Ahmed Hulusi : Ashab-ı Yemîn (sağcılar, iman edenler) ne ashab-ı yemîndir!
Ahmet Tekin : Sağduyulu hareket ederek Allah’ın kitabına iman edip hayata geçirenler, birbirlerine, sabrederek mücadeleyi, merhametli davranmayı tavsiye edenler, güçlü hale gelenler, hayırlı sonuca kavuşanlar! Ne mutlu, sağduyulu hareket edip hayırlı sonuca kavuşanlara!
Ahmet Varol : Sağ ashabı ne (mutludurlar) o sağ ashabı!
Ali Bulaç : "Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."
Ali Fikri Yavuz : Sağcılar (amel defterleri sağ ellerine verilenler), ne mutlu sağcılar!...
Bekir Sadak : Defterleri sagdan verilenler; ne mutlu o sagcilara!
Celal Yıldırım : Meymenetliler, ne mutludur meymenetliler!.
Diyanet İşleri : Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!
Diyanet İşleri (eski) : (27-34) Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan sular kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasında; yüksek döşekler üzerindedirler.
Fizilal-il Kuran : Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!
Gültekin Onan : 'Ashab-ı Yemin', ne (kutludur o) 'Ashab-ı Yemin'.
Hakkı Yılmaz : (27-34) "Ve sağın yaranı, nedir o sağın yaranı! Onlar, dikensiz kirazlar, meyve dizili muzlar/akasyalar, uzamış gölgeler, fışkıran su, kesilmeyen; tükenmeyen ve yasaklanmayan birçok meyveler ve yükseltilmiş döşekler içindedirler. "