» 4 / Nisâ  65:

Kuran Sırası: 4
İniş Sırası: 92
Nisa Suresi = Kadinlar Suresi
Pek çok ayetinde kadinlarin haklarindan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176

4:65 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
hayır | Rabin hakkı için | olmazlar | inanmış | | seni hakem yaparak | işlerde | çekişmeli | aralarında çıkan | sonra da | | bulunmadan | içlerinde | kendilerinin | bir burukluk | | senin verdiğin hükme | ve teslim olmadıkça | tam bir teslimiyetle |

FLÆ WRBK YÙMNWN ḪT YḪKMWK FYMÆ ŞCR BYNHM S̃M YCD̃WÆ FY ǼNFSHM ḪRCÆ MMÆ GŽYT WYSLMWÆ TSLYMÆ
felā verabbike yu'minūne Hattā yuHakkimūke fīmā şecera beynehum ṧumme yecidū enfusihim Haracen mimmā ḳaDeyte ve yusellimū teslīmen

فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

Transcript Okunuş Türkçe
1. FLÆ = felā : hayır
2. WRBK = verabbike : Rabin hakkı için
3. LÆ = lā : olmazlar
4. YÙMNWN = yu'minūne : inanmış
5. ḪT = Hattā :
6. YḪKMWK = yuHakkimūke : seni hakem yaparak
7. FYMÆ = fīmā : işlerde
8. ŞCR = şecera : çekişmeli
9. BYNHM = beynehum : aralarında çıkan
10. S̃M = ṧumme : sonra da
11. LÆ = lā :
12. YCD̃WÆ = yecidū : bulunmadan
13. FY = fī : içlerinde
14. ǼNFSHM = enfusihim : kendilerinin
15. ḪRCÆ = Haracen : bir burukluk
16. MMÆ = mimmā :
17. GŽYT = ḳaDeyte : senin verdiğin hükme
18. WYSLMWÆ = ve yusellimū : ve teslim olmadıkça
19. TSLYMÆ = teslīmen : tam bir teslimiyetle
hayır | Rabin hakkı için | olmazlar | inanmış | | seni hakem yaparak | işlerde | çekişmeli | aralarında çıkan | sonra da | | bulunmadan | içlerinde | kendilerinin | bir burukluk | | senin verdiğin hükme | ve teslim olmadıkça | tam bir teslimiyetle |

[] [RBB] [] [ÆMN] [] [ḪKM] [] [ŞCR] [BYN] [] [] [WCD̃] [] [NFS] [ḪRC] [] [GŽY] [SLM] [SLM]
FLÆ WRBK YÙMNWN ḪT YḪKMWK FYMÆ ŞCR BYNHM S̃M YCD̃WÆ FY ǼNFSHM ḪRCÆ MMÆ GŽYT WYSLMWÆ TSLYMÆ

felā verabbike yu'minūne Hattā yuHakkimūke fīmā şecera beynehum ṧumme yecidū enfusihim Haracen mimmā ḳaDeyte ve yusellimū teslīmen
فلا وربك لا يؤمنون حتى يحكموك فيما شجر بينهم ثم لا يجدوا في أنفسهم حرجا مما قضيت ويسلموا تسليما

[] [ر ب ب] [] [ا م ن] [] [ح ك م] [] [ش ج ر] [ب ي ن] [] [] [و ج د] [] [ن ف س] [ح ر ج] [] [ق ض ي] [س ل م] [س ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلا | FLÆ felā hayır But no,
وربك ر ب ب | RBB WRBK verabbike Rabin hakkı için by your Lord,
لا | olmazlar not
يؤمنون ا م ن | ÆMN YÙMNWN yu'minūne inanmış will they believe
حتى | ḪT Hattā until
يحكموك ح ك م | ḪKM YḪKMWK yuHakkimūke seni hakem yaparak they make you judge
فيما | FYMÆ fīmā işlerde about what
شجر ش ج ر | ŞCR ŞCR şecera çekişmeli arises
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarında çıkan between them,
ثم | S̃M ṧumme sonra da then
لا | not
يجدوا و ج د | WCD̃ YCD̃WÆ yecidū bulunmadan they find
في | FY içlerinde in
أنفسهم ن ف س | NFS ǼNFSHM enfusihim kendilerinin themselves
حرجا ح ر ج | ḪRC ḪRCÆ Haracen bir burukluk any discomfort
مما | MMÆ mimmā about what
قضيت ق ض ي | GŽY GŽYT ḳaDeyte senin verdiğin hükme you (have) decided
ويسلموا س ل م | SLM WYSLMWÆ ve yusellimū ve teslim olmadıkça and submit
تسليما س ل م | SLM TSLYMÆ teslīmen tam bir teslimiyetle (in full) submission.
hayır | Rabin hakkı için | olmazlar | inanmış | | seni hakem yaparak | işlerde | çekişmeli | aralarında çıkan | sonra da | | bulunmadan | içlerinde | kendilerinin | bir burukluk | | senin verdiğin hükme | ve teslim olmadıkça | tam bir teslimiyetle |

[] [RBB] [] [ÆMN] [] [ḪKM] [] [ŞCR] [BYN] [] [] [WCD̃] [] [NFS] [ḪRC] [] [GŽY] [SLM] [SLM]
FLÆ WRBK YÙMNWN ḪT YḪKMWK FYMÆ ŞCR BYNHM S̃M YCD̃WÆ FY ǼNFSHM ḪRCÆ MMÆ GŽYT WYSLMWÆ TSLYMÆ

felā verabbike yu'minūne Hattā yuHakkimūke fīmā şecera beynehum ṧumme yecidū enfusihim Haracen mimmā ḳaDeyte ve yusellimū teslīmen
فلا وربك لا يؤمنون حتى يحكموك فيما شجر بينهم ثم لا يجدوا في أنفسهم حرجا مما قضيت ويسلموا تسليما

[] [ر ب ب] [] [ا م ن] [] [ح ك م] [] [ش ج ر] [ب ي ن] [] [] [و ج د] [] [ن ف س] [ح ر ج] [] [ق ض ي] [س ل م] [س ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلا | FLÆ felā hayır But no,
Fe,Lam,Elif,
80,30,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
وربك ر ب ب | RBB WRBK verabbike Rabin hakkı için by your Lord,
Vav,Re,Be,Kef,
6,200,2,20,
P – prefixed preposition wa (oath)
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لا | olmazlar not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يؤمنون ا م ن | ÆMN YÙMNWN yu'minūne inanmış will they believe
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
حتى | ḪT Hattā until
Ha,Te,,
8,400,,
P – preposition
حرف جر
يحكموك ح ك م | ḪKM YḪKMWK yuHakkimūke seni hakem yaparak they make you judge
Ye,Ha,Kef,Mim,Vav,Kef,
10,8,20,40,6,20,
V – 3rd person masculine plural (form II) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فيما | FYMÆ fīmā işlerde about what
Fe,Ye,Mim,Elif,
80,10,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
شجر ش ج ر | ŞCR ŞCR şecera çekişmeli arises
Şın,Cim,Re,
300,3,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarında çıkan between them,
Be,Ye,Nun,He,Mim,
2,10,50,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ثم | S̃M ṧumme sonra da then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
لا | not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يجدوا و ج د | WCD̃ YCD̃WÆ yecidū bulunmadan they find
Ye,Cim,Dal,Vav,Elif,
10,3,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY içlerinde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
أنفسهم ن ف س | NFS ǼNFSHM enfusihim kendilerinin themselves
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
حرجا ح ر ج | ḪRC ḪRCÆ Haracen bir burukluk any discomfort
Ha,Re,Cim,Elif,
8,200,3,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
مما | MMÆ mimmā about what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
قضيت ق ض ي | GŽY GŽYT ḳaDeyte senin verdiğin hükme you (have) decided
Gaf,Dad,Ye,Te,
100,800,10,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ويسلموا س ل م | SLM WYSLMWÆ ve yusellimū ve teslim olmadıkça and submit
Vav,Ye,Sin,Lam,Mim,Vav,Elif,
6,10,60,30,40,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form II) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
تسليما س ل م | SLM TSLYMÆ teslīmen tam bir teslimiyetle (in full) submission.
Te,Sin,Lam,Ye,Mim,Elif,
400,60,30,10,40,1,
N – accusative masculine indefinite (form II) verbal noun
اسم منصوب

Konu Başlığı: [4:60-65] İkiyüzlüler

Abdulbaki Gölpınarlı : Fakat öyle değil; andolsun Rabbine ki onlar iman etmiş olmazlar aralarında çıkan ihtilâflarda seni hakem etmedikçe ve sonra da yüreklerinde hiçbir sıkıntı, üzüntü duymadan verdiğin hükmü kabul eylemedikçe ve tamamıyla sana teslîm olmadıkça.
Adem Uğur : Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Ahmed Hulusi : Öyle değil! Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kabul edip, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı (itiraz) duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
Ahmet Tekin : Hayır, hayır, Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarındaki çekişmeli, ihtilâflı konularda, seni hakem yapmadıkça, senin icraatından, uygulamandan dolayı içlerinde hiçbir burukluk duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmayacaklar.
Ahmet Varol : Hayır. Rabb'ine yemin olsun, onlar aralarında çıkan meselelerde seni hakem tayin etmedikleri, senin verdiğin hüküm konusunda içlerinde bir sıkıntı duymayacak derecede tam bir teslimiyetle teslim olmadıkları sürece iman etmiş sayılamazlar.
Ali Bulaç : Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
Ali Fikri Yavuz : Rabbin hakkı için, onlar, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden nefisleri hiç bir darlık duymadan tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe, iman etmiş olmazlar.
Bekir Sadak : Hayir; Rabb'ine and olsun ki, aralarinda cekistikleri seylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdigin hukmu iclerinde bir sikinti duymadan tamamen kabul etmedikce inanmis olmazlar.
Celal Yıldırım : Hayır, hayır! Rabbine and olsun ki, aralarında tartışıp çekiştikleri şeylerde seni hakem kabul edip sonra da verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymaksızın tam bir bağlanışla bağlanmadıkça imân etmiş olmazlar.
Diyanet İşleri : Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
Diyanet İşleri (eski) : Hayır; Rabb'ine and olsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip, sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen kabul etmedikçe inanmış olmazlar.
Diyanet Vakfi : Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.
Edip Yüksel : Hayır, Rabbine andolsun, anlaşmazlıklarında seni aralarında hakem kılmadıkça ve verdiğin kararı, kalplerinde bir burukluk duymadan kabul etmedikçe ve tam teslim olmadıkça inanmış olmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yok, yok! Rabbine yemin ederim ki onlar aralarında çıkan çapraşık işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden nefislerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Yok, yok rabbına kasem ederim ki onlar aralarında çıkan çapraşık işlerde seni hakem yapıb sonra da verdiğin hukümden nefislerinden hiç bir darlık duymaksızın tam bir teslimiyyetle teslim olmadıkça iyman etmiş olmazlar
Fizilal-il Kuran : Hayır, hayır! Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda senin hakemliğine başvurmadıkça sonra da vereceğin karara, gönüllerinde hiçbir burukluk duymaksızın, kesin bir teslimiyetle uymadıkça mümin olamazlar.
Gültekin Onan : Hayır öyle değil; rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça inanmış olmazlar.
Hakkı Yılmaz : Artık, hayır! Rabbine andolsun ki onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymadıkça ve tam bir güvenlikle güvenlik sağlamadıkça iman etmiş olamazlar.
Hasan Basri Çantay : Öyle değil, Rabbine andolsun ki onlar aralarında kimi oraya, kimi buraya çekdikleri (kavga etdikleri) şeylerde seni hakem yapıb sonra da verdiğin hükümden yürekleri hiç bir sıkıntı duymadan tam bir teslîmiyyetle teslîm olmadıkça îman etmiş olmazlar.
Hayrat Neşriyat : Fakat hayır! Rabbine yemîn olsun ki, (onlar) aralarında çıkan karışık işler husûsunda seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı kendi (gönül)lerinde hiçbir sıkıntı duymadan tam bir teslîmiyetle teslîm olmadıkça îmân etmiş olmazlar!
İbni Kesir : Hayır, Rabbına andolsun ki; aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem ta'yin edip sonra haklarında verdiği hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar.
İskender Evrenosoğlu : Artık hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çekiştikleri şey hakkında, seni hakem tayin edip, sonra da senin verdiğin hükümden dolayı “içlerinde bir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça” îmân etmiş olmazlar.
Muhammed Esed : Ama hayır, Rabbine andolsun ki onlar, (ey peygamber), aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda seni hakem yapmadıkça ve sonra da senin kararına kalplerinde hiçbir burukluk duymaksızın tam bir teslimiyetle tabi olmadıkça, (gerçekten) inanmış olmazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Hayır, Rabbine andolsun ki, onlar aralarındaki münazaada seni hakem tayin etmedikçe, sonra da hükmedeceğin şeyden dolayı nefislerinde bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyet ile teslim olmadıkça imân etmiş olmazlar.
Ömer Öngüt : Hayır, öyle değil!. . Rabbin hakkı için! Onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı yüreklerinde hiçbir sıkıntı, bir burukluk duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Şaban Piriş : Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tanıyıp, senin verdiğin hükme içlerinde hiç bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Suat Yıldırım : Hayır, hayır! Senin Rabbin hakkı için, onlar aralarında ihtilâf ettikleri meselelerde seni hakem kılıp, sonra da verdiğin hükümden ötürü içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın sana tam bir teslimiyetle bağlanmadıkça iman etmiş olmazlar.
Süleyman Ateş : Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme, içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyle teslim olmadıkça inanmış olmazlar.
Tefhim-ul Kuran : Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.
Ümit Şimşek : Hayır! Rabbine and olsun ki, onlar aralarında başgösteren meseleler için senin hükmüne başvurup, sonra da senin vermiş olduğun hükme, gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.25
Yaşar Nuri Öztürk : Hayır, Rabbine yemin olsun ki iş, onların sandığı gibi değil. Onlar, aralarında çıkan karmaşık işlerde seni hakem yapıp verdiğin hükümle ilgili olarak, içlerinde hiçbir burukluk duymadan tam bir teslimiyete ulaşmadıkça iman etmiş olamazlar.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}