Gültekin Onan Meali |
|
1: Elif, Lam, Ra. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kuran'ın ayetleridir. | |
2: O küfredenler müslüman olmayı nice kereler dileyecekler. | |
3: Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir. | |
4: Biz, kendisi için bilinen (takdir edilmiş) bir kitap olmaksızın hiç bir ülkeyi yıkıma uğratmadık. | |
5: Hiç bir ümmet kendi ecelini ne öne alabilir, ne de onlar ertelenebilirler. | |
6: Onlar: "Ey kendisine kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin" dediler. | |
7: "Eğer doğruyu söylüyor isen, bizlere melekleri getirmeli değil miydin?" | |
8: Hak olmaksızın biz melekleri indirmeyiz. O zaman da onlara göz açtırılmaz. | |
9: Hiç şüphesiz, zikri (Kuran'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. | |
10: Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik. | |
11: Onlara herhangi bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi. | |
12: Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalplerine sokarız. | |
13: Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysa ki öncekilerin sünneti geçmiştir. | |
14: Onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak, ordan yukarı yükselseler de, | |
15: Mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir. | |
16: Andolsun, gökte burçlar kıldık ve onu gözleyenler için süsledik. | |
17: Ve onu her kovulan şeytandan koruduk. | |
18: Ancak kulak hırsızlığı yapan olursa, onu da parlak bir ateş izler. | |
19: Yere (gelince,) onu döşeyip yaydık, onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda her şeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik. | |
20: Ve orda sizler için ve kendisine rızık vericiler olmadığınız kimseler (varlıklar ve canlılar) için geçimlikler kıldık. | |
21: Hiç bir şey yoktur ki, hazineleri bizim katımızda olmasın; ancak onu belirlenmiş bir miktar olarak indiririz. | |
22: Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine koruyucuları değilsiniz. | |
23: Şüphesiz biz, gerçekten biz yaşatır ve öldürürüz ve varis olanlar biziz. | |
24: Andolsun sizden öne (veya önceden) geçenleri bilmişizdir; ve (yine) andolsun, geride kalanları da bilmişizdir. | |
25: Ve şüphesiz senin rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. | |
26: Andolsun insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. | |
27: Ve Cann'ı da daha önce 'nüfuz eden kavurucu' ateşten yaratmışlık. | |
28: Hani rabbin meleklere demişti: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım." | |
29: "Ona bir biçim verdiğimde ve ona ruhumdan üfürdüğümde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." | |
30: Böylece meleklerin tümü, topluca secde etti. | |
31: Ancak İblis, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçınıp dayattı. | |
32: Dedi ki: "Ey İblis, sana ne oluyor, secde edenlerle birlikte olmadın?" | |
33: Dedi ki: "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın beşere secde etmek için var değilim." | |
34: Dedi ki: "Öyleyse ondan (cennetten) çık, çünkü sen kovulmuş bulunmaktasın." | |
35: "Ve şüphesiz, din gününe kadar lanet senin üzerinedir." | |
36: Dedi ki: "Rabbim, öyleyse onların dirileceği güne kadar bana süre tanı." | |
37: Dedi ki: "Öyleyse, sen (kendisine) süre tanınanlardansın." | |
38: "Bilinen günün vaktine kadar." | |
39: Dedi ki: "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp saptıracağım." | |
40: "Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna." | |
41: (Tanrı ) Dedi ki: "İşte bu, bana göre dosdoğru olan yoldur." | |
42: "Şüphesiz, kışkırtılıp saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiç bir gücün yoktur." | |
43: "Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir." | |
44: Onun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır. | |
45: Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır. | |
46: Oraya esenlikle ve güvenlikle (aminiyn) girin. | |
47: Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. | |
48: Orada onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar oradan çıkarılacak değildirler. | |
49: Haber ver kullarıma; şüphesiz ben, ben bağışlayanım, esirgeyenim. | |
50: Ve şüphesiz azabım; o acıklı bir azaptır. | |
51: Onlara İbrahim'in konuklarından haber ver. | |
52: Yanına girdiklerinde "Selam" demişlerdi. O da: "Biz sizden korkmaktayız" demişti. | |
53: Dediler ki: "Korkma biz sana bilgin bir çocuk müjdelemekteyiz." | |
54: Dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelip çökmüşken mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?" | |
55: Dediler ki: "Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma." | |
56: Dedi ki: "Sapıklar dışında Rabbinin rahmetinden kim umut keser?" | |
57: Dedi ki: "Ey elçiler, (bunun dışında, diğer) işiniz ne?" | |
58: Dediler ki: "Gerçekte biz, suçlu, günahkar olan bir topluluğa gönderildik." | |
59: "Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız." | |
60: "Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır." | |
61: Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde, | |
62: (Lut) Dedi ki: "Sizler gerçekten münker bir kavimsiniz." | |
63: "Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik." | |
64: "Sana gerçeği getirdik, Biz şüphesiz doğru söyleyenleriz." | |
65: "Hemen ehlini (aileni) gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; buyrulduğunuz yere gidin." | |
66: Ve onlara şu buyruğu verdik (kaza): "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir." | |
67: Şehir ehli birbirlerine müjdeler vererek geldi. | |
68: (Lut onlara) "Bunlar benim konuğumdur, beni utandırıp dillere düşürmeyin" dedi. | |
69: "Tanrı'dan korkup sakının ve beni küçük düşürmeyin." | |
70: Dediler ki: "Biz seni 'herkes(in işin)e karışmaktan' alıkoymamış mıydık?" | |
71: Dedi ki: "Eğer yapmak istiyorsanız, işte bunlar benim kızlarım." | |
72: Ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde kör sersemdiler. | |
73: Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi. | |
74: Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. | |
75: Elbette bunda 'derin bir kavrayışa sahip olanlar' için gerçekten ayetler vardır. | |
76: O (şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hala) durmaktadır. | |
77: Elbette, bunda inançlılar için gerçekten bir ayet vardır. | |
78: Eyke halkı da gerçekten zalim kimselerdi. | |
79: Bundan dolayı onlardan intikam aldık; her ikisi de açıkça (gözler) ön(ün)dedir (lebi imamin) / her ikisi de Levh-i Mahfuz'dadır. | |
80: Andolsun, Hicr halkı da gönderilen(elçi)leri yalanlamışlardı. | |
81: Onlara ayetlerimizi vermiştik de ondan yüz çevirmişlerdi. | |
82: Dağlardan güvenli (aminiyn) evler yontuyorlardı. | |
83: Derken, sabah vaktine girdiklerinde onları o dayanılmaz çığlık yakalayıverdi. | |
84: Buna rağmen kazandıkları şeyler, (uğrayacakları sondan kurtulmak için) onlara yetmedi. | |
85: Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran. | |
86: Çünkü rabbin, yaratan ve bilenin ta kendisidir. | |
87: Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kuran'ı verdik. | |
88: Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, inançlılar için de (şefkat) kanatlarını ger. | |
89: Ve de ki: "Şüphe yok, ben apaçık bir uyarıcıyım." | |
90: Parça ayırıcılarına indirdiğimiz gibi, | |
91: Ki onlar Kuranı parça parça kıldılar. | |
92: Rabbine andolsun, onların tümüne (bunu) soracağız. | |
93: Yapmakta oldukları şeyleri. | |
94: Öyleyse sana buyrulanı açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme. | |
95: Şüphesiz o alay edenlere (karşı) biz sana yeteriz. | |
96: Ki onlar, Tanrı ile beraber başka tanrıları (ortak) kılmaktadırlar; onlar yakında bilip öğreneceklerdir. | |
97: Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. | |
98: Sen rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. | |
99: Ve yakin sana gelinceye kadar rabbine ibadet et. | |