» 10 / Yûnus  2:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
Yunus Suresi = Yunus Suresi
Hz. Yunus ve kavminden bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

10:2 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
mı geldi? | insanlara | tuhaf | | vahyetmemiz | | bir adama | içlerinden | diye | uyarsın | insanları | ve müjdelesin | kimselere | iman edenlere | (ki) şüphesiz | onlar için vardır | makamı | doğruluk | katında | Rableri | dediler ki | kâfirler | şüphesiz | bu | bir büyücüdür | apaçık |

ǼKÆN LLNÆS ACBÆ ǼN ǼWḪYNÆ ÎL RCL MNHM ǼN ǼNZ̃R ÆLNÆS WBŞR ÆLZ̃YN ËMNWÆ ǼN LHM GD̃M ṦD̃G AND̃ RBHM GÆL ÆLKÆFRWN ÎN HZ̃Æ LSÆḪR MBYN
ekāne linnāsi ǎceben en evHaynā ilā raculin minhum en enƶiri n-nāse ve beşşiri elleƶīne āmenū enne lehum ḳademe Sidḳin ǐnde rabbihim ḳāle l-kāfirūne inne hāƶā lesāHirun mubīnun

أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ رَجُلٍ مِنْهُمْ أَنْ أَنْذِرِ النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذِينَ امَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْ قَالَ الْكَافِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ مُبِينٌ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ǼKÆN = ekāne : mı geldi?
2. LLNÆS = linnāsi : insanlara
3. ACBÆ = ǎceben : tuhaf
4. ǼN = en :
5. ǼWḪYNÆ = evHaynā : vahyetmemiz
6. ÎL = ilā :
7. RCL = raculin : bir adama
8. MNHM = minhum : içlerinden
9. ǼN = en : diye
10. ǼNZ̃R = enƶiri : uyarsın
11. ÆLNÆS = n-nāse : insanları
12. WBŞR = ve beşşiri : ve müjdelesin
13. ÆLZ̃YN = elleƶīne : kimselere
14. ËMNWÆ = āmenū : iman edenlere
15. ǼN = enne : (ki) şüphesiz
16. LHM = lehum : onlar için vardır
17. GD̃M = ḳademe : makamı
18. ṦD̃G = Sidḳin : doğruluk
19. AND̃ = ǐnde : katında
20. RBHM = rabbihim : Rableri
21. GÆL = ḳāle : dediler ki
22. ÆLKÆFRWN = l-kāfirūne : kâfirler
23. ÎN = inne : şüphesiz
24. HZ̃Æ = hāƶā : bu
25. LSÆḪR = lesāHirun : bir büyücüdür
26. MBYN = mubīnun : apaçık
mı geldi? | insanlara | tuhaf | | vahyetmemiz | | bir adama | içlerinden | diye | uyarsın | insanları | ve müjdelesin | kimselere | iman edenlere | (ki) şüphesiz | onlar için vardır | makamı | doğruluk | katında | Rableri | dediler ki | kâfirler | şüphesiz | bu | bir büyücüdür | apaçık |

[KWN] [NWS] [ACB] [] [WḪY] [] [RCL] [] [] [NZ̃R] [NWS] [BŞR] [] [ÆMN] [] [] [GD̃M] [ṦD̃G] [AND̃] [RBB] [GWL] [KFR] [] [] [SḪR] [BYN]
ǼKÆN LLNÆS ACBÆ ǼN ǼWḪYNÆ ÎL RCL MNHM ǼN ǼNZ̃R ÆLNÆS WBŞR ÆLZ̃YN ËMNWÆ ǼN LHM GD̃M ṦD̃G AND̃ RBHM GÆL ÆLKÆFRWN ÎN HZ̃Æ LSÆḪR MBYN

ekāne linnāsi ǎceben en evHaynā ilā raculin minhum en enƶiri n-nāse ve beşşiri elleƶīne āmenū enne lehum ḳademe Sidḳin ǐnde rabbihim ḳāle l-kāfirūne inne hāƶā lesāHirun mubīnun
أكان للناس عجبا أن أوحينا إلى رجل منهم أن أنذر الناس وبشر الذين آمنوا أن لهم قدم صدق عند ربهم قال الكافرون إن هذا لساحر مبين

[ك و ن] [ن و س] [ع ج ب] [] [و ح ي] [] [ر ج ل] [] [] [ن ذ ر] [ن و س] [ب ش ر] [] [ا م ن] [] [] [ق د م] [ص د ق] [ع ن د] [ر ب ب] [ق و ل] [ك ف ر] [] [] [س ح ر] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أكان ك و ن | KWN ǼKÆN ekāne mı geldi? Is it
للناس ن و س | NWS LLNÆS linnāsi insanlara for the mankind
عجبا ع ج ب | ACB ACBÆ ǎceben tuhaf a wonder
أن | ǼN en that
أوحينا و ح ي | WḪY ǼWḪYNÆ evHaynā vahyetmemiz We revealed
إلى | ÎL ilā to
رجل ر ج ل | RCL RCL raculin bir adama a man
منهم | MNHM minhum içlerinden from (among) them
أن | ǼN en diye that,
أنذر ن ذ ر | NZ̃R ǼNZ̃R enƶiri uyarsın """Warn"
الناس ن و س | NWS ÆLNÆS n-nāse insanları the mankind
وبشر ب ش ر | BŞR WBŞR ve beşşiri ve müjdelesin and give glad tidings
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimselere (to) those who
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū iman edenlere believe
أن | ǼN enne (ki) şüphesiz that
لهم | LHM lehum onlar için vardır for them
قدم ق د م | GD̃M GD̃M ḳademe makamı (will be) a respectable position
صدق ص د ق | ṦD̃G ṦD̃G Sidḳin doğruluk (will be) a respectable position
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında near
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rableri "their Lord?"""
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle dediler ki Said
الكافرون ك ف ر | KFR ÆLKÆFRWN l-kāfirūne kâfirler the disbelievers,
إن | ÎN inne şüphesiz """Indeed,"
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu this
لساحر س ح ر | SḪR LSÆḪR lesāHirun bir büyücüdür (is) surely a magician
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "obvious."""
mı geldi? | insanlara | tuhaf | | vahyetmemiz | | bir adama | içlerinden | diye | uyarsın | insanları | ve müjdelesin | kimselere | iman edenlere | (ki) şüphesiz | onlar için vardır | makamı | doğruluk | katında | Rableri | dediler ki | kâfirler | şüphesiz | bu | bir büyücüdür | apaçık |

[KWN] [NWS] [ACB] [] [WḪY] [] [RCL] [] [] [NZ̃R] [NWS] [BŞR] [] [ÆMN] [] [] [GD̃M] [ṦD̃G] [AND̃] [RBB] [GWL] [KFR] [] [] [SḪR] [BYN]
ǼKÆN LLNÆS ACBÆ ǼN ǼWḪYNÆ ÎL RCL MNHM ǼN ǼNZ̃R ÆLNÆS WBŞR ÆLZ̃YN ËMNWÆ ǼN LHM GD̃M ṦD̃G AND̃ RBHM GÆL ÆLKÆFRWN ÎN HZ̃Æ LSÆḪR MBYN

ekāne linnāsi ǎceben en evHaynā ilā raculin minhum en enƶiri n-nāse ve beşşiri elleƶīne āmenū enne lehum ḳademe Sidḳin ǐnde rabbihim ḳāle l-kāfirūne inne hāƶā lesāHirun mubīnun
أكان للناس عجبا أن أوحينا إلى رجل منهم أن أنذر الناس وبشر الذين آمنوا أن لهم قدم صدق عند ربهم قال الكافرون إن هذا لساحر مبين

[ك و ن] [ن و س] [ع ج ب] [] [و ح ي] [] [ر ج ل] [] [] [ن ذ ر] [ن و س] [ب ش ر] [] [ا م ن] [] [] [ق د م] [ص د ق] [ع ن د] [ر ب ب] [ق و ل] [ك ف ر] [] [] [س ح ر] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أكان ك و ن | KWN ǼKÆN ekāne mı geldi? Is it
,Kef,Elif,Nun,
,20,1,50,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الهمزة همزة استفهام
فعل ماض
للناس ن و س | NWS LLNÆS linnāsi insanlara for the mankind
Lam,Lam,Nun,Elif,Sin,
30,30,50,1,60,
P – prefixed preposition lām
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور
عجبا ع ج ب | ACB ACBÆ ǎceben tuhaf a wonder
Ayn,Cim,Be,Elif,
70,3,2,1,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
أوحينا و ح ي | WḪY ǼWḪYNÆ evHaynā vahyetmemiz We revealed
,Vav,Ha,Ye,Nun,Elif,
,6,8,10,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
رجل ر ج ل | RCL RCL raculin bir adama a man
Re,Cim,Lam,
200,3,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
منهم | MNHM minhum içlerinden from (among) them
Mim,Nun,He,Mim,
40,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
أن | ǼN en diye that,
,Nun,
,50,
INT – particle of interpretation
حرف تفسير
أنذر ن ذ ر | NZ̃R ǼNZ̃R enƶiri uyarsın """Warn"
,Nun,Zel,Re,
,50,700,200,
V – 2nd person masculine singular (form IV) imperative verb
فعل أمر
الناس ن و س | NWS ÆLNÆS n-nāse insanları the mankind
Elif,Lam,Nun,Elif,Sin,
1,30,50,1,60,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
وبشر ب ش ر | BŞR WBŞR ve beşşiri ve müjdelesin and give glad tidings
Vav,Be,Şın,Re,
6,2,300,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine singular (form II) imperative verb
الواو عاطفة
فعل أمر
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimselere (to) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū iman edenlere believe
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ǼN enne (ki) şüphesiz that
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب من اخوات «ان»
لهم | LHM lehum onlar için vardır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
قدم ق د م | GD̃M GD̃M ḳademe makamı (will be) a respectable position
Gaf,Dal,Mim,
100,4,40,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
صدق ص د ق | ṦD̃G ṦD̃G Sidḳin doğruluk (will be) a respectable position
Sad,Dal,Gaf,
90,4,100,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
عند ع ن د | AND̃ AND̃ ǐnde katında near
Ayn,Nun,Dal,
70,50,4,
LOC – accusative location adverb
ظرف مكان منصوب
ربهم ر ب ب | RBB RBHM rabbihim Rableri "their Lord?"""
Re,Be,He,Mim,
200,2,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle dediler ki Said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الكافرون ك ف ر | KFR ÆLKÆFRWN l-kāfirūne kâfirler the disbelievers,
Elif,Lam,Kef,Elif,Fe,Re,Vav,Nun,
1,30,20,1,80,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
إن | ÎN inne şüphesiz """Indeed,"
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
لساحر س ح ر | SḪR LSÆḪR lesāHirun bir büyücüdür (is) surely a magician
Lam,Sin,Elif,Ha,Re,
30,60,1,8,200,
EMPH – emphatic prefix lām
N – nominative masculine indefinite active participle
اللام لام التوكيد
اسم مرفوع
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "obvious."""
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
ADJ – nominative masculine indefinite (form IV) active participle
صفة مرفوعة

Konu Başlığı: -

Abdulbaki Gölpınarlı : İnsanları korkutmak ve inananlara, gerçek bir güzel mükâfat, inançlarına karşılık yücelik ve nîmet verileceğini, şefâate mazhar olacaklarını müjdelemek için içlerinden bir ere vahyetmemiz, insanlara tuhaf mı geldi de kâfirler, şüphe yok ki dediler, bu, apaçık bir büyücü.
Adem Uğur : İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?
Ahmed Hulusi : İçlerinden bir ricale: "İnsanları uyar ve iman edenlere de kendileri için Rableri indînde Kadem-i Sıdk (Esmâ açığa çıkışından gelen bir şekilde tasdik) olduğunu müjdele!" diye vahyetmemiz, insanlar için çok şaşkınlık oluşturacak bir şey mi oldu? Hakikat bilgisini inkâr edenler: "Muhakkak ki bu (adam) apaçık bir büyücüdür" dediler.
Ahmet Tekin : İçlerinden liyâkatli ve güvenilir bir adama: 'Bütün insanları, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatarak uyar ve iman edenlere, imanlarında sadâkat gösterenlere ayrılan Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele' diye vahyetmemizde, insanların hayretini mûcip olacak bir şey mi var? Üstelik kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler bir de: 'Bu apaçık bir sihirbazdır' diyorlar.
Ahmet Varol : İçlerinden bir adama: 'İnsanları uyar ve iman edenlere Rableri katında kendileri için üstün dereceler olduğunu müjdele!' diye vahyetmemiz insanlara tuhaf mı geldi! Kâfirler: 'Bu apaçık bir büyücüdür' dediler.
Ali Bulaç : İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkâr edenler: "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler.
Ali Fikri Yavuz : İnsanlar arasında bir er’e (Peygambere): “- İnsanları Allah’ın azâbı ile korkut ve iman edenleri de, Rableri katında yüksek dereceleri olmakla müjdele” diye vahy etmemiz, insanlar için şaşılacak şey mi oldu ki, kâfirler: “- Her halde bu, açık bir sihirbazdır.” dediler.
Bekir Sadak : Iclerinden birine, «Insanlari uyar ve inananlara, Rableri katinda yuksek makamlar oldugunu mujdele» diye vahyetmemiz, insanlarin tuhafina mi gitti ki, kafirler: «Bu apacik bir buyucudur» dediler?
Celal Yıldırım : İnsanları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyar; imân edenleri Rablarının yanında kendilerine ayrılan KADEM-I SIDK (Güzel sevap, şalin amel, ebedî saadet, yüksek makam) ile müjdele, diye içlerinden bir adama vahyetmemiz (Mekkeli'ler için) şaşılacak şey mi ki, o kâfirler, «bu ancak açık bir büyücüdür» dediler.
Diyanet İşleri : İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” dediler?
Diyanet İşleri (eski) : İçlerinden birine, 'İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele' diye vahyetmemiz, insanların tuhafına mı gitti ki, kafirler: 'Bu apaçık bir büyücüdür' dediler?
Diyanet Vakfi : İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?
Edip Yüksel : Kendilerinden bir adama: 'İnsanları uyar ve inananlara Rab'leri katında önemli bir yere sahip olduklarını müjdele,' diye vahyetmemiz halka garip mi geliyor? İnkarcılar, 'Bu, apaçık bir büyücüdür,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İnsanları (eğri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek makamları müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler: «Hiç şüphesiz bu besbelli bir sihirbaz.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İnsanlar için, içlerinden bir ere: «Bütün insanları uyar ve iman edenleri müjdele; kendileri için Rablerinin katında yüce bir mertebe var!» diye vahyedişimiz hiç duyulmadık şaşılacak birşey mi oldu ki, kafirler: «Kesinlikle bu bir sihirbazdır!» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : İnsanlar için, içlerinden bir ere bütün insanları inzar et ve iyman edenleri müjdele: kendileri için rablarının nezdinde bir «kademi sıdk» var, diye vahyedişimiz hiç işitilmedik bir acîbemi oldu? kâfirler her halde bu bir sâhır dediler
Fizilal-il Kuran : Bizim aralarında bir kişiye, 'insanları uyar' ve 'mü'minlere, Rabbleri katında sarsılmaz bir derecenin sahibi oldukları müjdesini ver' diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti ki, kâfirler, 'Bu adam açık bir büyücüdür' dediler.
Gültekin Onan : İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara, muhakkak kendileri için rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver" diye vahyetmemiz insanlara şaşırtıcı mı geldi? Kafirler: "Gerçekten bu, açıkça bir büyücüdür" dediler.
Hakkı Yılmaz : "İnsanları uyar ve inananlara Rableri nezdinde kesinlikle “kademe sıdk [hoş gelişler, mutlu yaşamlar]” olduğunu müjdele diye kendilerinden, olgun bir adama vahyedişimiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, “Hiç şüphesiz bu elçi/ bu kitap, kesinlikle apaçık büyüleyici sözler söyleyen bir bilgindir/göz boyayan etkili bilgilerdir” dediler. "
Hasan Basri Çantay : «İnsanları (hakkın ukubetleriyle) korkut, îman edenlere Rableri indinde kendileri için muhakkak bir kademi sıdk olduğunu müjdele» diye içlerinden bir ere (peygambere) etdiğimiz vahy insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler: «Bu, şeksiz, şübhesiz ve apaçık bir sihirbazdır» dedi (ler)?
Hayrat Neşriyat : İçlerinden bir erkeğe: 'İnsanları (azâb ile) korkut ve îmân edenlere, Rableri katında şübhesiz ki kendileri için bir 'kadem-i sıdk’ (peygamberin şefâati) bulunduğunu müjdele!' diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu (da) kâfirler: 'Şübhesiz bu, gerçekten apaçık bir sihirbazdır!' dedi(ler).
İbni Kesir : İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere Rabbları katında yüksek bir makam olduğunu müjdele, diye vahyettiğimiz insanların tuhafına mı gitti ki kafirler: Bu, apaçık bir büyüdür, dediler.
İskender Evrenosoğlu : Onlardan bir adama, "insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”
Muhammed Esed : Kendi içlerinden birine, "Bütün insanlığı uyar; imana erişenlere, her bakımdan içtenlikli ve dürüst olmakla Rablerinin katında öteki herkesten ileri geçtiklerini müjdele" diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti? (Yalnızca) hakkı inkar edenler, "Bakın, bu (adam) düpedüz bir büyücü!" derler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Nâsı korkut ve imân edenleri müjdele ki, süphesiz onlar için rabbileri indinde bir kademe sıdk vardır diye onlardan bir erkeğe vahyetmiş olmamız, nâs için taaccüb edilecek bir şey mi oldu ki, kâfirler, «Bu şüphe yok ki bir apaçık sahirdir,» dediler.
Ömer Öngüt : Kendi içlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve iman edenleri müjdele. Şüphesiz ki Rableri katında kendileri için bir Kadem-i sıdk (doğruluk makamı) vardır. ” diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu? Kâfirler “Muhakkak ki bu, apaçık bir büyücüdür. ” dediler.
Şaban Piriş : İçlerinden bir adama: -İnsanları uyar, iman edenlere Rab’leri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele! diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti ki, kafirler: -Bu açıkça bir büyücüdür, dediler?
Suat Yıldırım : "İnsanları uyar! Müminlere, Rab’lerinin üstün sadakat makamı vereceğini müjdele!" diye içlerinden bir insana vahyetmemiz insanların çok mu tuhafına gitti?Onun için mi kâfirler: "Besbelli ki bu, sihirbazın teki!" dediler.
Süleyman Ateş : İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında kendileri için bir doğruluk kademesi bulunduğunu müjdele!" diye vahyettiğimiz, insanlara tuhaf mı geldi? kâfirler: "Bu, apaçık bir büyücüdür." dediler.
Tefhim-ul Kuran : İçlerinden olan bir adama: «İnsanları uyarıp korkut ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katında 'gerçek bir makam' olduğunu müjde ver» diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre sapanlar: «Gerçek şu ki bu, açıkça bir büyücüdür» dediler.
Ümit Şimşek : İçlerinden bir adama 'İnsanları uyar; iman edenleri de Rableri katındaki doğruluk makamı ile müjdele' diye vahyedişimiz tuhaflarına mı gitti de o kâfirler 'Bu düpedüz bir büyücü' dediler?
Yaşar Nuri Öztürk : "İnsanları uyar, iman edenlere de kendileri için Allah katında yüksek bir doğruluk derecesi bulunduğunu müjdele" diye içlerinden bir er kişiye vahiy göndermemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? Küfre batanlar: "Bu adam açık bir büyücüdür." dediler.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}