» 18 / Kehf  80:

Kuran Sırası: 18
İniş Sırası: 69
Kehf Suresi = Magara Suresi
9-27. ayetlerinde putperest kavimlerinden kaçip magaraya gizlenen bir grup gencin hikayesi anlatildigindan dolayi bu ismi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110

18:80 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
gelince | çocuğa | idi | onun anası babası | mü'min insanlar | korktuk | | onlara sarmasından | azgınlık | ve küfür |

WǼMÆ ÆLĞLÆM FKÆN ǼBWÆH MÙMNYN FḢŞYNÆ ǼN YRHGHMÆ ŦĞYÆNÆ WKFRÆ
ve emmā l-ğulāmu fekāne ebevāhu mu'mineyni fe ḣaşīnā en yurhiḳahumā Tuğyānen ve kufran

وَأَمَّا الْغُلَامُ فَكَانَ أَبَوَاهُ مُؤْمِنَيْنِ فَخَشِينَا أَنْ يُرْهِقَهُمَا طُغْيَانًا وَكُفْرًا

Transcript Okunuş Türkçe
1. WǼMÆ = ve emmā : gelince
2. ÆLĞLÆM = l-ğulāmu : çocuğa
3. FKÆN = fekāne : idi
4. ǼBWÆH = ebevāhu : onun anası babası
5. MÙMNYN = mu'mineyni : mü'min insanlar
6. FḢŞYNÆ = fe ḣaşīnā : korktuk
7. ǼN = en :
8. YRHGHMÆ = yurhiḳahumā : onlara sarmasından
9. ŦĞYÆNÆ = Tuğyānen : azgınlık
10. WKFRÆ = ve kufran : ve küfür
gelince | çocuğa | idi | onun anası babası | mü'min insanlar | korktuk | | onlara sarmasından | azgınlık | ve küfür |

[] [ĞLM] [KWN] [ÆBW] [ÆMN] [ḢŞY] [] [RHG] [ŦĞY] [KFR]
WǼMÆ ÆLĞLÆM FKÆN ǼBWÆH MÙMNYN FḢŞYNÆ ǼN YRHGHMÆ ŦĞYÆNÆ WKFRÆ

ve emmā l-ğulāmu fekāne ebevāhu mu'mineyni fe ḣaşīnā en yurhiḳahumā Tuğyānen ve kufran
وأما الغلام فكان أبواه مؤمنين فخشينا أن يرهقهما طغيانا وكفرا

[] [غ ل م] [ك و ن] [ا ب و] [ا م ن] [خ ش ي] [] [ر ه ق] [ط غ ي] [ك ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأما | WǼMÆ ve emmā gelince And as for
الغلام غ ل م | ĞLM ÆLĞLÆM l-ğulāmu çocuğa the boy
فكان ك و ن | KWN FKÆN fekāne idi his parents were
أبواه ا ب و | ÆBW ǼBWÆH ebevāhu onun anası babası his parents were
مؤمنين ا م ن | ÆMN MÙMNYN mu'mineyni mü'min insanlar believers,
فخشينا خ ش ي | ḢŞY FḢŞYNÆ fe ḣaşīnā korktuk and we feared
أن | ǼN en that
يرهقهما ر ه ق | RHG YRHGHMÆ yurhiḳahumā onlara sarmasından he would overburden them
طغيانا ط غ ي | ŦĞY ŦĞYÆNÆ Tuğyānen azgınlık (by) transgression
وكفرا ك ف ر | KFR WKFRÆ ve kufran ve küfür and disbelief.
gelince | çocuğa | idi | onun anası babası | mü'min insanlar | korktuk | | onlara sarmasından | azgınlık | ve küfür |

[] [ĞLM] [KWN] [ÆBW] [ÆMN] [ḢŞY] [] [RHG] [ŦĞY] [KFR]
WǼMÆ ÆLĞLÆM FKÆN ǼBWÆH MÙMNYN FḢŞYNÆ ǼN YRHGHMÆ ŦĞYÆNÆ WKFRÆ

ve emmā l-ğulāmu fekāne ebevāhu mu'mineyni fe ḣaşīnā en yurhiḳahumā Tuğyānen ve kufran
وأما الغلام فكان أبواه مؤمنين فخشينا أن يرهقهما طغيانا وكفرا

[] [غ ل م] [ك و ن] [ا ب و] [ا م ن] [خ ش ي] [] [ر ه ق] [ط غ ي] [ك ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وأما | WǼMÆ ve emmā gelince And as for
Vav,,Mim,Elif,
6,,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
الغلام غ ل م | ĞLM ÆLĞLÆM l-ğulāmu çocuğa the boy
Elif,Lam,Ğayn,Lam,Elif,Mim,
1,30,1000,30,1,40,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
فكان ك و ن | KWN FKÆN fekāne idi his parents were
Fe,Kef,Elif,Nun,
80,20,1,50,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء استئنافية
فعل ماض
أبواه ا ب و | ÆBW ǼBWÆH ebevāhu onun anası babası his parents were
,Be,Vav,Elif,He,
,2,6,1,5,
N – nominative masculine dual noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
مؤمنين ا م ن | ÆMN MÙMNYN mu'mineyni mü'min insanlar believers,
Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
40,,40,50,10,50,
N – accusative masculine dual (form IV) active participle
اسم منصوب
فخشينا خ ش ي | ḢŞY FḢŞYNÆ fe ḣaşīnā korktuk and we feared
Fe,Hı,Şın,Ye,Nun,Elif,
80,600,300,10,50,1,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يرهقهما ر ه ق | RHG YRHGHMÆ yurhiḳahumā onlara sarmasından he would overburden them
Ye,Re,He,Gaf,He,Mim,Elif,
10,200,5,100,5,40,1,
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – 3rd person dual object pronoun
فعل مضارع منصوب والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
طغيانا ط غ ي | ŦĞY ŦĞYÆNÆ Tuğyānen azgınlık (by) transgression
Tı,Ğayn,Ye,Elif,Nun,Elif,
9,1000,10,1,50,1,
N – accusative masculine indefinite verbal noun
اسم منصوب
وكفرا ك ف ر | KFR WKFRÆ ve kufran ve küfür and disbelief.
Vav,Kef,Fe,Re,Elif,
6,20,80,200,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم منصوب

Konu Başlığı: [18:60-82] Denetçi Öğretmeninden Musa'ya Önemli Dersler

Abdulbaki Gölpınarlı : Çocuğa gelince: Anası, babası inanmış kimseler. Bu çocuğun, onları azgınlığa ve kâfirliğe sevketmesinden korktuk da öldürdük.
Adem Uğur : Erkek çocuğa gelince, onun ana babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk.
Ahmed Hulusi : "O küçük erkek çocuğa gelince: Onun ana-babası iki iman eden idi. . . (Büyüyünce, bürüneceği kişilikle çocuğun) onları taşkınlık ve küfre düşürmesinden ürktük!"
Ahmet Tekin : 'Delikanlıya gelince, onun annesi ve babası mü’min kimselerdi. Delikanlının, annesini babasını, aşırı sevgileri sebebiyle kendisi gibi azgınlığa, eşkıyalığa, inkâra ve küfre sürüklemesinden korktuk.' dedi.
Ahmet Varol : Çocuğa gelince: Onun anne babası mü'min kimselerdi. Biz onun onları taşkınlığa ve küfre sürükleyeceğinden korktuk.
Ali Bulaç : "Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip korktuk."
Ali Fikri Yavuz : Oğlana gelince; onun ebeveyni mümin kimselerdi. Bunun için oğlanın bunları azgınlık ve küfür ile sarmasından sakındık da,
Bekir Sadak : «glana gelince; onun ana babasi inanmis kimselerdi. ocugun onlari azdirmasindan ve inkara suruklemesinden korkmustuk»
Celal Yıldırım : Oğlana gelince, onun ana-babası ikisi de mü'min kişilerdi, çocuğun onları azgınlığa ve küfre itmesinden endişe ettik.
Diyanet İşleri : “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Oğlana gelince; onun ana babası inanmış kimselerdi. Çocuğun onları azdırmasından ve inkara sürüklemesinden korkmuştuk.
Diyanet Vakfi : «Erkek çocuğa gelince, onun ana babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk.»
Edip Yüksel : 'Çocuğa gelince, ana babası iki inanan kişi idi. Taşkınlık ve nankörlük ile o ikisine yük olmasından endişelendik.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Oğlana gelince, onun ana babası mümin kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Oğlana gelince, anne babası mümin kimselerdi. Onun bunları azgınlık ve küfür ile sarmasından korktuk.
Elmalılı Hamdi Yazır : Oğlana gelince: ebeveyni mü'minlerdi, onun için bunları tuğyan ve küfrile sarmasından sakındık da
Fizilal-il Kuran : O delikanlıya gelince, onun ana babası mü'min kimselerdi. Onları azgınlığa ve kâfirliğe sürüklemesinden çekindik.
Gültekin Onan : "Çocuğa gelince, onun anne ve babası inançlı kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve küfür zorunu kullanmasından endişe edip korktuk."
Hakkı Yılmaz : (78-82) "Âlim ve rahmete mazhar kul: “İşte bu, aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o, üzerine sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin birinci anlamlarını haber vereyim: “Gemi olayına gelince; o, denizde çalışan birtakım miskinlerindi. İşte o nedenle ben onu kusurlu hâle getirmek istedim. Ötelerinde de bütün güzel, sağlam gemileri gasp edip alan bir kral vardı. Delikanlıya da gelince; onun anne-babası mü’min kimselerdi. İşte o nedenle biz, onun, anne-babasını azdırmasından ve küfre; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeye sürüklemesinden korktuk. Sonra da ‘Rableri onun yerine kendilerine temizlikçe daha hayırlı ve merhamet bakımından daha yakınını versin’ istedik. Duvara da gelince; o, şehirdeki iki yetim oğlanındı ve onun altında onlar için bir define vardı. Babaları da iyi bir zat idi. İşte onun için, –Rabbinden bir rahmet olmak üzere– Rabbin onların erginlik çağına ermelerini, definelerini çıkarmalarını diledi. Ve ben onu [duvar doğrultma işini] kendi görüşümle yapmadım. İşte senin, üzerine sabretmeye takat getiremediğin şeylerin ilk plândaki anlamı!” "
Hasan Basri Çantay : «Oğlana gelince: Onun anası da, babası da îman etmiş kimselerdi. Bunun için onları bir azgınlık ve kâfirlik bürümesinden endîşe etdik de»,
Hayrat Neşriyat : 'Ve o çocuğa gelince (o büluğ çağına ulaşmış bir isyankâr idi); hâlbuki ana-babası mü’min kimselerdi; onları da azgınlığa ve küfre bürümesinden (sürüklemesinden) korktuk.'
İbni Kesir : Oğlana gelince; onun anası babası inanmış kimselerdi. Çocuğun onları azdırıp küfre sürüklemesinden korkmuştuk.
İskender Evrenosoğlu : Fakat çocuğa (çocuk meselesine) gelince, onun anne ve babası mü'minlerdi. Onları azgınlık ve küfre (inkâra) sürüklemesinden korktuk.
Muhammed Esed : O genç adam da, -ki anası babası mümin kimselerdi- taşkınlıkları ve inkarcı eğilimleriyle onlara çok derin acılar vereceği yolunda kaygı verici belirtiler görmüştük;
Ömer Nasuhi Bilmen : «Oğlana gelince onun anası ile babası iki mü'min kimselerdir. İmdi onları bir azgınlığa, bir küfre bürümesinden korktuk.»
Ömer Öngüt : “Çocuğa gelince, onun ana ve babası mümin insanlardı. Çocuğun onları azdırmasından ve inkâra sürüklemesinden korkmuştuk. ”
Şaban Piriş : Gence gelince, onun, anne ve babası mümin idi. Gencin onları azdırıp, küfre sürüklemesinden korktuk.
Suat Yıldırım : Oğlan çocuğuna gelince: Onun ebeveyni mümin insanlar idi. Bu çocuğun onları ileride azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.
Süleyman Ateş : "Oğlana gelince: Onun anası babası mü'min insanlardı. Bunun, onlara azgınlık ve küfür sarmasından korktuk."
Tefhim-ul Kuran : Çocuğa gelince, onun anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve küfür zorunu kullanmasından endişe edip korktuk.»
Ümit Şimşek : 'Çocuğun ise anne ve babası mü'min kimselerdi; ileride çocuğun onları inkâr ve azgınlığa sürüklemesinden endişe ettik.
Yaşar Nuri Öztürk : "Oğlan çocuğa gelince: Onun anası babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}