Diyanet Vakfi : «İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır» dedik.
Edip Yüksel : 'Bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister tut, tükenmez.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «İşte bu, bizim ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya verme. Bundan hesaba çekilmeyeceksin» dedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte bu bizim ihsanımızdır. Artık dilersen başkasına ver, dilersen verme. Hesabı yok, dedik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Bu işte, dedik: bizim atâmız artık diler kerem et, diler imsâk, hisabı yok.
Fizilal-il Kuran : İşte bizim bağışımız budur; «ister ver, ister tut, hesapsızdır» dedik.
Gültekin Onan : "İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut."
Hakkı Yılmaz : İşte bu, Bizim hesaba gelmez ihsanımızdır. Artık sen dilersen başkalarına ver veya vermeyip tut.-
Hasan Basri Çantay : (Dedik ki:) «Bu, bizim vergimizdir. Artık (dilediğine) hesabsız ver, yahud tut (kıs)».
Hayrat Neşriyat : Bu bizim ihsânımızdır; artık ister (dilediğine) hesabsız olarak ver, ister tut!
İbni Kesir : Bu, bizim bağışımızdır. Artık ister hesabsızca ver, ister tut.
İskender Evrenosoğlu : Bunlar bizim atâmızdır (ihsanımızdır, verdiklerimizdir). Artık dilediğine hesapsız ver veya verme.
Muhammed Esed : (Ve ona dedik:) "Bu Bizim hediyemizdir, onu hiçbir hesap yapmadan başkalarına dilediğin gibi vermen yahut elinde tutman sana kalmıştır!"
Ömer Nasuhi Bilmen : (Dedik ki:) «Bu Bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesapsız ikram et ve tutuver.»
Ömer Öngüt : İşte bu bizim bağışımızdır. Sen de bol bol ver, veya yanında tut, hesapsızdır.
Şaban Piriş : Bu, bizim hesapsız bağışımızdır. İster ver, ister tut.
Suat Yıldırım : Buyurduk: "Süleyman! İşte bu, sana ihsanımızdır. İster dağıt, ister yanında tut, bu hesapsızdır."
Süleyman Ateş : "Bu bizim ihsânımızdır. Artık dilediğine ver veya verme, hesapsızdır." (dedik).
Tefhim-ul Kuran : «İşte bu, bizim vergimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut.»