» 54 / Kamer  46:

Kuran Sırası: 54
İniş Sırası: 37
Kamer Suresi = Ay Suresi
adini ilk ayetinde yer alan kamer kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55

54:46 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
hayır | o sa'attir | buluşma zamanları | ve o sa'at | cidden çok fecidir | ve acıdır |

BL ÆLSÆAT MWAD̃HM WÆLSÆAT ǼD̃H WǼMR
beli s-sāǎtu mev'ǐduhum ve ssāǎtu edhā ve emerru

بَلِ السَّاعَةُ مَوْعِدُهُمْ وَالسَّاعَةُ أَدْهَىٰ وَأَمَرُّ

Transcript Okunuş Türkçe
1. BL = beli : hayır
2. ÆLSÆAT = s-sāǎtu : o sa'attir
3. MWAD̃HM = mev'ǐduhum : buluşma zamanları
4. WÆLSÆAT = ve ssāǎtu : ve o sa'at
5. ǼD̃H = edhā : cidden çok fecidir
6. WǼMR = ve emerru : ve acıdır
hayır | o sa'attir | buluşma zamanları | ve o sa'at | cidden çok fecidir | ve acıdır |

[] [SWA] [WAD̃] [SWA] [D̃HY] [MRR]
BL ÆLSÆAT MWAD̃HM WÆLSÆAT ǼD̃H WǼMR

beli s-sāǎtu mev'ǐduhum ve ssāǎtu edhā ve emerru
بل الساعة موعدهم والساعة أدهى وأمر

[] [س و ع] [و ع د] [س و ع] [د ه ي] [م ر ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
بل | BL beli hayır Nay,
الساعة س و ع | SWA ÆLSÆAT s-sāǎtu o sa'attir the Hour
موعدهم و ع د | WAD̃ MWAD̃HM mev'ǐduhum buluşma zamanları (is) their promised time,
والساعة س و ع | SWA WÆLSÆAT ve ssāǎtu ve o sa'at and the Hour
أدهى د ه ي | D̃HY ǼD̃H edhā cidden çok fecidir (will be) more grievous
وأمر م ر ر | MRR WǼMR ve emerru ve acıdır and more bitter.
hayır | o sa'attir | buluşma zamanları | ve o sa'at | cidden çok fecidir | ve acıdır |

[] [SWA] [WAD̃] [SWA] [D̃HY] [MRR]
BL ÆLSÆAT MWAD̃HM WÆLSÆAT ǼD̃H WǼMR

beli s-sāǎtu mev'ǐduhum ve ssāǎtu edhā ve emerru
بل الساعة موعدهم والساعة أدهى وأمر

[] [س و ع] [و ع د] [س و ع] [د ه ي] [م ر ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
بل | BL beli hayır Nay,
Be,Lam,
2,30,
RET – retraction particle
حرف اضراب
الساعة س و ع | SWA ÆLSÆAT s-sāǎtu o sa'attir the Hour
Elif,Lam,Sin,Elif,Ayn,Te merbuta,
1,30,60,1,70,400,
N – nominative feminine noun
اسم مرفوع
موعدهم و ع د | WAD̃ MWAD̃HM mev'ǐduhum buluşma zamanları (is) their promised time,
Mim,Vav,Ayn,Dal,He,Mim,
40,6,70,4,5,40,
N – nominative masculine noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
والساعة س و ع | SWA WÆLSÆAT ve ssāǎtu ve o sa'at and the Hour
Vav,Elif,Lam,Sin,Elif,Ayn,Te merbuta,
6,1,30,60,1,70,400,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative feminine noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع
أدهى د ه ي | D̃HY ǼD̃H edhā cidden çok fecidir (will be) more grievous
,Dal,He,,
,4,5,,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
وأمر م ر ر | MRR WǼMR ve emerru ve acıdır and more bitter.
Vav,,Mim,Re,
6,,40,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – nominative masculine singular noun
الواو عاطفة
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [54:16-55] Kuran Anlaşılır Bir Mesajdır

Abdulbaki Gölpınarlı : Onlara vaadedilen azâbın mukadder zamânı kıyâmettir ve kıyâmetin azâbı, daha da zararlıdır ve daha da acı.
Adem Uğur : Bilakis kıyamet onlara vâdedilen asıl saattir ve o saat daha belâlı ve daha acıdır.
Ahmed Hulusi : Hayır, onların azapla buluşma zamanı O Saat'tir (ölüm)! O saat, (savaş yenilgisinden) daha şiddetli ve daha acıdır.
Ahmet Tekin : Asıl Kıyamet onların tehdit edildiği cezalandırma ânıdır. O vakit, daha feci ve daha acıdır.
Ahmet Varol : Daha doğrusu, asıl onlara vaadedilen (azab)ın geleceği vakit kıyamet saatidir. Kıyamet saati ise daha korkulu bir felakettir ve daha acıdır.
Ali Bulaç : Daha doğrusu onlara va'dedilen (asıl azab) (kıyamet) saatidir. O saat, 'kurtuluş olmayan daha korkunç bir bela' ve daha acıdır.
Ali Fikri Yavuz : Daha doğrusu onların asıl azab vakti, kıyamettedir. O vaktin azabı daha müdhiş, daha acıdır.
Bekir Sadak : Kiyamet onlarin azap ile vadedildikleri gundur. O ne korkunc, ne aci bir gundur!
Celal Yıldırım : Hayır, onlara va'dolunan gün Kıyâmet'tir. Kıyamet gününün (azabı) daha korkunç ve daha acıdır.
Diyanet İşleri : Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.
Diyanet İşleri (eski) : Kıyamet onların azap ile vadedildikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür!
Diyanet Vakfi : Bilakis kıyamet onlara vâdedilen asıl saattir ve o saat daha belâlı ve daha acıdır.
Edip Yüksel : Saat onları beklemektedir, daha korkunç ve acıdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Daha doğrusu onların asıl buluşma zamanları kıyamettir. Kıyamet ise daha acı ve daha bela ve beterdir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve beterdir.
Fizilal-il Kuran : Asıl azaba kıyamet günü çarpılacaklardır. Kıyamet günü onlar için daha feci ve daha acıdır.
Gültekin Onan : Daha doğrusu onlara vaadedilen (asıl azab) (kıyamet) saatidir. O saat, 'kurtuluş olmayan daha korkunç bir bela' ve daha acıdır.
Hakkı Yılmaz : Aslında onlara vaat edilen, o saattir. O saat cidden daha feci ve daha acıdır.
Hasan Basri Çantay : Daha doğrusu onlara va'd olunan asıl (azabın) vakti, o sâatdir. O saat (in azâbı) daha belâlı, daha acıdır.
Hayrat Neşriyat : Hayır! Onlara va'd olunan (asıl azab vakti) kıyâmettir; çünki kıyâmet, daha dehşetli ve daha acıdır!
İbni Kesir : Daha doğrusu onlara vaadolunan asıl saattir. O saat ne belalı, ne acıdır.
İskender Evrenosoğlu : Hayır, onlara vaadedilen (azap), o saattir (kıyâmet vaktidir). Ve o saat, daha korkunç ve daha dehşetlidir.
Muhammed Esed : Evet! Son Saat, onların kaderleriyle gerçekten buluşacakları andır; ve o Son Saat en korkunç ve en acı (an) olacaktır;
Ömer Nasuhi Bilmen : (46-47) Hayır. Onların asıl mev'idleri Kıyamettir. O Kıyamet ise daha dehşetlidir ve daha acıdır. Şüphe yok ki günahkârlar, bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler.
Ömer Öngüt : Kıyamet onlara vâdedilen asıl saattir. O saat cidden çok feci ve çok acıdır.
Şaban Piriş : Onlara asıl vaat edilen kıyamettir. Kıyamet daha korkunç ve daha acıdır.
Suat Yıldırım : Daha doğrusu, onların asıl buluşma zamanları, kıyamet saatidir. Kıyamet saatinin dehşeti ise tarif edilemeyecek kadar müthiş ve acıdır!
Süleyman Ateş : Hayır, buluşma zamanları o (uyarıldıkları) sâ'attir. O sâ'at cidden çok feci ve acıdır;
Tefhim-ul Kuran : Daha doğrusu onlara va'dedilen (asıl azab) kıyamet saatidir. O, kıyamet saati, 'kurtuluşu olmayan daha korkunç bir bela' ve daha acıdır.
Ümit Şimşek : Onlara vaad olunan asıl ceza kıyamet günüdür. Kıyamet günü ise daha büyük bir belâdır ve daha da acıdır.
Yaşar Nuri Öztürk : Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat!


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}