» 10 / Yûnus  36:

Kuran Sırası: 10
İniş Sırası: 51
Yunus Suresi = Yunus Suresi
Hz. Yunus ve kavminden bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109

10:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve | uymamaktadır | onların çoğu | başkasına | zandan | şüphesiz | zan ise | | kazandırmaz | | gerçek açısından | bir şey | şüphesiz | Allah | bilmektedir | şeyleri | onların yaptıkları |

WMÆ YTBA ǼKS̃RHM ÎLÆ ƵNÆ ÎN ÆLƵN YĞNY MN ÆLḪG ŞYÙÆ ÎN ÆLLH ALYM BMÆ YFALWN
ve mā yettebiǔ ekṧeruhum illā Zennen inne Z-Zenne yuğnī mine l-Haḳḳi şey'en inne llahe ǎlīmun bimā yef'ǎlūne

وَمَا يَتَّبِعُ أَكْثَرُهُمْ إِلَّا ظَنًّا إِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WMÆ = ve mā : ve
2. YTBA = yettebiǔ : uymamaktadır
3. ǼKS̃RHM = ekṧeruhum : onların çoğu
4. ÎLÆ = illā : başkasına
5. ƵNÆ = Zennen : zandan
6. ÎN = inne : şüphesiz
7. ÆLƵN = Z-Zenne : zan ise
8. LÆ = lā :
9. YĞNY = yuğnī : kazandırmaz
10. MN = mine :
11. ÆLḪG = l-Haḳḳi : gerçek açısından
12. ŞYÙÆ = şey'en : bir şey
13. ÎN = inne : şüphesiz
14. ÆLLH = llahe : Allah
15. ALYM = ǎlīmun : bilmektedir
16. BMÆ = bimā : şeyleri
17. YFALWN = yef'ǎlūne : onların yaptıkları
ve | uymamaktadır | onların çoğu | başkasına | zandan | şüphesiz | zan ise | | kazandırmaz | | gerçek açısından | bir şey | şüphesiz | Allah | bilmektedir | şeyleri | onların yaptıkları |

[] [TBA] [KS̃R] [] [ƵNN] [] [ƵNN] [] [ĞNY] [] [ḪGG] [ŞYÆ] [] [] [ALM] [] [FAL]
WMÆ YTBA ǼKS̃RHM ÎLÆ ƵNÆ ÎN ÆLƵN YĞNY MN ÆLḪG ŞYÙÆ ÎN ÆLLH ALYM BMÆ YFALWN

ve mā yettebiǔ ekṧeruhum illā Zennen inne Z-Zenne yuğnī mine l-Haḳḳi şey'en inne llahe ǎlīmun bimā yef'ǎlūne
وما يتبع أكثرهم إلا ظنا إن الظن لا يغني من الحق شيئا إن الله عليم بما يفعلون

[] [ت ب ع] [ك ث ر] [] [ظ ن ن] [] [ظ ن ن] [] [غ ن ي] [] [ح ق ق] [ش ي ا] [] [] [ع ل م] [] [ف ع ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WMÆ ve mā ve And not
يتبع ت ب ع | TBA YTBA yettebiǔ uymamaktadır follow
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ǼKS̃RHM ekṧeruhum onların çoğu most of them
إلا | ÎLÆ illā başkasına except
ظنا ظ ن ن | ƵNN ƵNÆ Zennen zandan assumption.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الظن ظ ن ن | ƵNN ÆLƵN Z-Zenne zan ise the assumption
لا | (does) not
يغني غ ن ي | ĞNY YĞNY yuğnī kazandırmaz avail
من | MN mine against
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳi gerçek açısından the truth
شيئا ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙÆ şey'en bir şey anything.
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الله | ÆLLH llahe Allah Allah
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilmektedir (is) All-Knower
بما | BMÆ bimā şeyleri of what
يفعلون ف ع ل | FAL YFALWN yef'ǎlūne onların yaptıkları they do.
ve | uymamaktadır | onların çoğu | başkasına | zandan | şüphesiz | zan ise | | kazandırmaz | | gerçek açısından | bir şey | şüphesiz | Allah | bilmektedir | şeyleri | onların yaptıkları |

[] [TBA] [KS̃R] [] [ƵNN] [] [ƵNN] [] [ĞNY] [] [ḪGG] [ŞYÆ] [] [] [ALM] [] [FAL]
WMÆ YTBA ǼKS̃RHM ÎLÆ ƵNÆ ÎN ÆLƵN YĞNY MN ÆLḪG ŞYÙÆ ÎN ÆLLH ALYM BMÆ YFALWN

ve mā yettebiǔ ekṧeruhum illā Zennen inne Z-Zenne yuğnī mine l-Haḳḳi şey'en inne llahe ǎlīmun bimā yef'ǎlūne
وما يتبع أكثرهم إلا ظنا إن الظن لا يغني من الحق شيئا إن الله عليم بما يفعلون

[] [ت ب ع] [ك ث ر] [] [ظ ن ن] [] [ظ ن ن] [] [غ ن ي] [] [ح ق ق] [ش ي ا] [] [] [ع ل م] [] [ف ع ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | WMÆ ve mā ve And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يتبع ت ب ع | TBA YTBA yettebiǔ uymamaktadır follow
Ye,Te,Be,Ayn,
10,400,2,70,
V – 3rd person masculine singular (form VIII) imperfect verb
فعل مضارع
أكثرهم ك ث ر | KS̃R ǼKS̃RHM ekṧeruhum onların çoğu most of them
,Kef,Se,Re,He,Mim,
,20,500,200,5,40,
N – nominative masculine singular noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLÆ illā başkasına except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
ظنا ظ ن ن | ƵNN ƵNÆ Zennen zandan assumption.
Zı,Nun,Elif,
900,50,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الظن ظ ن ن | ƵNN ÆLƵN Z-Zenne zan ise the assumption
Elif,Lam,Zı,Nun,
1,30,900,50,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
لا | (does) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يغني غ ن ي | ĞNY YĞNY yuğnī kazandırmaz avail
Ye,Ğayn,Nun,Ye,
10,1000,50,10,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb
فعل مضارع
من | MN mine against
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳi gerçek açısından the truth
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
شيئا ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙÆ şey'en bir şey anything.
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ÆLLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilmektedir (is) All-Knower
Ayn,Lam,Ye,Mim,
70,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
بما | BMÆ bimā şeyleri of what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
يفعلون ف ع ل | FAL YFALWN yef'ǎlūne onların yaptıkları they do.
Ye,Fe,Ayn,Lam,Vav,Nun,
10,80,70,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [10:34-36] Ortak Koştuğunuz Peygamberler ve Din Adamları

Abdulbaki Gölpınarlı : Onların çoğu, ancak zanna kapılmışlardır. Şüphe yok ki zan, gerçek karşısında hiçbir şeye yaramaz. Şüphe yok ki Allah, onlar ne yapıyorlarsa hepsini bilir.
Adem Uğur : Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir.
Ahmed Hulusi : Onlardan çoğunluğunun tâbi olduğu, varsandıklarıdır! Muhakkak ki varsayım, gerçeğin yerini tutmaz! Şüphesiz ki Allâh yapmakta olduklarını (Esmâ'sıyla hakikatleri olarak) Bilen'dir.
Ahmet Tekin : Onların çoğu sadece zanla, tahminle karar verdikleri şeylere uyarlar. Halbuki zan, hiçbir şekilde hakkın, Allah’tan gelen vahyin, ilmin yerini tutmaz. Allah onların sergilemeye devam ettikleri davranışlarını biliyor.
Ahmet Varol : Onların çoğu zandan başka bir şeye uymamaktadır. Zan ise gerçek açısından bir şey kazandırmaz. Allah onların yaptıklarını bilmektedir.
Ali Bulaç : Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Kâfirlerin çoğu, sırf kuru bir zan ardında gider. Fakat zan, gerçekten hiç bir şey ifade etmez. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını tamamen bilmektedir.
Bekir Sadak : Onlarin cogu zanna uyarlar; gercekte ise zan, hakikat karsisinda bir sey ifade etmez. Allah, yaptiklarini suphesiz bilir.
Celal Yıldırım : Çoğu ancak zanna uyarlar; doğrusu zan haktan yana hiçbir anlam taşımaz (onun yerine hiçbir zaman geçmez). Şüphesiz ki Allah onların yapageldiklerini çok iyi bilir.
Diyanet İşleri : Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise zan, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Allah, yaptıklarını şüphesiz bilir.
Diyanet Vakfi : Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir.
Edip Yüksel : Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onların birçoğu zandan başka bir şeye uymaz. Zan ise haktan hiç bir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz ki, Allah onların ne yaptıklarını bilir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bununla beraber onların çoğu, sadece bir zan peşinde gider, ama zan gerçek adına hiçbir şey ifade etmez! Şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını çok iyi biliyor.
Elmalılı Hamdi Yazır : Maamafih ekserisi sırf bir zan ardında gider fakat zan, hakdan hiç bir şey ifade etmez, her halde Allah, onların ne yaptıklarını bilib duruyor
Fizilal-il Kuran : Onların çoğu sadece zayıf bilgiye, zanna dayanıyor. Oysa zan, zayıf bilgi, gerçeğin bir noktasının bile yerini tutamaz. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını bilir.
Gültekin Onan : Onlann çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Tanrı, onların işlemekte olduklarını bilendir.
Hakkı Yılmaz : Ve onların çoğu, ancak bir zanna uyarlar. Şüphesiz ki zan, “hak”tan hiçbir şey kazandırmaz. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çok iyi bilir.
Hasan Basri Çantay : Onların çoğu (kupkuru bir) zandan başkasına tâbi' olmaz. Hakıykatde zan ise hakdan hiç bir şey'in yerini tutmaz. Şübhesiz ki Allah, onlar ne işlerlerse kemaliyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki onların çoğu, zandan başka bir şeye tâbi' olmaz. Elbette zan, haktan(ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz! Şübhesiz ki Allah, onlar ne yaparlarsa hakkıyla bilendir.
İbni Kesir : Onların çoğu, sadece zanna tabi olurlar. Şüphe yok ki zann, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Doğrusu Allah, onların bütün işlediklerini bilendir.
İskender Evrenosoğlu : Ve onların çoğu zandan başka bir şeye tâbî olmaz. Şüphesiz zan, haktan bir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını bilendir.
Muhammed Esed : Onların çoğu sadece zanna uymaktadırlar. Oysa, zan hiçbir şekilde hakkın yerini tutamaz. Gerçek şu ki, Allah onların yaptıklarını bütünüyle bilmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onların ekserisi zandan başka bir şeye tâbi olmaz. Zan ise şüphe yok ki, hiçbir şey ile haktan müstağni kılamaz. Allah Teâlâ ise muhakkak ki, ne yaptıklarını tamamıyla bilicidir.
Ömer Öngüt : Onların çoğu zanna uyarlar. Gerçekte ise zan hakikat karşısında hiçbir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarının tamamını bilmektedir.
Şaban Piriş : Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Gerçekte zan hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah, onların ne yaptıklarını bilendir.
Suat Yıldırım : Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Halbuki zan asla gerçeğin yerini tutamaz. Allah onların bütün yaptıklarını hakkıyla bilir.
Süleyman Ateş : Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymuyorlar. Zan ise gerçekten hiçbir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allâh, onların ne yaptıklarını bilir.
Tefhim-ul Kuran : Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.
Ümit Şimşek : Onların çoğu bir zanna kapılmıştır, o kadar. Zan ise asla gerçeğin yerini tutmaz. Onların neler işleyip durduğunu hiç şüphesiz Allah biliyor.
Yaşar Nuri Öztürk : Onların çoğu sanıdan başka bir şeyin ardınca gitmiyor. Doğrusu da şu ki sanı, haktan hiçbir şey ifade etmez. Allah, onların yaptıklarını iyice bilmektedir.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}