CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
أرسلناك
ر س ل | RSL
ǼRSLNÆK
erselnāke
biz seni göndermedik
We sent you
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,Kef, ,200,60,30,50,1,20,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 2nd person masculine singular object pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إلا
|
ÎLÆ
illā
dışında
except
,Lam,Elif, ,30,1,
RES – restriction particle أداة حصر
مبشرا
ب ش ر | BŞR
MBŞRÆ
mubeşşiran
müjdeleyici olmak
(as) a bearer of glad tidings
Mim,Be,Şın,Re,Elif, 40,2,300,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form II) active participle اسم منصوب
ونذيرا
ن ذ ر | NZ̃R
WNZ̃YRÆ
ve neƶīran
ve uyarıcı
and a warner.
Vav,Nun,Zel,Ye,Re,Elif, 6,50,700,10,200,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) N – accusative masculine indefinite noun الواو عاطفة اسم منصوب
Konu Başlığı: [25:55-59] Peygamberler ve Veliler Ölüdürler
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve biz seni, ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik.
Adem Uğur : (Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ahmed Hulusi : Biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak irsâl ettik.
Ahmet Tekin : Biz seni ancak rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici; sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirip gönderdik.
Ahmet Varol : Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ali Bulaç : Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.
Ali Fikri Yavuz : Halbuki biz, seni ancak, müminlere bir müjdeci, kâfirlere bir korkutucu olarak gönderdik.
Bekir Sadak : Biz seni sadece mujdeci ve uyarici olarak gonderdik.
Celal Yıldırım : Biz seni ancak (rahmet, gufran ve ebedî saadet) müjdecisi ve (eğri yolun felâkete, bedbahtlığa gittiğini bildiren) uyarıcı olarak gönderdik.
Diyanet İşleri : Biz, seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.