» 18 / Kehf  33:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
Kehf Suresi = Magara Suresi
9-27. ayetlerinde putperest kavimlerinden kaçip magaraya gizlenen bir grup gencin hikayesi anlatildigindan dolayi bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

18:33 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
her iki | bağ (da) | vermişti | yemişini | ve | eksik etmemişti | ondan | hiçbir şey | ve akıtmıştık | aralarından | bir ırmak |

KLTÆ ÆLCNTYN ËTT ǼKLHÆ WLM TƵLM MNH ŞYÙÆ WFCRNÆ ḢLÆLHMÆ NHRÆ
kiltā l-cenneteyni ātet ukulehā velem teZlim minhu şey'en ve feccernā ḣilālehumā neheran

كِلْتَا الْجَنَّتَيْنِ اتَتْ أُكُلَهَا وَلَمْ تَظْلِمْ مِنْهُ شَيْئًا وَفَجَّرْنَا خِلَالَهُمَا نَهَرًا

Transcript Okunuş Türkçe
1. KLTÆ = kiltā : her iki
2. ÆLCNTYN = l-cenneteyni : bağ (da)
3. ËTT = ātet : vermişti
4. ǼKLHÆ = ukulehā : yemişini
5. WLM = velem : ve
6. TƵLM = teZlim : eksik etmemişti
7. MNH = minhu : ondan
8. ŞYÙÆ = şey'en : hiçbir şey
9. WFCRNÆ = ve feccernā : ve akıtmıştık
10. ḢLÆLHMÆ = ḣilālehumā : aralarından
11. NHRÆ = neheran : bir ırmak
her iki | bağ (da) | vermişti | yemişini | ve | eksik etmemişti | ondan | hiçbir şey | ve akıtmıştık | aralarından | bir ırmak |

[KLW] [CNN] [ÆTY] [ÆKL] [] [ƵLM] [] [ŞYÆ] [FCR] [ḢLL] [NHR]
KLTÆ ÆLCNTYN ËTT ǼKLHÆ WLM TƵLM MNH ŞYÙÆ WFCRNÆ ḢLÆLHMÆ NHRÆ

kiltā l-cenneteyni ātet ukulehā velem teZlim minhu şey'en ve feccernā ḣilālehumā neheran
كلتا الجنتين آتت أكلها ولم تظلم منه شيئا وفجرنا خلالهما نهرا

[ك ل و] [ج ن ن] [ا ت ي] [ا ك ل] [] [ظ ل م] [] [ش ي ا] [ف ج ر] [خ ل ل] [ن ه ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
كلتا ك ل و | KLW KLTÆ kiltā her iki Each
الجنتين ج ن ن | CNN ÆLCNTYN l-cenneteyni bağ (da) (of) the two gardens
آتت ا ت ي | ÆTY ËTT ātet vermişti brought forth
أكلها ا ك ل | ÆKL ǼKLHÆ ukulehā yemişini its produce
ولم | WLM velem ve and not
تظلم ظ ل م | ƵLM TƵLM teZlim eksik etmemişti did wrong
منه | MNH minhu ondan of it
شيئا ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙÆ şey'en hiçbir şey anything.
وفجرنا ف ج ر | FCR WFCRNÆ ve feccernā ve akıtmıştık And We caused to gush forth
خلالهما خ ل ل | ḢLL ḢLÆLHMÆ ḣilālehumā aralarından within them
نهرا ن ه ر | NHR NHRÆ neheran bir ırmak a river.
her iki | bağ (da) | vermişti | yemişini | ve | eksik etmemişti | ondan | hiçbir şey | ve akıtmıştık | aralarından | bir ırmak |

[KLW] [CNN] [ÆTY] [ÆKL] [] [ƵLM] [] [ŞYÆ] [FCR] [ḢLL] [NHR]
KLTÆ ÆLCNTYN ËTT ǼKLHÆ WLM TƵLM MNH ŞYÙÆ WFCRNÆ ḢLÆLHMÆ NHRÆ

kiltā l-cenneteyni ātet ukulehā velem teZlim minhu şey'en ve feccernā ḣilālehumā neheran
كلتا الجنتين آتت أكلها ولم تظلم منه شيئا وفجرنا خلالهما نهرا

[ك ل و] [ج ن ن] [ا ت ي] [ا ك ل] [] [ظ ل م] [] [ش ي ا] [ف ج ر] [خ ل ل] [ن ه ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
كلتا ك ل و | KLW KLTÆ kiltā her iki Each
Kef,Lam,Te,Elif,
20,30,400,1,
N – nominative feminine dual noun
اسم مرفوع
الجنتين ج ن ن | CNN ÆLCNTYN l-cenneteyni bağ (da) (of) the two gardens
Elif,Lam,Cim,Nun,Te,Ye,Nun,
1,30,3,50,400,10,50,
N – nominative feminine dual noun
اسم مرفوع
آتت ا ت ي | ÆTY ËTT ātet vermişti brought forth
,Te,Te,
,400,400,
V – 3rd person feminine singular (form IV) perfect verb
فعل ماض
أكلها ا ك ل | ÆKL ǼKLHÆ ukulehā yemişini its produce
,Kef,Lam,He,Elif,
,20,30,5,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person feminine singular possessive pronoun
اسم منصوب و«ها» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ولم | WLM velem ve and not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
تظلم ظ ل م | ƵLM TƵLM teZlim eksik etmemişti did wrong
Te,Zı,Lam,Mim,
400,900,30,40,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
منه | MNH minhu ondan of it
Mim,Nun,He,
40,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
شيئا ش ي ا | ŞYÆ ŞYÙÆ şey'en hiçbir şey anything.
Şın,Ye,,Elif,
300,10,,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وفجرنا ف ج ر | FCR WFCRNÆ ve feccernā ve akıtmıştık And We caused to gush forth
Vav,Fe,Cim,Re,Nun,Elif,
6,80,3,200,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
خلالهما خ ل ل | ḢLL ḢLÆLHMÆ ḣilālehumā aralarından within them
Hı,Lam,Elif,Lam,He,Mim,Elif,
600,30,1,30,5,40,1,
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine dual possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
نهرا ن ه ر | NHR NHRÆ neheran bir ırmak a river.
Nun,He,Re,Elif,
50,5,200,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب

Konu Başlığı: [18:32-45] Mal ve Paranın Putlaştırılması

Abdulbaki Gölpınarlı : Bu iki bağ, dâimâ mahsûl verirdi, veriminde noksan bulunmazdı, iki bağın arasında da bir ırmak akıtmıştık.
Adem Uğur : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Ahmed Hulusi : Bağların her ikisi de yemişlerini vermiş, ondan hiçbir şeyi noksan bırakmamış. . . İki bağın ortasından bir de nehir fışkırtmışız.
Ahmet Tekin : İki bağın, ikisi de, ürünlerini, meyvalarını vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmıştık.
Ahmet Varol : Her iki bağ da ürününü vermiş ve ondan bir şeyi eksik bırakmamıştı. Aralarından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Ali Bulaç : İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir ırmak fışkırtmıştık.
Ali Fikri Yavuz : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiç bir şeyi noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Bekir Sadak : Her iki bahce de urunlerini vermislerdi, hicbir seyi de eksik birakmamislardi. Ikisinin arasindan bir de irmak akitmistik.
Celal Yıldırım : O iki bağ da yemişlerini verdi, hiçbir şey eksik bırakmadı ve ikisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Diyanet İşleri : Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık.
Diyanet İşleri (eski) : Her iki bahçe de ürünlerini vermişlerdi, hiçbir şeyi de eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Diyanet Vakfi : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.
Edip Yüksel : Aralarına bir ırmak yerleştirdiğimiz için, her iki bağ da yemişini hiç esirgemeden cömertçe vermişti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş hiçbir şey noksan bırakılmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
Elmalılı Hamdi Yazır : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız
Fizilal-il Kuran : Bağlar meyvalarını cömertçe veriyorlar, hiçbir ürünlerini esirgemiyorlardı. İki bağ arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Gültekin Onan : İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında bir nehir fışkırtmıştık (feccerna).
Hakkı Yılmaz : Her iki bahçe de, hiçbir şeyi eksik bırakmaksızın, ürünlerini verdiler. Aralarında da ırmak yardık/akıttık.
Hasan Basri Çantay : Bu iki bağ (her sene aleddevam) mahsulünü vermiş, bundan bir şey'i eksik bırakmamışdı. Onların arasından bir de ırmak fışkırtmışdık.
Hayrat Neşriyat : Her iki bağ da yemişlerini vermiş ve ondan hiçbirini eksik bırakmamıştı; ikisinin (o iki bahçenin) arasından bir de ırmak akıtmıştık.
İbni Kesir : Her iki bahçe de ürünlerini vermişler ve hiç bir şeyi eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
İskender Evrenosoğlu : İki bahçenin ikisi de meyvelerini verdi. Ve ondan bir şey eksik kalmadı. İkisinin arasından bir nehir akıttık.
Muhammed Esed : Bu her iki bahçe de beklenen ürünü veriyor, verimlerinde herhangi bir eksilme göstermiyorlardı; çünkü Biz her birinin içinden bir dere akıtmıştık.
Ömer Nasuhi Bilmen : O iki bağ da yemişlerini meydana getirmiş ve onlardan hiçbir şey noksan bırakmamıştı ve bunların arasında da bir ırmak akıtmıştık.
Ömer Öngüt : İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık.
Şaban Piriş : Her iki bahçe de ürünlerini vermiş, hiç bir şeyi eksik bırakmamışlardı. İkisinin arasından da bir ırmak akıtmıştık.
Suat Yıldırım : Her iki bağ da meyvesini verdi, hiçbir şeyi eksik bırakmadı. O iki bağın arasında da bir ırmak akıttık.
Süleyman Ateş : Her iki bağ da yemişini vermiş, ondan hiçbir şey eksik etmemişti. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık.
Tefhim-ul Kuran : İki bağ da yemişlerini vermiş, ondan (verim bakımından) hiç bir şeyi noksan bırakmamış ve aralarında da bir ırmak fışkırtmıştık.
Ümit Şimşek : Her iki bağ da hiçbir şeyi eksik bırakmadan ürününü veriyordu. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık.
Yaşar Nuri Öztürk : İki bağ da yemişlerini vermiş o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}