» 54 / Kamer  35:

Kuran Sırası: 54
İniş Sırası: 37
Kamer Suresi = Ay Suresi
adini ilk ayetinde yer alan kamer kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55

54:35 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
bir ni'met olarak | -dan | katımız- | böyle | biz mükafatlandırırız | kimseyi | şükreden |

NAMT MN AND̃NÆ KZ̃LK NCZY MN ŞKR
niǎ'meten min ǐndinā keƶālike neczī men şekera

نِعْمَةً مِنْ عِنْدِنَا كَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ شَكَرَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. NAMT = niǎ'meten : bir ni'met olarak
2. MN = min : -dan
3. AND̃NÆ = ǐndinā : katımız-
4. KZ̃LK = keƶālike : böyle
5. NCZY = neczī : biz mükafatlandırırız
6. MN = men : kimseyi
7. ŞKR = şekera : şükreden
bir ni'met olarak | -dan | katımız- | böyle | biz mükafatlandırırız | kimseyi | şükreden |

[NAM] [] [AND̃] [] [CZY] [] [ŞKR]
NAMT MN AND̃NÆ KZ̃LK NCZY MN ŞKR

niǎ'meten min ǐndinā keƶālike neczī men şekera
نعمة من عندنا كذلك نجزي من شكر

[ن ع م] [] [ع ن د] [] [ج ز ي] [] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
نعمة ن ع م | NAM NAMT niǎ'meten bir ni'met olarak (As) a favor
من | MN min -dan from
عندنا ع ن د | AND̃ AND̃NÆ ǐndinā katımız- Us.
كذلك | KZ̃LK keƶālike böyle Thus
نجزي ج ز ي | CZY NCZY neczī biz mükafatlandırırız We reward
من | MN men kimseyi (one) who
شكر ش ك ر | ŞKR ŞKR şekera şükreden (is) grateful.
bir ni'met olarak | -dan | katımız- | böyle | biz mükafatlandırırız | kimseyi | şükreden |

[NAM] [] [AND̃] [] [CZY] [] [ŞKR]
NAMT MN AND̃NÆ KZ̃LK NCZY MN ŞKR

niǎ'meten min ǐndinā keƶālike neczī men şekera
نعمة من عندنا كذلك نجزي من شكر

[ن ع م] [] [ع ن د] [] [ج ز ي] [] [ش ك ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
نعمة ن ع م | NAM NAMT niǎ'meten bir ni'met olarak (As) a favor
Nun,Ayn,Mim,Te merbuta,
50,70,40,400,
N – accusative feminine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN min -dan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
عندنا ع ن د | AND̃ AND̃NÆ ǐndinā katımız- Us.
Ayn,Nun,Dal,Nun,Elif,
70,50,4,50,1,
N – genitive noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كذلك | KZ̃LK keƶālike böyle Thus
Kef,Zel,Lam,Kef,
20,700,30,20,
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
جار ومجرور
نجزي ج ز ي | CZY NCZY neczī biz mükafatlandırırız We reward
Nun,Cim,Ze,Ye,
50,3,7,10,
V – 1st person plural imperfect verb
فعل مضارع
من | MN men kimseyi (one) who
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
شكر ش ك ر | ŞKR ŞKR şekera şükreden (is) grateful.
Şın,Kef,Re,
300,20,200,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض

Konu Başlığı: [54:16-55] Kuran Anlaşılır Bir Mesajdır

Abdulbaki Gölpınarlı : Katımızdan bir nîmet olarak; işte böyle mükâfatlandırırız şükredeni.
Adem Uğur : Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.
Ahmed Hulusi : İndîmizden bir nimet olmak üzere. . . Şükredeni işte böyle cezalandırırız!
Ahmet Tekin : Tarafımızdan bir lütuf olarak kurtardık. Şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.
Ahmet Varol : Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte şükredeni böyle mükafatlandırırız.
Ali Bulaç : Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
Ali Fikri Yavuz : Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte (iman ve itaat etmek suretiyle nimetimize) şükür edeni, böyle mükâfatlandırırız.
Bekir Sadak : (34-35) Biz de uzerlerine tas yagdiran bir ruzgar gonderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarini, katimizdan bir nimet olarak seher vakti kurtardik. sukredene iste boyle mukafat veririz.
Celal Yıldırım : (34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız.
Diyanet İşleri : (34-35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Diyanet İşleri (eski) : (34-35) Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.
Diyanet Vakfi : (34-35) Biz de üstlerine taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik. Ancak Lût ailesi müstesna, katımızdan bir nimet olarak onları seher vaktinde kurtardık. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.
Edip Yüksel : Katımızdan bir iyilik olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Tarafımızdan bir nimet olarak! İşte şükredeni böyle karşılarız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Tarafımızdan bir ni'met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız
Fizilal-il Kuran : Tarafımızdan sunulmuş bir nimet olarak. Biz şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.
Gültekin Onan : Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
Hakkı Yılmaz : (34,35) "Biz onların üzerine ufak taş yağdıran bir fırtına gönderdik. Lût'un ailesi bundan ayrı tutuldu. Onları katımızdan bir nimet olarak seher vaktinde kurtardık; Biz kendisine verilen nimetlerin karşılığını ödeyen kimseyi böyle mükâfâtlandırırız. "
Hasan Basri Çantay : Tarafımızdan bir ni'met olarak. İşte şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.
Hayrat Neşriyat : (34-35) Şübhesiz ki biz, onların üzerine (taş yağdıran) bir kasırga gönderdik; ancak Lût âilesi müstesnâ. Tarafımızdan bir ni'met olarak onları (karısı hâriç) bir seher vaktinde kurtardık. İşte şükreden(ler)i böyle mükâfâtlandırırız!
İbni Kesir : Katımızdan bir nimet olarak. İşte Biz; şükredeni böyle mükafatlandırırız.
İskender Evrenosoğlu : Katımızdan bir ni'met olarak, şükreden kimseyi işte Biz, böyle mükâfatlandırırız.
Muhammed Esed : katımızdan bir nimet olarak; işte biz şükredenleri böyle ödüllendiririz.
Ömer Nasuhi Bilmen : Bizim tarafımızdan bir nîmet olarak, işte şükredeni öylece mükâfaatlandırırız.
Ömer Öngüt : Katımızdan bir rahmet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.
Şaban Piriş : Katımızdan bir nimet olarak. Şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.
Suat Yıldırım : (34-35) Biz de Lût’un ailesi dışında, hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Onları ise, tarafımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredenleri Biz böyle ödüllendiririz.
Süleyman Ateş : Katımızdan bir ni'met olarak. Biz şükredeni böyle mükâfâtlandırırız.
Tefhim-ul Kuran : Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
Ümit Şimşek : Bu ise katımızdan bir nimet idi. Şükredeni Biz böyle ödüllendiririz.
Yaşar Nuri Öztürk : Katımızdan bir nimet olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz biz.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}