» 28 / Kasas  36:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
Kisas Suresi = Hikayeler/Tarihi Vakalar Suresi
Ismini 25. ayetinde geçen kasas kelimesinden alimistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

28:36 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ne zaman ki | onlara gelince | Musa | ayetlerimizle | açık açık | dediler | değildir | bu | başka bir şey | bir büyüden | uydurulmuş | ve | işitmedik | böyle bir şey | arasında | atalarımız | ilk |

FLMÆ CÆÙHM MWS B ËYÆTNÆ BYNÆT GÆLWÆ HZ̃Æ ÎLÆ SḪR MFTR WMÆ SMANÆ BHZ̃Æ FY ËBÆÙNÆ ÆLǼWLYN
felemmā cā'ehum mūsā biāyātinā beyyinātin ḳālū hāƶā illā siHrun mufteran ve mā semiǎ'nā bihāƶā ābāinā l-evvelīne

فَلَمَّا جَاءَهُمْ مُوسَىٰ بِايَاتِنَا بَيِّنَاتٍ قَالُوا مَا هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُفْتَرًى وَمَا سَمِعْنَا بِهَٰذَا فِي ابَائِنَا الْأَوَّلِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. FLMÆ = felemmā : ne zaman ki
2. CÆÙHM = cā'ehum : onlara gelince
3. MWS = mūsā : Musa
4. B ËYÆTNÆ = biāyātinā : ayetlerimizle
5. BYNÆT = beyyinātin : açık açık
6. GÆLWÆ = ḳālū : dediler
7. MÆ = mā : değildir
8. HZ̃Æ = hāƶā : bu
9. ÎLÆ = illā : başka bir şey
10. SḪR = siHrun : bir büyüden
11. MFTR = mufteran : uydurulmuş
12. WMÆ = ve mā : ve
13. SMANÆ = semiǎ'nā : işitmedik
14. BHZ̃Æ = bihāƶā : böyle bir şey
15. FY = fī : arasında
16. ËBÆÙNÆ = ābāinā : atalarımız
17. ÆLǼWLYN = l-evvelīne : ilk
ne zaman ki | onlara gelince | Musa | ayetlerimizle | açık açık | dediler | değildir | bu | başka bir şey | bir büyüden | uydurulmuş | ve | işitmedik | böyle bir şey | arasında | atalarımız | ilk |

[] [CYÆ] [] [ÆYY] [BYN] [GWL] [] [] [] [SḪR] [FRY] [] [SMA] [] [] [ÆBW] [ÆWL]
FLMÆ CÆÙHM MWS B ËYÆTNÆ BYNÆT GÆLWÆ HZ̃Æ ÎLÆ SḪR MFTR WMÆ SMANÆ BHZ̃Æ FY ËBÆÙNÆ ÆLǼWLYN

felemmā cā'ehum mūsā biāyātinā beyyinātin ḳālū hāƶā illā siHrun mufteran ve mā semiǎ'nā bihāƶā ābāinā l-evvelīne
فلما جاءهم موسى بآياتنا بينات قالوا ما هذا إلا سحر مفترى وما سمعنا بهذا في آبائنا الأولين

[] [ج ي ا] [] [ا ي ي] [ب ي ن] [ق و ل] [] [] [] [س ح ر] [ف ر ي] [] [س م ع] [] [] [ا ب و] [ا و ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLMÆ felemmā ne zaman ki But when
جاءهم ج ي ا | CYÆ CÆÙHM cā'ehum onlara gelince came to them
موسى | MWS mūsā Musa Musa
بآياتنا ا ي ي | ÆYY B ËYÆTNÆ biāyātinā ayetlerimizle with Our Signs
بينات ب ي ن | BYN BYNÆT beyyinātin açık açık clear,
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler they said,
ما | değildir """Not"
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu (is) this
إلا | ÎLÆ illā başka bir şey except
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüden a magic
مفترى ف ر ي | FRY MFTR mufteran uydurulmuş invented,
وما | WMÆ ve mā ve and not
سمعنا س م ع | SMA SMANÆ semiǎ'nā işitmedik we heard
بهذا | BHZ̃Æ bihāƶā böyle bir şey of this
في | FY arasında among
آبائنا ا ب و | ÆBW ËBÆÙNÆ ābāinā atalarımız "our forefathers."""
الأولين ا و ل | ÆWL ÆLǼWLYN l-evvelīne ilk "our forefathers."""
ne zaman ki | onlara gelince | Musa | ayetlerimizle | açık açık | dediler | değildir | bu | başka bir şey | bir büyüden | uydurulmuş | ve | işitmedik | böyle bir şey | arasında | atalarımız | ilk |

[] [CYÆ] [] [ÆYY] [BYN] [GWL] [] [] [] [SḪR] [FRY] [] [SMA] [] [] [ÆBW] [ÆWL]
FLMÆ CÆÙHM MWS B ËYÆTNÆ BYNÆT GÆLWÆ HZ̃Æ ÎLÆ SḪR MFTR WMÆ SMANÆ BHZ̃Æ FY ËBÆÙNÆ ÆLǼWLYN

felemmā cā'ehum mūsā biāyātinā beyyinātin ḳālū hāƶā illā siHrun mufteran ve mā semiǎ'nā bihāƶā ābāinā l-evvelīne
فلما جاءهم موسى بآياتنا بينات قالوا ما هذا إلا سحر مفترى وما سمعنا بهذا في آبائنا الأولين

[] [ج ي ا] [] [ا ي ي] [ب ي ن] [ق و ل] [] [] [] [س ح ر] [ف ر ي] [] [س م ع] [] [] [ا ب و] [ا و ل]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLMÆ felemmā ne zaman ki But when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
جاءهم ج ي ا | CYÆ CÆÙHM cā'ehum onlara gelince came to them
Cim,Elif,,He,Mim,
3,1,,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
موسى | MWS mūsā Musa Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"PN – nominative masculine proper noun → Musa"
اسم علم مرفوع
بآياتنا ا ي ي | ÆYY B ËYÆTNÆ biāyātinā ayetlerimizle with Our Signs
Be,,Ye,Elif,Te,Nun,Elif,
2,,10,1,400,50,1,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
جار ومجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بينات ب ي ن | BYN BYNÆT beyyinātin açık açık clear,
Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,10,50,1,400,
ADJ – genitive feminine plural indefinite adjective
صفة مجرورة
قالوا ق و ل | GWL GÆLWÆ ḳālū dediler they said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ما | değildir """Not"
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
هذا | HZ̃Æ hāƶā bu (is) this
He,Zel,Elif,
5,700,1,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
إلا | ÎLÆ illā başka bir şey except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
سحر س ح ر | SḪR SḪR siHrun bir büyüden a magic
Sin,Ha,Re,
60,8,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
مفترى ف ر ي | FRY MFTR mufteran uydurulmuş invented,
Mim,Fe,Te,Re,,
40,80,400,200,,
N – genitive masculine indefinite (form VIII) passive participle
اسم مجرور
وما | WMÆ ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
سمعنا س م ع | SMA SMANÆ semiǎ'nā işitmedik we heard
Sin,Mim,Ayn,Nun,Elif,
60,40,70,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
بهذا | BHZ̃Æ bihāƶā böyle bir şey of this
Be,He,Zel,Elif,
2,5,700,1,
P – prefixed preposition bi
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
جار ومجرور
في | FY arasında among
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
آبائنا ا ب و | ÆBW ËBÆÙNÆ ābāinā atalarımız "our forefathers."""
,Be,Elif,,Nun,Elif,
,2,1,,50,1,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مجرور و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
الأولين ا و ل | ÆWL ÆLǼWLYN l-evvelīne ilk "our forefathers."""
Elif,Lam,,Vav,Lam,Ye,Nun,
1,30,,6,30,10,50,
ADJ – genitive masculine plural adjective
صفة مجرورة

Konu Başlığı: [28:36-37] Geçmişi Körü Körüne İzleme Hastalığı

Abdulbaki Gölpınarlı : Mûsâ, apaçık delillerimizle onlara gelince bu, uydurma bir büyüden başka bir şey değil, gelip geçmiş atalarımız zamanında böyle bir şey duymadık biz dediler.
Adem Uğur : Musa onlara apaçık âyetlerimizi getirince: Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik, dediler.
Ahmed Hulusi : Musa onlara apaçık delillerimiz olarak gelince, dediler ki: "Bu uydurulmuş bir sihir! Önceki atalarımızdan böyle bir şey işitmedik. "
Ahmet Tekin : Mûsâ onlara apaçık mûcizelerimizi getirince: 'Bunlar olsa olsa, aklı etki altına alan uydurulmuş sihirdir. Biz, önceki atalarımız arasında böyle şeylerin olduğunu işitmemiştik.' dediler.
Ahmet Varol : Musa onlara apaçık ayetlerimizi getirince: 'Bu uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değildir. Biz bunu önceki atalarımızdan duymadık' [3] dediler.
Ali Bulaç : Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler.
Ali Fikri Yavuz : Vakta ki Mûsa, açık mucizelerimizle onlara vardı, dediler ki: “- Bu, ancak uydurulmuş bir sihirdir; biz evvelki atalarımızdan dahi, bunu (bu peygamberlik davasını yahut sihri) işitmedik.”
Bekir Sadak : Musa onlara, apacik olarak, mucizelerimizle gelince: «Bu sadece uydurma bir sihirdir. Onceki atalarimizdan boylesini isitmemistik» dediler.
Celal Yıldırım : Musâ, açık-seçik belge ve mu'cizelerle onlara gelince, «bu ancak uydurulmuş bir sihirdir. Önce gelen atalarımızdan böyle bir şey işitmedik» dediler.
Diyanet İşleri : Mûsâ, onlara delillerimizi apaçık olarak getirince onlar, “Bu, ancak uydurulmuş bir sihirdir. Biz geçmiş atalarımızın zamanında böyle bir şeyin varlığını duymadık” dediler.
Diyanet İşleri (eski) : Musa onlara, apaçık olarak, mucizelerimizle gelince: 'Bu sadece uydurma bir sihirdir. Önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik' dediler.
Diyanet Vakfi : Musa onlara apaçık âyetlerimizi getirince: Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik, dediler.
Edip Yüksel : Musa onlara apaçık ayet ve mucizelerimizle gidince, 'Bu ancak uydurma bir büyüdür. Biz böyle bir şeyi önceki atalarımızdan işitmedik,' dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Musa onlara apaçık âyetlerimizi getirince, «Bu, olsa olsa uydurulmuş bir sihirdir. Biz önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Musa bunun üzerine açık açık ayetlerimizle onlara varınca: «Bu uydurma bir büyüden başka birşey değildir; biz bunu önceki atalarımızdan da işitmedik.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Vaktâ ki Musâ bunun üzerine açık açık âyetlerimizle onlara vardı bu, dediler: sırf uydurma bir sihir, biz bunu evvelki atalarımızda dahi işitmedik
Fizilal-il Kuran : Musa onlara apaçık ayetlerimizle gelince uydurulmuş büyüden başka bir şey değildir. Bizden önceki atalarımızdan böylesini işitmedik dediler.
Gültekin Onan : Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler.
Hakkı Yılmaz : Mûsâ onlara apaçık alâmetlerimiz/göstergelerimiz ile gelince, “Bu, sadece uydurulmuş bir etkili bilgilerdir. Ve biz önceki atalarımızdan bunu işitmemiştik” dediler.
Hasan Basri Çantay : Bunun üzerine (Musa) onlara açık açık âyetlerimizi getirince dediler ki: «Bu, uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değildir. Biz evvelki atalarımızdan bunu işitmedik».
Hayrat Neşriyat : Nihâyet, Mûsâ apaçık mu'cizelerimizle onlara gelince: 'Bu, uydurulmuş bir sihirden başka bir şey değildir; hem önceki atalarımızdan bunu işitmedik' dediler.
İbni Kesir : Musa onlara apaçık ayetlerimizle gelince: bu, uydurulmuş bir sihirden başka bir şey değildir. Biz, önceki atalarımızdan böylesini işitmemiştik, dediler.
İskender Evrenosoğlu : Böylece Musa (A.S), apaçık âyetlerimizi getirdiği zaman: "Bu, uydurulmuş sihirden başka bir şey değil ve biz evvelki atalarımızdan bunu duymadık." dediler.
Muhammed Esed : Fakat Musa apaçık mesajlarımızla (Firavun'un ve onun seçkinler çevresinin) karşısına çıkınca, berikiler hemen: "Bu (bir ölümlü beşer tarafından) uydurulmuş parlak bir büyüden başka bir şey değil; biz atalarımızdan böyle bir şey işitmemiştik!" dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki, Mûsa onlara bizim gayet açık açık âyetlerimizle geldi, dediler ki: «Bu başka değil, ancak uydurulmuş bir sihirdir ve biz bunu evvelki atalarımızdan işitmedik.»
Ömer Öngüt : Musa onlara apaçık âyetlerimizle gelince: “Bu uydurulmuş bir sihirden başka bir şey değildir. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey işitmemiştik. ” dediler.
Şaban Piriş : Musa onlara apaçık ayetlerimizle gittiği zaman; -Bu, uydurma sihirden başka bir şey değildir. Biz, bunu önceki atalarımızda da işitmedik, dediler.
Suat Yıldırım : Mûsa o açık belgelerimizle, mûcizelerimizle onlara geldiğinde: "Bu," dediler, "sırf uydurma bir sihir! Hem böylesi bir iddianın, peygamberlik dâvasının veya sihrin, önce yaşamış atalarımız zamanında bulunduğunu da işitmedik!"
Süleyman Ateş : Mûsâ, onlara açık açık âyetlerimizle gelince: "Bu uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değildir. İlk atalarımız arasında böyle bir şey (olduğunu) işitmedik." dediler.
Tefhim-ul Kuran : Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman: «Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmedik» dediler.
Ümit Şimşek : Musa onlara apaçık âyetlerimizle geldiğinde, 'Bu uydurma bir büyüden başka nedir ki?' dediler. 'Evvelce gelip geçmiş atalarımızdan biz böyle birşey işitmedik.'
Yaşar Nuri Öztürk : Bunun ardından Musa onlara açık seçik ayetlerimizi getirdiğinde onlar şöyle dediler: "Uydurulmuş bir büyüden başkası değil bu. İlk atalarımız arasında bunu hiç duymadık."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}