V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
مترفيهم
ت ر ف | TRF
MTRFYHM
mutrafīhim
varlıklılarını
their affluent ones
Mim,Te,Re,Fe,Ye,He,Mim, 40,400,200,80,10,5,40,
N – nominative masculine plural (form IV) passive participle PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالعذاب
ع ذ ب | AZ̃B
BÆLAZ̃ÆB
bil-ǎƶābi
azab ile
with the punishment,
Be,Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be, 2,1,30,70,700,1,2,
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine noun جار ومجرور
إذا
|
ÎZ̃Æ
iƶā
hemen
behold!
,Zel,Elif, ,700,1,
T – time adverb ظرف زمان
هم
|
HM
hum
onlar
They
He,Mim, 5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun ضمير منفصل
يجأرون
ج ا ر | CÆR
YCǼRWN
yecerūne
feryada başlarlar
cry for help.
Ye,Cim,,Re,Vav,Nun, 10,3,,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
Konu Başlığı: [23:63-83] İnkarcılar Nankördür
Abdulbaki Gölpınarlı : Sonunda nîmet içinde yaşayanlarını azâba uğrattığımız zaman feryâda ve yalvarmaya başlarlar.
Adem Uğur : En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Ahmed Hulusi : Nihayet onların pişmanlıktan doğan itirafları içinde azaplarıyla yakaladığımızda, hemen yalvara-yakara feryat ederler.
Ahmet Tekin : Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya, cezaya maruz bıraktığımızda, bakarsın ki, onlar feryad-ü figan ederek yalvarırlar.
Ahmet Varol : Nihayet onların refah içinde olanlarını azapla yakaladığımızda derhal feryat ederler.
Ali Bulaç : Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet onların (zevke düşkün) elebaşlarını azab ile yakaladığımız zaman, çığlık kopararak yardım istiyeceklerdir.
Bekir Sadak : Sonunda simarik varliklarini azabla yakaladigimiz zaman feryat ederler.
Celal Yıldırım : Ne vakit ki, refah içinde yüzen ileri gelenlerini azâb ile yakalarız, o zaman sızlanıp yardıma çağırırlar.
Diyanet İşleri : Nihayet refah ve bolluk içinde olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman, bakmışsın ki feryat edip duruyorlar.
Diyanet İşleri (eski) : Sonunda şımarık varlıklılarını azabla yakaladığımız zaman feryat ederler.
Diyanet Vakfi : En nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya (veya azaba) uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Edip Yüksel : Varlıklılarını cezaya çarptığımızda, yakınmaya başlarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Nihayet, refah ve bolluk içinde olanlarını sıkıntıya uğrattığımızda, bakarsın ki onlar feryadı basarlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Nihayet, refah içinde olanlarını azaba çektiğimiz zaman, hemen feryada başlayacaklardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Nihayet refahlı olanlarını azâba çekiverdiğimiz zaman hemen feryada başlıyacaklardır
Fizilal-il Kuran : Ama onların azılı elebaşlarının yakasına azabımızla yapıştığımızda hemen feryadı basarlar.
Gültekin Onan : Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Hakkı Yılmaz : Sonunda, onların konfor içinde olanlarını azapla yakaladığımızda hemen feryadı basıverirler.
Hasan Basri Çantay : Nihayet refah içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız vakit onlar hemen feryâd ve istimdâd edeceklerdir.
Hayrat Neşriyat : Nihâyet onların ni'met içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız zaman, bir de bakarsın ki onlar feryâd ederler.
İbni Kesir : En sonunda onların refahla şımaranlarını azabla yakaladığımız zaman hemen feryad ederler.
İskender Evrenosoğlu : Onların refahta olanlarını azapla aldığımız zaman (o zaman) onlar, yalvarıp bağırarak yardım isterler.
Muhammed Esed : öyle ki, sonunda, onların arasından bolluk, genişlik içinde dalıp gitmiş olanları azapla kıskıvrak yakaladığımız zaman yalvarıp yakarmaya başlayacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Nihâyet Biz onların ileri gelenlerini azap ile yakaladığımız zaman onlar o an bağırıp yalvarmağa başlarlar.
Ömer Öngüt : Nihayet onların refah ve bolluk içinde olanlarını azap ile yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.
Şaban Piriş : En sonunda onların zenginlerini ve liderlerini azapla yakaladığımız zaman, hemen feryadı basarlar.
Suat Yıldırım : En nihâyet onların refaha dalıp gitmiş olanlarını azapla kıskıvrak yakaladığımızda birden feryadı basarlar.
Süleyman Ateş : Nihâyet varlıklılarını azâb ile yakaladığımız zaman, hemen feryâda başlarlar.
Tefhim-ul Kuran : Nihayet, onların refahtan şımaran önde gelenlerini azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, onlar hemen feryadı basacaklar.
Ümit Şimşek : Nihayet onların refah içinde yüzenlerini azapla yakalayıveririz; işte o zaman feryada başlarlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Sonunda, servet ve refahla şımarmışlarını azapla yakaladığımızda, hemen bağırıp dövünmeye başlarlar.