» 11 / Hûd  87:

Kuran Sırası: 11
İniş Sırası: 52
Hud Suresi = Hud Suresi
Hz. Hud’un hayati anlatildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123

11:87 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
onlar (şöyle) dediler | EY/HEY/AH | Şu'ayb | namazın mı? | sana emrediyor | | bırakmamızı | şeyleri | taptıkları | babalarımızın | yahut | | yapmaktan vazgeçmemizi | | mallarımızda | şeyi | istediğimiz | doğrusu sen | birisin | yufka yürekli | akıllı |

GÆLWÆ ŞAYB ǼṦLÆTK TǼMRK ǼN NTRK YABD̃ ËBÆÙNÆ ǼW ǼN NFAL FY ǼMWÆLNÆ NŞÆÙ ÎNK LǼNT ÆLḪLYM ÆLRŞYD̃
ḳālū şuǎybu eSalātuke te'muruke en netruke yeǎ'budu ābā'unā ev en nef'ǎle emvālinā neşā'u inneke leente l-Halīmu r-raşīdu

قَالُوا يَا شُعَيْبُ أَصَلَاتُكَ تَأْمُرُكَ أَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ ابَاؤُنَا أَوْ أَنْ نَفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاءُ إِنَّكَ لَأَنْتَ الْحَلِيمُ الرَّشِيدُ

Transcript Okunuş Türkçe
1. GÆLWÆ = ḳālū : onlar (şöyle) dediler
2. YÆ = yā : EY/HEY/AH
3. ŞAYB = şuǎybu : Şu'ayb
4. ǼṦLÆTK = eSalātuke : namazın mı?
5. TǼMRK = te'muruke : sana emrediyor
6. ǼN = en :
7. NTRK = netruke : bırakmamızı
8. MÆ = mā : şeyleri
9. YABD̃ = yeǎ'budu : taptıkları
10. ËBÆÙNÆ = ābā'unā : babalarımızın
11. ǼW = ev : yahut
12. ǼN = en :
13. NFAL = nef'ǎle : yapmaktan vazgeçmemizi
14. FY = fī :
15. ǼMWÆLNÆ = emvālinā : mallarımızda
16. MÆ = mā : şeyi
17. NŞÆÙ = neşā'u : istediğimiz
18. ÎNK = inneke : doğrusu sen
19. LǼNT = leente : birisin
20. ÆLḪLYM = l-Halīmu : yufka yürekli
21. ÆLRŞYD̃ = r-raşīdu : akıllı
onlar (şöyle) dediler | EY/HEY/AH | Şu'ayb | namazın mı? | sana emrediyor | | bırakmamızı | şeyleri | taptıkları | babalarımızın | yahut | | yapmaktan vazgeçmemizi | | mallarımızda | şeyi | istediğimiz | doğrusu sen | birisin | yufka yürekli | akıllı |

[GWL] [Y] [ŞAB] [ṦLW] [ÆMR] [] [TRK] [] [ABD̃] [ÆBW] [] [] [FAL] [] [MWL] [] [ŞYÆ] [] [] [ḪLM] [RŞD̃]
GÆLWÆ ŞAYB ǼṦLÆTK TǼMRK ǼN NTRK YABD̃ ËBÆÙNÆ ǼW ǼN NFAL FY ǼMWÆLNÆ NŞÆÙ ÎNK LǼNT ÆLḪLYM ÆLRŞYD̃

ḳālū şuǎybu eSalātuke te'muruke en netruke yeǎ'budu ābā'unā ev en nef'ǎle emvālinā neşā'u inneke leente l-Halīmu r-raşīdu
قالوا يا شعيب أصلاتك تأمرك أن نترك ما يعبد آباؤنا أو أن نفعل في أموالنا ما نشاء إنك لأنت الحليم الرشيد

[ق و ل] [ي] [ش ع ب] [ص ل و] [ا م ر] [] [ت ر ك] [] [ع ب د] [ا ب و] [] [] [ف ع ل] [] [م و ل] [] [ش ي ا] [] [] [ح ل م] [ر ش د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū onlar (şöyle) dediler They said,
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
شعيب ش ع ب | ŞAB ŞAYB şuǎybu Şu'ayb Shuaib
أصلاتك ص ل و | ṦLW ǼṦLÆTK eSalātuke namazın mı? Does your prayer
تأمرك ا م ر | ÆMR TǼMRK te'muruke sana emrediyor command you
أن | ǼN en that
نترك ت ر ك | TRK NTRK netruke bırakmamızı we leave
ما | şeyleri what
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu taptıkları worship
آباؤنا ا ب و | ÆBW ËBÆÙNÆ ābā'unā babalarımızın our forefathers,
أو | ǼW ev yahut or
أن | ǼN en that
نفعل ف ع ل | FAL NFAL nef'ǎle yapmaktan vazgeçmemizi we do
في | FY concerning
أموالنا م و ل | MWL ǼMWÆLNÆ emvālinā mallarımızda our wealth
ما | şeyi what
نشاء ش ي ا | ŞYÆ NŞÆÙ neşā'u istediğimiz we will?
إنك | ÎNK inneke doğrusu sen Indeed you,
لأنت | LǼNT leente birisin surely you
الحليم ح ل م | ḪLM ÆLḪLYM l-Halīmu yufka yürekli (are) the forbearing,
الرشيد ر ش د | RŞD̃ ÆLRŞYD̃ r-raşīdu akıllı "the right-minded."""
onlar (şöyle) dediler | EY/HEY/AH | Şu'ayb | namazın mı? | sana emrediyor | | bırakmamızı | şeyleri | taptıkları | babalarımızın | yahut | | yapmaktan vazgeçmemizi | | mallarımızda | şeyi | istediğimiz | doğrusu sen | birisin | yufka yürekli | akıllı |

[GWL] [Y] [ŞAB] [ṦLW] [ÆMR] [] [TRK] [] [ABD̃] [ÆBW] [] [] [FAL] [] [MWL] [] [ŞYÆ] [] [] [ḪLM] [RŞD̃]
GÆLWÆ ŞAYB ǼṦLÆTK TǼMRK ǼN NTRK YABD̃ ËBÆÙNÆ ǼW ǼN NFAL FY ǼMWÆLNÆ NŞÆÙ ÎNK LǼNT ÆLḪLYM ÆLRŞYD̃

ḳālū şuǎybu eSalātuke te'muruke en netruke yeǎ'budu ābā'unā ev en nef'ǎle emvālinā neşā'u inneke leente l-Halīmu r-raşīdu
قالوا يا شعيب أصلاتك تأمرك أن نترك ما يعبد آباؤنا أو أن نفعل في أموالنا ما نشاء إنك لأنت الحليم الرشيد

[ق و ل] [ي] [ش ع ب] [ص ل و] [ا م ر] [] [ت ر ك] [] [ع ب د] [ا ب و] [] [] [ف ع ل] [] [م و ل] [] [ش ي ا] [] [] [ح ل م] [ر ش د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū onlar (şöyle) dediler They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
يا ي | Y EY/HEY/AH """O!"
Ye,Elif,
10,1,

شعيب ش ع ب | ŞAB ŞAYB şuǎybu Şu'ayb Shuaib
Şın,Ayn,Ye,Be,
300,70,10,2,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – nominative proper noun → Shuayb"
أداة نداء
اسم علم مرفوع
أصلاتك ص ل و | ṦLW ǼṦLÆTK eSalātuke namazın mı? Does your prayer
,Sad,Lam,Elif,Te,Kef,
,90,30,1,400,20,
INTG – prefixed interrogative alif
N – nominative feminine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
الهمزة همزة استفهام
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
تأمرك ا م ر | ÆMR TǼMRK te'muruke sana emrediyor command you
Te,,Mim,Re,Kef,
400,,40,200,20,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
نترك ت ر ك | TRK NTRK netruke bırakmamızı we leave
Nun,Te,Re,Kef,
50,400,200,20,
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
ما | şeyleri what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يعبد ع ب د | ABD̃ YABD̃ yeǎ'budu taptıkları worship
Ye,Ayn,Be,Dal,
10,70,2,4,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
آباؤنا ا ب و | ÆBW ËBÆÙNÆ ābā'unā babalarımızın our forefathers,
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أو | ǼW ev yahut or
,Vav,
,6,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
أن | ǼN en that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
نفعل ف ع ل | FAL NFAL nef'ǎle yapmaktan vazgeçmemizi we do
Nun,Fe,Ayn,Lam,
50,80,70,30,
V – 1st person plural imperfect verb, subjunctive mood
فعل مضارع منصوب
في | FY concerning
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
أموالنا م و ل | MWL ǼMWÆLNÆ emvālinā mallarımızda our wealth
,Mim,Vav,Elif,Lam,Nun,Elif,
,40,6,1,30,50,1,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ما | şeyi what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
نشاء ش ي ا | ŞYÆ NŞÆÙ neşā'u istediğimiz we will?
Nun,Şın,Elif,,
50,300,1,,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
إنك | ÎNK inneke doğrusu sen Indeed you,
,Nun,Kef,
,50,20,
ACC – accusative particle
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والكاف ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
لأنت | LǼNT leente birisin surely you
Lam,,Nun,Te,
30,,50,400,
EMPH – emphatic prefix lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
اللام لام التوكيد
ضمير منفصل
الحليم ح ل م | ḪLM ÆLḪLYM l-Halīmu yufka yürekli (are) the forbearing,
Elif,Lam,Ha,Lam,Ye,Mim,
1,30,8,30,10,40,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
الرشيد ر ش د | RŞD̃ ÆLRŞYD̃ r-raşīdu akıllı "the right-minded."""
Elif,Lam,Re,Şın,Ye,Dal,
1,30,200,300,10,4,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة

Konu Başlığı: [11:84-95] Şuayb: Halkını Ekonomik ve Sosyal Reforma Çağırıyor

Abdulbaki Gölpınarlı : Ey Şuayb dediler, kıldığın namaz mı, tuttuğun din mi emrediyor sana da bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmeye uğraşıyor, mallarımızı da dilediğimiz gibi tasarruf etmemize mâni olmaya kalkışıyorsun? Halbuki sen, şüphe yok ki halîm selim ve aklı başında bir adamsın.
Adem Uğur : Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!
Ahmed Hulusi : Dediler ki: "Yâ Şuayb. . . Yöneldiğin mi sana emrediyor, atalarımızın tapındıklarına tapınmamamızı ya da mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmememizi! Muhakkak ki sen Haliym'sin, Reşiyd'sin. "
Ahmet Tekin : Onlar: 'Ey Şuayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızla ilgili Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellileri içinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın (dinin) mi emrediyor? Çünkü sen ihtiraslarına hâkim, güçlü, temkinli, müsamahakâr, aklı başında bir adamsın.' dediler.
Ahmet Varol : Onlar şöyle dediler: 'Ey Şuayb! Bizim babalarımızın taptıklarını bırakmamızı yahut mallarımızda istediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yufka yürekli, akıllı birisin!'
Ali Bulaç : Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."
Ali Fikri Yavuz : Onlar dediler ki: “- Ey Şuayb! Babalarımızın taptıkları şeyleri terketmemizi, istemekten vazgeçmemizi, sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen, yumuşak huylusun, çok akıllısın. (MaşAllah!... diyerek alay ettiler.)”
Bekir Sadak : «Ey µuayb! Babalarimizin taptigini birakmamizi emreden veya mallarimizi istedigimiz gibi kullanmamizi meneden senin namazin midir? Sen dogrusu akli basinda, yumusak huylu birisin» dediler.
Celal Yıldırım : Onlar, «ey Şuâyb,» dediler, «babalarımızın taptığını terketmemizi veya kendi mallarımızda dilediğimizi yapmamızı bırakıvermemizi senin namazın mı emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylusun, doğru bir kimsesin, aklı basındasın.»
Diyanet İşleri : Dediler ki: “Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı meneden senin namazın mıdır? Sen doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin' dediler.
Diyanet Vakfi : Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!
Edip Yüksel : Dediler ki: 'Şuayb, atalarımızın tapmış olduklarını veya ticaretimizi dilediğimiz gibi çevirmekten vazgeçmemizi, senin namazın mı gerektiriyor? Sen aslında yumuşak huylusun, akıllısın.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Dediler ki; «Ey Şu'ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa ki sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlar: «Ey Şu'ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımız hususunda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu ve akıllısın !» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ya Şuayb, dediler: atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızda dilediğimizi yapmamızı sana namazın mı emrediyor? Her halde sen, çok uslu akıllısın
Fizilal-il Kuran : Soydaşları dedi ki; «Ey Şuayb, atalarımızın taptıkları ilahlara tapmayı bırakmamızı ve mallarımız konusunda dilediğimiz tasarrufları yapmaktan kaçınmamızı emreden, empoze eden faktör, şu kıldığın namaz mıdır? Aslında sen yumuşak huylu, uslu ve aklı başında bir adamsın.»
Gültekin Onan : Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı buyuruyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."
Hakkı Yılmaz : "Onlar dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Atalarımızın taptıklarını veya mallarımızda dilediğimizi yapmayı terk etmeyi sana senin salâtın mı [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı içeren dinin mi] emrediyor? Şüphesiz sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.” "
Hasan Basri Çantay : Dediler ki: «Ey Şuayb, atalarımızın tapdığı şeylerden, yahud mallarımızdan ne dilersek onu yapmamızdan vaz geçmemizi sana namazın mı emrediyor? Çünkü sen, muhakkak ki sen (biliyoruz) yumuşak huylu, aklı başında (bir adam) sın».
Hayrat Neşriyat : Dediler ki: 'Ey Şuayb! Atalarımızın tapmakta oldukları şeylerden, yâhutmallarımız hakkında ne diliyorsak yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın mı emrediyor?Şübhesiz ki sen, hakikaten yumuşak huylu, aklı başında bir kimsesin!'
İbni Kesir : Dediler ki: Ey Şuayb; senin namazın mı bize babalarımızın taptıklarını ve mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmamızı men'ediyor? Sen, doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin.
İskender Evrenosoğlu : “Ya Şuayb! Babalarımızın ibadet ettiği şeyleri ve de mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Muhakkak ki sen, halimsin, reşidsin (rüşde erensin, irşad edensin).” dediler.
Muhammed Esed : "Ey Şuayb!" dediler, "(Şu) senin dua (alışkanlığın) mı, atalarımızın tapınageldiği şeyleri bırakmamız ve malımız mülkümüz üzerine keyfi tasarruflarda bulunmamamız yönünde bizi uyarmanı zorunlu kılıyor? Çünkü, (biz) sen(i) aslında yumuşak başlı, aklı başında biri (olarak biliriz).
Ömer Nasuhi Bilmen : Dediler ki: «Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettikleri şeyleri veya mallarımızda dilediğimizi işlememizi, terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Şüphe yok elbette sen, çok ilim ve akıl sahibisin.»
Ömer Öngüt : Dediler ki: “Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı veya mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yumuşak huylusun, çok akıllısın. ”
Şaban Piriş : Onlar da: -Ey Şuayb, atalarımızın kulluk ettiğini veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı bırakmamızı senin salâtın mı emrediyor? Oysa sen olgun ve yumuşak huylu birisiydin, dediler.
Suat Yıldırım : "Şuayb!" dediler, "atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terketmeyi yahut mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Aferin, amma da akıllı, uslu bir adamsın ha!"
Süleyman Ateş : "Ey Şu'ayb, dediler, senin namazın mı sana, babalarımızın taptığı şeylerden, yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor? Oysa sen, yumuşak huylu, akıllı(bir insan)sın!"
Tefhim-ul Kuran : Dediler ki: «Ey Şuayb, senin namazın mı atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vaz geçmemizi emretmektedir. Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam) sın.»
Ümit Şimşek : 'Şuayb,' dediler, 'yoksa atalarımızın ibadet ettiği şeyleri terk etmemizi veya kendi malımız hakkında dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve aklı başında bir adamdın.'
Yaşar Nuri Öztürk : Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut mallarımızda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}