Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
1: Saat yaklaştı, Ay yarıldı. | |
2: Bir ayet/alâmet görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle diyorlar: "Sürüp giden bir büyüdür bu!" | |
3: Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye ve düzene bağlanmıştır. | |
4: Yemin olsun ki, onlara haberlerden, içinde ihtar, sakındırma ve tehdit bulunanı gelmiştir. | |
5: Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor. | |
6: O halde yüz çevir onlardan sen de; o çağırıcının alışılmadık/ürpertirci şeye çağırdığı günde, | |
7: Kaymış olarak gözleri, çıkarlar kabirlerden. Sanki çekirgelerdir, çıvgın mı çıvgın! | |
8: Boyunları büküktür çağıranın önünde. Derler ki o küfre saplananlar: "Çok zorlu bir gün bu!" | |
9: Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Yalanladılar kulumuzu ve "Mecnundur bu!" dediler. Ve durduruldu kulumuz. | |
10: Bunun üzerine yakardı Rabbine, "Yenilgiye uğradım işte, yardım et!" diye... | |
11: Biz de açtık gök kapılarını seller gibi akan bir su ile. | |
12: Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular. | |
13: Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde. | |
14: Akıp gidiyordu gözlerimizin önünde, bir ödül olarak nankörlüğe uğratılan kişi için. | |
15: Yemin olsun ki, biz onu bir ibret ve işaret olarak arkaya bıraktık. Yok mu araştırıp öğüt alacak? | |
16: Nasılmış benim azabım ve uyarılarım! | |
17: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?! | |
18: Âd da yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve uyarılarım! | |
19: Biz onların üzerine uğursuzluğu kesiksiz bir günde, dondurucu/uğultulu bir kasırga gönderdik. | |
20: İnsanları, köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu. | |
22: Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? | |
23: Semûd da uyarıları yalanlamıştı. | |
24: Şöyle demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz." | |
25: "Aramızdan öğüt ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir." | |
26: Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah! | |
27: Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret! | |
28: Suyun, aralarında bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış/içiş nöbetledir/içilecek her miktar hazırlanmıştır. | |
29: Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı. | |
31: Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar. | |
33: Lût kavmi de uyarıları yalanladı. | |
34: Biz de üzerlerine çakıl taşları fırlatan bir rüzgâr gönderdik. Sadece Lût'un ailesini, seher vakti kurtarmıştık, | |
35: Katımızdan bir nimet olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz biz. | |
36: Yemin olsun, Lût onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuşkulanıp çekişmişlerdi. | |
37: Yemin olsun, Lût'un misafirlerinden nefislerini tatmin etmek istemişlerdi de onların gözlerini silme kör etmiştik. Hadi, tadın azabımı ve uyarılarımı? | |
38: Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları. | |
39: Hadi, tadın azabımı ve uyarılarımı! | |
41: Yemin olsun, Firavun hanedanına da uyarılar gelmişti. | |
42: Ayetlerimizin tümünü yalanladılar da biz de onları onurlu ve güçlü birine yaraşır bir yakalayışla yakaladık. | |
43: Sizin kâfirleriniz, ötekilerden hayırlı mı? Yoksa zübürlerinde/kutsallaştırılmış hizip kitaplarında sizin için bir beraat/dokunulmazlık mı var? | |
44: Yoksa, "Biz, yardımlaşan/yenilmez bir topluluğuz" mu diyorlar? | |
45: O topluluk, bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. | |
46: Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat! | |
47: Kuşkusuz, suçlular, şaşkınlık ve çılgınlık içindedir. | |
48: O gün yüzleri üstüne ateşe sürüklenirler. "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!" | |
49: Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık. | |
50: Emrimiz bir tektir, bir göz kırpma gibidir. | |
51: Yemin olsun, biz sizin benzerlerinizi hep yok ettik. Fakat düşünen mi var? | |
52: Onların yapmış oldukları herşey defterlerdedir. | |
53: Küçük büyük tümü, satır satır yazılmıştır. | |
54: Korunup sakınanlar; bahçelerde, nehir kıyılarındadır. | |
55: Güçlü bir padişahın/bir Melîk'in katında, özü sözü birlere has oturma yerlerinde... | |