Edip Yüksel Meali |
|
1: Saat (dünyanın sonu) yaklaştı ve ay yarıldı. | |
2: Bir mucize görseler yüz çevirirler ve, 'Süregelen bir büyüdür' derler. | |
3: Yalanladılar; arzularına ve tümüyle statükoya uydular. | |
4: Oysa, kötülüklerini engelleyecek uyarılar dolu haberler kendilerine gelmiş bulunuyor. | |
5: Bu üstün bir hikmettir; ancak uyarılar yarar sağlamıyor. | |
6: Onlara aldırma; çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağıracağı gün, | |
7: Gözleri zillet içinde mezarlardan çıkarlar; tıpkı saçılmış çekirgeler gibi... | |
8: Çağırıcıya doğru koşarlarken, inkarcılar, 'Bu zorlu bir gündür,' derler. | |
9: Onlardan önce de Nuh'un halkı yalanlamıştı. Kulumuzu yalanlayıp, 'Delidir' dediler. Nitekim o engellendi. | |
10: Rabbini çağırdı, 'Ben yenildim; bana yardım et.' | |
11: Bunun üzerine göğün kapılarını boşanan sularla açtık. | |
12: Yerden de pınarlar fışkırttık. Nihayet sular, daha önce belirlenmiş seviyeye ulaştılar. | |
13: Onu ağaç lifleri ile (bağlanmış) kütükler üzerinde taşıdık. | |
14: Reddedilmiş olan kişiye bir ödül olarak gözetimimiz altında akıp gidiyordu. | |
15: Bunu bir ders olarak bıraktık. Öğüt alan yok mudur? | |
16: Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış! | |
17: Kuran'ı mesaj için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur? | |
18: Ad da yalanladı. Cezalandırmam ve uyarılarım nasılmış! | |
19: Uğursuzluk üstüne uğursuzluğa sahip bir günde üzerlerine vahşi bir rüzgar gönderdik. | |
20: İnsanları, sanki köklerinden koparılmış hurma kötükleriymiş gibi yıkıyordu. | |
23: Semud da uyarıları yalanladı. | |
24: Dediler ki, 'Bizden bir insana mı uyalım? O zaman biz sapar ve cehenneme gireriz.' | |
25: 'Mesaj aramızdan ona mı verildi? O, yalancı küstahın biridir.' | |
26: Yalancı küstahın kim olduğunu yarın öğreneceklerdir. | |
27: Deveyi bir sınav olarak göndereceğiz. Onları gözetle, sabırlı ol. | |
28: Onlara, suyun (deveyle) aralarında paylaşılacağını bildir. Her içim sırayla sunulacaktır. | |
29: Bir arkadaşlarını çağırdılar, o da çekip (deveyi) kesti. | |
31: Üzerlerine bir tek patlama gönderdik ve onlar ağılcının topladığı saman yığınına döndüler. | |
33: Lut halkı da uyarıları yalanlamıştı. | |
34: Üzerlerine taş yağdıran bir fırtına gönderdik, yalnız Lut'un ailesini seher vakti kurtardık. | |
35: Katımızdan bir iyilik olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz. | |
36: Onları bu yakalayışımıza karşı uyarmıştı; ancak onlar uyarıları kuşkuyla karşıladılar. | |
37: Onun konuklarına göz diktiler, biz de onları kör ettik. Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım. | |
38: Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı. | |
39: Azabımı ve uyarılarımı tadın bakalım. | |
41: Firavun'un erkanına da uyarıcılar gitmişti. | |
42: Tüm mucizelerimizi yalanladılar ve biz de onları En üstün ve her şeye gücü yetenin yakalayışı gibi yakaladık. | |
43: Sizin inkarcılarınız onlarınkinden daha mı iyi? Yoksa kitaplarda kendiniz için bir af ilanına mı rastladınız? | |
44: Yoksa, 'Biz, zafere ulaşacak bir cemaatiz' mi diyorlar? | |
45: O cemaat bozguna uğratılacak; dönüp kaçacaklar. | |
46: Saat onları beklemektedir, daha korkunç ve acıdır. | |
47: Suçlular bir sapıklık ve cehennem içindedir. | |
48: Yüzükoyun ateşe sürüklenecekleri gün: 'Cehennemin dokunuşunu tadın.' | |
49: Biz her şeyi belli bir ölçüyle yaratmışızdır. | |
50: Buyruğumuz göz kırpması gibi anidir. | |
51: Sizin benzerlerinizi yok etmiştik. Yok mu öğüt alan? | |
52: Tüm yaptıkları kitaplarda kayıtlıdır. | |
53: Küçük ve büyük hepsi yazılmıştır. | |
54: Erdemliler, cennetler (bahçeler) ve ırmaklar içindedir. | |
55: Güçlü Kralın yanında onurlu makamlardadırlar. | |