» 20 / Tâ-Hâ  87:

Kuran Sırası: 20
İniş Sırası: 45
Taha Suresi = Taha Suresi
ismini surenin basinda yer alan Ta ve Ha harflerinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135

20:87 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
dediler ki | | çıkmadık | senin sözünden | kendi malımızla | fakat | bize yükletilmişti | yükler (günahlar) | -ndan | süs(eşyas)ı- | o milletin | onları attık | aynı şekilde | attı | Samiri de |

GÆLWÆ ǼḢLFNÆ MWAD̃K BMLKNÆ WLKNÆ ḪMLNÆ ǼWZÆRÆ MN ZYNT ÆLGWM FGZ̃FNÆHÆ FKZ̃LK ǼLG ÆLSÆMRY
ḳālū eḣlefnā mev'ǐdeke bimelkinā velākinnā Hummilnā evzāran min zīneti l-ḳavmi feḳaƶefnāhā fe keƶālike elḳā s-sāmiriyyu

قَالُوا مَا أَخْلَفْنَا مَوْعِدَكَ بِمَلْكِنَا وَلَٰكِنَّا حُمِّلْنَا أَوْزَارًا مِنْ زِينَةِ الْقَوْمِ فَقَذَفْنَاهَا فَكَذَٰلِكَ أَلْقَى السَّامِرِيُّ

Transcript Okunuş Türkçe
1. GÆLWÆ = ḳālū : dediler ki
2. MÆ = mā :
3. ǼḢLFNÆ = eḣlefnā : çıkmadık
4. MWAD̃K = mev'ǐdeke : senin sözünden
5. BMLKNÆ = bimelkinā : kendi malımızla
6. WLKNÆ = velākinnā : fakat
7. ḪMLNÆ = Hummilnā : bize yükletilmişti
8. ǼWZÆRÆ = evzāran : yükler (günahlar)
9. MN = min : -ndan
10. ZYNT = zīneti : süs(eşyas)ı-
11. ÆLGWM = l-ḳavmi : o milletin
12. FGZ̃FNÆHÆ = feḳaƶefnāhā : onları attık
13. FKZ̃LK = fe keƶālike : aynı şekilde
14. ǼLG = elḳā : attı
15. ÆLSÆMRY = s-sāmiriyyu : Samiri de
dediler ki | | çıkmadık | senin sözünden | kendi malımızla | fakat | bize yükletilmişti | yükler (günahlar) | -ndan | süs(eşyas)ı- | o milletin | onları attık | aynı şekilde | attı | Samiri de |

[GWL] [] [ḢLF] [WAD̃] [MLK] [] [ḪML] [WZR] [] [ZYN] [GWM] [GZ̃F] [] [LGY] [SMR]
GÆLWÆ ǼḢLFNÆ MWAD̃K BMLKNÆ WLKNÆ ḪMLNÆ ǼWZÆRÆ MN ZYNT ÆLGWM FGZ̃FNÆHÆ FKZ̃LK ǼLG ÆLSÆMRY

ḳālū eḣlefnā mev'ǐdeke bimelkinā velākinnā Hummilnā evzāran min zīneti l-ḳavmi feḳaƶefnāhā fe keƶālike elḳā s-sāmiriyyu
قالوا ما أخلفنا موعدك بملكنا ولكنا حملنا أوزارا من زينة القوم فقذفناها فكذلك ألقى السامري

[ق و ل] [] [خ ل ف] [و ع د] [م ل ك] [] [ح م ل] [و ز ر] [] [ز ي ن] [ق و م] [ق ذ ف] [] [ل ق ي] [س م ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler ki They said,
ما | """Not"
أخلفنا خ ل ف | ḢLF ǼḢLFNÆ eḣlefnā çıkmadık we broke
موعدك و ع د | WAD̃ MWAD̃K mev'ǐdeke senin sözünden promise to you
بملكنا م ل ك | MLK BMLKNÆ bimelkinā kendi malımızla by our will,
ولكنا | WLKNÆ velākinnā fakat but we
حملنا ح م ل | ḪML ḪMLNÆ Hummilnā bize yükletilmişti [we] were made to carry
أوزارا و ز ر | WZR ǼWZÆRÆ evzāran yükler (günahlar) burdens
من | MN min -ndan from
زينة ز ي ن | ZYN ZYNT zīneti süs(eşyas)ı- ornaments
القوم ق و م | GWM ÆLGWM l-ḳavmi o milletin (of) the people,
فقذفناها ق ذ ف | GZ̃F FGZ̃FNÆHÆ feḳaƶefnāhā onları attık so we threw them
فكذلك | FKZ̃LK fe keƶālike aynı şekilde and thus
ألقى ل ق ي | LGY ǼLG elḳā attı threw
السامري س م ر | SMR ÆLSÆMRY s-sāmiriyyu Samiri de "the Samiri."""
dediler ki | | çıkmadık | senin sözünden | kendi malımızla | fakat | bize yükletilmişti | yükler (günahlar) | -ndan | süs(eşyas)ı- | o milletin | onları attık | aynı şekilde | attı | Samiri de |

[GWL] [] [ḢLF] [WAD̃] [MLK] [] [ḪML] [WZR] [] [ZYN] [GWM] [GZ̃F] [] [LGY] [SMR]
GÆLWÆ ǼḢLFNÆ MWAD̃K BMLKNÆ WLKNÆ ḪMLNÆ ǼWZÆRÆ MN ZYNT ÆLGWM FGZ̃FNÆHÆ FKZ̃LK ǼLG ÆLSÆMRY

ḳālū eḣlefnā mev'ǐdeke bimelkinā velākinnā Hummilnā evzāran min zīneti l-ḳavmi feḳaƶefnāhā fe keƶālike elḳā s-sāmiriyyu
قالوا ما أخلفنا موعدك بملكنا ولكنا حملنا أوزارا من زينة القوم فقذفناها فكذلك ألقى السامري

[ق و ل] [] [خ ل ف] [و ع د] [م ل ك] [] [ح م ل] [و ز ر] [] [ز ي ن] [ق و م] [ق ذ ف] [] [ل ق ي] [س م ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler ki They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | """Not"
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
أخلفنا خ ل ف | ḢLF ǼḢLFNÆ eḣlefnā çıkmadık we broke
,Hı,Lam,Fe,Nun,Elif,
,600,30,80,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
موعدك و ع د | WAD̃ MWAD̃K mev'ǐdeke senin sözünden promise to you
Mim,Vav,Ayn,Dal,Kef,
40,6,70,4,20,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بملكنا م ل ك | MLK BMLKNÆ bimelkinā kendi malımızla by our will,
Be,Mim,Lam,Kef,Nun,Elif,
2,40,30,20,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولكنا | WLKNÆ velākinnā fakat but we
Vav,Lam,Kef,Nun,Elif,
6,30,20,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب من اخوات «ان» و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «لاكن»
حملنا ح م ل | ḪML ḪMLNÆ Hummilnā bize yükletilmişti [we] were made to carry
Ha,Mim,Lam,Nun,Elif,
8,40,30,50,1,
V – 1st person plural (form II) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول و«نا» ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
أوزارا و ز ر | WZR ǼWZÆRÆ evzāran yükler (günahlar) burdens
,Vav,Ze,Elif,Re,Elif,
,6,7,1,200,1,
N – accusative feminine plural indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
زينة ز ي ن | ZYN ZYNT zīneti süs(eşyas)ı- ornaments
Ze,Ye,Nun,Te merbuta,
7,10,50,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
القوم ق و م | GWM ÆLGWM l-ḳavmi o milletin (of) the people,
Elif,Lam,Gaf,Vav,Mim,
1,30,100,6,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
فقذفناها ق ذ ف | GZ̃F FGZ̃FNÆHÆ feḳaƶefnāhā onları attık so we threw them
Fe,Gaf,Zel,Fe,Nun,Elif,He,Elif,
80,100,700,80,50,1,5,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فكذلك | FKZ̃LK fe keƶālike aynı şekilde and thus
Fe,Kef,Zel,Lam,Kef,
80,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الفاء عاطفة
جار ومجرور
ألقى ل ق ي | LGY ǼLG elḳā attı threw
,Lam,Gaf,,
,30,100,,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
السامري س م ر | SMR ÆLSÆMRY s-sāmiriyyu Samiri de "the Samiri."""
Elif,Lam,Sin,Elif,Mim,Re,Ye,
1,30,60,1,40,200,10,
"PN – nominative masculine proper noun → Samiri"
اسم علم مرفوع

Konu Başlığı: [20:83-91] İsrail Oğulları Müşrik Bir Din Adamına Uyuyor

Abdulbaki Gölpınarlı : Dediler ki: Sana verdiğimiz sözden, kendimize mâlik olarak caymadık biz, fakat Mısırlıların ziynet eşyâlarını almıştık ya, onları, erisin diye ateşe attık, böyle telkin etti Sâmirî.
Adem Uğur : Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Biz kasıtlı olarak sana muhalefet etmedik. . . Fakat biz halkımızın zinetinden ağırlıklar yüklenmiştik de onları kaldırıp (Samirî'nin ateşine) attık. . . Samirî de işte böylece atmıştı (biz onu taklit ettik). "
Ahmet Tekin : 'Biz sana verdiğimiz sözden, isteyerek, kendiliğimizden dönmedik. Fakat mecbur olduk. Kadınlarımızın, Firavun’un kavminden, hile ile ödünç olarak aldığı süs eşyalarının günahı omuzlarımıza yüklenmişti. Günahtan kurtulmak için onları ateşe attık. Sâmirî de kendi mücevheratını böylece attı.' dediler.
Ahmet Varol : Dediler ki: 'Biz sana verdiğimiz sözden kendi başımıza dönmedik. Ancak o kavmin süs eşyalarından bize birtakım yükler yüklenmişti. Onları (ateşe) attık. Aynı şekilde SâmirŒ de attı.'
Ali Bulaç : Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı."
Ali Fikri Yavuz : Onlar dediler ki: “- Biz, sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıptî) kavmin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık. Samirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı.”
Bekir Sadak : Onlar: «Sana verdigimiz sozden kendi basimiza caymadik. O milletin ziynet esyasindan bize yukler dolusu tasitildi. Biz onlari atese attik, ayni sekilde Samiri de atti» dediler.
Celal Yıldırım : Onlar dediler ki: Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık; ama o kavmin zînetinden ağırlıklar yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, Sâmiriy de bizim gibi (taşıdığını) ateşe attı.
Diyanet İşleri : Şöyle dediler: “Sana verdiğimiz sözden kendi isteğimizle caymış değiliz. Fakat biz Mısır halkının mücevheratından yüklü miktarlarda takınmıştık. İşte onları ateşe attık. Sâmirî de aynı şekilde attı.”
Diyanet İşleri (eski) : Onlar: 'Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O milletin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları ateşe attık, aynı şekilde Samiri de attı' dediler.
Diyanet Vakfi : Dediler ki: Biz sana olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.
Edip Yüksel : 'Sana verdiğimiz sözü kendi kafamıza göre bozmadık. O halkın süs eşyaları bize taşıtıldı. Onları attık. Samiri işte böyle bir şey ortaya çıkardı,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar dediler ki: «Biz sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları (ateşe) attık. Sâmirî de (kendi mücevheratını) böylece atmıştı.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar: «Biz, sana verdiğimiz sözden, kendiliğimizden caymadık. Fakat biz, o kavmin zinet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık; Samiri de attı.
Elmalılı Hamdi Yazır : (87-88) Biz dediler, senin va'dine kendiliğimizden hulfetmedik ve lâkin o kavmin ziynetinden bir takım ağırlıklar yüklenmiş idik, onları ateşe attık, kezalik Sâmirî de bıraktı derken onlara bir dana, böğürmesi var bir cesed çıkardı, bunun üzerine dediler ki işte bu sizin ilâhınız ve Musânın ilâhı fakat unuttu
Fizilal-il Kuran : Soydaşları dediler ki; «Biz sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. Fakat yanımızda Mısırlılar'a ait birkaç insan yükü süs eşyası getirmiştik. Bu yükleri ateşe attık. Samiri de yanındaki süs eşyalarını ateşe atmıştı.
Gültekin Onan : Dediler ki: "Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı."
Hakkı Yılmaz : Onlar dediler ki: “Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden caymadık. Fakat biz o toplumun zînetlerinden birtakım ağırlıklar yüklenmiştik. Sonra onları fırlatıp attık. Sonra da işte böylece Samirî kafamıza soktu.”
Hasan Basri Çantay : Dediler: «Biz sana verdiğimiz sözden kendimize mâlik olarak caymadık. Fakat biz o kavmin zînetinden bir takım ağırlıklar yüklenmişdik de onları (ateşe) atmışdık. Sâmiriy de (kendi zînetini) böylece atmışdı».
Hayrat Neşriyat : (Onlar) şöyle dediler: 'Sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik; fakat biz, o kavmin (Mısırlıların) ziynet eşyâsından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik; sonra onları(eritmek üzere ateşe) attık; işte aynı şekilde Sâmirî de attı.'
İbni Kesir : Onlar: Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O kavmin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı ve biz onları attık. Samiri de aynı şekilde attı, dediler.
İskender Evrenosoğlu : “Sana vaadettiğimizden kendi isteğimizle dönmedik. Ve lâkin bize, o kavmin ziynetleri (altın süs eşyaları) yüklenmişti. Bu yüzden onları (eritmek üzere ateşe) attık. Sonra Samiri de attı.” dediler.
Muhammed Esed : "Sana verdiğimiz sözden biz kendi isteğimizle dönmedik; fakat (Mısır) halkı(nın kirli) zinet yükleriyle yüklüydük; ve bu yüzden onları (ateşe) attık; aynı şekilde Samiri de (kendininkini) attı."
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «Biz sana olan vaade kendimize mâlik olarak muhalefette bulunmuş olmadık. Velâkin biz kavmin ziynetinden birtakım ağırlıkları yüklenmiştik, onları (ateşe) atıverdik. İşte Sâmirî de öyle atıverdi.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: “Sana verdiğimiz sözden kendi başımıza caymadık. O kavmin ziynet eşyasından bize yükler dolusu taşıtıldı. Biz onları (ateşe) attık. Aynı şekilde Sâmirî de attı. ”
Şaban Piriş : Onlar da: -Sana verdiğimiz sözden bilerek dönmedik. Fakat o kavmin süs eşyasından yük taşımıştık. Sonra Samiri'nin attığı gibi biz de ateşe attık, dediler.
Suat Yıldırım : "Biz," dediler, "kendi güç ve irademizle sana olan vâdimizden dönmedik. Fakat biz o halkın, Mısırlıların zinet eşyalarından birtakım ağırlıklar yüklenmiştik. Onları ateşe attık. Samirî de kendi mücevheratını atıverdi.
Süleyman Ateş : Dediler ki: "Kendi malımızla senin sözünden çıkmadık", fakat o milletin (yani Mısırlıların) süs(eşyas)ından bize yükler yükletilmişti. Onları (ateşe) attık. Aynı şekilde Samiri de attı."
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Biz sana verdiğimiz sözden kendiliğimizden dönmedik, ancak o kavmin (Mısır halkının) süs eşyalarından birtakım yükler yüklenmiştik, biz onları (ateşe) attık, böylece Samiri de attı.»
Ümit Şimşek : 'Biz sana verdiğimiz sözden kendi irademizle caymadık,' dediler. 'Biz yanımıza Mısırlıların ziynet eşyalarından bir miktar yük almıştık; onları ateşe attık. Sâmirî de aynı şekilde attı.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Biz sana kendi irademizle/malımızla karşı çıkmadık. Olay şu: Bize o topluluğun süs eşyalarından bazıları yükletilmişti, onları kaldırıp attık; aynı şekilde Sâmirî de attı."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}