» 17 / Isrâ  102:

Kuran Sırası: 17
İniş Sırası: 50
Isra Suresi = Gece Yürüyüsü Suresi
Allah’in Hz. Muhammed’i gecenin bir vaktinde ayetlerinden bir kismini göstermek üzere Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yürütmesinde almistir ismini.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111

17:102 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
(Musa) dedi ki | andolsun | sen biliyorsun ki | | indirmez | bunları | başkası | Rabbinden | göklerin | ve yerin | kanıtlar olarak | şüphesiz ben de | seni görüyorum | EY/HEY/AH | Fir'avn | mahvolmuş |

GÆL LGD̃ ALMT ǼNZL HÙLÆÙ ÎLÆ RB ÆLSMÆWÆT WÆLǼRŽ BṦÆÙR WÎNY LǼƵNK FRAWN MS̃BWRÆ
ḳāle leḳad ǎlimte enzele hā'ulā'i illā rabbu s-semāvāti vel'erDi beSāira ve innī leeZunnuke fir'ǎvnu meṧbūran

قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا أَنْزَلَ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ بَصَائِرَ وَإِنِّي لَأَظُنُّكَ يَا فِرْعَوْنُ مَثْبُورًا

Transcript Okunuş Türkçe
1. GÆL = ḳāle : (Musa) dedi ki
2. LGD̃ = leḳad : andolsun
3. ALMT = ǎlimte : sen biliyorsun ki
4. MÆ = mā :
5. ǼNZL = enzele : indirmez
6. HÙLÆÙ = hā'ulā'i : bunları
7. ÎLÆ = illā : başkası
8. RB = rabbu : Rabbinden
9. ÆLSMÆWÆT = s-semāvāti : göklerin
10. WÆLǼRŽ = vel'erDi : ve yerin
11. BṦÆÙR = beSāira : kanıtlar olarak
12. WÎNY = ve innī : şüphesiz ben de
13. LǼƵNK = leeZunnuke : seni görüyorum
14. YÆ = yā : EY/HEY/AH
15. FRAWN = fir'ǎvnu : Fir'avn
16. MS̃BWRÆ = meṧbūran : mahvolmuş
(Musa) dedi ki | andolsun | sen biliyorsun ki | | indirmez | bunları | başkası | Rabbinden | göklerin | ve yerin | kanıtlar olarak | şüphesiz ben de | seni görüyorum | EY/HEY/AH | Fir'avn | mahvolmuş |

[GWL] [] [ALM] [] [NZL] [] [] [RBB] [SMW] [ÆRŽ] [BṦR] [] [ƵNN] [Y] [FRA] [S̃BR]
GÆL LGD̃ ALMT ǼNZL HÙLÆÙ ÎLÆ RB ÆLSMÆWÆT WÆLǼRŽ BṦÆÙR WÎNY LǼƵNK FRAWN MS̃BWRÆ

ḳāle leḳad ǎlimte enzele hā'ulā'i illā rabbu s-semāvāti vel'erDi beSāira ve innī leeZunnuke fir'ǎvnu meṧbūran
قال لقد علمت ما أنزل هؤلاء إلا رب السماوات والأرض بصائر وإني لأظنك يا فرعون مثبورا

[ق و ل] [] [ع ل م] [] [ن ز ل] [] [] [ر ب ب] [س م و] [ا ر ض] [ب ص ر] [] [ظ ن ن] [ي] [ف ر ع] [ث ب ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle (Musa) dedi ki He said,
لقد | LGD̃ leḳad andolsun """Verily,"
علمت ع ل م | ALM ALMT ǎlimte sen biliyorsun ki you have known
ما | none
أنزل ن ز ل | NZL ǼNZL enzele indirmez has sent down
هؤلاء | HÙLÆÙ hā'ulā'i bunları these
إلا | ÎLÆ illā başkası except
رب ر ب ب | RBB RB rabbu Rabbinden (the) Lord
السماوات س م و | SMW ÆLSMÆWÆT s-semāvāti göklerin (of) the heavens
والأرض ا ر ض | ÆRŽ WÆLǼRŽ vel'erDi ve yerin and the earth
بصائر ب ص ر | BṦR BṦÆÙR beSāira kanıtlar olarak (as) evidence,
وإني | WÎNY ve innī şüphesiz ben de and indeed, I
لأظنك ظ ن ن | ƵNN LǼƵNK leeZunnuke seni görüyorum [I] surely think you
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
فرعون ف ر ع | FRA FRAWN fir'ǎvnu Fir'avn Firaun
مثبورا ث ب ر | S̃BR MS̃BWRÆ meṧbūran mahvolmuş "(you are) destroyed."""
(Musa) dedi ki | andolsun | sen biliyorsun ki | | indirmez | bunları | başkası | Rabbinden | göklerin | ve yerin | kanıtlar olarak | şüphesiz ben de | seni görüyorum | EY/HEY/AH | Fir'avn | mahvolmuş |

[GWL] [] [ALM] [] [NZL] [] [] [RBB] [SMW] [ÆRŽ] [BṦR] [] [ƵNN] [Y] [FRA] [S̃BR]
GÆL LGD̃ ALMT ǼNZL HÙLÆÙ ÎLÆ RB ÆLSMÆWÆT WÆLǼRŽ BṦÆÙR WÎNY LǼƵNK FRAWN MS̃BWRÆ

ḳāle leḳad ǎlimte enzele hā'ulā'i illā rabbu s-semāvāti vel'erDi beSāira ve innī leeZunnuke fir'ǎvnu meṧbūran
قال لقد علمت ما أنزل هؤلاء إلا رب السماوات والأرض بصائر وإني لأظنك يا فرعون مثبورا

[ق و ل] [] [ع ل م] [] [ن ز ل] [] [] [ر ب ب] [س م و] [ا ر ض] [ب ص ر] [] [ظ ن ن] [ي] [ف ر ع] [ث ب ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle (Musa) dedi ki He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لقد | LGD̃ leḳad andolsun """Verily,"
Lam,Gaf,Dal,
30,100,4,
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
علمت ع ل م | ALM ALMT ǎlimte sen biliyorsun ki you have known
Ayn,Lam,Mim,Te,
70,30,40,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | none
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
أنزل ن ز ل | NZL ǼNZL enzele indirmez has sent down
,Nun,Ze,Lam,
,50,7,30,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
هؤلاء | HÙLÆÙ hā'ulā'i bunları these
He,,Lam,Elif,,
5,,30,1,,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLÆ illā başkası except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
رب ر ب ب | RBB RB rabbu Rabbinden (the) Lord
Re,Be,
200,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
السماوات س م و | SMW ÆLSMÆWÆT s-semāvāti göklerin (of) the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ÆRŽ WÆLǼRŽ vel'erDi ve yerin and the earth
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم مجرور
بصائر ب ص ر | BṦR BṦÆÙR beSāira kanıtlar olarak (as) evidence,
Be,Sad,Elif,,Re,
2,90,1,,200,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
وإني | WÎNY ve innī şüphesiz ben de and indeed, I
Vav,,Nun,Ye,
6,,50,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لأظنك ظ ن ن | ƵNN LǼƵNK leeZunnuke seni görüyorum [I] surely think you
Lam,,Zı,Nun,Kef,
30,,900,50,20,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person singular imperfect verb
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

فرعون ف ر ع | FRA FRAWN fir'ǎvnu Fir'avn Firaun
Fe,Re,Ayn,Vav,Nun,
80,200,70,6,50,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – nominative masculine proper noun → Pharaoh"
أداة نداء
اسم علم مرفوع
مثبورا ث ب ر | S̃BR MS̃BWRÆ meṧbūran mahvolmuş "(you are) destroyed."""
Mim,Se,Be,Vav,Re,Elif,
40,500,2,6,200,1,
N – accusative masculine indefinite passive participle
اسم منصوب

Konu Başlığı: [17:101-104] Musa ve Firavun

Abdulbaki Gölpınarlı : O da, sen de biliyorsun ki demişti, bunları, insanlara apaçık deliller olmak üzere ancak göklerin ve yeryüzünün Rabbi indirmiştir ve şüphe yok ki ey Firavun, ben de seni küfriyle helâk olmuş sanıyorum.
Adem Uğur : (Musa Firavun'a:) "Pek âlâ biliyorsun ki, dedi, bunları, birer ibret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum!"
Ahmed Hulusi : (Musa da Firavun'a) dedi ki: "Andolsun ki, bunları, doğruluğumu sana gösteren kanıtlar olarak semâların ve arzın Rabbinden başkasının inzâl etmediğini pekâlâ bilirsin. . . Muhakkak ki ben de senin hüsrana uğramış olduğunu zannediyorum, ey Firavun!"
Ahmet Tekin : Mûsâ Firavun’a: 'Pekâlâ biliyorsun ki, bunları, birliğinin ve kudretinin delili olan gözünle gördüğün mûcizeleri, birer ibret olarak göklerin ve yerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbinden başkası indirmedi. Ey Firavun ben de senin hakikaten mahvolduğunu biliyorum.' dedi.
Ahmet Varol : Demişti ki: 'Andolsun bunları ancak göklerin ve yerin Rabbinin görülen belgeler olarak indirdiğini bilmişsindir. Ey Firavun! Ben de seni helak olmuş sanıyorum.'
Ali Bulaç : O da: "Andolsun, bunları görülecek belgeler olarak göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini sen de bilmişsin; gerçekten ben de seni yıkılmış, harab olmuş sanıyorum" demişti.
Ali Fikri Yavuz : Mûsa dedi ki: “Pekalâ bilirsin ki, bu mûcizeler birer ibret olsunlar diye, göklerin ve yerin Rabbinden başkası indirmemiştir. Ben de, ey Firavun! Seni helak olmuş zannediyorum.”
Bekir Sadak : Musa da: «And olsun ki, bunlari goklerin ve yerin Rabbinin acik belgeler olarak indirdigini biliyorsun. Ey Firavun! Dogrusu senin mahvolacagini saniyorum» demisti.
Celal Yıldırım : Musa da ona: «Yemin ederim ki bunları ancak göklerin ve yerin Rabbinin açıkça görülecek belgeler halinde indirdiğini sen de çok iyi bilirsin ve elbette ben de seni yok edilmiş sanıyorum» demişti.
Diyanet İşleri : Mûsâ ise, “İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helâk olmuş bir kişi olarak görüyorum” demişti.
Diyanet İşleri (eski) : Musa da: 'And olsun ki, bunları göklerin ve yerin Rabbinin açık belgeler olarak indirdiğini biliyorsun. Ey Firavun! Doğrusu senin mahvolacağını sanıyorum' demişti.
Diyanet Vakfi : (Musa Firavun'a:) «Pek âlâ biliyorsun ki, dedi, bunları, birer ibret olmak üzere, ancak, göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum!»
Edip Yüksel : 'Göklerin ve yerin Rabbi'nden başkasının bu delilleri indirmediğini iyi biliyorsun. Firavun, seni mahvolmuş biri olarak görüyorum!'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Musa dedi ki: «Ey Firavun! Pekâlâ bilirsin ki, bu mucizeleri, birer ibret olmak üzere, ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de seni helak olmuş zannediyorum.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Musa da: «Pekala bilirsin ki, bunları, göklerin ve yerin Rabbi ancak birer ibret olmak üzere indirdi. Mutlaka ben de seni, ey Firavun helak olmuş sanıyorum!»
Elmalılı Hamdi Yazır : Alimallah dedi: pek âlâ bilirsin ki bunları o Göklerin Yerin rabbı, sırf birer basîret olmak üzere indirdi, her halde ben de seni ya Fir'avn! Helâk olmuş zannediyorum
Fizilal-il Kuran : Musa ona dedi ki; «Bu mucizelerin, getirdiğimiz ilahi mesajın gerçek olduğunu gösteren kanıtlar olarak yerin ve göklerin Rabbi tarafından gönderildiklerini kesin biliyorsun. Ey Firavun, bana göre sen mahvolmaya aday oluyorsun.»
Gültekin Onan : O da: "Andolsun, bunları görülecek belgeler olarak göklerin ve yerin rabbinden başkasının indirmediğini sen de bilmişsin; gerçekten ben de seni yıkılmış, harab olmuş sanıyorum" demişti.
Hakkı Yılmaz : Mûsâ dedi ki: “Sen kesinlikle bildin ki, âyetleri, birer ibret olmak üzere, ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ve ben de senin yıkıma uğramışlığına kesinlikle inanıyorum.”
Hasan Basri Çantay : O da: «Andolsun, dedi, bunları (her biri basıyretle görülecek) birer ibret olmak üzere göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini bilmişsindir. Ben de, Fir'avn, seni herhalde helak edilmiş sanıyorum».
Hayrat Neşriyat : (Mûsâ ise:) 'Gerçekten (sen de) bilirsin ki, bunları birer delil olarak, ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Fir'avun! Şübhesiz ki ben de seni mahvolmuş zannediyorum' dedi.
İbni Kesir : O da demişti ki: Andolsun ki sen; bunları göklerin ve yerin Rabbının, açık deliller olarak indirmiş olduğunu biliyorsun. Ben, doğrusu ey Firavun, senin mahvolacağını sanıyorum.
İskender Evrenosoğlu : ““Andolsun bunları (9 mucizeyi), görünür bir şekilde, semaların ve arzın Rabbinden başkasının indirmediğini sen biliyordun. Ve ey firavun! Muhakkak ki ben, senin helâk olacağına kesin şekilde inanıyorum.” dedi.
Muhammed Esed : (Musa) da ona: "Bu (mucizevi olguları, sana) uyarıcı, aydınlatıcı belirtiler olarak göklerin ve yerin (gerçek) sahibinden başkasının indiremeyeceğini pekala biliyorsun!" diye karşılık verdi, "Ve ey Firavun, (onları doğru değerlendirme yolunu seçmediğin için) ben de senin bütünüyle ziyan içinde olduğunu düşünüyorum!"
Ömer Nasuhi Bilmen : Dedi ki: «Andolsun, sen bilirsin ki, bunları indirmedi, ancak göklerin ve yerin Rabbi birer basiret olmak üzere indirdi. Ve muhakkak ki, ey Fir'avun, ben seni elbette helâk olmuş sanıyorum.»
Ömer Öngüt : Musa da: “Sen çok iyi biliyorsun ki, kalp gözlerini açmak üzere bunları ancak göklerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de senin hakikaten mahvolduğunu sanıyorum. ” dedi.
Şaban Piriş : Musa da ona: -Elbette bunları deliller olarak göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini bilirsin. Ben de kesinlikle senin mahvolacağını zannediyorum ey Firavun! dedi.
Suat Yıldırım : Mûsâ da şöyle cevap verdi: "Pek iyi bilirsin ki bu âyetleri, birer belge olmak üzere, indiren, göklerin ve yerin Rabbinden başkası değildir. Ey Firavun! Ben de senin mahvolduğunu zannediyorum."
Süleyman Ateş : Mûsâ dedi ki: "Bunları, ancak göklerin ve yerin Rabbinin, (benim doğruluğumu belgeleyen) kanıtlar olarak indirdiğini pekâlâ bildin. Ey Fir'avn, ben de seni mahvolmuş görüyorum."
Tefhim-ul Kuran : O da: «Andolsun, bunları görülecek belgeler olarak göklerin ve yerin Rabbinden başkasının indirmediğini sen de bilmişsin; gerçekten ben de seni yıkılmış, harab olmuş sanıyorum» demişti.
Ümit Şimşek : Musa dedi ki: 'And olsun, sen de biliyorsun ki, gerçeği gösteren birer delil olarak bunları indiren, Yer ve Gökler Rabbinden başkası değildir. Ey Firavun, ben de senin helâke uğrayacağını düşünüyorum.'
Yaşar Nuri Öztürk : Mûsa dedi: "Yemin olsun, sen bilmektesin ki, bunları, basîretle görülebilecek ibretler halinde/basîretler olarak o, göklerin ve yerin Rabbinden başkası indirmedi. Vallahi ben de seni mahvolmuş görüyorum, ey Firavun!"


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}