elif,Te merbuta,
1,30,400,6,200,1,400,
"PN – accusative proper noun → Torah"
اسم علم منصوب
والإنجيل | WÆLÎNCYL vel'incīle ve İncil'i and the Injeel
Vav,Elif,Lam,,Nun,Cim,Ye,Lam,
6,1,30,,50,3,10,30,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – accusative proper noun → Injeel"
الواو عاطفة
اسم علم منصوب
وما | WMÆ ve mā ve ne ki and what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
أنزل ن ز ل | NZL ǼNZL unzile indirildi was revealed
,Nun,Ze,Lam,
,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
إليهم | ÎLYHM ileyhim kendilerine to them
,Lam,Ye,He,Mim,
,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
من | MN min -nden from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rableri- their Lord,
Re,Be,He,Mim,
200,2,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لأكلوا ا ك ل | ÆKL LǼKLWÆ leekelū muhakkak ki yerlerdi surely they (would have) eaten
Lam,,Kef,Lam,Vav,Elif,
30,,20,30,6,1,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
اللام لام التوكيد
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min -nden from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
فوقهم ف و ق | FWG FWGHM fevḳihim üstleri- above them
Fe,Vav,Gaf,He,Mim,
80,6,100,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ومن | WMN ve min ve and from
Vav,Mim,Nun,
6,40,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – preposition
الواو عاطفة
حرف جر
تحت ت ح ت | TḪT TḪT teHti altından beneath
Te,Ha,Te,
400,8,400,
N – genitive noun
اسم مجرور
أرجلهم ر ج ل | RCL ǼRCLHM erculihim ayaklarının their feet.
,Re,Cim,Lam,He,Mim,
,200,3,30,5,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
منهم | MNHM minhum içlerinde vardır Among them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
أمة ا م م | ÆMM ǼMT ummetun bir ümmet (is) a community
,Mim,Te merbuta,
,40,400,
N – nominative feminine singular indefinite noun
اسم مرفوع
مقتصدة ق ص د | GṦD̃ MGTṦD̃T muḳteSidetun tutumlu moderate,
Mim,Gaf,Te,Sad,Dal,Te merbuta,
40,100,400,90,4,400,
ADJ – nominative feminine indefinite (form VIII) active participle
صفة مرفوعة
وكثير ك ث ر | KS̃R WKS̃YR vekeṧīrun ama çoğu but many
Vav,Kef,Se,Ye,Re,
6,20,500,10,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine singular indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
منهم | MNHM minhum onlardan of them -
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ساء س و ا | SWÆ SÆÙ sā'e ne kötü evil
Sin,Elif,,
60,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ما | işler (is) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يعملون ع م ل | AML YAMLWN yeǎ'melūne yapıyorlar they do.
Ye,Ayn,Mim,Lam,Vav,Nun,
10,70,40,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [5:51-68] Yahudiler ve Hıristiyanlar

Abdulbaki Gölpınarlı : Tevrât'ın, İncil'in ve Rablerinden sana indirilen kitabın hükümlerini tutsalardı tepelerinden ayaklarının altlarından nîmetlere nail olurlar, onları yerlerdi. İçlerinde geri ve aşırı olmayan insaf ehli de var, fakat çoğunun yaptığı işler, ne de kötü.
Adem Uğur : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Ahmed Hulusi : Şayet onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara inzâl olunanı değerlendirip gereğini uygulasalardı, elbette fevklerinden ve ayaklarının altından gelen (manevî ve maddi âlemlerden alacakları) nimetlerle yaşarlardı! Onlardan ümmet-i mukteside (hepsinin hakkını veren) var; ama çoğu ne kötü işler yapıyor!
Ahmet Tekin : Onlar, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ın ve İncil’in hükümlerini açıklayarak yerine getirseler, Rablerinden kendilerine indirilenleri, Kur’ân’ı gereğince uygulamış olsalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki nimetlerden bol bol yerlerdi. Onların arasında mûtedil tutkun, yetişmiş, maksada ulaştıran hak yolu tutan, ehl-i tevhid olan bir cemaat da var. Onlardan çoğunun işledikleri ameller ne kadar kötüdür.
Ahmet Varol : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni uygulasalardı üstlerinden ve ayaklarının altından (nimetler) yerlerdi. İçlerinde orta yolu tutturan bir topluluk var. Ama çoğunun yapmakta oldukları işler pek kötüdür!
Ali Bulaç : Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!
Ali Fikri Yavuz : Bir de onlar, Tevrat’a, İncil’e, Rablerinden kendilerine indirilen bütün ilâhî kitaplara inanarak amel edip duraydılar, şüphesiz ki, hem üstlerinden (ağaç meyvalarından) hem de ayaklarının altlarından (hububatlardan= tahıllardan) yiyeceklerdi (bol bol rızıklanacaklardı). İçlerinden bir topluluk mûtedildir. (Hz. Peygambere iman etmişlerdir). Fakat çoğu ne fena işler yapıyorlar!
Bekir Sadak : Eger onlar Tevrat'i, Incil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur'an'i geregince uygulasalardi, her yonden nimete ermis olurlardi. Iclerinde orta yolu tutan bir zumre vardi, cogunun isledikleri ise kotu idi. *
Celal Yıldırım : Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve incîl'i ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'ân hükümlerini) dosdoğru yerine getirselerdi, herhalde hem üstlerinden, hem ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan mutedil (ve insaflı) bir grup yok değildir. Çoğu ise ne kötü İşler yapıyorlar !
Diyanet İşleri : Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
Diyanet İşleri (eski) : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran'ı gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.
Diyanet Vakfi : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Edip Yüksel : Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan ayağa nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsa da çoğu kötülük işlemekte.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni doğruca uygulasalardı, hem üstlerinden hem de ayaklarının altlarında olanlardan yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet de yok değil; fakat çoğu ne kötü işler yapıyorlar!
Elmalılı Hamdi Yazır : eğer onlar Tevratı ve İncili ve Rabları tarafından kendilerine sair indirileni doğru tutsalardı elbette hem üstlerinden yerlerdi hem ayaklarının altından, içlerinden mu'tedil bir ümmet yok değil, lâkin çoğu ne kötü işler yapıyorlar
Fizilal-il Kuran : Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rableri tarafından kendilerine indirilen Kur'an'a uygun yaşasalardı, başları üzerinden ve ayakları altından kaynaklanan nimetler yerlerdi. Onların içinde ılımlı, aşırı davranışlardan sakınan bir kesim var. Fakat çoğu ne fena işler yapıyor!
Gültekin Onan : Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine rablerinden indirileni ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından [sayısız nimeti] yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.
Hakkı Yılmaz : "Ve hiç kuşkusuz eğer onlar Tevrât'ı, İncîl'i ve kendilerine Rablerinden indirilen Kur’ân'ı ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından [her yönden] besleneceklerdi. Onlardan bir kısmı orta yol tutan; bazısına inanıp bazısına inanmayan, inanmadığı hâlde inanmış gözüken önderli bir toplumdur. Ve onlardan çoğunun yapmakta oldukları ne kötüdür! "
Hasan Basri Çantay : Bir de eğer onlar Tevrâtı, İncili ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'ânın hükümlerîn) i dosdoğru tutsalar (tatbîk ve icra etseler) di muhakkak ki hem üstlerinden, hem ayaklarının altından yiyeceklerdi. (Her taraflarından Allahın ni'metlerine gark olacaklardı). İçlerinde iktisatçı (mutedil, tarafsız, yahud iktisâd bilgisine vâkıf) bir zümre de vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakda oldukları ise ne kadar kötüdür.
Hayrat Neşriyat : Ve eğer gerçekten onlar, Tevrât’ı, İncîl’i ve Rablerinden kendilerine indirilen(Kur’ân)ı hakkıyla tatbîk etselerdi, mutlaka üstlerinden (yağmurlar ve meyvelerle rızıklandırılırlar) ve ayaklarının altından (yetişen nice mahsûllerden) yerlerdi. İçlerinde(peygambere düşmanlıkta) aşırılığa kaçmayan bir ümmet vardır. Fakat onlardan birçoğu var ki, yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
İbni Kesir : Eğer onlar; Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblarından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalardı; muhakkak ki hem üstlerinden, hem de ayaklarının altlarından yiyeceklerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakta oldukları şey ise ne kötüdür.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve İncil'i ve Rabb'lerinden kendilerine indirileni, gereği gibi uygulasalardı (yerine getirselerdi), mutlaka onlar, hem üstlerinden hem de ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan bir kısmı (evliyalık mertebesine ulaşmış, henüz daimî zikre ulaşmamış) muktesid olan bir ümmettir. Ve (fakat) onlardan bir çoğunun yaptıkları şey ne kötü.
Muhammed Esed : eğer onlar Tevrata, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün (vahiy)lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince, yaptıkları ne kötüdür onların!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer onlar Tevrat'ı ve İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalar idi elbette hem üstlerinden hem de ayakları altından yiyeceklerdi. Onlardan mutedil bir cemaat vardır. Onlardan birçoğunun yaptıkları ise ne kadar fenadır!
Ömer Öngüt : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı; hiç şüphesiz ki hem üstlerinden hem de ayaklarının altından yerlerdi. (Her yönden nimete ermiş olurlardı). İçlerinden aşırılığa kaçmayan, mutedil bir zümre vardı, çoğunun yaptıkları ise kötü idi.
Şaban Piriş : Eğer onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur’an’ı gereğince uygulasalardı üzerlerindeki ve altlarındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır, fakat onların çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.
Suat Yıldırım : Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’leri tarafından kendilerine indirilen Kur’ân’ın hükümlerini hakkıyla yerine getirselerdi, muhakkak ki yukarıdan yağmur gibi yağan ve yerden biten nimetler içinde kalır, onlardan yerlerdi. Onlardan mûtedil bir zümre de vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkin işlerdir.
Süleyman Ateş : Eğer onlar Tevrât'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, muhakkak ki üstlerinde(ki ağaçların meyvelerinde)n ve ayaklarının altın(daki ürünler)den yerlerdi. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir ümmet var, ama onlardan çoğu, ne kötü işler yapıyorlar?
Tefhim-ul Kuran : Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yapmakta oldukları ise ne kötüdür!.
Ümit Şimşek : Eğer onlar Tevrat'ın, İncil'in ve Rablerinden onlara indirilmiş olan şeylerin hakkını verselerdi, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından nimetlerle besleneceklerdi. Gerçi onlardan orta yolda olanlar da vardır; birçoğunun yapmakta olduğu ise pek kötü birşeydir.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbetteki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}