» 6 / En’âm  82:

Kuran Sırası: 6
İniş Sırası: 55
Enam Suresi = Davar Suresi
Araplarin hayvanlara uyguladiklari bazi gelenekler kinandigi için bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165

6:82 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
kimseler | inanan(lar) | ve | bulamayanlar | imanlarını | bir haksızlıkla | işte | onlarındır | güven | ve onlardır | doğru yolu bulanlar da |

ÆLZ̃YN ËMNWÆ WLM YLBSWÆ ÎYMÆNHM BƵLM ǼWLÙK LHM ÆLǼMN WHM MHTD̃WN
elleƶīne āmenū velem yelbisū īmānehum biZulmin ulāike lehumu l-emnu ve hum muhtedūne

الَّذِينَ امَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُمْ بِظُلْمٍ أُولَٰئِكَ لَهُمُ الْأَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ÆLZ̃YN = elleƶīne : kimseler
2. ËMNWÆ = āmenū : inanan(lar)
3. WLM = velem : ve
4. YLBSWÆ = yelbisū : bulamayanlar
5. ÎYMÆNHM = īmānehum : imanlarını
6. BƵLM = biZulmin : bir haksızlıkla
7. ǼWLÙK = ulāike : işte
8. LHM = lehumu : onlarındır
9. ÆLǼMN = l-emnu : güven
10. WHM = ve hum : ve onlardır
11. MHTD̃WN = muhtedūne : doğru yolu bulanlar da
kimseler | inanan(lar) | ve | bulamayanlar | imanlarını | bir haksızlıkla | işte | onlarındır | güven | ve onlardır | doğru yolu bulanlar da |

[] [ÆMN] [] [LBS] [ÆMN] [ƵLM] [] [] [ÆMN] [] [HD̃Y]
ÆLZ̃YN ËMNWÆ WLM YLBSWÆ ÎYMÆNHM BƵLM ǼWLÙK LHM ÆLǼMN WHM MHTD̃WN

elleƶīne āmenū velem yelbisū īmānehum biZulmin ulāike lehumu l-emnu ve hum muhtedūne
الذين آمنوا ولم يلبسوا إيمانهم بظلم أولئك لهم الأمن وهم مهتدون

[] [ا م ن] [] [ل ب س] [ا م ن] [ظ ل م] [] [] [ا م ن] [] [ه د ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan(lar) believed
ولم | WLM velem ve and (did) not
يلبسوا ل ب س | LBS YLBSWÆ yelbisū bulamayanlar mix
إيمانهم ا م ن | ÆMN ÎYMÆNHM īmānehum imanlarını their belief
بظلم ظ ل م | ƵLM BƵLM biZulmin bir haksızlıkla with wrong,
أولئك | ǼWLÙK ulāike işte those,
لهم | LHM lehumu onlarındır for them,
الأمن ا م ن | ÆMN ÆLǼMN l-emnu güven (is) the security
وهم | WHM ve hum ve onlardır and they
مهتدون ه د ي | HD̃Y MHTD̃WN muhtedūne doğru yolu bulanlar da (are) rightly guided.
kimseler | inanan(lar) | ve | bulamayanlar | imanlarını | bir haksızlıkla | işte | onlarındır | güven | ve onlardır | doğru yolu bulanlar da |

[] [ÆMN] [] [LBS] [ÆMN] [ƵLM] [] [] [ÆMN] [] [HD̃Y]
ÆLZ̃YN ËMNWÆ WLM YLBSWÆ ÎYMÆNHM BƵLM ǼWLÙK LHM ÆLǼMN WHM MHTD̃WN

elleƶīne āmenū velem yelbisū īmānehum biZulmin ulāike lehumu l-emnu ve hum muhtedūne
الذين آمنوا ولم يلبسوا إيمانهم بظلم أولئك لهم الأمن وهم مهتدون

[] [ا م ن] [] [ل ب س] [ا م ن] [ظ ل م] [] [] [ا م ن] [] [ه د ي]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler Those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
آمنوا ا م ن | ÆMN ËMNWÆ āmenū inanan(lar) believed
,Mim,Nun,Vav,Elif,
,40,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولم | WLM velem ve and (did) not
Vav,Lam,Mim,
6,30,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
يلبسوا ل ب س | LBS YLBSWÆ yelbisū bulamayanlar mix
Ye,Lam,Be,Sin,Vav,Elif,
10,30,2,60,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
إيمانهم ا م ن | ÆMN ÎYMÆNHM īmānehum imanlarını their belief
,Ye,Mim,Elif,Nun,He,Mim,
,10,40,1,50,5,40,
N – accusative masculine (form IV) verbal noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بظلم ظ ل م | ƵLM BƵLM biZulmin bir haksızlıkla with wrong,
Be,Zı,Lam,Mim,
2,900,30,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine indefinite noun
جار ومجرور
أولئك | ǼWLÙK ulāike işte those,
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
لهم | LHM lehumu onlarındır for them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
الأمن ا م ن | ÆMN ÆLǼMN l-emnu güven (is) the security
Elif,Lam,,Mim,Nun,
1,30,,40,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
وهم | WHM ve hum ve onlardır and they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو عاطفة
ضمير منفصل
مهتدون ه د ي | HD̃Y MHTD̃WN muhtedūne doğru yolu bulanlar da (are) rightly guided.
Mim,He,Te,Dal,Vav,Nun,
40,5,400,4,6,50,
N – nominative masculine plural (form VIII) active participle
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [6:74-82] İbrahim, Allah Konusunda Halkıyla Tartışıyor

Abdulbaki Gölpınarlı : İnananlar ve inançlarını haksızlıkla karıştırmayanlardır emîn olmaya hak kazananlar ve onlardır doğru yolu bulmuş olanlar.
Adem Uğur : İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Ahmed Hulusi : İman edenler ve imanlarını zulüm (gizli şirk) ile karıştırmayanlar. . . İşte güvende olma hakkı onlarındır. . . Doğru yolu bulanlar onlardır!
Ahmet Tekin : İman edenler ve imanlarına şirk, baskı, zulüm, işkence, haksızlık, isyan ve inkâr bulaştırmayanlar, bunlara âlet olmayanlar, işte onlar güven içindedirler. Doğru, hak yolda, İslâm’da sebat edenlerdir.'
Ahmet Varol : İman edip de imanlarına zulüm karıştırmayanlar; işte güven onlaradır ve doğru yolda olanlar da onlardır.
Ali Bulaç : İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Ali Fikri Yavuz : İman edip de imanlarını zulüm ve şirkle bulaştırmayanlar (var ya), işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidâyete erenler de onlardır.
Bekir Sadak : Iste guven; onlara, inanip haksizlik karistirmayanlaradir. Onlar dogru yoldadirlar. *
Celal Yıldırım : İimân edip imânlarını hiçbir haksızlıkla karıştırmayanlar var ya, işte güven onlaradır; doğru yola erişenler de onlardır.
Diyanet İşleri : İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.
Diyanet İşleri (eski) : İşte güven; onlara, inanıp haksızlık karıştırmayanlaradır. Onlar doğru yoldadırlar.
Diyanet Vakfi : İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
Edip Yüksel : İnananlar ve imanlarını bir zulümle bulaştırmayanlar güvenliği hakketmişlerdir ve onlar doğruyu bulmuşlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İman edip de imanlarını bir haksızlıkla karıştırmayan kimseler, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler de onlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : İyman edib de iymanlarını bir haksızlıkla telbis etmiyen kimseler işte korkudan emîn olmak onların hakkıdır ve hidayete erenler onlardır
Fizilal-il Kuran : İman edenler ve bu imanlarına zulüm karıştırmayanlar var ya, güven işte onlar içindir, doğru yolda olanlar onlardır.
Gültekin Onan : inananlar ve inançlarını zulmle karıştırmayanlar, işte güvenlik (emnü) onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Hakkı Yılmaz : "Şu iman edenler ve imanlarına yanlış; kendi zararlarına olan iş giydirmeyenler/ ortak koşma inancı karıştırmayanlar, işte onlar, güven kendilerinin olanlardır. Kılavuzlandıkları doğru yolu bulanlar da onlardır. "
Hasan Basri Çantay : Îman edenler, bununla beraber îmanlarını haksızlıkla da bulaşdırmayanlar, işte (ancak) onlardır ki (korkudan) emîn olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir.
Hayrat Neşriyat : Îmân edip de îmanlarını bir zulümle (şirkle) bulaştırmayanlara gelince, işte onlar var ya, kendileri için (ebedî azab korkusundan) emîn olmak vardır ve onlar hidâyete erenlerdir.
İbni Kesir : İman edenler, imanlarını zulüm ile bulaştırmayanlar, işte onlaradır emniyet. Ve işte onlar, hidayete ermiş olanlardır.
İskender Evrenosoğlu : Âmenû olan kimseler ve îmânlarını zulümle karıştırmayanlar, işte onlar (korkudan) emindirler. Ve onlar hidayete erenlerdir.
Muhammed Esed : "İmana ermiş olan ve zulüm işleyerek imanlarını karartmayanlar, işte onlardır güven içinde olacak olanlar, çünkü doğru yolu bulanlar onlardır!" dedi.
Ömer Nasuhi Bilmen : O kimseler ki, imân etmişler ve imânlarını bir zulme bulaştırmamışlardır. İşte korkudan emin olmak onlara aittir. Ve hidâyete ermiş olanlar da onlardır.
Ömer Öngüt : İman edip de imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya! İşte güven onlarındır ve doğru yolda olanlar da onlardır.
Şaban Piriş : İman edenler ve imanlarına zulüm karıştırmayanlar, işte emniyet onlar içindir, hidayette olanlar da onlardır.
Suat Yıldırım : İman edip imanlarına zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte korkudan emin olma onların hakkıdır, doğru yolda olanlar da onlardır.
Süleyman Ateş : İnananlar ve imanlarını bir haksızlıkla bulamayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Tefhim-ul Kuran : İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir.
Ümit Şimşek : İman eden ve imanlarına zulüm bulaştırmamış olanlar-korkudan emin olmak işte onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da onlardır.
Yaşar Nuri Öztürk : İman edip de imanlarını herhangi bir zulümle kirletmeyenler var ya, güvende olma/güvenilir olma işte onların hakkıdır; doğruyu ve güzeli yakalayanlar da onlardır.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}