» 21 / Enbiyâ  48:

Kuran Sırası: 21
İniş Sırası: 73
Enbiya Suresi = Peygamberler Suresi
agirlikli olarak peygamberlerden söz edildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112

21:48 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve andolsun | biz verdik | Musa'ya | ve Harun'a | Furkan'ı | ve bir ışık | ve bir öğüt | muttakiler için |

WLGD̃ ËTYNÆ MWS WHÆRWN ÆLFRGÆN WŽYÆÙ WZ̃KRÆ LLMTGYN
veleḳad āteynā mūsā ve hārūne l-furḳāne ve Diyā'en ve ƶikran lilmutteḳīne

وَلَقَدْ اتَيْنَا مُوسَىٰ وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاءً وَذِكْرًا لِلْمُتَّقِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLGD̃ = veleḳad : ve andolsun
2. ËTYNÆ = āteynā : biz verdik
3. MWS = mūsā : Musa'ya
4. WHÆRWN = ve hārūne : ve Harun'a
5. ÆLFRGÆN = l-furḳāne : Furkan'ı
6. WŽYÆÙ = ve Diyā'en : ve bir ışık
7. WZ̃KRÆ = ve ƶikran : ve bir öğüt
8. LLMTGYN = lilmutteḳīne : muttakiler için
ve andolsun | biz verdik | Musa'ya | ve Harun'a | Furkan'ı | ve bir ışık | ve bir öğüt | muttakiler için |

[] [ÆTY] [] [] [FRG] [ŽWÆ] [Z̃KR] [WGY]
WLGD̃ ËTYNÆ MWS WHÆRWN ÆLFRGÆN WŽYÆÙ WZ̃KRÆ LLMTGYN

veleḳad āteynā mūsā ve hārūne l-furḳāne ve Diyā'en ve ƶikran lilmutteḳīne
ولقد آتينا موسى وهارون الفرقان وضياء وذكرا للمتقين

[] [ا ت ي] [] [] [ف ر ق] [ض و ا] [ذ ك ر] [و ق ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
آتينا ا ت ي | ÆTY ËTYNÆ āteynā biz verdik We gave
موسى | MWS mūsā Musa'ya Musa
وهارون | WHÆRWN ve hārūne ve Harun'a and Harun
الفرقان ف ر ق | FRG ÆLFRGÆN l-furḳāne Furkan'ı the Criterion
وضياء ض و ا | ŽWÆ WŽYÆÙ ve Diyā'en ve bir ışık and a light
وذكرا ذ ك ر | Z̃KR WZ̃KRÆ ve ƶikran ve bir öğüt and a Reminder
للمتقين و ق ي | WGY LLMTGYN lilmutteḳīne muttakiler için for the righteous.
ve andolsun | biz verdik | Musa'ya | ve Harun'a | Furkan'ı | ve bir ışık | ve bir öğüt | muttakiler için |

[] [ÆTY] [] [] [FRG] [ŽWÆ] [Z̃KR] [WGY]
WLGD̃ ËTYNÆ MWS WHÆRWN ÆLFRGÆN WŽYÆÙ WZ̃KRÆ LLMTGYN

veleḳad āteynā mūsā ve hārūne l-furḳāne ve Diyā'en ve ƶikran lilmutteḳīne
ولقد آتينا موسى وهارون الفرقان وضياء وذكرا للمتقين

[] [ا ت ي] [] [] [ف ر ق] [ض و ا] [ذ ك ر] [و ق ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
آتينا ا ت ي | ÆTY ËTYNÆ āteynā biz verdik We gave
,Te,Ye,Nun,Elif,
,400,10,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
موسى | MWS mūsā Musa'ya Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – nominative masculine proper noun → Musa"
اسم علم مرفوع
وهارون | WHÆRWN ve hārūne ve Harun'a and Harun
Vav,He,Elif,Re,Vav,Nun,
6,5,1,200,6,50,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PN – accusative masculine proper noun → Harun"
الواو عاطفة
اسم علم منصوب
الفرقان ف ر ق | FRG ÆLFRGÆN l-furḳāne Furkan'ı the Criterion
Elif,Lam,Fe,Re,Gaf,Elif,Nun,
1,30,80,200,100,1,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
وضياء ض و ا | ŽWÆ WŽYÆÙ ve Diyā'en ve bir ışık and a light
Vav,Dad,Ye,Elif,,
6,800,10,1,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
وذكرا ذ ك ر | Z̃KR WZ̃KRÆ ve ƶikran ve bir öğüt and a Reminder
Vav,Zel,Kef,Re,Elif,
6,700,20,200,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite verbal noun
الواو عاطفة
اسم منصوب
للمتقين و ق ي | WGY LLMTGYN lilmutteḳīne muttakiler için for the righteous.
Lam,Lam,Mim,Te,Gaf,Ye,Nun,
30,30,40,400,100,10,50,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural (form VIII) active participle
جار ومجرور

Konu Başlığı: [21:48-50] Musa ve Harun Peygamberler

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki Mûsâ'ya ve Hârûn'a, hakkı bâtıldan ayıran ve çekinenlere ışık ve öğüt olan kitabı verdik.
Adem Uğur : Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki biz Musa ve Harun'a Furkan'ı (Hak ile bâtılı ayırt edeni), korunmak isteyenler için bir ışık ve bir hatırlatıcı olarak verdik.
Ahmet Tekin : Biz Mûsâ’ya ve Hârûn’a hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriat, mûcizeler vermiş, düşmanlarına karşı zafer ihsan etmiş, Tevrat’ı lütfetmiştik. O, takvâ sahipleri için, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minler için bir ışık ve bir öğüt idi.
Ahmet Varol : Andolsun biz Musa ile Harun'a takva sahipleri için bir ışık ve bir öğüt olarak hakkı batıldan ayıran kitabı (furkanı) verdik.
Ali Bulaç : Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
Ali Fikri Yavuz : Yemin olsun ki, biz Mûsa ile Hârûn’a, takva sahipleri için bir nasihat ve bir nur olarak, hak ile bâtılı ayıran Tevrat’ı vermiştik.
Bekir Sadak : And olsun ki, Musa ve Harun'a egriyi dogrudan ayiran Kitap'i sakinanlar icin isik ve ogut olarak verdik.
Celal Yıldırım : And olsun ki biz Musâ ile Harun'a hak ile bâtılı ayıran, Allah'tan korkup fenalıklardan sakınanlar için bir ışık, bir öğüt olan kitap verdik.
Diyanet İşleri : Andolsun, biz Mûsâ ile Hârûn’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için o Furkân’ı (Tevrat’ı) bir ışık ve öğüt olarak verdik.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran Kitap'ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.
Diyanet Vakfi : Andolsun biz, Musa ve Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık, bir öğüt ve Furkan'ı verdik.
Edip Yüksel : Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takva sahibleri için bir ışık ve öğüt olarak verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki: «Musa ile Harun'a Furkan'ı (Tevrat'ı) bir de ışık ve Allah'tan korkanlar için de bir öğüt vermiştik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için biz Musâ ile Harûna fürkan ve bir zıya ve bir zikir vermiştik, müttekıler için
Fizilal-il Kuran : Andolsun ki, biz Musa ile Harun'a doğru ile eğriyi ayırdeden ve takvalılar için ışık ve öğüt olan kitab'ı verdik.
Gültekin Onan : Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
Hakkı Yılmaz : (48,49) Ve andolsun ki Mûsâ ve Hârûn'a Furkân'ı ve görülmeyen, duyulmayan, sezilmeyen ıssız yerde Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan, kıyâmetin kopmasından içleri titreyen, Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için bir ışığı ve öğüdü verdik.
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Musa ile Hâruunu bir zıyaa, takvaa saahibleri için de bir şeref olan fürkaanı verdik.
Hayrat Neşriyat : Celâlim hakkı için, Mûsâ ve Hârûn’a (hak ile bâtılı ayıran) Furkan’ı ve takvâ sâhibleri için bir ışık ve bir nasîhat olan (Tevrât)ı verdik.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz Musa ile Harun'a Furkan ışık, takva sahibleri için de bir zikir verdik.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki Biz, Musa (A.S)'a ve Harun (A.S)'a, takva sahipleri için Furkan'ı (Tevrat'ı), bir Işık (Nur) ve Zikir olarak verdik.
Muhammed Esed : Ve gerçek şu ki, Biz Musa ile Harun'a, Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için doğruyu eğriden ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı (olarak vahyimizi) bahşettik;
Ömer Nasuhi Bilmen : Kasem olsun ki, Biz Mûsa'ya ve Harun'a Furkan ve bir ziya ve muttakîler için bir öğüt vermiştik.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz Musa'ya ve Harun'a takvâ sahipleri için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı verdik.
Şaban Piriş : Musa ve Harun’a Sakınanlar için aydınlık zikir (öğüt) ve furkanı verdik.
Suat Yıldırım : Biz, Mûsâ ile Harun’a, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan’ı (hakkı batıldan ayıran kitabı) verdik.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, Mûsâ'ya ve Hârûn'a hak ve bâtılı ayırdeden ve korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Kitabı verdik.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.
Ümit Şimşek : Biz Musa ile Harun'a, takvâ sahipleri için bir ışık ve öğüt olarak, hakkı bâtıldan ayırt eden Tevrat'ı vermiştik.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan furkanı verdik.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}