Diyanet İşleri Meali |
|
1: (1-2) Kesin gerçekleşecek (olan Kıyamet) koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır. | |
3: (3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. | |
8: Ahiret mutluluğuna erenler var ya; ne mutlu kimselerdir! | |
9: Kötülüğe batanlara gelince; ne mutsuz kimselerdir! | |
10: (10-11) (İman ve amelde) öne geçenler ise (Ahirette de) öne geçenlerdir. İşte onlar (Allah’a) yaklaştırılmış kimselerdir. | |
12: Onlar, Naîm cennetlerindedirler. | |
13: (13-14) Onların çoğu öncekilerden, azı da sonrakilerdendir. | |
15: (15-16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler. | |
17: (17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. | |
22: (22-23) Onlar için saklı inciler gibi, iri gözlü huriler de vardır. | |
24: (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir mükâfat olarak (verilir.) | |
25: Orada ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir şey işitirler. | |
26: Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler. | |
27: Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir! | |
28: (28-34) (Onlar), dikensiz sidir ağaçları ve meyveleri küme küme dizili muz ağaçları altında, yayılmış sürekli bir gölgede, çağlayan bir su başında, tükenmeyen ve yasaklanmayan çok çeşitli meyveler içinde ve yüksek döşekler üzerindedirler. | |
35: Biz onları (hurileri) yepyeni bir yaratılışta yarattık. | |
36: (36-38) Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık. | |
39: (39-40) Bunların birçoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir. | |
41: Kötülüğe batanlar ise ne mutsuz kimselerdir! | |
42: (42-44) Onlar, iliklere işleyen bir ateş ve bir kaynar su içindedirler. Ne serin ve ne de yararlı olan zifirî bir gölge içinde!. | |
45: Çünkü onlar, bundan önce (dünyada varlık içinde) sefahata dalmış ve azgın kimselerdi. | |
46: Büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. | |
47: Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?” | |
48: “Evvelki atalarımız da mı?” | |
49: (49-50) De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” | |
51: (51-52) Sonra siz ey haktan sapan yalanlayıcılar! Mutlaka (cehennemde) bir ağaçtan, zakkumdan yiyeceksiniz. | |
53: Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. | |
54: Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. | |
55: Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. | |
56: İşte bu hesap ve ceza gününde onlara ziyafetleridir. | |
57: Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz? | |
58: Attığınız o meniye ne dersiniz?! | |
59: Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz? | |
60: (60-61) Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. | |
62: Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O hâlde düşünseniz ya! | |
63: Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! | |
64: Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? | |
65: Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde şöyle geveleyip dururdunuz: | |
66: “Muhakkak biz çok ziyandayız!” | |
67: “Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!” | |
68: İçtiğiniz suya ne dersiniz?! | |
69: Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? | |
70: Dileseydik onu acı bir su yapardık. O hâlde şükretseydiniz ya!. | |
71: Tutuşturduğunuz ateşe ne dersiniz?! | |
72: Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? | |
73: Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık. | |
74: O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt). | |
75: (75-76) Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, -eğer bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir- | |
77: O, elbette değerli bir Kur’an’dır. | |
78: Korunmuş bir kitaptadır. | |
79: Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. | |
80: Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir. | |
81: (81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz? | |
83: Can boğaza geldiğinde, onu geri döndürsenize! | |
84: Oysa siz o zaman bakıp durursunuz. | |
85: Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz. | |
86: (86-87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize! | |
88: (88-89) Fakat (ölen kişi) Allah’a yakın kılınmışlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır. | |
90: (90-91) Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, “Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!” denir. | |
92: (92-93) Ama haktan sapan yalancılardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır. | |
94: Bir de cehenneme atılma vardır. | |
95: Şüphesiz bu, kesin gerçektir. | |
96: Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et. | |