» 16 / Nahl  45:

Kuran Sırası: 16
İniş Sırası: 70
Nahl Suresi = Ari Suresi
68-69. ayetlerinde Allah’in balarisina daglardan agaçlardan ve çardaklardan evler edinmesi emrinden dolayi bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128

16:45 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
emin midirler? | kimseler | yapmayı kuran(lar) | kötülükler | | geçirmeyeceğinden | Allah'ın | kendilerini | yer(in dibin)e | yahut | kendilerine gelmeyeceğinden | azabın | hiçbir | yerden | hiç | ummadıkları |

ǼFǼMN ÆLZ̃YN MKRWÆ ÆLSYÙÆT ǼN YḢSF ÆLLH BHM ÆLǼRŽ ǼW YǼTYHM ÆLAZ̃ÆB MN ḪYS̃ YŞARWN
efeemine elleƶīne mekerū s-seyyiāti en yeḣsife llahu bihimu l-erDe ev ye'tiyehumu l-ǎƶābu min Hayṧu yeş'ǔrūne

أَفَأَمِنَ الَّذِينَ مَكَرُوا السَّيِّئَاتِ أَنْ يَخْسِفَ اللَّهُ بِهِمُ الْأَرْضَ أَوْ يَأْتِيَهُمُ الْعَذَابُ مِنْ حَيْثُ لَا يَشْعُرُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ǼFǼMN = efeemine : emin midirler?
2. ÆLZ̃YN = elleƶīne : kimseler
3. MKRWÆ = mekerū : yapmayı kuran(lar)
4. ÆLSYÙÆT = s-seyyiāti : kötülükler
5. ǼN = en :
6. YḢSF = yeḣsife : geçirmeyeceğinden
7. ÆLLH = llahu : Allah'ın
8. BHM = bihimu : kendilerini
9. ÆLǼRŽ = l-erDe : yer(in dibin)e
10. ǼW = ev : yahut
11. YǼTYHM = ye'tiyehumu : kendilerine gelmeyeceğinden
12. ÆLAZ̃ÆB = l-ǎƶābu : azabın
13. MN = min : hiçbir
14. ḪYS̃ = Hayṧu : yerden
15. LÆ = lā : hiç
16. YŞARWN = yeş'ǔrūne : ummadıkları
emin midirler? | kimseler | yapmayı kuran(lar) | kötülükler | | geçirmeyeceğinden | Allah'ın | kendilerini | yer(in dibin)e | yahut | kendilerine gelmeyeceğinden | azabın | hiçbir | yerden | hiç | ummadıkları |

[ÆMN] [] [MKR] [SWÆ] [] [ḢSF] [] [] [ÆRŽ] [] [ÆTY] [AZ̃B] [] [ḪYS̃] [] [ŞAR]
ǼFǼMN ÆLZ̃YN MKRWÆ ÆLSYÙÆT ǼN YḢSF ÆLLH BHM ÆLǼRŽ ǼW YǼTYHM ÆLAZ̃ÆB MN ḪYS̃ YŞARWN

efeemine elleƶīne mekerū s-seyyiāti en yeḣsife llahu bihimu l-erDe ev ye'tiyehumu l-ǎƶābu min Hayṧu yeş'ǔrūne
أفأمن الذين مكروا السيئات أن يخسف الله بهم الأرض أو يأتيهم العذاب من حيث لا يشعرون

[ا م ن] [] [م ك ر] [س و ا] [] [خ س ف] [] [] [ا ر ض] [] [ا ت ي] [ع ذ ب] [] [ح ي ث] [] [ش ع ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أفأمن ا م ن | ÆMN ǼFǼMN efeemine emin midirler? Do then feel secure
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler those who
مكروا م ك ر | MKR MKRWÆ mekerū yapmayı kuran(lar) plotted
السيئات س و ا | SWÆ ÆLSYÙÆT s-seyyiāti kötülükler the evil deeds
أن | ǼN en that
يخسف خ س ف | ḢSF YḢSF yeḣsife geçirmeyeceğinden Allah will cave
الله | ÆLLH llahu Allah'ın Allah will cave
بهم | BHM bihimu kendilerini with them
الأرض ا ر ض | ÆRŽ ÆLǼRŽ l-erDe yer(in dibin)e the earth
أو | ǼW ev yahut or
يأتيهم ا ت ي | ÆTY YǼTYHM ye'tiyehumu kendilerine gelmeyeceğinden will come to them
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ÆLAZ̃ÆB l-ǎƶābu azabın the punishment
من | MN min hiçbir from
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu yerden where
لا | hiç not
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARWN yeş'ǔrūne ummadıkları they perceive?
emin midirler? | kimseler | yapmayı kuran(lar) | kötülükler | | geçirmeyeceğinden | Allah'ın | kendilerini | yer(in dibin)e | yahut | kendilerine gelmeyeceğinden | azabın | hiçbir | yerden | hiç | ummadıkları |

[ÆMN] [] [MKR] [SWÆ] [] [ḢSF] [] [] [ÆRŽ] [] [ÆTY] [AZ̃B] [] [ḪYS̃] [] [ŞAR]
ǼFǼMN ÆLZ̃YN MKRWÆ ÆLSYÙÆT ǼN YḢSF ÆLLH BHM ÆLǼRŽ ǼW YǼTYHM ÆLAZ̃ÆB MN ḪYS̃ YŞARWN

efeemine elleƶīne mekerū s-seyyiāti en yeḣsife llahu bihimu l-erDe ev ye'tiyehumu l-ǎƶābu min Hayṧu yeş'ǔrūne
أفأمن الذين مكروا السيئات أن يخسف الله بهم الأرض أو يأتيهم العذاب من حيث لا يشعرون

[ا م ن] [] [م ك ر] [س و ا] [] [خ س ف] [] [] [ا ر ض] [] [ا ت ي] [ع ذ ب] [] [ح ي ث] [] [ش ع ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أفأمن ا م ن | ÆMN ǼFǼMN efeemine emin midirler? Do then feel secure
,Fe,,Mim,Nun,
,80,,40,50,
INTG – prefixed interrogative alif
SUP – prefixed supplemental particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الهمزة همزة استفهام
الفاء زائدة
فعل ماض
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
مكروا م ك ر | MKR MKRWÆ mekerū yapmayı kuran(lar) plotted
Mim,Kef,Re,Vav,Elif,
40,20,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
السيئات س و ا | SWÆ ÆLSYÙÆT s-seyyiāti kötülükler the evil deeds
Elif,Lam,Sin,Ye,,Elif,Te,
1,30,60,10,,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يخسف خ س ف | ḢSF YḢSF yeḣsife geçirmeyeceğinden Allah will cave
Ye,Hı,Sin,Fe,
10,600,60,80,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
الله | ÆLLH llahu Allah'ın Allah will cave
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
بهم | BHM bihimu kendilerini with them
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
الأرض ا ر ض | ÆRŽ ÆLǼRŽ l-erDe yer(in dibin)e the earth
Elif,Lam,,Re,Dad,
1,30,,200,800,
"N – accusative feminine noun → Earth"
اسم منصوب
أو | ǼW ev yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
يأتيهم ا ت ي | ÆTY YǼTYHM ye'tiyehumu kendilerine gelmeyeceğinden will come to them
Ye,,Te,Ye,He,Mim,
10,,400,10,5,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع منصوب و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
العذاب ع ذ ب | AZ̃B ÆLAZ̃ÆB l-ǎƶābu azabın the punishment
Elif,Lam,Ayn,Zel,Elif,Be,
1,30,70,700,1,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
من | MN min hiçbir from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
حيث ح ي ث | ḪYS̃ ḪYS̃ Hayṧu yerden where
Ha,Ye,Se,
8,10,500,
N – genitive noun
اسم مجرور
لا | hiç not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يشعرون ش ع ر | ŞAR YŞARWN yeş'ǔrūne ummadıkları they perceive?
Ye,Şın,Ayn,Re,Vav,Nun,
10,300,70,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [16:35-47] İnandıkları Şirk Dinini Tanrı'ya Malederler

Abdulbaki Gölpınarlı : Kötülük düzenleri kuranlar emin mi oldular Allah'ın, onları yere batırmayacağından, yahut hiç anlamadıkları bir yerden başlarına bir azap gelmeyeceğinden.
Adem Uğur : Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Ahmed Hulusi : Kötülükleri yapmak için planlayıp tuzak kuranlar, Allâh'ın kendilerini arza batırmayacağından yahut fark edemedikleri bir taraftan kendilerine azap gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Ahmet Tekin : Sinsice kötülük tuzakları kuranlar, İslâm’ın yükselişini önleme, müslümanların ilerlemesinin önünü kesme planları yapanlar, Allah’ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azâbın gelmeyeceğinden emin midirler?
Ahmet Varol : Kötü planlar kuranlar Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut farketmedikleri bir yönden üzerlerine azap gelmesinden güvende midirler?
Ali Bulaç : Artık 'kötülüğü örgütleyip düzenleyenler', Allah'ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?
Ali Fikri Yavuz : Artık fenalık tuzaklarını kuranlar, Allah’ın kendilerini yere geçirmesinden, yahud bilemiyecekleri taraftan kendilerine azap inmesinden emin mi oldular?
Bekir Sadak : Kotu isler duzenleyenler Allah'in kendilerini yere batirmasindan yahut farketmedikleri bir yerden onlara azabin gelmesinden guvende midirler?
Celal Yıldırım : Durmadan fena işler düzenleyip tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere batırmasından veya bilmedikleri bir yerden azabın kendilerine gelmesinden güven içinde midirler?
Diyanet İşleri : Kötü işler yapmak için tuzak kuranlar, Allah’ın kendilerini yere geçirmesinden veya (ansızın) bilemeyecekleri bir yerden kendilerine azap gelmesinden emin mi oldular?
Diyanet İşleri (eski) : Kötü işler düzenleyenler Allah'ın kendilerini yere batırmasından yahut farketmedikleri bir yerden onlara azabın gelmesinden güvende midirler?
Diyanet Vakfi : (45-46) Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir.
Edip Yüksel : Kötülük planlıyanlar, ALLAH'ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut ummadıkları bir yerden kendilerine azabın gelmiyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sinsice kötü tuzaklar kuranlar, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçiremeyeceğinden, yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yoksa o fenalıkları yapmak için tuzak kurup duranlar, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden, hatır ve hayallerinden geçmeyen yönlerden kendilerine azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya şimdi eman mı buldu o kimseler: o fenalıkları yapmak için hile kurup duranlar, Allahın kendilerini Yere geçirmesinden? veya hatır-u hayallerine gelmez cihetlerden kendilerine azâb gelivermesinden?
Fizilal-il Kuran : Peygamber'e iğrenç tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden ya da beklemedikleri taraftan gelecek ilahi bir azaba uğramayacaklarından emin midirler?
Gültekin Onan : Artık 'kötülüğü örgütleyip düzenleyenler' Tanrı'nın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden güvencede (emin) midirler?
Hakkı Yılmaz : (45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şefkatlidir, çok merhametlidir.
Hasan Basri Çantay : Fesâd plânları hazırlayanlar Allahın kendilerini yere batıracağına, yahud şuurlarının eremeyeceği cihetlerden kendilerine azâb gelib çatacağına karşı emîn mi oldu (lar) artık?
Hayrat Neşriyat : Peki (peygambere) kötülüklerle tuzak kuranlar, Allah’ın, kendilerini yere batırmasından veya anlayamayacakları bir yerden kendilerine azâbın gelivermesinden emîn mi oldu(lar)?
İbni Kesir : Kötü işler düzenleyenler; Allah'ın kendilerini yere batırmasından, yahut haberleri yokken üzerlerine ansızın azab gelmesinden emin mi bulunuyorlar?
İskender Evrenosoğlu : Kötülükler için tuzak kuranlar, Allah'ın onları yerin dibine geçirmesinden (geçirmeyeceğinden) veya azabın, farkına varamayacakları bir yerden gelmesinden (gelmeyeceğinden) emin mi oldular?
Muhammed Esed : Peki öyleyse, (şu) şer düzenleri geliştiren kimseler, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğine yahut azabın, nereden geldiğini bilemeyecekleri bir tarzda başlarında kopmayacağına dair tamamen güvenlik içinde mi görüyorlar kendilerini?
Ömer Nasuhi Bilmen : Kötülükleri ile hilede bulunanlar, Allah'ın onları yere geçireceğinden veya anlamaz oldukları bir cihetten kendilerine azabın gelmesinden emin mi oldular?
Ömer Öngüt : Kötü tuzaklar kuranlar, Allah'ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya kendilerine hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Şaban Piriş : Sinsice kötülük kuranlar, Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya farkında olmadıkları bir yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?
Suat Yıldırım : (45-46) Şer planları hazırlayanlar, emin mi oldular: Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmesinden, yahut gezip dolaşırlarken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalamasından? Çünkü onlar, kaçıp kurtulacak durumda değildirler.
Süleyman Ateş : Kötülükler yapmayı kuranlar, Allâh'ın, kendilerini yer(in dibin)e geçirmeyeceğinden, yahut hiç ummadıkları bir yerden kendilerine azâbın gelmeyeceğinden emin midirler?
Tefhim-ul Kuran : Artık 'kötülüğü örgütleyip düzenleyenler', Allah'ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler?
Ümit Şimşek : Kötülükleri tasarlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından veya hiç farkında olmadıkları bir taraftan azabın başlarına gelmeyeceğinden emin mi oldular?
Yaşar Nuri Öztürk : Kötülükleri yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden yahut hiç fark edemeyecekleri bir yerden azabın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular?


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}