Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) Meali |
|
1: Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı. | |
2: Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve «süregelen bir büyüdür» derler. | |
3: Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır. | |
4: Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir. | |
5: Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor. | |
6: Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır. | |
7: Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler. | |
8: O çağırana koşarak, kâfirler: «Bu çetin bir gündür.» derler. | |
9: Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: «Cinlenmiştir.» dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı. | |
10: Bunun üzerine Rabbine: «Ben yenik düştüm, bana yardım et!» diyerek yalvardı. | |
11: Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık. | |
12: Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti. | |
13: Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık. | |
14: Nankörlük edilen (kulumuz)a bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu. | |
15: Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur? | |
16: Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)! | |
17: Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur? | |
18: Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu? | |
19: Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik. | |
20: (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu. | |
21: Nasılmış benim azabım ve uyarım? | |
23: Semûd da o uyarıları yalanladılar. | |
24: «Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz.» dediler. | |
25: «Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir» (dediler). | |
26: Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler. | |
27: Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol. | |
28: Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır. | |
29: Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti. | |
30: Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu. | |
31: Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler. | |
33: Lût kavmi de uyarıları yalanladı. | |
34: Biz de onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût ailesini seher vakti kurtardık, | |
35: Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız. | |
36: (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular, | |
37: Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. «Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!» (dedik). | |
38: Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı. | |
39: «Azabımı ve uyarılarımı tadın!» (dedik). | |
41: Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi. | |
42: Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. | |
43: Bu kıssalardan hisseye gelince; Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var? | |
44: Yoksa «Biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz.» mu diyorlar? | |
45: Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır. | |
46: Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır. | |
47: Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. | |
48: O gün yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler, «Cehennemin dokunuşunu tadın!» (denilecek). | |
49: Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık. | |
50: Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir. | |
51: Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur? | |
52: İşledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur. | |
53: Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır. | |
54: Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler. | |
55: Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar. | |