» 9 / Tevbe  45:

Kuran Sırası: 9
İniş Sırası: 113
Tevbe Suresi = Tövbe Suresi
ismini 104. ayetinde yer alan Allah’in tövbeleri çokça kabul ettigi çokça bagisladiginin ifade edilmesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129

9:45 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ancak | senden izin isterler | kimseler | | inanmayan | Allah'a | ve gününe | ahiret | ve kuşkuya düşen | kalbleri | kendileri | içinde | şüpheleri | bocalayıp duranlar |

ÎNMÆ YSTǼZ̃NK ÆLZ̃YN YÙMNWN BÆLLH WÆLYWM ÆL ËḢR WÆRTÆBT GLWBHM FHM FY RYBHM YTRD̃D̃WN
innemā yeste'ƶinuke elleƶīne yu'minūne billahi velyevmi l-āḣiri vertābet ḳulūbuhum fehum raybihim yeteraddedūne

إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْاخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ÎNMÆ = innemā : ancak
2. YSTǼZ̃NK = yeste'ƶinuke : senden izin isterler
3. ÆLZ̃YN = elleƶīne : kimseler
4. LÆ = lā :
5. YÙMNWN = yu'minūne : inanmayan
6. BÆLLH = billahi : Allah'a
7. WÆLYWM = velyevmi : ve gününe
8. ÆL ËḢR = l-āḣiri : ahiret
9. WÆRTÆBT = vertābet : ve kuşkuya düşen
10. GLWBHM = ḳulūbuhum : kalbleri
11. FHM = fehum : kendileri
12. FY = fī : içinde
13. RYBHM = raybihim : şüpheleri
14. YTRD̃D̃WN = yeteraddedūne : bocalayıp duranlar
ancak | senden izin isterler | kimseler | | inanmayan | Allah'a | ve gününe | ahiret | ve kuşkuya düşen | kalbleri | kendileri | içinde | şüpheleri | bocalayıp duranlar |

[] [ÆZ̃N] [] [] [ÆMN] [] [YWM] [ÆḢR] [RYB] [GLB] [] [] [RYB] [RD̃D̃]
ÎNMÆ YSTǼZ̃NK ÆLZ̃YN YÙMNWN BÆLLH WÆLYWM ÆL ËḢR WÆRTÆBT GLWBHM FHM FY RYBHM YTRD̃D̃WN

innemā yeste'ƶinuke elleƶīne yu'minūne billahi velyevmi l-āḣiri vertābet ḳulūbuhum fehum raybihim yeteraddedūne
إنما يستأذنك الذين لا يؤمنون بالله واليوم الآخر وارتابت قلوبهم فهم في ريبهم يترددون

[] [ا ذ ن] [] [] [ا م ن] [] [ي و م] [ا خ ر] [ر ي ب] [ق ل ب] [] [] [ر ي ب] [ر د د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنما | ÎNMÆ innemā ancak Only
يستأذنك ا ذ ن | ÆZ̃N YSTǼZ̃NK yeste'ƶinuke senden izin isterler ask your leave
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler those who
لا | (do) not
يؤمنون ا م ن | ÆMN YÙMNWN yu'minūne inanmayan believe
بالله | BÆLLH billahi Allah'a in Allah
واليوم ي و م | YWM WÆLYWM velyevmi ve gününe and the Day
الآخر ا خ ر | ÆḢR ÆL ËḢR l-āḣiri ahiret the Last,
وارتابت ر ي ب | RYB WÆRTÆBT vertābet ve kuşkuya düşen and (are in) doubts
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbuhum kalbleri their hearts,
فهم | FHM fehum kendileri so they
في | FY içinde in
ريبهم ر ي ب | RYB RYBHM raybihim şüpheleri their doubts
يترددون ر د د | RD̃D̃ YTRD̃D̃WN yeteraddedūne bocalayıp duranlar they waver.
ancak | senden izin isterler | kimseler | | inanmayan | Allah'a | ve gününe | ahiret | ve kuşkuya düşen | kalbleri | kendileri | içinde | şüpheleri | bocalayıp duranlar |

[] [ÆZ̃N] [] [] [ÆMN] [] [YWM] [ÆḢR] [RYB] [GLB] [] [] [RYB] [RD̃D̃]
ÎNMÆ YSTǼZ̃NK ÆLZ̃YN YÙMNWN BÆLLH WÆLYWM ÆL ËḢR WÆRTÆBT GLWBHM FHM FY RYBHM YTRD̃D̃WN

innemā yeste'ƶinuke elleƶīne yu'minūne billahi velyevmi l-āḣiri vertābet ḳulūbuhum fehum raybihim yeteraddedūne
إنما يستأذنك الذين لا يؤمنون بالله واليوم الآخر وارتابت قلوبهم فهم في ريبهم يترددون

[] [ا ذ ن] [] [] [ا م ن] [] [ي و م] [ا خ ر] [ر ي ب] [ق ل ب] [] [] [ر ي ب] [ر د د]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنما | ÎNMÆ innemā ancak Only
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
يستأذنك ا ذ ن | ÆZ̃N YSTǼZ̃NK yeste'ƶinuke senden izin isterler ask your leave
Ye,Sin,Te,,Zel,Nun,Kef,
10,60,400,,700,50,20,
V – 3rd person masculine singular (form X) imperfect verb
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الذين | ÆLZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
لا | (do) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
يؤمنون ا م ن | ÆMN YÙMNWN yu'minūne inanmayan believe
Ye,,Mim,Nun,Vav,Nun,
10,,40,50,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BÆLLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
واليوم ي و م | YWM WÆLYWM velyevmi ve gününe and the Day
Vav,Elif,Lam,Ye,Vav,Mim,
6,1,30,10,6,40,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun → Last Day"
الواو عاطفة
اسم مجرور
الآخر ا خ ر | ÆḢR ÆL ËḢR l-āḣiri ahiret the Last,
Elif,Lam,,Hı,Re,
1,30,,600,200,
N – genitive masculine singular noun
اسم مجرور
وارتابت ر ي ب | RYB WÆRTÆBT vertābet ve kuşkuya düşen and (are in) doubts
Vav,Elif,Re,Te,Elif,Be,Te,
6,1,200,400,1,2,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person feminine singular (form VIII) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
قلوبهم ق ل ب | GLB GLWBHM ḳulūbuhum kalbleri their hearts,
Gaf,Lam,Vav,Be,He,Mim,
100,30,6,2,5,40,
"N – nominative feminine plural noun → Heart
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فهم | FHM fehum kendileri so they
Fe,He,Mim,
80,5,40,
REM – prefixed resumption particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الفاء استئنافية
ضمير منفصل
في | FY içinde in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
ريبهم ر ي ب | RYB RYBHM raybihim şüpheleri their doubts
Re,Ye,Be,He,Mim,
200,10,2,5,40,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
يترددون ر د د | RD̃D̃ YTRD̃D̃WN yeteraddedūne bocalayıp duranlar they waver.
Ye,Te,Re,Dal,Dal,Vav,Nun,
10,400,200,4,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل

Konu Başlığı: [9:40-53] Tanrı'nın Görünmez Orduları

Abdulbaki Gölpınarlı : Senden ancak Allah'a ve son güne inanmayıp yürekleri şüpheye düşenler ve şüpheleri içinde tereddüde düşüp bocalayanlar izin isterler.
Adem Uğur : Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
Ahmed Hulusi : Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ve yaşanacak sonsuz sürece iman etmeyen ve bilinçleri şüphe dolu kimseler (seninle sefere çıkmamak için) senden izin isterler. . . Onlar şüpheleri içinde tereddüt edip dururlar.
Ahmet Tekin : Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman etmeyecekler, kafaları, kalpleri şüphe içinde bocalayanlar, tebliğinde, teşriinde şüpheye düşürecek konular arayanlar, ithamlarda bulunanlar senden izin istiyorlar. Onlar şüpheleri içinde küfür ile iman arasında gidip geliyorlar.
Ahmet Varol : Senden sadece Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen ve kalplerinde şüphe olup da şüpheleri içinde bocalayıp duranlar izin isterler.
Ali Bulaç : Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
Ali Fikri Yavuz : Senden ancak izin istiyenler, Allah’a ve âhiret gününe iman etmiyenler, kalbleri şüpheye düşenlerdir. Onlar, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
Bekir Sadak : Ancak Allah'a ve ahiret gunune inanmayan, kalbleri supheye dusup suphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Celal Yıldırım : Senden ancak Allah'a ve Âhiret gününe imân etmiyenler; kalbleri şüpheyle çalkanıp şüpheleri içinde bocalayıp duranlar (savaşa çıkmamak için) izin isterler.
Diyanet İşleri : Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Diyanet İşleri (eski) : Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Diyanet Vakfi : Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
Edip Yüksel : Ancak ALLAH'a ve ahiret gününe inanmıyanlar senden izin ister. Kalpleri kuşku ile doludur. Onlar kuşkuları içinde bocalamaktadırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalbleri hep işkillidir. Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ancak, Allah'a ve ahiret gününe inanmayan ve kalpleri işkilli olup işkilleri içinde çalkalanlar savaşa çıkmak için, senden izin isterler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ancak o kimseler senden istizan ederler ki Allaha ve Âhıret gününe inanmazlar ve kalbleri işkillidir de işkilleri içinde çalkanır dururlar
Fizilal-il Kuran : Senden savaştan muaf tutulmaları yolunda izin isteyenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuya kapılıp bu kuşkuları içinde bocalayanlardır.
Gültekin Onan : Senden, yalnızca Tanrı'ya ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
Hakkı Yılmaz : Senden izin isteyenler, sadece Allah'a ve âhiret gününe inanmayan ve kalpleri şüpheye düşüp de şüphelerinin içinde bocalayıp duran kişilerdir.
Hasan Basri Çantay : Senden ancak Allaha ve âhiret gününe inanmaz, kalbleri şek ve şübheye düşüb de kendilerini o şübhelerinin içinde şaşırıb bocalar kimseler izin isterler.
Hayrat Neşriyat : Ancak Allah’a ve âhiret gününe îmân etmeyen ve kalbleri şübheye düşmüş olup da şübheleri içinde bocalayıp duranlar senden izin ister.
İbni Kesir : Senden; ancak, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalbleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayanlar izin isterler.
İskender Evrenosoğlu : Senden sadece Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalpleri şüpheye düşmüş olanlar izin isterler. Artık onlar, kendi şüpheleri içinde tereddüt ederler (bocalarlar).
Muhammed Esed : Yalnızca, Allaha ve Ahiret Gününe (yürekten) inanmayanlar senden bağışıklık isterler; ve bir de kendilerini şüphe ve tereddüdün eline kaptırıp da kararsızlık içinde bir o yana bir bu yana gidip gelenler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Senden ancak o kimseler (cihada iştirak etmemek için) izin isterler ki, Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmazlar ve onların kalpleri şekke düşmüştür. Artık onlar o şekk (ve şüphelerinde) mütereddit bulunur dururlar.
Ömer Öngüt : Senden ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar, kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayıp duranlar izin isterler.
Şaban Piriş : Ancak Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Suat Yıldırım : Senden katılmamak için izin isteyenler sadece Allah’ı ve âhireti tasdik etmeyenler, kalpleri şüphe ile çalkalanıp şüpheleri içinde bocalayıp duranlardır.
Süleyman Ateş : Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, (geri kalmak için) senden izin isterler.
Tefhim-ul Kuran : Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp da kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
Ümit Şimşek : Sefere katılmamak için senden izin isteyenler, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşmüş kimselerdir ki, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}