» 25 / Furkân  45:

Kuran Sırası: 25
İniş Sırası: 42
Furkan Suresi = Furkan Suresi
ismini 1. ayetinde geçen hakki batildan ayiran manasindaki Furkan kelimesinden alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77

25:45 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
| görmedin mi? | | Rabbini | nasıl? | uzattı | gölgeyi | ve şayet | dileseydi | onu yapardı | durgun | sonra | kıldık | güneşi | ona | bir delil |

ǼLM TR ÎL RBK KYF MD̃ ÆLƵL WLW ŞÆÙ LCALH SÆKNÆ S̃M CALNÆ ÆLŞMS ALYH D̃LYLÆ
elem tera ilā rabbike keyfe medde Z-Zille velev şā'e leceǎlehu sākinen ṧumme ceǎlnā ş-şemse ǎleyhi delīlen

أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا

Transcript Okunuş Türkçe
1. ǼLM = elem :
2. TR = tera : görmedin mi?
3. ÎL = ilā :
4. RBK = rabbike : Rabbini
5. KYF = keyfe : nasıl?
6. MD̃ = medde : uzattı
7. ÆLƵL = Z-Zille : gölgeyi
8. WLW = velev : ve şayet
9. ŞÆÙ = şā'e : dileseydi
10. LCALH = leceǎlehu : onu yapardı
11. SÆKNÆ = sākinen : durgun
12. S̃M = ṧumme : sonra
13. CALNÆ = ceǎlnā : kıldık
14. ÆLŞMS = ş-şemse : güneşi
15. ALYH = ǎleyhi : ona
16. D̃LYLÆ = delīlen : bir delil
| görmedin mi? | | Rabbini | nasıl? | uzattı | gölgeyi | ve şayet | dileseydi | onu yapardı | durgun | sonra | kıldık | güneşi | ona | bir delil |

[] [RÆY] [] [RBB] [KYF] [MD̃D̃] [ƵLL] [] [ŞYÆ] [CAL] [SKN] [] [CAL] [ŞMS] [] [D̃LL]
ǼLM TR ÎL RBK KYF MD̃ ÆLƵL WLW ŞÆÙ LCALH SÆKNÆ S̃M CALNÆ ÆLŞMS ALYH D̃LYLÆ

elem tera ilā rabbike keyfe medde Z-Zille velev şā'e leceǎlehu sākinen ṧumme ceǎlnā ş-şemse ǎleyhi delīlen
ألم تر إلى ربك كيف مد الظل ولو شاء لجعله ساكنا ثم جعلنا الشمس عليه دليلا

[] [ر ا ي] [] [ر ب ب] [ك ي ف] [م د د] [ظ ل ل] [] [ش ي ا] [ج ع ل] [س ك ن] [] [ج ع ل] [ش م س] [] [د ل ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ألم | ǼLM elem Do you not
تر ر ا ي | RÆY TR tera görmedin mi? see
إلى | ÎL ilā [to]
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbike Rabbini your Lord
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl? how
مد م د د | MD̃D̃ MD̃ medde uzattı He extends
الظل ظ ل ل | ƵLL ÆLƵL Z-Zille gölgeyi the shadow?
ولو | WLW velev ve şayet And if
شاء ش ي ا | ŞYÆ ŞÆÙ şā'e dileseydi He willed,
لجعله ج ع ل | CAL LCALH leceǎlehu onu yapardı surely He (could) have made it
ساكنا س ك ن | SKN SÆKNÆ sākinen durgun stationary.
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
جعلنا ج ع ل | CAL CALNÆ ceǎlnā kıldık We made
الشمس ش م س | ŞMS ÆLŞMS ş-şemse güneşi the sun
عليه | ALYH ǎleyhi ona for it
دليلا د ل ل | D̃LL D̃LYLÆ delīlen bir delil an indication.
| görmedin mi? | | Rabbini | nasıl? | uzattı | gölgeyi | ve şayet | dileseydi | onu yapardı | durgun | sonra | kıldık | güneşi | ona | bir delil |

[] [RÆY] [] [RBB] [KYF] [MD̃D̃] [ƵLL] [] [ŞYÆ] [CAL] [SKN] [] [CAL] [ŞMS] [] [D̃LL]
ǼLM TR ÎL RBK KYF MD̃ ÆLƵL WLW ŞÆÙ LCALH SÆKNÆ S̃M CALNÆ ÆLŞMS ALYH D̃LYLÆ

elem tera ilā rabbike keyfe medde Z-Zille velev şā'e leceǎlehu sākinen ṧumme ceǎlnā ş-şemse ǎleyhi delīlen
ألم تر إلى ربك كيف مد الظل ولو شاء لجعله ساكنا ثم جعلنا الشمس عليه دليلا

[] [ر ا ي] [] [ر ب ب] [ك ي ف] [م د د] [ظ ل ل] [] [ش ي ا] [ج ع ل] [س ك ن] [] [ج ع ل] [ش م س] [] [د ل ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ألم | ǼLM elem Do you not
,Lam,Mim,
,30,40,
INTG – prefixed interrogative alif
NEG – negative particle
الهمزة همزة استفهام
حرف نفي
تر ر ا ي | RÆY TR tera görmedin mi? see
Te,Re,
400,200,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
إلى | ÎL ilā [to]
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
ربك ر ب ب | RBB RBK rabbike Rabbini your Lord
Re,Be,Kef,
200,2,20,
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl? how
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
مد م د د | MD̃D̃ MD̃ medde uzattı He extends
Mim,Dal,
40,4,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
الظل ظ ل ل | ƵLL ÆLƵL Z-Zille gölgeyi the shadow?
Elif,Lam,Zı,Lam,
1,30,900,30,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
ولو | WLW velev ve şayet And if
Vav,Lam,Vav,
6,30,6,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
شاء ش ي ا | ŞYÆ ŞÆÙ şā'e dileseydi He willed,
Şın,Elif,,
300,1,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
لجعله ج ع ل | CAL LCALH leceǎlehu onu yapardı surely He (could) have made it
Lam,Cim,Ayn,Lam,He,
30,3,70,30,5,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل ماض والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ساكنا س ك ن | SKN SÆKNÆ sākinen durgun stationary.
Sin,Elif,Kef,Nun,Elif,
60,1,20,50,1,
N – accusative masculine indefinite active participle
اسم منصوب
ثم | S̃M ṧumme sonra Then
Se,Mim,
500,40,
CONJ – coordinating conjunction
حرف عطف
جعلنا ج ع ل | CAL CALNÆ ceǎlnā kıldık We made
Cim,Ayn,Lam,Nun,Elif,
3,70,30,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
الشمس ش م س | ŞMS ÆLŞMS ş-şemse güneşi the sun
Elif,Lam,Şın,Mim,Sin,
1,30,300,40,60,
"N – accusative feminine noun → Sun"
اسم منصوب
عليه | ALYH ǎleyhi ona for it
Ayn,Lam,Ye,He,
70,30,10,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
دليلا د ل ل | D̃LL D̃LYLÆ delīlen bir delil an indication.
Dal,Lam,Ye,Lam,Elif,
4,30,10,30,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب

Konu Başlığı: [25:45-54] Tanrı'nın Sayısız Nimetleri

Abdulbaki Gölpınarlı : Rabbinin işini görmedin mi? Nasıl da gölgeyi uzattı, dileseydi onu sâkin eder, uzatıp kısaltmazdı; elbette, sonra güneşi, delîl ettik gölgeye.
Adem Uğur : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.
Ahmed Hulusi : Görmedin mi Rabbini, (Hakikat güneşi tam yükselmemişken) gölgeyi (benliği) nasıl uzattı? Eğer dileseydi onu elbette sakin (hareketsiz, sürekli) kılardı. . . Sonra, Güneş'i (hakikatin farkındalığını) ona delil kıldık.
Ahmet Tekin : Rabbinin, gölgeyi nasıl uzattığını, koyulaştırdığını düşünmüyor musun? Eğer Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, onun kesinlikle bir kararda, sabit bir halde durmasını planlayabilirdi. Dahası var! Güneşin gölgeyle irtibatını nasıl planladığımıza bakmıyor musun?
Ahmet Varol : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? İsteseydi onu durgun kılardı. Sonra güneşi onun üzerine delil kıldık.
Ali Bulaç : Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.
Ali Fikri Yavuz : Rabbinin kudretine bakmaz mısın (fecirle güneşin doğuşu arasında) gölgeyi nasıl yayıyor? (Ne karanlık var, ne de aydınlık). Dileseydi, o gölgeyi devamlı ve sabit yapardı (onu güneşle gidermezdi). Sonra biz, güneşi de, o gölge üzerine bir delil yaptık (güneşin varlığından gölge bilinir).
Bekir Sadak : (45-46) Rabbinin golgeyi nasil uzattigini gormez misin? Isteseydi onu durdururdu. Sonra Biz gunesi, ona delil kilip yavas yavas Kendimize cekmisizdir.
Celal Yıldırım : Rabbin (kurduğu düzen, koyduğu kanun uyarınca) gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Dileseydi onu yerinde sakin bırakırdı. Sonra biz güneşi ona sebep ve delil yaptık.
Diyanet İşleri : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı. Sonra biz güneşi gölgeye delil kıldık.
Diyanet İşleri (eski) : (45-46) Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz güneşi, ona delil kılıp yavaş yavaş kendimize çekmişizdir.
Diyanet Vakfi : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.
Edip Yüksel : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığına dikkat ettin mi? Nitekim dileseydi onu hareketsiz de yapardı. Nitekim, güneşi ona delil kıldık (gölgenin varlığını ışığa bağlı kıldık).
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kılardı. Sonra biz güneşi, ona (gölgeye) delil kılmışızdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Rabbinin gölgeyi nasıl uzatmakta olduğunu görmedin mi? Dileseydi elbette onu hareketsiz de kılardı. Sonra Biz güneşi ona nasıl delil kılmışız?
Elmalılı Hamdi Yazır : Bakmaz mısın rabbına? Gölgeyi nasıl uzatmakta? Dilese idi elbet onu sâkin de kılardı, sonra nasıl Güneşi, ona delil kılmışız?
Fizilal-il Kuran : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? Eğer dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra da güneşi onun belirleyici göstergesi yaptık.
Gültekin Onan : Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.
Hakkı Yılmaz : (45,46) Rabbinin o gölgeyi nasıl uzatmış olduğuna bakmadın mı? Dileseydi onu elbet hareketsiz de yapardı. Sonra Biz güneşi, ona delil yaptık. Sonra da onu kolay bir çekişle Kendimize doğru çektik.
Hasan Basri Çantay : Rabbin (in sun'un) a bir bakmadın mı? Gölgeyi nasıl uzat (ıb yay) mışdır O? Eğer dileseydi onu elbet sakin de kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delîl yapmışızdır.
Hayrat Neşriyat : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi onu elbette sâbit kılardı. Sonra (biz) güneşi onun üzerine bir delil (o gölgenin sebebi) kıldık.
İbni Kesir : Görmedin mi; Rabbın, gölgeyi nasıl uzatmıştır. İsteseydi onu durdururdu. Sonra Biz, güneşi ona delil kıldık.
İskender Evrenosoğlu : Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzattı? Eğer dileseydi elbette onu, sakin (sabit) kılardı. Sonra da Güneş'i ona (gölgeye) delil (yol gösteren) kıldı.
Muhammed Esed : Görmez misin (ey insanoğlu), Rabbin gölgeyi (akşama doğru) nasıl uzatıyor; eğer dileseydi, hiç şüphesiz onu olduğu gibi bırakırdı; fakat sonra gölgeye güneşi yol gösterici kılmışızdır;
Ömer Nasuhi Bilmen : Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzatmıştır? Eğer dileyecek olsa idi onu elbette sakin kılardı. Sonra güneşi gölge üzerine bir delil kıldık.
Ömer Öngüt : Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzattı? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi o gölgeye delil kıldık.
Şaban Piriş : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? İsteseydi onu durdururdu. Güneşi ona kılavuz yaptık.
Suat Yıldırım : (45-46) Bakmaz mısın Rabbin gölgeyi nasıl uzatıyor? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş’i ona delil kılıyoruz? Sonra da nasıl tutup onu azar azar Kendimize doğru dilediğimiz yere alıyoruz.
Süleyman Ateş : Rabbini görmedin mi gölgeyi nasıl uzattı? Dileseydi, onu durgun yapardı. Sonra nasıl güneşi ona delil kıldık (gölgenin görünmesini, ışığa bağlı kıldık)?
Tefhim-ul Kuran : Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır.
Ümit Şimşek : Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Dileseydi onu hareketsiz kılardı. Biz güneşi ona yol gösterici yapmış bulunuyoruz.
Yaşar Nuri Öztürk : Görmedin mi Rabbini, nasıl uzatmıştır gölgeyi? Eğer dileseydi, onu elbette hareketsiz kılardı. Sonra nasıl Güneş'i ona delil yapmışız!


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}