» 36 / Yâsîn  47:

Kuran Sırası: 36
İniş Sırası: 41
Yasin Suresi = Ey Sin Suresi
ismini 1. ayetinde geçen ya ve sin harflerinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83

36:47 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve zaman | dendiği | onlara | infak edin | | size verdiği rızıktan | Allah'ın | derler | | nankörler | kimselere | inanan(lara) | biz mi yedirelim? | kimseye | | dilediği takdirde | Allah'ın | yedireceği | hayır | siz | doğrusu | içindesiniz | bir sapıklık | apaçık |

WÎZ̃Æ GYL LHM ǼNFGWÆ MMÆ RZGKM ÆLLH GÆL ÆLZ̃YN KFRWÆ LLZ̃YN ËMNWÆ ǼNŦAM MN LW YŞÆÙ ÆLLH ǼŦAMH ÎN ǼNTM ÎLÆ FY ŽLÆL MBYN
ve iƶā ḳīle lehum enfiḳū mimmā razeḳakumu llahu ḳāle elleƶīne keferū lilleƶīne āmenū enuT'ǐmu men lev yeşā'u llahu eT'ǎmehu in entum illā Delālin mubīnin

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ أَنْفِقُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِلَّذِينَ امَنُوا أَنُطْعِمُ مَنْ لَوْ يَشَاءُ اللَّهُ أَطْعَمَهُ إِنْ أَنْتُمْ إِلَّا فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WÎZ̃Æ = ve iƶā : ve zaman
2. GYL = ḳīle : dendiği
3. LHM = lehum : onlara
4. ǼNFGWÆ = enfiḳū : infak edin
5. MMÆ = mimmā :
6. RZGKM = razeḳakumu : size verdiği rızıktan
7. ÆLLH = llahu : Allah'ın
8. GÆL = ḳāle : derler
9. ÆLZ̃YN = elleƶīne :
10. KFRWÆ = keferū : nankörler
11. LLZ̃YN = lilleƶīne : kimselere
12. ËMNWÆ = āmenū : inanan(lara)
13. ǼNŦAM = enuT'ǐmu : biz mi yedirelim?
14. MN = men : kimseye
15. LW = lev :
16. YŞÆÙ = yeşā'u : dilediği takdirde
17. ÆLLH = llahu : Allah'ın
18. ǼŦAMH = eT'ǎmehu : yedireceği
19. ÎN = in : hayır
20. ǼNTM = entum : siz
21. ÎLÆ = illā : doğrusu
22. FY = fī : içindesiniz
23. ŽLÆL = Delālin : bir sapıklık
24. MBYN = mubīnin : apaçık
ve zaman | dendiği | onlara | infak edin | | size verdiği rızıktan | Allah'ın | derler | | nankörler | kimselere | inanan(lara) | biz mi yedirelim? | kimseye | | dilediği takdirde | Allah'ın | yedireceği | hayır | siz | doğrusu | içindesiniz | bir sapıklık | apaçık |

[] [GWL] [] [NFG] [] [RZG] [] [GWL] [] [KFR] [] [ÆMN] [ŦAM] [] [] [ŞYÆ] [] [ŦAM] [] [] [] [] [ŽLL] [BYN]
WÎZ̃Æ GYL LHM ǼNFGWÆ MMÆ RZGKM ÆLLH GÆL ÆLZ̃YN KFRWÆ LLZ̃YN ËMNWÆ ǼNŦAM MN LW YŞÆÙ ÆLLH ǼŦAMH ÎN ǼNTM ÎLÆ FY ŽLÆL MBYN

ve iƶā ḳīle lehum enfiḳū mimmā razeḳakumu llahu ḳāle elleƶīne keferū lilleƶīne āmenū enuT'ǐmu men lev yeşā'u llahu eT'ǎmehu in entum illā Delālin mubīnin
وإذا قيل لهم أنفقوا مما رزقكم الله قال الذين كفروا للذين آمنوا أنطعم من لو يشاء الله أطعمه إن أنتم إلا في ضلال مبين

[] [ق و ل] [] [ن ف ق] [] [ر ز ق] [] [ق و ل] [] [ك ف ر] [] [ا م ن] [ط ع م] [] [] [ش ي ا] [] [ط ع م] [] [] [] [] [ض ل ل] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃Æ ve iƶā ve zaman And when
قيل ق و ل | GWL GYL ḳīle dendiği it is said
لهم | LHM lehum onlara to them,
أنفقوا ن ف ق | NFG ǼNFGWÆ enfiḳū infak edin """Spend"
مما | MMÆ mimmā from what
رزقكم ر ز ق | RZG RZGKM razeḳakumu size verdiği rızıktan (has) provided you
الله | ÆLLH llahu Allah'ın "Allah."""
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle derler Said
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRWÆ keferū nankörler disbelieved
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselere to those who
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan(lara) believed,
أنطعم ط ع م | ŦAM ǼNŦAM enuT'ǐmu biz mi yedirelim? """Should we feed"
من | MN men kimseye whom
لو | LW lev if
يشاء ش ي ا | ŞYÆ YŞÆÙ yeşā'u dilediği takdirde Allah willed -
الله | ÆLLH llahu Allah'ın Allah willed -
أطعمه ط ع م | ŦAM ǼŦAMH eT'ǎmehu yedireceği "He would have fed him?"""
إن | ÎN in hayır Not
أنتم | ǼNTM entum siz (are) you
إلا | ÎLÆ illā doğrusu except
في | FY içindesiniz in
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLÆL Delālin bir sapıklık an error
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnin apaçık clear.
ve zaman | dendiği | onlara | infak edin | | size verdiği rızıktan | Allah'ın | derler | | nankörler | kimselere | inanan(lara) | biz mi yedirelim? | kimseye | | dilediği takdirde | Allah'ın | yedireceği | hayır | siz | doğrusu | içindesiniz | bir sapıklık | apaçık |

[] [GWL] [] [NFG] [] [RZG] [] [GWL] [] [KFR] [] [ÆMN] [ŦAM] [] [] [ŞYÆ] [] [ŦAM] [] [] [] [] [ŽLL] [BYN]
WÎZ̃Æ GYL LHM ǼNFGWÆ MMÆ RZGKM ÆLLH GÆL ÆLZ̃YN KFRWÆ LLZ̃YN ËMNWÆ ǼNŦAM MN LW YŞÆÙ ÆLLH ǼŦAMH ÎN ǼNTM ÎLÆ FY ŽLÆL MBYN

ve iƶā ḳīle lehum enfiḳū mimmā razeḳakumu llahu ḳāle elleƶīne keferū lilleƶīne āmenū enuT'ǐmu men lev yeşā'u llahu eT'ǎmehu in entum illā Delālin mubīnin
وإذا قيل لهم أنفقوا مما رزقكم الله قال الذين كفروا للذين آمنوا أنطعم من لو يشاء الله أطعمه إن أنتم إلا في ضلال مبين

[] [ق و ل] [] [ن ف ق] [] [ر ز ق] [] [ق و ل] [] [ك ف ر] [] [ا م ن] [ط ع م] [] [] [ش ي ا] [] [ط ع م] [] [] [] [] [ض ل ل] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإذا | WÎZ̃Æ ve iƶā ve zaman And when
Vav,,Zel,Elif,
6,,700,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
قيل ق و ل | GWL GYL ḳīle dendiği it is said
Gaf,Ye,Lam,
100,10,30,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
لهم | LHM lehum onlara to them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
أنفقوا ن ف ق | NFG ǼNFGWÆ enfiḳū infak edin """Spend"
,Nun,Fe,Gaf,Vav,Elif,
,50,80,100,6,1,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperative verb
PRON – subject pronoun
فعل أمر والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
مما | MMÆ mimmā from what
Mim,Mim,Elif,
40,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
رزقكم ر ز ق | RZG RZGKM razeḳakumu size verdiği rızıktan (has) provided you
Re,Ze,Gaf,Kef,Mim,
200,7,100,20,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الله | ÆLLH llahu Allah'ın "Allah."""
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
قال ق و ل | GWL GÆL ḳāle derler Said
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRWÆ keferū nankörler disbelieved
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
للذين | LLZ̃YN lilleƶīne kimselere to those who
Lam,Lam,Zel,Ye,Nun,
30,30,700,10,50,
P – prefixed preposition lām
REL – masculine plural relative pronoun
جار ومجرور
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan(lara) believed,
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنطعم ط ع م | ŦAM ǼNŦAM enuT'ǐmu biz mi yedirelim? """Should we feed"
,Nun,Tı,Ayn,Mim,
,50,9,70,40,
INTG – prefixed interrogative alif
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb
الهمزة همزة استفهام
فعل مضارع
من | MN men kimseye whom
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
لو | LW lev if
Lam,Vav,
30,6,
COND – conditional particle
حرف شرط
يشاء ش ي ا | ŞYÆ YŞÆÙ yeşā'u dilediği takdirde Allah willed -
Ye,Şın,Elif,,
10,300,1,,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
الله | ÆLLH llahu Allah'ın Allah willed -
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
أطعمه ط ع م | ŦAM ǼŦAMH eT'ǎmehu yedireceği "He would have fed him?"""
,Tı,Ayn,Mim,He,
,9,70,40,5,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إن | ÎN in hayır Not
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
أنتم | ǼNTM entum siz (are) you
,Nun,Te,Mim,
,50,400,40,
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
إلا | ÎLÆ illā doğrusu except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
في | FY içindesiniz in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ضلال ض ل ل | ŽLL ŽLÆL Delālin bir sapıklık an error
Dad,Lam,Elif,Lam,
800,30,1,30,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnin apaçık clear.
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
N – genitive masculine indefinite (form IV) active participle
اسم مجرور

Konu Başlığı: [36:41-68] İlk Geminin İcadı

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onlara, Allah'ın, sizi rızıklandırdığı şeylerin bir kısmını hayır yoluna harcayın dendi mi kâfir olanlar, inananlara derler ki: Dileseydi Allah doyururdu onu, biz mi doyuralım? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.
Adem Uğur : Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki: Allah'ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.
Ahmed Hulusi : Onlara: "Allâh'ın sizi beslediği yaşam gıdalarınızdan Allâh için karşılıksız bağışlayın" denildiğinde hakikat bilgisini inkâr edenler, iman edenlere dedi ki: "Dileseydi Allâh, kendisinin doyuracağı kimseyi mi yedirip doyuralım? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz. "
Ahmet Tekin : Onlara: 'Allah’ın size rızık ve servet olarak verdiklerinden, Allah yolunda, karşılık gözetmeden gönüllü hayra harcayın, insanların ihtiyaçlarını görün' denildiği zaman, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar, iman edenlere: 'Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde doyuracağı akıllı ve sorumlu kimseleri, biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir yanılgı içindesiniz.' diyorlar.
Ahmet Varol : Onlara: 'Allah'ın size rızık olarak verdiğinden (hayır yolunda) harcayın' dendiğinde inkâr edenler iman edenlere derler ki: 'Allah'ın dilediği takdirde yedireceği kimseye biz mi yedireceğiz? Doğrusu siz apaçık bir sapıklık içindesiniz.'
Ali Bulaç : Ve onlara: "Size Allah'ın rızık olarak verdiklerinden infak edin" denildiği zaman, o inkâr edenler iman edenlere dediler ki: " Allah'ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz."
Ali Fikri Yavuz : Onlara: “-Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın.” denildiği zaman, o kâfir olanlar, iman edenlere şöyle dediler: “- O kimseye biz mi yedireceğiz ki, Allah dileseydi ona yiyeceğini verirdi? Siz (Allah’ın iradesine aykırı teklifte bulunmakla) ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.”
Bekir Sadak : Onlara: «Allah'in size verdigi riziktan sarfedin» denince inkar edenler inananlara: «Allah dileseydi doyurabilecegi bir kimseyi biz mi doyuralim? Dogrusu siz apacik bir sapikliktasiniz» derler.
Celal Yıldırım : Yine kendilerine, Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden (Allah için) harcayın, denildiği zaman, o küfredenler, imân edenlere, «Allah'ın dilediği takdirde yedireceği kimseyi biz mi yedirelim ?! Şüphesiz ki siz açık bir sapıklık içinde bulunuyorsunuz,» derler.
Diyanet İşleri : Onlara, “Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden Allah yolunda harcayın” denildiği zaman, inkâr edenler iman edenlere, “Allah’ın, dilemiş olsa kendilerini doyurabileceği kimselere mi yedireceğiz? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” derler.
Diyanet İşleri (eski) : Onlara: 'Allah'ın size verdiği rızıktan sarfedin' denince inkar edenler inananlara: 'Allah dileseydi doyurabileceği bir kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu siz apaçık bir sapıklıktasınız' derler.
Diyanet Vakfi : Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfediniz, denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki: Allah'ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.
Edip Yüksel : Kendilerine, 'ALLAH'ın size verdiği rızıklardan verin,' denildiğinde, inkar edenler inananlara, 'ALLAH'ın, dilediği taktirde besleyebileceği kimseleri mi besleyelim? Siz gerçekten iyice sapıtmışsınız,' derler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlara: «Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın» dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: «Allah'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlara: «Allah'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın» denildiği zaman, o kafirler, iman edenler için şöyle dediler: «Allah'ın, dileseydi yiyecek verebileceği kimseyi biz hiç yedirir miyiz, siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?»
Elmalılı Hamdi Yazır : Allahın size merzuk kıldığı şeylerden hayra sarfedin denildiği zaman da onlara o küfredenler iyman edenler için şöyle dediler, biz hiç yedirir miyiz o kişiye ki Allah dilese ona yiyeceğini verirdi, siz apaçık bir dalâl içinde değil de nesiniz?
Fizilal-il Kuran : Onlara; «Allah'ın size verdiği rızıktan sarf edin» denilince inkâr edenler inananlara; «Allah dileseydi, doyurabileceği bir kimseyi biz mi doyuralım? Siz gerçekten sapıtmış kimselersiniz?»
Gültekin Onan : Ve onlara: "Size Tanrı'nın rızık olarak verdiklerinden infak edin" denildiği zaman, o küfredenler inananlara dediler ki: "Tanrı'nın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz apaçık bir şaşkınlık içindesiniz."
Hakkı Yılmaz : "Onlara: “Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden harcamada bulunun; başkalarının da nafakalarını temin edin” denildiği zaman da kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş o kişiler, şu iman etmiş kişiler için: “Allah'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz” dediler. "
Hasan Basri Çantay : Onlara : «Allahın sizi rızıklandırdığı şeylerden (hayra) harc edin» denilince o küfredenler, îman edenlere (şöyle) dedi (ler): «Allahın, dileseydi, yedireceği kimseye biz mi yedirecek misiz? Siz apaçık bir sapıklıkda bulunanlardan başkaları değilsiniz».
Hayrat Neşriyat : Kendilerine: 'Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden (siz de O’nun yolunda) sarf edin!' denildiğinde ise o inkâr edenler, îmân edenlere dedi(ler) ki: 'Allah dileyecek olsaydı kendisini doyuracağı bir kimseyi, (biz) mi doyuracağız? Doğrusu siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz.'
İbni Kesir : Onlara; Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden infak edin, denildiğinde; o küfredenler iman etmiş olanlara dediler ki: Dilediği takdirde Allah'ın doyuracağı kimseyi biz mi doyuralım? Doğrusu siz, ancak apaçık bir sapıklık içerisindesiniz.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden infâk edin (verin)." denildiği zaman kâfirler, âmenû olanlara: "Allah'ın dileseydi, doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz." dediler.
Muhammed Esed : Kendilerine, "Allah'ın size verdiği rızıktan başkaları için harcayın!" denildiğinde, hakikati inkara şartlanmış olanlar, inananlara, "Rabb(iniz) dileseydi (Kendisinin) besleyebileceği kimseleri biz mi besleyelim? Doğrusu siz açık bir yanılgı içindesiniz!" derler;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlara «Allah'ın sizi merzûk ettiği şeylerden infak ediniz» denildiği vakit kâfir olanlar, imân edenlere dediler ki: «Biz mi taam vereceğiz o kimseye ki, eğer Allah dilese idi ona taam verirdi. Siz başka değil, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz?»
Ömer Öngüt : Onlara: "Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarfedin!" denildiğinde, kâfirler müminlere: "Allah'ın, dileseydi doyuracağı kimseleri biz mi doyuralım? Siz gerçekten sapıtmış kimselersiniz. " derler.
Şaban Piriş : Kendilerine: -Allah’ın size verdiği rızıklardan infak edin, denildiği zaman; nankörlük edenler, iman edenlere; -Allah istese doyurabileceği kimseleri biz mi doyuracağız? Siz, ancak açık bir sapıklık içindesiniz, derler
Suat Yıldırım : Onlara ne zaman: "Allah’ın size lütfettiğinden, siz de muhtaçlar için harcayın" denilse, kâfirler müminlere şöyle derler: "Size kalsa Allah’ın dilediği takdirde bol bol rızıklandıracağı kimseyi doyurmak bizim mi işimiz? Siz, böyle ne sapık düşünürsünüz!"
Süleyman Ateş : Onlara: "Allâh'ın size verdiği rızıktan (Allâh için) verin!" dendiği zaman, nankörler, inananlara: "Allâh'ın dilediği takdirde yedireceği bir kimseye biz mi yedirelim? Doğrusu siz, apaçık bir sapıklık içindesiniz." derler.
Tefhim-ul Kuran : Ve onlara: «Size Allah'ın rızık olarak verdiklerinden infak edin» denildiği zaman da, o küfre sapanlar iman edenlere dediler ki: «Allah'ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz.»
Ümit Şimşek : Kendilerine 'Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden bağışta bulunun' dendiği zaman, inkâr edenler iman edenlere dediler ki: 'Dilediği takdirde Allah'ın doyurabileceği kimseleri biz mi doyuralım? Siz iyice şaşırmışsınız!'
Yaşar Nuri Öztürk : Onlara, "Allah'ın size lütfettiği rızıklardan dağıtın!" dendiğinden, nankörlüğe sapanlar, iman edenlere şöyle derler: "Allah'ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız? Siz açık bir sapıklık içindesiniz, hepsi bu."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}