» 18 / Kehf  53:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
Kehf Suresi = Magara Suresi
9-27. ayetlerinde putperest kavimlerinden kaçip magaraya gizlenen bir grup gencin hikayesi anlatildigindan dolayi bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

18:53 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve gördüler | suçlular | ateşi | artık iyice anladılar | kendilerinin | içine düşeceklerini | fakat | bulamadılar | ondan | kaçacak bir yer |

WRǼ ÆLMCRMWN ÆLNÆR FƵNWÆ ǼNHM MWÆGAWHÆ WLM YCD̃WÆ ANHÆ MṦRFÆ
ve raā l-mucrimūne n-nāra fe Zennū ennehum muvāḳiǔhā velem yecidū ǎnhā meSrifen

وَرَأَى الْمُجْرِمُونَ النَّارَ فَظَنُّوا أَنَّهُمْ مُوَاقِعُوهَا وَلَمْ يَجِدُوا عَنْهَا مَصْرِفًا

Transcript Okunuş Türkçe
1. WRǼ = ve raā : ve gördüler
2. ÆLMCRMWN = l-mucrimūne : suçlular
3. ÆLNÆR = n-nāra : ateşi
4. FƵNWÆ = fe Zennū : artık iyice anladılar
5. ǼNHM = ennehum : kendilerinin
6. MWÆGAWHÆ = muvāḳiǔhā : içine düşeceklerini
7. WLM = velem : fakat
8. YCD̃WÆ = yecidū : bulamadılar
9. ANHÆ = ǎnhā : ondan
10. MṦRFÆ = meSrifen : kaçacak bir yer
ve gördüler | suçlular | ateşi | artık iyice anladılar | kendilerinin | içine düşeceklerini | fakat | bulamadılar | ondan | kaçacak bir yer |

[RÆY] [CRM] [NWR] [ƵNN] [] [WGA] [] [WCD̃] [] [ṦRF]
WRǼ ÆLMCRMWN ÆLNÆR FƵNWÆ ǼNHM MWÆGAWHÆ WLM YCD̃WÆ ANHÆ MṦRFÆ

ve raā l-mucrimūne n-nāra fe Zennū ennehum muvāḳiǔhā velem yecidū ǎnhā meSrifen
ورأى المجرمون النار فظنوا أنهم مواقعوها ولم يجدوا عنها مصرفا

[ر ا ي] [ج ر م] [ن و ر] [ظ ن ن] [] [و ق ع] [] [و ج د] [] [ص ر ف]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ورأى ر ا ي | RÆY WRǼ ve raā ve gördüler And will see
المجرمون ج ر م | CRM ÆLMCRMWN l-mucrimūne suçlular the criminals
النار ن و ر | NWR ÆLNÆR n-nāra ateşi the Fire,
فظنوا ظ ن ن | ƵNN FƵNWÆ fe Zennū artık iyice anladılar and they (will be) certain
أنهم | ǼNHM ennehum kendilerinin that they
مواقعوها و ق ع | WGA MWÆGAWHÆ muvāḳiǔhā içine düşeceklerini are to fall in it.
ولم | WLM velem fakat And not
يجدوا و ج د | WCD̃ YCD̃WÆ yecidū bulamadılar they will find
عنها | ANHÆ ǎnhā ondan from it
مصرفا ص ر ف | ṦRF MṦRFÆ meSrifen kaçacak bir yer a way of escape.
ve gördüler | suçlular | ateşi | artık iyice anladılar | kendilerinin | içine düşeceklerini | fakat | bulamadılar | ondan | kaçacak bir yer |

[RÆY] [CRM] [NWR] [ƵNN] [] [WGA] [] [WCD̃] [] [ṦRF]
WRǼ ÆLMCRMWN ÆLNÆR FƵNWÆ ǼNHM MWÆGAWHÆ WLM YCD̃WÆ ANHÆ MṦRFÆ

ve raā l-mucrimūne n-nāra fe Zennū ennehum muvāḳiǔhā velem yecidū ǎnhā meSrifen
ورأى المجرمون النار فظنوا أنهم مواقعوها ولم يجدوا عنها مصرفا

[ر ا ي] [ج ر م] [ن و ر] [ظ ن ن] [] [و ق ع] [] [و ج د] [] [ص ر ف]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ورأى ر ا ي | RÆY WRǼ ve raā ve gördüler And will see
Vav,Re,,,
6,200,,,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
المجرمون ج ر م | CRM ÆLMCRMWN l-mucrimūne suçlular the criminals
Elif,Lam,Mim,Cim,Re,Mim,Vav,Nun,
1,30,40,3,200,40,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
النار ن و ر | NWR ÆLNÆR n-nāra ateşi the Fire,
Elif,Lam,Nun,Elif,Re,
1,30,50,1,200,
N – accusative feminine noun
اسم منصوب
فظنوا ظ ن ن | ƵNN FƵNWÆ fe Zennū artık iyice anladılar and they (will be) certain
Fe,Zı,Nun,Vav,Elif,
80,900,50,6,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنهم | ǼNHM ennehum kendilerinin that they
,Nun,He,Mim,
,50,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
مواقعوها و ق ع | WGA MWÆGAWHÆ muvāḳiǔhā içine düşeceklerini are to fall in it.
Mim,Vav,Elif,Gaf,Ayn,Vav,He,Elif,
40,6,1,100,70,6,5,1,
N – nominative masculine plural (form III) active participle
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم مرفوع و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولم | WLM velem fakat And not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يجدوا و ج د | WCD̃ YCD̃WÆ yecidū bulamadılar they will find
Ye,Cim,Dal,Vav,Elif,
10,3,4,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عنها | ANHÆ ǎnhā ondan from it
Ayn,Nun,He,Elif,
70,50,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
مصرفا ص ر ف | ṦRF MṦRFÆ meSrifen kaçacak bir yer a way of escape.
Mim,Sad,Re,Fe,Elif,
40,90,200,80,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب

Konu Başlığı: [18:50-53] İblis'in meleklikten Düşmesi

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve suçlular cehennemi görürler de içine düşeceklerini anlarlar ama oradan savuşup gidecek bir yer bulamazlar.
Adem Uğur : Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar.
Ahmed Hulusi : Suçlular ateşi gördüler de, artık onun içine kesin düşeceklerini bildiler. . . Ateş dışında gidebilecekleri bir yol yoktu!
Ahmet Tekin : İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar. Ateşten kurtuluş yolu da bulamadılar.
Ahmet Varol : Suçlular ateşi görürler ve onun içine kendilerinin düşeceklerini anlarlar. Fakat ondan kaçacak bir yer de bulamazlar.
Ali Bulaç : Suçlu günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.
Ali Fikri Yavuz : Günahkârlar, ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır; fakat ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır.
Bekir Sadak : Suclular atesi gorurler ve ona duseceklerini anlarlar, fakat ondan kacacak yer bulamazlar. *
Celal Yıldırım : Günahkâr suçlular Cehennem'i görürler de ona düşeceklerini iyice anlarlar, ama bundan çevrilip kurtulacak bir yer bulamıyacaklar.
Diyanet İşleri : Suçlular (o gün) ateşi görünce, onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar ve ondan kurtuluş yolu da bulamayacaklardır.
Diyanet İşleri (eski) : Suçlular ateşi görürler ve ona düşeceklerini anlarlar, fakat ondan kaçacak yer bulamazlar.
Diyanet Vakfi : Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar.
Edip Yüksel : Suçlular ateşi gördüler ve içine düşeceklerini anladılar; ondan kaçacak bir yer de bulamadılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Günahkârlar ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Suçlular ateşi görmüş artık ona düşeceklerini anlamışlardır da ondan kaçacak bir yer bulamamışlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve mücrimler ateşi görmüş, artık ona düşeceklerini anlamışlardır da ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır
Fizilal-il Kuran : Günahkârlar cehennem ateşini görünce oraya atılacaklarını anlarlar, fakat geri kaçarak sığınacakları bir başka yer bulamazlar.
Gültekin Onan : Suçlu günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.
Hakkı Yılmaz : Ve günahkârlar ateşi görmüşler de artık kendilerinin ona düşeceklerine kesin inanmışlardır. Ondan kaçıp sığınacak bir yer de bulamadılar.
Hasan Basri Çantay : Günahkârlar ateşi görmüşler de onun içerisine düşenlerin kendileri olduklarını anlamışlar, (fakat) ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır.
Hayrat Neşriyat : Günahkârlar ise ateşi görür de (onun uğultu ve dehşetinden, daha onu tatmadan)kendilerinin gerçekten ona düşmüş kimseler olduklarını zannederler; fakat ondan kaçacak bir yer bulamazlar!
İbni Kesir : Suçlular ateşi görünce; ona düşeceklerini anlarlar, ama ondan kaçacak yer bulamazlar.
İskender Evrenosoğlu : Ve mücrimler, ateşi (cehennemi) gördü. O zaman içine düşeceklerini zannettiler (idrak ettiler). Ve ondan uzaklaşacak (kaçacak) bir yer bulamadılar.
Muhammed Esed : Ve günaha gömülüp gitmiş olanlar o zaman ateşi görecek ve oraya girmek zorunda olduklarını anlayacaklar ama ondan kaçmak kurtulmak için bir yol bulamayacaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve günahkârlar, ateşi görmüş, artık kendilerinin ona düşeceklerini anlamışlar ve ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır.
Ömer Öngüt : Günahkârlar ateşi görürler, içine düşeceklerini iyice anlarlar, fakat ondan savuşacak bir yer bulamazlar.
Şaban Piriş : Suçlular ateşi görünce, ona düşeceklerini anlarlar. Ama ondan kaçacak bir yer de bulamazlar.
Suat Yıldırım : Suçlular ateşi gördüler, orayı boylayacaklarını iyice anladılar. Etrafı yokladılar, fakat ondan kaçacak bir yer bulamadılar.
Süleyman Ateş : Suçlular ateşi gördüler, artık içine düşeceklerini iyice anladılar, fakat ondan kaçacak bir yer bulamadılar.
Tefhim-ul Kuran : Suçlu günahkârlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.
Ümit Şimşek : Artık mücrimler ateşi görmüş, oraya düşeceklerini anlamış, fakat kaçacak bir yer bulamamışlardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Suçlular, ateşi gördüler de onun içine düşeceklerini anladılar; fakat ondan kaçıp kurtulmaya bir yol bulamadılar.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}