» 27 / Neml  13:

Kuran Sırası: 27
İniş Sırası: 48
Neml Suresi = Karinca Suresi
ismini 18. ayetinde Hz. Süleyman’in ordusunu görünce yoldan çekilen karincalardan almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93

27:13 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ne zaman ki | onlara gelince | ayetlerimiz | açıkça görünen | dediler | bu | bir büyüdür | apaçık |

FLMÆ CÆÙTHM ËYÆTNÆ MBṦRT GÆLWÆ HZ̃Æ SḪR MBYN
felemmā cā'ethum āyātunā mubSiraten ḳālū hāƶā siHrun mubīnun

فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ ايَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُبِينٌ

Transcript Okunuş Türkçe
1. FLMÆ = felemmā : ne zaman ki
2. CÆÙTHM = cā'ethum : onlara gelince
3. ËYÆTNÆ = āyātunā : ayetlerimiz
4. MBṦRT = mubSiraten : açıkça görünen
5. GÆLWÆ = ḳālū : dediler
6. HZ̃Æ = hāƶā : bu
7. SḪR = siHrun : bir büyüdür
8. MBYN = mubīnun : apaçık
ne zaman ki | onlara gelince | ayetlerimiz | açıkça görünen | dediler | bu | bir büyüdür | apaçık |

[] [CYÆ] [ÆYY] [BṦR] [GWL] [] [SḪR] [BYN]
FLMÆ CÆÙTHM ËYÆTNÆ MBṦRT GÆLWÆ HZ̃Æ SḪR MBYN

felemmā cā'ethum āyātunā mubSiraten ḳālū hāƶā siHrun mubīnun
فلما جاءتهم آياتنا مبصرة قالوا هذا سحر مبين

[] [ج ي ا] [ا ي ي] [ب ص ر] [ق و ل] [] [س ح ر] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLMÆ felemmā ne zaman ki But when
جاءتهم ج ي ا | CYÆ CÆÙTHM cā'ethum onlara gelince came to them
آياتنا ا ي ي | ÆYY ËYÆTNÆ āyātunā ayetlerimiz Our Signs
مبصرة ب ص ر | BṦR MBṦRT mubSiraten açıkça görünen visible,
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler they said,
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu """This"
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüdür (is) a magic
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "manifest."""
ne zaman ki | onlara gelince | ayetlerimiz | açıkça görünen | dediler | bu | bir büyüdür | apaçık |

[] [CYÆ] [ÆYY] [BṦR] [GWL] [] [SḪR] [BYN]
FLMÆ CÆÙTHM ËYÆTNÆ MBṦRT GÆLWÆ HZ̃Æ SḪR MBYN

felemmā cā'ethum āyātunā mubSiraten ḳālū hāƶā siHrun mubīnun
فلما جاءتهم آياتنا مبصرة قالوا هذا سحر مبين

[] [ج ي ا] [ا ي ي] [ب ص ر] [ق و ل] [] [س ح ر] [ب ي ن]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLMÆ felemmā ne zaman ki But when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
جاءتهم ج ي ا | CYÆ CÆÙTHM cā'ethum onlara gelince came to them
Cim,Elif,,Te,He,Mim,
3,1,,400,5,40,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
آياتنا ا ي ي | ÆYY ËYÆTNÆ āyātunā ayetlerimiz Our Signs
,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
,10,1,400,50,1,
N – nominative feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
مبصرة ب ص ر | BṦR MBṦRT mubSiraten açıkça görünen visible,
Mim,Be,Sad,Re,Te merbuta,
40,2,90,200,400,
N – accusative feminine indefinite (form IV) active participle
اسم منصوب
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu """This"
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüdür (is) a magic
Sin,Ha,Re,
60,8,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
مبين ب ي ن | BYN MBYN mubīnun apaçık "manifest."""
Mim,Be,Ye,Nun,
40,2,10,50,
ADJ – nominative masculine indefinite (form IV) active participle
صفة مرفوعة

Konu Başlığı: [27:7-14] Musa

Abdulbaki Gölpınarlı : Delillerimiz, gözle görünür bir sûrette onlara gösterilince bu, apaçık bir büyü dediler.
Adem Uğur : Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
Ahmed Hulusi : Mucizelerimiz apaçık onlara geldiğinde: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.
Ahmet Tekin : Mûcizelerimiz, onların gözleri önüne serilince: 'Bu aklı etki altına alan apaçık bir sihirdir' dediler.
Ahmet Varol : Onlara ayetlerimiz açık olarak gelince: 'Bu apaçık bir büyüdür' dediler.
Ali Bulaç : Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür."
Ali Fikri Yavuz : Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler.
Bekir Sadak : Ayetlerimiz gozlerinin onune serilince: «Bu apacik bir sihirdir» dediler.
Celal Yıldırım : Mu'cize ve belgelerimiz onların gözleri önüne acık biçimde sergilenerek gelince, «bu açık bir sihirdir» dediler.
Diyanet İşleri : Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler.
Diyanet Vakfi : Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.
Edip Yüksel : Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, 'Bu apaçık bir büyüdür,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, «Bu apaçık bir sihirdir» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Bu şekilde ayetlerimiz, hakikatı gözlerine sokarak onlara vardığı vakit: «Bu apaçık bir büyüdür!» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu suretle âyetlerimiz hakıkati gözlerine sokarak vardığı vakıt onlara bu apaçık bir sihir dediler
Fizilal-il Kuran : Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince «Bu apaçık bir büyüdür» dediler.
Gültekin Onan : Ayetlerimiz onlara gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu apaçık olan bir büyüdür."
Hakkı Yılmaz : Sonra da âyetlerimiz/alâmetlerimiz/göstergelerimiz onlara parlak bir şekilde gelince, “Bu apaçık bir göz boyama, insan kandırmadır” dediler.
Hasan Basri Çantay : Vaktaki âyetlerimiz böyle parlak (ve vazıh) olarak onlara geldi, «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.
Hayrat Neşriyat : İşte mu'cizelerimiz onlara (hakikati) açıkça gösterir bir şekilde gelince: 'Bu apaçık bir sihirdir' dediler.
İbni Kesir : Ayetlerimiz böyle vazıh olarak onlara gelince; bu, apaçık bir büyüdür, dediler.
İskender Evrenosoğlu : Âyetlerimiz onlara görünür olduğu zaman; "Bu apaçık bir sihirdir." dediler.
Muhammed Esed : Fakat onlara gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: "Bu apaçık bir büyü!" dediler;
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, onlara âyetlerimizi, vazihen, (tarik-i hidâyeti gösterir bir halde) geldi. Dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden ibarettir.»
Ömer Öngüt : Açıkça görünen âyetlerimiz onlara gelince: “Bu apaçık bir sihirdir. ” dediler.
Şaban Piriş : Nitekim ayetlerimiz, gözleriyle görecekleri şekilde, kendilerine gelince: - Bu, apaçık bir sihirdir! dediler.
Suat Yıldırım : Mûcize ve belgelerimiz bütün aydınlığıyla apaçık olarak onlara geldiğinde: "Bu besbelli bir büyü!" dediler.
Süleyman Ateş : Onlara açıkça görünen âyetlerimiz gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: «Bu, apaçık olan bir büyüdür.»
Ümit Şimşek : Fakat gözleriyle gördükleri âyetlerimiz kendilerine geldiğinde, onlar yine 'Bu apaçık bir büyü' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}