Hakkı Yılmaz Meali |
|
1: Hayır, kıyâmet gününe kanıt gösteriyorum! | |
2: Hayır, çok kınayan o nefse de kanıt gösteriyorum! | |
3: O insan kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor? | |
4: Evet, Biz onun parmak uçlarını/ tüm organlarını düzenlemeye gücü yetenleriz! | |
5: "Aslında o insan, önünü; kalan ömrünü din-iman tanımayıp kötülüğe batmakla geçirmek istiyor: " | |
6: Soruyor: “Kıyâmet günü ne zamanmış?” | |
7: (7-10) İşte, göz şimşek gibi çaktığı, ay tutulduğu ve güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan, “Kaçış nereye/kaçacak yer neresi?” der. | |
11: Kesinlikle onun düşündüğü gibi değil! Sığınak diye bir şey yoktur. | |
12: O gün varıp durmak sadece Rabbinedir/ o gün varılıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. | |
13: O gün, o insan, önden yolladığı şeyler ve geriye bıraktığı şeyler ile haberdar edilir. | |
14: (14,15) Aslında insan, tüm mazeretlerini koysa da bile/tüm perdelerini koysa da bile kendi aleyhine iyi bir gözetmendir: “ | |
16: Onu çabuklaştırman için dilini ona hareket ettirme! | |
17: Kuşkusuz yaptıklarının-yapmadıklarının birleştirilmesi ve toplanması yalnızca Bizim üzerimizedir. | |
18: O hâlde Biz yaptıklarını-yapmadıklarını topladığımız zaman sen onun toplanmasını izle! | |
19: "Sonra, yaptıklarının-yapmadıklarının beyanı; kanıtlarıyla ortaya konması da sadece Bizim üzerimizedir.” " | |
20: (20,21) Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! İşin aslında siz, dünyayı seviyorsunuz ve âhireti bırakıyorsunuz. | |
22: "Yüzler var ki, o gün; o anda apaydınlıktır; " | |
23: "Rablerine nazar edicidirler; Rabblerinden nimet beklemektedirler. " | |
24: "Ve yüzler de var ki, o gün asıktırlar; " | |
25: zannederler ki kendilerine “Belkıran” yapılıyor. | |
26: (26-30) "Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Köprücük kemiklerine dayandığı, “Çare bulan kimdir!” denildiği ve can çekişen kişi bunun o ayrılık anı olduğunu anladığı ve bacak bacağa dolaştığı zaman; işte o gün sürülüp götürülmek, sadece Rabbinedir. " | |
31: Fakat o, ne onayladı, ne destekledi. | |
32: Fakat o, yalanladı ve geri durdu. | |
33: Sonra da gerine gerine yakınlarına gitti. | |
34: (34,35) Yıkım çok yakın sana, hem de çok yakın! Yine, yıkım çok yakın sana, hem de çok yakın! | |
36: Yoksa o insan başıboş bırakılacağını mı sanır? | |
37: O, ayarlanmış meniden bir nutfe değil miydi? | |
38: "Sonra bir embriyon idi de sonra onu oluşturmuş, sonra da düzene koymuştur; " | |
39: "ki ondan da iki eşi; erkek ve dişiyi var etmiştir. " | |
40: Peki, bütün bunları yapan, ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir? | |