Ahmet Varol Meali |
|
1: Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. | |
2: Bir ayet (mucize) görseler yüz çevirir ve: 'Devam edegelen bir büyüdür' derler. | |
3: Yalanladı ve kendi arzularına uydular. Oysa her iş yerini bulacaktır. | |
4: Andolsun ki, onlara içinde (kendilerini sapıklıktan) alıkoyacak şeyler bulunan nice haberler geldi. | |
5: (Bunlar) üstün bir hikmettir. Ancak uyarılar yarar sağlamıyor. | |
6: O halde onlardan yüz çevir. O çağırıcının tanınmamış bir şeye çağıracağı gün: | |
7: Gözleri düşkün (zillet içinde), sanki yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar. | |
8: Çağırıcıya boyunlarını uzatıp koşarak. İnkar edenler: 'Bu zor bir gündür' derler. | |
9: Onlardan önce Nuh kavmi de yalanladı. Böylece kulumuzu yalanladılar ve: 'Delidir' dediler. O zorla (tebliğden) alıkonuldu. | |
10: Bunun üzerine o da: 'Ben yenik düştüm, yardım et!' diye Rabbine dua etti. | |
11: Biz de bardaktan boşanırcasına dökülen bir suyla göğün kapılarını açtık. | |
12: Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık. Böylece su(lar) takdir edilmiş bir iş için birleşti. | |
13: Onu (Nuh'u) da, (tahta) levhalardan ve çivilerden yapılmış olan (gemi)de taşıdık. | |
14: O (gemi) inkar edilen kişiye bir mükafat olarak gözlerimizin önünde akıp gidiyordu. | |
15: Andolsun ki, bunu bir ibret olarak bıraktık. Fakat öğüt alan var mı? | |
16: (Bakın) benim azabım ve uyarılarım nasılmış? | |
17: Andolsun ki, Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alan var mı? | |
18: Ad (kavmi) de yalanladı. İşte (bakın) benim azabım ve uyarılarım nasılmış? | |
19: Biz onların üzerlerine, (uğursuzluğu) süregiden bir uğursuz günde çok gürültülü bir fırtına gönderdik. | |
20: İnsanları söküp savuruyordu. Sanki onlar köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi (görünüyorlardı). | |
23: Semud da uyarıları yalanladı. | |
24: Dediler ki: 'Bizden olan bir insana mı uyacağız? O takdirde biz kesin sapıklık ve çılgınlık içinde (kalmış) oluruz. | |
25: Zikir (kitap, vahiy) aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır, o kendini beğenmiş yalancının biridir.' | |
26: Yarın kimin kendini beğenmiş yalancı olduğunu bilecekler. | |
27: Biz onlara bir imtihan olarak o dişi deveyi göndereceğiz. Sen onları gözetle ve sabret. | |
28: Onlara, suyun aralarında pay edildiğini haber ver. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun. | |
29: Onlar arkadaşlarını çağırdılar; o da bıçağını çekip deveyi kesti. | |
31: Biz onların üzerlerine bir tek çığlık gönderdik. Bunun üzerine ağılın çalı çırpısı gibi oldular. | |
33: Lut kavmi de uyarıları yalanladı. | |
34: Biz onların üzerlerine taş yağdıran bir fırtına gönderdik. Sadece Lut ailesi hariç. Onları bir seher vakti kurtardık. | |
35: Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte şükredeni böyle mükafatlandırırız. | |
36: Andolsun ki (Lut) onları, bizim zorlu yakalamamıza karşı uyarmıştı. Ama onlar uyarıları kuşkuyla karşılayıp yalanladılar. | |
37: Andolsun ki onlar onun konuklarına tecavüze kalkıştılar. Biz de gözlerini silme kör ettik. 'Şimdi tadın azabımı ve uyarılarımı.' | |
38: Andolsun ki, bir sabah erkenden kalıcı bir azap [1] üzerlerine çöküverdi. | |
39: İşte tadın azabımı ve uyarılarımı. | |
41: Andolsun ki, Firavun ailesine de uyarılar gelmişti. | |
42: Onlar ayetlerimizin tümünü yalanladılar. Biz de onları güçlü, kuvvetli olanın yakalayışıyla yakaladık. | |
43: Sizin kâfirleriniz onlardan daha hayırlı mıdırlar yoksa kitaplarda sizin için bir beraat mı var? | |
44: Yoksa: 'Biz yardımlaşma içindeki bir topluluğuz' mu diyorlar? | |
45: Yakında o topluluk bozulacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. | |
46: Daha doğrusu, asıl onlara vaadedilen (azab)ın geleceği vakit kıyamet saatidir. Kıyamet saati ise daha korkulu bir felakettir ve daha acıdır. | |
47: Şüphesiz suçlular bir sapıklık ve çılgınlık [2] içindedirler. | |
48: O gün yüzleri üstüne ateşe sürüklenecekler. 'Cehennemin dokunuşunu tadın.' | |
49: Doğrusu biz her şeyi bir ölçüyle [3] yarattık. | |
50: Bizim buyruğumuz sadece bir tektir. Bir göz kırpmak gibidir. | |
51: Andolsun sizin benzerlerinizi helak ettik. Fakat öğüt alan var mı? | |
52: İşledikleri her şey kitaplarda (yazılı)dır. | |
53: Küçük, büyük her şey satır satır (yazılmış)tır. | |
54: Şüphesiz takva sahipleri cennetlerde ve ırmak (kenarların)dadırlar. | |
55: Çok güçlü, geniş mülk sahibi (Allah)'ın huzurunda doğruluk makamındadırlar. | |