» 54 / Kamer  36:

Kuran Sırası: 54
İniş Sırası: 37
Kamer Suresi = Ay Suresi
adini ilk ayetinde yer alan kamer kelimesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55

54:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve andolsun | onları uyarmıştı | bizim yakalamamıza karşı | fakat kuşku duydular | uyarılara karşı |

WLGD̃ ǼNZ̃RHM BŦŞTNÆ FTMÆRWÆ BÆLNZ̃R
veleḳad enƶerahum beTşetenā fetemārav bin-nuƶuri

وَلَقَدْ أَنْذَرَهُمْ بَطْشَتَنَا فَتَمَارَوْا بِالنُّذُرِ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLGD̃ = veleḳad : ve andolsun
2. ǼNZ̃RHM = enƶerahum : onları uyarmıştı
3. BŦŞTNÆ = beTşetenā : bizim yakalamamıza karşı
4. FTMÆRWÆ = fetemārav : fakat kuşku duydular
5. BÆLNZ̃R = bin-nuƶuri : uyarılara karşı
ve andolsun | onları uyarmıştı | bizim yakalamamıza karşı | fakat kuşku duydular | uyarılara karşı |

[] [NZ̃R] [BŦŞ] [MRY] [NZ̃R]
WLGD̃ ǼNZ̃RHM BŦŞTNÆ FTMÆRWÆ BÆLNZ̃R

veleḳad enƶerahum beTşetenā fetemārav bin-nuƶuri
ولقد أنذرهم بطشتنا فتماروا بالنذر

[] [ن ذ ر] [ب ط ش] [م ر ي] [ن ذ ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And certainly
أنذرهم ن ذ ر | NZ̃R ǼNZ̃RHM enƶerahum onları uyarmıştı he warned them
بطشتنا ب ط ش | BŦŞ BŦŞTNÆ beTşetenā bizim yakalamamıza karşı (of) Our seizure,
فتماروا م ر ي | MRY FTMÆRWÆ fetemārav fakat kuşku duydular but they disputed
بالنذر ن ذ ر | NZ̃R BÆLNZ̃R bin-nuƶuri uyarılara karşı the warnings.
ve andolsun | onları uyarmıştı | bizim yakalamamıza karşı | fakat kuşku duydular | uyarılara karşı |

[] [NZ̃R] [BŦŞ] [MRY] [NZ̃R]
WLGD̃ ǼNZ̃RHM BŦŞTNÆ FTMÆRWÆ BÆLNZ̃R

veleḳad enƶerahum beTşetenā fetemārav bin-nuƶuri
ولقد أنذرهم بطشتنا فتماروا بالنذر

[] [ن ذ ر] [ب ط ش] [م ر ي] [ن ذ ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And certainly
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
أنذرهم ن ذ ر | NZ̃R ǼNZ̃RHM enƶerahum onları uyarmıştı he warned them
,Nun,Zel,Re,He,Mim,
,50,700,200,5,40,
V – 3rd person masculine singular (form IV) perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بطشتنا ب ط ش | BŦŞ BŦŞTNÆ beTşetenā bizim yakalamamıza karşı (of) Our seizure,
Be,Tı,Şın,Te,Nun,Elif,
2,9,300,400,50,1,
N – accusative feminine noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم منصوب و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فتماروا م ر ي | MRY FTMÆRWÆ fetemārav fakat kuşku duydular but they disputed
Fe,Te,Mim,Elif,Re,Vav,Elif,
80,400,40,1,200,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالنذر ن ذ ر | NZ̃R BÆLNZ̃R bin-nuƶuri uyarılara karşı the warnings.
Be,Elif,Lam,Nun,Zel,Re,
2,1,30,50,700,200,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
جار ومجرور

Konu Başlığı: [54:16-55] Kuran Anlaşılır Bir Mesajdır

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki o, bizim helâkimizle korkutmuştu onları da onlar, bu korkutuşlardan şüpheye düşmüşlerdi.
Adem Uğur : Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki (Lût) onları şiddetle yakalamamız konusunda uyardı da, onlar uyarıcıları kuşkuyla karşıladılar!
Ahmet Tekin : Andolsun ki, Lût, bizim, kendilerini şiddetle sarsarak yakalayıp, cezalandıracağımız konusunda uyarmıştı. Fakat sorumluluk, hesap ve ceza konusundaki uyarılara kuşku ile baktılar.
Ahmet Varol : Andolsun ki (Lut) onları, bizim zorlu yakalamamıza karşı uyarmıştı. Ama onlar uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanladılar.
Ali Bulaç : Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanlamakta direttiler.
Ali Fikri Yavuz : And olsun ki, Lût, azabımızla onları korkutmuştu; fakat o ihtarları, şübhelenerek inkâr ettiler;
Bekir Sadak : Lut, and olsun ki, onlari Bizim yakalamamizla uyarmisti, ama onlar uyarmalari suphe ile karsiliyarak dinlemediler.
Celal Yıldırım : Ve and olsun ki, Lût, onları bizim şiddetli tutup kahretmemize karşı uyardı; ama onlar, bu uyarılarda şüphe edip inâdlarını sürdürdüler.
Diyanet İşleri : Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
Diyanet İşleri (eski) : Lut, and olsun ki, onları Bizim yakalamamızla uyarmıştı, ama onlar uyarmaları şüphe ile karşılayarak dinlemediler.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu tehditleri kuşkuyla karşıladılar.
Edip Yüksel : Onları bu yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ancak onlar uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki (Lut) tutuşumuzun şiddetini kendilerine ihtar da etmişti. Fakat o ihtarları kavga ve şüphe ile karşıladılar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Celâlim hakkı için satvetimizin şiddetini kendilerine ıhtar da etmiş idi, fakat o ıhtarları cidal ile karşıladılar
Fizilal-il Kuran : Lut onları bizim sillemiz konusunda uyarmıştı. Fakat, onlar bu uyarıları kuşku ile karşıladılar.
Gültekin Onan : Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanlamakta direttiler.
Hakkı Yılmaz : Andolsun Lût, onları Bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat onlar uyarıları kuşku ile karşıladılar
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki (Lût) onlara (kendilerini) azâb ile yakalayacağımızı da haber vermişdi. Fakat onlar bu korkutmaları şübhe ile tekzîb etdiler.
Hayrat Neşriyat : And olsun ki (Lût) onları (azabla) yakalamamıza karşı korkutmuştu; fakat (onlar) o korkutmalara karşı şübheye düştüler.
İbni Kesir : Andolsun ki; onlara, azab ile yakalayacağımızı da haber vermişti. Ama onlar bu uyarıları kuşku ile karşılayarak yalanladılar.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki, Lut (A.S), onları “şiddetli azabımızla yakalamamız” konusunda uyardı. Fakat onlar, bu uyarılardan şüphe ettiler.
Muhammed Esed : Aslında o, Bizim cezalandırma gücümüz konusunda onları uyarmıştı; ama onlar bu uyarılara hep şüpheyle baktılar,
Ömer Nasuhi Bilmen : Celâlim hakkı için onları satvetimizin şiddetiyle korkutmuş idi. Fakat onlar bu korkutuş ile şekk ve şüphede bulundular (onu tasdik etmediler).
Ömer Öngüt : Lut andolsun ki bizim yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarıları şüphe ile karşıladılar.
Şaban Piriş : Lût, onları şiddetli azabımız hakkında uyarmıştı. Ama onlar, uyarıları şüphe ile karşıladılar.
Suat Yıldırım : Lût onları Bizim yakalarından tutup azaba çarptıracağımızı söyleyerek tehdit etmişti. Ama onlar uyarmalara karşı şüpheye düştüler.
Süleyman Ateş : Lût, onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı, fakat uyarılara karşı kuşku duydular.
Tefhim-ul Kuran : Oysa andolsun, zorlu yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar, bu uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanlamakta direttiler.
Ümit Şimşek : Lût onları şiddetli azabımız hakkında uyarmıştı; fakat onlar uyarıları şüpheyle karşıladılar.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, Lût onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuşkulanıp çekişmişlerdi.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}