» 43 / Zuhruf  30:

Kuran Sırası: 43
İniş Sırası: 63
Zuhruf Suresi = Mücevher/Gösteris-Süsler Suresi
ismini 35. ayetinde Allah’in verdigi ifade edilen altin-gümüs gibi süslerin sadece bu dünya hayatinin mali oldugunun ifade edilmesinden almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89

43:30 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
fakat | onlara gelince | gerçek | dediler | bu | büyüdür | ve elbette biz | onu | tanımayız |

WLMÆ CÆÙHM ÆLḪG GÆLWÆ HZ̃Æ SḪR WÎNÆ BH KÆFRWN
velemmā cā'ehumu l-Haḳḳu ḳālū hāƶā siHrun ve innā bihi kāfirūne

وَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِ كَافِرُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLMÆ = velemmā : fakat
2. CÆÙHM = cā'ehumu : onlara gelince
3. ÆLḪG = l-Haḳḳu : gerçek
4. GÆLWÆ = ḳālū : dediler
5. HZ̃Æ = hāƶā : bu
6. SḪR = siHrun : büyüdür
7. WÎNÆ = ve innā : ve elbette biz
8. BH = bihi : onu
9. KÆFRWN = kāfirūne : tanımayız
fakat | onlara gelince | gerçek | dediler | bu | büyüdür | ve elbette biz | onu | tanımayız |

[] [CYÆ] [ḪGG] [GWL] [] [SḪR] [] [] [KFR]
WLMÆ CÆÙHM ÆLḪG GÆLWÆ HZ̃Æ SḪR WÎNÆ BH KÆFRWN

velemmā cā'ehumu l-Haḳḳu ḳālū hāƶā siHrun ve innā bihi kāfirūne
ولما جاءهم الحق قالوا هذا سحر وإنا به كافرون

[] [ج ي ا] [ح ق ق] [ق و ل] [] [س ح ر] [] [] [ك ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | WLMÆ velemmā fakat And when
جاءهم ج ي ا | CYÆ CÆÙHM cā'ehumu onlara gelince came to them
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳu gerçek the truth,
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler they said,
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu """This"
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun büyüdür (is) magic,
وإنا | WÎNÆ ve innā ve elbette biz and indeed, we
به | BH bihi onu of it
كافرون ك ف ر | KFR KÆFRWN kāfirūne tanımayız "(are) disbelievers."""
fakat | onlara gelince | gerçek | dediler | bu | büyüdür | ve elbette biz | onu | tanımayız |

[] [CYÆ] [ḪGG] [GWL] [] [SḪR] [] [] [KFR]
WLMÆ CÆÙHM ÆLḪG GÆLWÆ HZ̃Æ SḪR WÎNÆ BH KÆFRWN

velemmā cā'ehumu l-Haḳḳu ḳālū hāƶā siHrun ve innā bihi kāfirūne
ولما جاءهم الحق قالوا هذا سحر وإنا به كافرون

[] [ج ي ا] [ح ق ق] [ق و ل] [] [س ح ر] [] [] [ك ف ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | WLMÆ velemmā fakat And when
Vav,Lam,Mim,Elif,
6,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYÆ CÆÙHM cā'ehumu onlara gelince came to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الحق ح ق ق | ḪGG ÆLḪG l-Haḳḳu gerçek the truth,
Elif,Lam,Ha,Gaf,
1,30,8,100,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu """This"
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun büyüdür (is) magic,
Sin,Ha,Re,
60,8,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
وإنا | WÎNÆ ve innā ve elbette biz and indeed, we
Vav,,Nun,Elif,
6,,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
به | BH bihi onu of it
Be,He,
2,5,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
كافرون ك ف ر | KFR KÆFRWN kāfirūne tanımayız "(are) disbelievers."""
Kef,Elif,Fe,Re,Vav,Nun,
20,1,80,200,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [43:22-30] Geçmişi Sorgulamadan İzleme Cehaleti

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onlara gerçek gelince de bu dediler, büyü ve biz şüphe yok ki inkâr etmedeyiz onu.
Adem Uğur : Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
Ahmed Hulusi : Hak onlara geldiğindeyse dediler: "Bu bir büyüdür. . . Biz Onu kabul etmeyiz!"
Ahmet Tekin : Kendilerine hak kitap Kur’ân geldiği zaman: 'Bu aklı etki altına alan büyüleyici bir sözdür. Biz onu inkâr ediyoruz.' dediler.
Ahmet Varol : Hak kendilerine gelince de: 'Bu bir büyüdür ve biz onu inkâr edenleriz' dediler.
Ali Bulaç : Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız."
Ali Fikri Yavuz : Fakat onlara hak (kitab ve peygamber) gelince: “- Bu bir sihirdir; biz buna inanmayız.” dediler.
Bekir Sadak : Gercek kendilerine geldigi zaman: «Bu bir buyudur. Dogrusu biz onu inkar ediyoruz» dediler.
Celal Yıldırım : Hakk onlara geldiği zaman, «bu bir sihirdir ve biz elbette onu inkâr edenlerizdir,» dediler.
Diyanet İşleri : Fakat kendilerine Hak gelince, “Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkâr ediyoruz” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Gerçek kendilerine geldiği zaman: 'Bu bir büyüdür. Doğrusu biz onu inkar ediyoruz' dediler.
Diyanet Vakfi : Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler.
Edip Yüksel : Kendilerine gerçek geldiği zaman, 'Bu bir büyüdür ve biz onu inkar ediyoruz,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendilerine hak geldiği zaman onlar: «Bu bir büyüdür doğrusu biz onu tanımıyoruz.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Yaşattım da kendilerine hak gelince: «Bu bir sihirdir, biz buna inanmayız.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Yaşattım da kendilerine hakk gelince «bu bir sihirdir, biz buna inanmayız» dediler
Fizilal-il Kuran : Fakat kendilerine hak gelince: «Bu büyüdür biz onu tanımayız.» dediler.
Gültekin Onan : Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona kafir (olanlar)ız."
Hakkı Yılmaz : Ve hak/ gerçek kendilerine geldiği zaman onlar: “Bu, bir büyüdür ve şüphesiz biz onu bilerek reddedenleriz/ inanmayanlarız” dediler.
Hasan Basri Çantay : (Fakat) kendilerine o hak gelince onlar «Bu, sihirdir. Biz onu (inkâr ile) küfredicileriz» demişlerdir.
Hayrat Neşriyat : Fakat kendilerine o hak gelince: 'Bu bir sihirdir ve doğrusu biz onu inkâr edicileriz' dediler.
İbni Kesir : Hak kendilerine geldiğinde ise: Bu bir büyüdür. Doğrusu biz, onu inkar ediyoruz, dediler.
İskender Evrenosoğlu : Ve onlara Hakk (Kur'ân) geldiği zaman: “Bu bir sihirdir ve şüphesiz biz, onu inkâr edenleriz.” dediler.
Muhammed Esed : ama şimdi hakikat onlara ulaşınca, "Bütün bunlar sadece büyüleyici laflardır ve biz onlarda bir doğruluk payı olduğuna inanmıyoruz!" derler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, kendilerine hak geldi. Dediler ki: «Bu, bir sihirdir ve şüphe yok ki, biz bunu inkâr edicileriz.»
Ömer Öngüt : Hak kendilerine gelince: "Bu bir sihirdir, doğrusu biz onu tanımıyoruz. " dediler.
Şaban Piriş : Onlara hak geldiği zaman: -Bu bir aldatmacadır, biz onu tanımıyoruz. dediler.
Suat Yıldırım : (30-31) Ama bu gerçek kendilerine gelince: "Bu sihirdir, biz bunu kabul etmeyiz" dediler ve eklediler: "Bu Kur’ân, bu iki şehirden büyük bir adama indirilseydi ya!"
Süleyman Ateş : Fakat kendilerine gerçek gelince: "Bu, büyüdür, biz onu tanımayız" dediler.
Tefhim-ul Kuran : Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: «Bu bir büyüdür, doğrusu biz ona (karşı) kâfir olanlarız.»
Ümit Şimşek : Fakat onlara hak geldiğinde 'Bu büyüdür; biz buna inanmıyoruz' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk : Ne var ki, hak kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Bu bir büyü, biz bunu inkâr ediyoruz!"


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}