Abdulbaki Gölpınarlı : Kötülük sana gerek, gene de kötülük sana. | |
Adem Uğur : Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! | |
Ahmed Hulusi : Gereklidir sana, gerekli! | |
Ahmet Tekin : Cezalandırılacağın günler yaklaştı, iyice yaklaştı. | |
Ahmet Varol : (Azap ve helak) sana layıktır, sana layık olan işte budur; | |
Ali Bulaç : Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın. | |
Ali Fikri Yavuz : Azab olsun sana, (Ey Ebu Cehil), azab gerek!... | |
Bekir Sadak : Sana yaziklar olsun, yaziklar! | |
Celal Yıldırım : Yazıklar olsun sana yazıklar! | |
Diyanet İşleri : (34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir. | |
Diyanet İşleri (eski) : Sana yazıklar olsun, yazıklar! | |
Diyanet Vakfi : Lâyıktır (o azap) sana, lâyık! | |
Edip Yüksel : Sen bunu haketmişsin. | |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gerektir o bela sana, gerek. | |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O bela sana layıktır! | |
Elmalılı Hamdi Yazır : Gerektir sana o belâ gerek | |
Fizilal-il Kuran : Vay başına geleceklere! | |
Gültekin Onan : Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın. | |
Hakkı Yılmaz : (34,35) Yıkım çok yakın sana, hem de çok yakın! Yine, yıkım çok yakın sana, hem de çok yakın! | |
Hasan Basri Çantay : (Hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Çünkü (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın. | |
Hayrat Neşriyat : Sana daha lâyıktır (bu azab), daha lâyık! | |
İbni Kesir : Yazıklar olsun sana, yazıklar. | |
İskender Evrenosoğlu : Sana müstahaktır, bundan sonra müstahaktır (sen hakettin). | |
Muhammed Esed : (Ama ey insan, akibetin geliyor her dakika) yakınına, daha da yakınına, | |
Ömer Nasuhi Bilmen : Vay sana! Vay sana! | |
Ömer Öngüt : Gerektir o belâ sana gerek! | |
Şaban Piriş : -Belanı buldun, belanı! | |
Suat Yıldırım : Yazık sana yazık! | |
Süleyman Ateş : Yazık sana yazık! | |
Tefhim-ul Kuran : Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın. | |
Ümit Şimşek : Lâyıktır sana, lâyık! | |
Yaşar Nuri Öztürk : Çok uygundur sana bu bela, çok uygun! | |