Adem Uğur Meali |
|
1: Kıyamet koptuğu zaman, | |
2: Ki onun oluşunu yalanlayacak hiçbir kimse yoktur; | |
3: O, alçaltıcı, yükselticidir. | |
4: Yer şiddetle sarsıldığı, | |
5: Dağlar parçalandığı, | |
6: Dağılıp toz duman haline geldiği, | |
7: Ve sizler de üç sınıf olduğunuz zaman, | |
8: Sağdakiler, ne mutlu o sağdakilere! | |
9: Soldakiler, ne bahtsızdırlar onlar! | |
10: (Hayırda) önde olanlar, (ecirde de) öndedirler. | |
11: İşte bunlar, (Allah'a) en yakın olanlardır, | |
12: Naîm cennetlerinde. | |
13: (Onların) çoğu önceki ümmetlerden, | |
14: Birazı da sonrakilerdendir. | |
15: Cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler, | |
16: Onların üzerlerinde karşılıklı olarak oturup yaslanırlar. | |
17: Çevrelerinde, (hizmet için) ölümsüz gençler dolaşır; | |
18: Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. | |
19: Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. | |
20: (Onlara) beğendikleri meyveler, | |
21: Canlarının çektiği kuş etleri, | |
22: İri gözlü hûriler, | |
23: Saklı inciler gibi. | |
24: Yaptıklarına karşılık olarak (verilir). | |
25: Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler. | |
26: Söylenen, yalnızca "selâm, selâm" dır. | |
28: Düzgün kiraz ağacı, | |
29: Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları, | |
30: Uzamış gölgeler, | |
31: Çağlayarak akan sular, | |
32: Sayısız meyveler içindedirler; | |
33: Tükenmeyen ve yasaklanmayan. | |
34: Ve kabartılmış döşekler üstündedirler. | |
35: Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık. | |
36: Onları, bâkireler kıldık. | |
37: Eşlerine düşkün ve yaşıt. | |
38: Bütün bunlar sağdakiler içindir.. | |
39: Bunların birçoğu önceki ümmetlerdendir. | |
40: Birçoğu da sonrakilerdendir. | |
41: Soldakiler; ne yazık o soldakilere! | |
42: İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde, | |
43: Kapkara dumandan bir gölge altındadırlar; | |
44: Serin ve hoş olmayan. | |
45: Çünkü onlar bundan önce varlık içinde sefahete dalmışlardı. | |
46: Büyük günahı işlemekte direnir dururlardı. | |
47: Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz? | |
48: Önceki atalarımız da mı? | |
49: De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler, | |
50: Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır! | |
51: Sonra siz ey sapıklar, yalancılar! | |
52: Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. | |
53: Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. | |
54: Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. | |
55: Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. | |
56: İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur! | |
57: Sizi biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi? | |
58: Söyleyin öyleyse, (rahimlere) döktüğünüz meni nedir? | |
59: Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? | |
60: Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve biz, önüne geçilebileceklerden değiliz. | |
61: Böylece sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (ölümü takdir ettik). | |
62: Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi? | |
63: Şimdi bana, ektiğinizi haber verin. | |
64: Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? | |
65: Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. | |
66: Doğrusu borç altına girdik. | |
67: Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz). | |
68: Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? | |
69: Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? | |
70: Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi? | |
71: Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi, | |
72: Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? | |
73: Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık. | |
74: Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et. | |
75: Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, | |
76: Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir. | |
77: Şüphesiz bu, değerli bir Kur'an'dır, | |
78: Korunmuş bir kitaptır. | |
79: Ona ancak temizlenenler dokunabilir. | |
80: O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir. | |
81: Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz? | |
82: Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz? | |
83: Hele can boğaza dayandığı zaman, | |
84: O vakit siz bakar durursunuz. | |
85: (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz. | |
86: Madem ki ceza görmeyecekmişsiniz, | |
87: Onu (canı) geri çevirsenize, şayet iddianızda doğru iseniz! | |
88: Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise, | |
89: Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. | |
90: Eğer o sağdakilerden ise, | |
91: Ey sağdaki! Sana selam olsun! | |
92: Ama yalanlayıcı sapıklardan ise, | |
93: İşte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır! | |
94: Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır. | |
95: Şüphesiz ki bu, kesin gerçektir. | |
96: Öyleyse ulu Rabbinin adını tenzih ile an. | |