Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
1: Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'ân'ın âyetleridir. | |
2: Bir zaman gelecek ki inkâr edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır. | |
3: Onları bırak yesinler, içsinler, zevk alsınlar; arzu onları oyalasın ilerde bileceklerdir. | |
4: Biz hiçbir memleketi (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helak etmedik. | |
5: Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez. | |
6: Dediler ki: «Ey kendisine Kur'ân indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun.» | |
7: «Eğer peygamberlik davanda doğru kimselerdensen, bize melekleri getirmeliydin.» | |
8: Biz o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara (kâfirlere) hiç mühlet verilmez. | |
9: Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız. | |
10: Andolsun, senden önceki milletler arasında da peygamberler gönderdik. | |
11: Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmiş olmasınlar. | |
12: Biz o küfrü suçluların kalbine işte böyle sokarız. | |
13: Kur'âna iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadıkları için başlarına gelenler) gelip geçmiştir. | |
14: Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, | |
15: «Gözlerimiz perdelendi, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır» derler. | |
16: Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik. | |
17: Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk. | |
18: Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder. | |
19: Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık ve oraya sabit dağlar yerleştirdik. Orada hikmetle ölçülmüş her şeyden bitkiler bitirdik. | |
20: Orada hem sizin için, hem de sizin rızıklarını veremediğiniz kimseler için geçim yollarını yarattık. | |
21: Her şeyin hazineleri yalnız bizim yanımızdadır. Fakat biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde veririz. | |
22: Biz rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz. | |
23: Elbette biz diriltiriz ve biz öldürürüz! Ve hepsinin varisleri de biziz. | |
24: Andolsun ki biz, içinizden İslâm'da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri kalmak isteyenleri de biliriz. | |
25: Şüphesiz Rabbin O'dur ki, onları kıyamet gününde hesaba çekmek için toplayacaktır. O, hikmet sahibidir, bilendir. | |
26: Andolsun ki biz insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. | |
27: Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık. | |
28: Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: «Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım.» | |
29: Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın.» | |
30: Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler. | |
31: Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti. | |
32: Allah buyurdu ki: «Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?» | |
33: İblis şöyle dedi: «Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim.» | |
34: Allah şöyle buyurdu: «Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin.» | |
35: «Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir.» | |
36: İblis: «Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver» dedi. | |
37: Allah buyurdu ki: «Sen mühlet verilenlerdensin.» | |
38: «Allah katında bilinen vaktin gününe kadar...» | |
39: İblis şöyle dedi: «Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!» | |
40: «Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır.» | |
41: Allah şöyle buyurdu: «İşte bana ulaşan dosdoğru yol budur.» | |
42: «Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur.» | |
43: «Şüphesiz ki onların hepsine vaad edilen yer cehennemdir.» | |
44: «Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır.» | |
45: Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar. | |
46: Onlara: «Selametle güven içinde oraya girin» denir. | |
47: Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar. | |
48: Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çıkarılacak da değillerdir. | |
49: Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayıcı ve pek merhamet ediciyim. | |
50: Bununla beraber azabım da çok acıklı bir azabdır. | |
51: Hem o kullara, İbrahim'in misafirlerinden de haber ver. | |
52: Hani melekler, İbrahim'in yanına girdikleri zaman, «selam» demişler, İbrahim de onlara: «Biz sizden korkuyoruz» demişti. | |
53: Melekler: «Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz» dediler. | |
54: İbrahim dedi ki: «Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?» | |
55: Melekler: «Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma!» dediler. | |
56: İbrahim dedi ki: «Rabbimin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?» | |
57: «Ey elçiler! Başka ne işiniz var?» dedi. | |
58: Melekler şöyle dediler: «Biz suçlu bir kavmi cezalandırmak için gönderildik. | |
59: Ancak Lût ailesi müstesnâdır. Biz, onların hepsini muhakkak kurtaracağız. | |
60: Yalnız Lût'un karısı müstesnâ, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok edilmesini takdir ettik. | |
61: Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince, | |
62: Lût dedi ki: «Doğrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz.» | |
63: Elçiler dediler ki: «Bilakis biz sana onların şüphe ettiği azabı getirdik.» | |
64: «Sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söylüyoruz.» | |
65: «Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından yürü ve sizden kimse ardına bakmasın; istenen yere gidin.» | |
66: Biz, Lût'a şu kesin emri vahyettik: «Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.» | |
67: Şehir halkı, insan şeklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara iğrenç işlerini yapabileceklerini düşünüp sevinerek geldiler. | |
68: Lût, kavmine şöyle dedi: «Bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin.» | |
69: «Allah'tan korkun! Beni mahcub etmeyin.» | |
70: Lût kavmi şöyle dedi: «Biz sana kimsenin koruyuculuğunu yapmamanı söylememiş miydik?» | |
71: Lût şöyle dedi: «İşte kızlarım! Düşündüğünüzü yapacaksanız (onlarla evlenin). | |
72: Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. | |
73: Güneş doğarken o korkunç çığlık onları yakaladı. | |
74: Biz, onların şehirlerinin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. | |
75: Gerçekten bunda, düşünen keskin anlayışlılar için ibretler vardır. | |
76: Hem o Lût kavminin bulunduğu şehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadır. | |
77: Şüphesiz ki, bunda iman edenler için bir ibret vardır. | |
78: Eyke halkı da gerçekten zalimlerdi. | |
79: Biz Eyke halkından da intikâm aldık. İkisi de (Eyke ve Medyen) açık bir yol üzerindedir. | |
80: Şüphesiz ki, Hıcr halkı da peygamberleri yalanladılar. | |
81: Biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı. | |
82: Onlar, dağlardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardı. | |
83: Onları da sabahleyin korkunç bir çığlık yakaladı. | |
84: Kazanmakta oldukları şeyler, onlardan hiçbir zararı savmadı. | |
85: Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et. | |
86: Şüphesiz Rabbin kemaliyle yaratandır ve iyi bilendir. | |
87: Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti (Fatihayı) ve yüce Kur'ân'ı verdik. | |
88: Sakın o kâfirlerden birtakımlarına verip de kendilerini zevklendirdiğimiz şeye (mal ve servete) heveslenip göz dikeyim deme. Onlardan dolayı üzülme. Müminlere merhamet kanatlarını indir. | |
89: De ki: «Şüphesiz ben apaçık bir uyarıcıyım.» | |
90: (İnanmazsanız başınıza) tıpkı o taksimcilere (yahudi ve hıristiyanlara) indirdiğimiz azap gibi (bir azab inecektir). | |
91: Onlar, Kur'ân'ın bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayarak onu kısım kısım böldüler. | |
92: (92-93) Rabbin hakkı için biz, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı hesaba çekeceğiz. | |
94: Şimdi sen emrolunduğunu açıkça tebliğ et. Müşriklerden yüz çevir. | |
95: Muhakkak ki alay edenlere karşı biz sana yeteriz. | |
96: Onlar Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenlerdir. Onlar yakında bileceklerdir. | |
97: Gerçekten biliriz ki, onların söylediklerine göğsün daralıyor. | |
98: O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol. | |
99: Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et. | |