» 7 / A’râf  113:

Kuran Sırası: 7
İniş Sırası: 39
Araf Suresi = Yüksek/Orta Yer Suresi
46. Ayette yer alan cennet ve cehennem arasindaki orta yer bölgesindeki insanlardan bahsedildigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206

7:113 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve geldi | büyücüler | Fir'avn'a | dediler | elbette | bize | bir mükafat var (değil mi?) | eğer | olursak | biz | üstün gelen |

WCÆÙ ÆLSḪRT FRAWN GÆLWÆ ÎN LNÆ LǼCRÆ ÎN KNÆ NḪN ÆLĞÆLBYN
vecā'e s-seHaratu fir'ǎvne ḳālū inne lenā leecran in kunnā neHnu l-ğālibīne

وَجَاءَ السَّحَرَةُ فِرْعَوْنَ قَالُوا إِنَّ لَنَا لَأَجْرًا إِنْ كُنَّا نَحْنُ الْغَالِبِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WCÆÙ = vecā'e : ve geldi
2. ÆLSḪRT = s-seHaratu : büyücüler
3. FRAWN = fir'ǎvne : Fir'avn'a
4. GÆLWÆ = ḳālū : dediler
5. ÎN = inne : elbette
6. LNÆ = lenā : bize
7. LǼCRÆ = leecran : bir mükafat var (değil mi?)
8. ÎN = in : eğer
9. KNÆ = kunnā : olursak
10. NḪN = neHnu : biz
11. ÆLĞÆLBYN = l-ğālibīne : üstün gelen
ve geldi | büyücüler | Fir'avn'a | dediler | elbette | bize | bir mükafat var (değil mi?) | eğer | olursak | biz | üstün gelen |

[CYÆ] [SḪR] [] [GWL] [] [] [ÆCR] [] [KWN] [] [ĞLB]
WCÆÙ ÆLSḪRT FRAWN GÆLWÆ ÎN LNÆ LǼCRÆ ÎN KNÆ NḪN ÆLĞÆLBYN

vecā'e s-seHaratu fir'ǎvne ḳālū inne lenā leecran in kunnā neHnu l-ğālibīne
وجاء السحرة فرعون قالوا إن لنا لأجرا إن كنا نحن الغالبين

[ج ي ا] [س ح ر] [] [ق و ل] [] [] [ا ج ر] [] [ك و ن] [] [غ ل ب]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجاء ج ي ا | CYÆ WCÆÙ vecā'e ve geldi So came
السحرة س ح ر | SḪR ÆLSḪRT s-seHaratu büyücüler the magicians
فرعون | FRAWN fir'ǎvne Fir'avn'a (to) Firaun.
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler They said,
إن | ÎN inne elbette """Indeed,"
لنا | LNÆ lenā bize for us
لأجرا ا ج ر | ÆCR LǼCRÆ leecran bir mükafat var (değil mi?) surely (will be) a reward
إن | ÎN in eğer if
كنا ك و ن | KWN KNÆ kunnā olursak we are
نحن | NḪN neHnu biz [we]
الغالبين غ ل ب | ĞLB ÆLĞÆLBYN l-ğālibīne üstün gelen "the victors."""
ve geldi | büyücüler | Fir'avn'a | dediler | elbette | bize | bir mükafat var (değil mi?) | eğer | olursak | biz | üstün gelen |

[CYÆ] [SḪR] [] [GWL] [] [] [ÆCR] [] [KWN] [] [ĞLB]
WCÆÙ ÆLSḪRT FRAWN GÆLWÆ ÎN LNÆ LǼCRÆ ÎN KNÆ NḪN ÆLĞÆLBYN

vecā'e s-seHaratu fir'ǎvne ḳālū inne lenā leecran in kunnā neHnu l-ğālibīne
وجاء السحرة فرعون قالوا إن لنا لأجرا إن كنا نحن الغالبين

[ج ي ا] [س ح ر] [] [ق و ل] [] [] [ا ج ر] [] [ك و ن] [] [غ ل ب]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وجاء ج ي ا | CYÆ WCÆÙ vecā'e ve geldi So came
Vav,Cim,Elif,,
6,3,1,,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو استئنافية
فعل ماض
السحرة س ح ر | SḪR ÆLSḪRT s-seHaratu büyücüler the magicians
Elif,Lam,Sin,Ha,Re,Te merbuta,
1,30,60,8,200,400,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع
فرعون | FRAWN fir'ǎvne Fir'avn'a (to) Firaun.
Fe,Re,Ayn,Vav,Nun,
80,200,70,6,50,
"PN – accusative masculine proper noun → Pharaoh"
اسم علم منصوب
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إن | ÎN inne elbette """Indeed,"
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
لنا | LNÆ lenā bize for us
Lam,Nun,Elif,
30,50,1,
P – prefixed preposition lām
PRON – 1st person plural personal pronoun
جار ومجرور
لأجرا ا ج ر | ÆCR LǼCRÆ leecran bir mükafat var (değil mi?) surely (will be) a reward
Lam,,Cim,Re,Elif,
30,,3,200,1,
EMPH – emphatic prefix lām
N – accusative masculine indefinite noun
اللام لام التوكيد
اسم منصوب
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كنا ك و ن | KWN KNÆ kunnā olursak we are
Kef,Nun,Elif,
20,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
نحن | NḪN neHnu biz [we]
Nun,Ha,Nun,
50,8,50,
PRON – 1st person plural personal pronoun
ضمير منفصل
الغالبين غ ل ب | ĞLB ÆLĞÆLBYN l-ğālibīne üstün gelen "the victors."""
Elif,Lam,Ğayn,Elif,Lam,Be,Ye,Nun,
1,30,1000,1,30,2,10,50,
N – accusative masculine plural active participle
اسم منصوب

Konu Başlığı: [7:103-115] Musa Zamanının Güçlü Diktatörüne Meydan Okudu

Abdulbaki Gölpınarlı : Büyücüler, Firavun'un tapısına geldiler ve üst gelirsek elbette mükâfat var bize, değil mi dediler.
Adem Uğur : Sihirbazlar Firavun'a geldi ve: Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı? dediler.
Ahmed Hulusi : O sihirbazlar Firavun'a geldi. . . Dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek, muhakkak ki bize bir mükâfat var, değil mi?"
Ahmet Tekin : Sihirbazlar Firavun’a geldiler. 'Üstün gelen biz olursak bize mutlaka bir mükâfat var, değil mi?' dediler.
Ahmet Varol : Büyücüler Firavun'a gelip: 'Eğer üstün çıkan biz olursak bize elbette bir mükafat olacak değil mi?' dediler.
Ali Bulaç : Sihirbazlar Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer biz galip olursak, herhalde bize bir karşılık (armağan) var, değil mi?"
Ali Fikri Yavuz : Bütün sihirbazlar Firavun’a gelip şöyle dediler: “- Eğer biz üstün gelirsek, muhakkak bize mükâfat vardır, değil mi.”
Bekir Sadak : Sihirbazlar Firavun'a geldi, «Yenecek olursak bize suphesiz bir mukafat var degil mi?» dediler.
Celal Yıldırım : Sihirbazlar Fir'avn'a gelip, eğer üstün gelirsek bize mükâfat var, (değil mi ?) dediler.
Diyanet İşleri : Sihirbazlar Firavun’a geldiler. “Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükâfat vardır, değil mi?” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Sihirbazlar Firavun'a geldi, 'Yenecek olursak bize şüphesiz bir mükafat var değil mi?' dediler.
Diyanet Vakfi : Sihirbazlar Firavun'a geldi ve: Eğer üstün gelen biz olursak, bize kesin bir mükâfat var mı? dediler.
Edip Yüksel : Sihirbazlar Firavun'a geldiler ve 'Kazanırsak bize bir ödül var mı,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : O sihirbazlar Firavun'a geldiler: «Galip gelirsek bize muhakkak mükâfat var değil mi?» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bütün sihirbazlar Firavun'a geldiler: «Galip gelirsek elbette bize mükafat var değil mi?» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bütün sihirbazlar da Fir'avna geldiler, elbette, dediler: Galib gelenler biz olursak bize mükâfat şüphesiz ya?
Fizilal-il Kuran : Firavun'un büyücüleri geldiler. «Eğer biz yenecek olursak, bize bir ödül verilecek, değil mi?» dediler.
Gültekin Onan : Sihirbazlar Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer biz galip gelirsek herhalde bize bir karşılık var, değil mi?"
Hakkı Yılmaz : (113,114) Ve o çok bilgili, büyüleyici, etkin bilginler Firavun'a geldiler: “Eğer galip gelen/ yenen biz olursak, gerçekten bizim için büyük bir ödül olacak/ olacak mı?” dediler. Firavun, “Evet” dedi, “siz kesinlikle yakınlaştırılmışlardan olacaksınız da.”
Hasan Basri Çantay : Sihirbazlar Fir'avna geldi. Dediler ki: «Eğer galebeyi kazananlar biz olursak elbet bize bir mükâfat var, değil mi»?
Hayrat Neşriyat : Nihâyet (bütün usta ve mâhir) sihirbazlar Fir'avun’a geldiler: 'Eğer galib gelenler biz olursak, doğrusu bize gerçekten bir mükâfât var (değil mi?)' dediler.
İbni Kesir : Sihirbazlar Firavun'a geldi ve dediler ki: Eğer galibler biz olursak; şüphesiz bize bir mükafat var, değil mi?
İskender Evrenosoğlu : Ve sihirbazlar firavuna geldiler. “Eğer gâlip gelenler biz olursak muhakkak bize bir ecir (mükâfat) vardır.” dediler.
Muhammed Esed : Ve sihirbazlar Firavuna gelip: "Eğer üstün gelen biz olursak" dediler "o zaman büyük bir ödül hak etmiş oluruz".
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve büyücüler Fir'avun'a geldiler. «Elbette bize bir mükâfaat olacaktır, eğer biz galipler olur isek (değil mi?)» dediler.
Ömer Öngüt : Sihirbazlar Firavun'a gelip: “Biz galip gelirsek, bize ücret vardır değil mi?” dediler.
Şaban Piriş : Sihirbazlar Firavun’a gelerek dediler ki: -Eğer biz galip gelirsek bir mükafat var, değil mi?
Suat Yıldırım : Bütün büyücüler Firavun’a gelip: "Galip gelecek olursak, her hâlde mutlaka bize büyük bir mükâfat verilir, değil mi?" dediler.
Süleyman Ateş : Büyücüler Fir'avn'a gelip: "Eğer üstün gelen biz olursak, elbet bize bir mükâfât var, değil mi?" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Sihirbazlar Firavun'a gelip dediler ki: «Eğer biz galip olursak, her halde bize bir karşılık (armağan) var, değil mi?»
Ümit Şimşek : Büyücüler Firavun'a geldiler. 'Galip gelirsek bize bir ödül var mı?' diye sordular.
Yaşar Nuri Öztürk : Büyücüler Firavun'a gelip dediler ki: "Eğer galip gelen biz olursak bize iyi bir ödül var mı?"


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}