» 28 / Kasas  30:

Kuran Sırası: 28
İniş Sırası: 49
Kisas Suresi = Hikayeler/Tarihi Vakalar Suresi
Ismini 25. ayetinde geçen kasas kelimesinden alimistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88

28:30 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ne zaman ki | oraya gelince | şöyle seslenildi | -ndan | kıyısı- | vadinin | sağdaki | | yerdeki | mübarek | -tan | ağaç- | diye | EY/HEY/AH | Musa | muhakkak ben | benim | Allah | Rabbi | alemlerin |

FLMÆ ǼTÆHÆ NWD̃Y MN ŞÆŦÙ ÆLWÆD̃ ÆLǼYMN FY ÆLBGAT ÆLMBÆRKT MN ÆLŞCRT ǼN MWS ÎNY ǼNÆ ÆLLH RB ÆLAÆLMYN
felemmā etāhā nūdiye min şāTii l-vādi l-eymeni l-buḳ'ǎti l-mubāraketi mine ş-şecerati en mūsā innī enā llahu rabbu l-ǎālemīne

فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِيَ مِنْ شَاطِئِ الْوَادِ الْأَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ أَنْ يَا مُوسَىٰ إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. FLMÆ = felemmā : ne zaman ki
2. ǼTÆHÆ = etāhā : oraya gelince
3. NWD̃Y = nūdiye : şöyle seslenildi
4. MN = min : -ndan
5. ŞÆŦÙ = şāTii : kıyısı-
6. ÆLWÆD̃ = l-vādi : vadinin
7. ÆLǼYMN = l-eymeni : sağdaki
8. FY = fī :
9. ÆLBGAT = l-buḳ'ǎti : yerdeki
10. ÆLMBÆRKT = l-mubāraketi : mübarek
11. MN = mine : -tan
12. ÆLŞCRT = ş-şecerati : ağaç-
13. ǼN = en : diye
14. YÆ = yā : EY/HEY/AH
15. MWS = mūsā : Musa
16. ÎNY = innī : muhakkak ben
17. ǼNÆ = enā : benim
18. ÆLLH = llahu : Allah
19. RB = rabbu : Rabbi
20. ÆLAÆLMYN = l-ǎālemīne : alemlerin
ne zaman ki | oraya gelince | şöyle seslenildi | -ndan | kıyısı- | vadinin | sağdaki | | yerdeki | mübarek | -tan | ağaç- | diye | EY/HEY/AH | Musa | muhakkak ben | benim | Allah | Rabbi | alemlerin |

[] [ÆTY] [ND̃W] [] [ŞŦÆ] [WD̃Y] [YMN] [] [BGA] [BRK] [] [ŞCR] [] [Y] [MWS] [] [] [] [RBB] [ALM]
FLMÆ ǼTÆHÆ NWD̃Y MN ŞÆŦÙ ÆLWÆD̃ ÆLǼYMN FY ÆLBGAT ÆLMBÆRKT MN ÆLŞCRT ǼN MWS ÎNY ǼNÆ ÆLLH RB ÆLAÆLMYN

felemmā etāhā nūdiye min şāTii l-vādi l-eymeni l-buḳ'ǎti l-mubāraketi mine ş-şecerati en mūsā innī enā llahu rabbu l-ǎālemīne
فلما أتاها نودي من شاطئ الواد الأيمن في البقعة المباركة من الشجرة أن يا موسى إني أنا الله رب العالمين

[] [ا ت ي] [ن د و] [] [ش ط ا] [و د ي] [ي م ن] [] [ب ق ع] [ب ر ك] [] [ش ج ر] [] [ي] [م و س ] [] [] [] [ر ب ب] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLMÆ felemmā ne zaman ki But when
أتاها ا ت ي | ÆTY ǼTÆHÆ etāhā oraya gelince he came (to) it,
نودي ن د و | ND̃W NWD̃Y nūdiye şöyle seslenildi he was called
من | MN min -ndan from
شاطئ ش ط ا | ŞŦÆ ŞÆŦÙ şāTii kıyısı- (the) side
الواد و د ي | WD̃Y ÆLWÆD̃ l-vādi vadinin (of) the valley -
الأيمن ي م ن | YMN ÆLǼYMN l-eymeni sağdaki the right
في | FY in
البقعة ب ق ع | BGA ÆLBGAT l-buḳ'ǎti yerdeki the place even,
المباركة ب ر ك | BRK ÆLMBÆRKT l-mubāraketi mübarek blessed,
من | MN mine -tan from
الشجرة ش ج ر | ŞCR ÆLŞCRT ş-şecerati ağaç- the tree
أن | ǼN en diye that,
يا ي | Y EY/HEY/AH """O! "
موسى م و س | MWS MWS mūsā Musa Musa
إني | ÎNY innī muhakkak ben Indeed,
أنا | ǼNÆ enā benim I Am
الله | ÆLLH llahu Allah Allah,
رب ر ب ب | RBB RB rabbu Rabbi (the) Lord
العالمين ع ل م | ALM ÆLAÆLMYN l-ǎālemīne alemlerin (of) the worlds.
ne zaman ki | oraya gelince | şöyle seslenildi | -ndan | kıyısı- | vadinin | sağdaki | | yerdeki | mübarek | -tan | ağaç- | diye | EY/HEY/AH | Musa | muhakkak ben | benim | Allah | Rabbi | alemlerin |

[] [ÆTY] [ND̃W] [] [ŞŦÆ] [WD̃Y] [YMN] [] [BGA] [BRK] [] [ŞCR] [] [Y] [MWS] [] [] [] [RBB] [ALM]
FLMÆ ǼTÆHÆ NWD̃Y MN ŞÆŦÙ ÆLWÆD̃ ÆLǼYMN FY ÆLBGAT ÆLMBÆRKT MN ÆLŞCRT ǼN MWS ÎNY ǼNÆ ÆLLH RB ÆLAÆLMYN

felemmā etāhā nūdiye min şāTii l-vādi l-eymeni l-buḳ'ǎti l-mubāraketi mine ş-şecerati en mūsā innī enā llahu rabbu l-ǎālemīne
فلما أتاها نودي من شاطئ الواد الأيمن في البقعة المباركة من الشجرة أن يا موسى إني أنا الله رب العالمين

[] [ا ت ي] [ن د و] [] [ش ط ا] [و د ي] [ي م ن] [] [ب ق ع] [ب ر ك] [] [ش ج ر] [] [ي] [م و س ] [] [] [] [ر ب ب] [ع ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلما | FLMÆ felemmā ne zaman ki But when
Fe,Lam,Mim,Elif,
80,30,40,1,
REM – prefixed resumption particle
T – time adverb
الفاء استئنافية
ظرف زمان
أتاها ا ت ي | ÆTY ǼTÆHÆ etāhā oraya gelince he came (to) it,
,Te,Elif,He,Elif,
,400,1,5,1,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
فعل ماض و«ها» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
نودي ن د و | ND̃W NWD̃Y nūdiye şöyle seslenildi he was called
Nun,Vav,Dal,Ye,
50,6,4,10,
V – 3rd person masculine singular (form III) passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
من | MN min -ndan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
شاطئ ش ط ا | ŞŦÆ ŞÆŦÙ şāTii kıyısı- (the) side
Şın,Elif,Tı,,
300,1,9,,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الواد و د ي | WD̃Y ÆLWÆD̃ l-vādi vadinin (of) the valley -
Elif,Lam,Vav,Elif,Dal,
1,30,6,1,4,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الأيمن ي م ن | YMN ÆLǼYMN l-eymeni sağdaki the right
Elif,Lam,,Ye,Mim,Nun,
1,30,,10,40,50,
ADJ – genitive masculine singular adjective
صفة مجرورة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
البقعة ب ق ع | BGA ÆLBGAT l-buḳ'ǎti yerdeki the place even,
Elif,Lam,Be,Gaf,Ayn,Te merbuta,
1,30,2,100,70,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
المباركة ب ر ك | BRK ÆLMBÆRKT l-mubāraketi mübarek blessed,
Elif,Lam,Mim,Be,Elif,Re,Kef,Te merbuta,
1,30,40,2,1,200,20,400,
ADJ – genitive feminine adjective
صفة مجرورة
من | MN mine -tan from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الشجرة ش ج ر | ŞCR ÆLŞCRT ş-şecerati ağaç- the tree
Elif,Lam,Şın,Cim,Re,Te merbuta,
1,30,300,3,200,400,
"N – genitive feminine noun → Tree"
اسم مجرور
أن | ǼN en diye that,
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يا ي | Y EY/HEY/AH """O! "
Ye,Elif,
10,1,

موسى م و س | MWS MWS mūsā Musa Musa
Mim,Vav,Sin,,
40,6,60,,
"VOC – prefixed vocative particle ya
PN – nominative masculine proper noun → Musa"
أداة نداء
اسم علم مرفوع
إني | ÎNY innī muhakkak ben Indeed,
,Nun,Ye,
,50,10,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
أنا | ǼNÆ enā benim I Am
,Nun,Elif,
,50,1,
PRON – 1st person singular personal pronoun
ضمير منفصل
الله | ÆLLH llahu Allah Allah,
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – nominative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مرفوع
رب ر ب ب | RBB RB rabbu Rabbi (the) Lord
Re,Be,
200,2,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
العالمين ع ل م | ALM ÆLAÆLMYN l-ǎālemīne alemlerin (of) the worlds.
Elif,Lam,Ayn,Elif,Lam,Mim,Ye,Nun,
1,30,70,1,30,40,10,50,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور

Konu Başlığı: [28:30-35] Musa Görevlendiriliyor

Abdulbaki Gölpınarlı : Oraya gelince kutlu yerde bulunan vâdînin sağ tarafındaki ağaçtan kendisine nidâ edildi: Ey Mûsâ, şüphe yok ki ben, âlemlerin Rabbi Allah'ım.
Adem Uğur : Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.
Ahmed Hulusi : Oraya geldiğinde, o mübarek yerde Eymen Vadisi'nin kıyısından, o ağaçtan: "Yâ Musa! Kesinlikle ben Allâh'ım âlemlerin Rabbi olan!" diye nida edildi.
Ahmet Tekin : Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, oradaki ağaç tarafından kendisine: 'Ya Mûsâ, o nidâ eden benim. Âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah’ım.' diye nidâ edildi.
Ahmet Varol : Oraya gelince kutlu bölgedeki vadinin sağ yanındaki bir ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: 'Ey Musa! Şüphesiz alemlerin Rabbi olan Allah benim.
Ali Bulaç : Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah benim;" diye seslenildi.
Ali Fikri Yavuz : Nihayet oraya varınca, bereketli yerdeki vadinin sağ kıyısından, ağaç tarafından şöyle nida edildi (çağrıldı): “- Ey Mûsa! Gerçekten ben, alemlerin Rabbi olan Allah’ım.
Bekir Sadak : Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sag yanindaki agac cihetinden: «Ey Musa! suphesiz Ben alemlerin Rabbi olan Allah'im» diye seslenildi.
Celal Yıldırım : Ateşe doğru gelince, mübarek bölgedeki vadinin sağ tarafında yer alan ağaçtan: «Ya Musâ ! Şüphen olmasın ki ben âlemlerin Rabbı Allah'ım» diye seslenildi.
Diyanet İşleri : Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
Diyanet İşleri (eski) : Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: 'Ey Musa! Şüphesiz Ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'ım' diye seslenildi.
Diyanet Vakfi : Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.
Edip Yüksel : Oraya varınca (yanan) ağacın bulunduğu kutsal bölgede, sağ yamacın kenarından kendisine seslenildi: 'Musa, Ben evrenlerin Rabbi ALLAH'ım.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: «Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ateşin yanına gelince o mübarek bölgedeki vadinin sağ kıyısında bulunan ağaçtan şöyle seslenildi ona: «Ey Musa, haberin olsun Benim, Ben, Allah, alemlerin Rabbi!
Elmalılı Hamdi Yazır : Derken ona varınca vâdinin sağ kıyısından o mübarek buk'ada ağaçtan nidâ olundu, şöyle ki: ya Mûsâ, haberin olsun benim ben: Allah rabbül'alemin
Fizilal-il Kuran : Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki, ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: «Ey Musa, muhakkak ki alemlerin Rabb'i olan Allah benim ben!»
Gültekin Onan : Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan "Ey Musa, Alemlerin rabbi olan Tanrı benim" diye seslenildi.
Hakkı Yılmaz : (30-32) Sonra oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vâdinin sağ tarafından, bir ağaçtan seslenildi: “Ey Mûsâ! Hiç şüphesiz ki Ben, âlemlerin Rabbi Allah'ın ta kendisiyim! Ve birikimini ortaya at! –Birikimini sanki görünmeyen bir varlık gibi, hareket ettirir görünce de dönüp arkasına bakmadan kaçtı.– Ey Mûsâ! Beri gel, korkma. Kesinlikle sen emniyette olanlardansın. Koynundaki gücünü devreye sok, kusursuz, mükemmelce çıkacaksın. Korkudan kanadını kendine çek. İşte bu ikisi Firavun ve onun adamlarına karşı Rabbin tarafından iki kesin delildir. Şüphesiz ki onlar, yoldan çıkan bir toplum olmuşlardır.”
Hasan Basri Çantay : (30-31) Derken oraya gelince feyizli (ve mümtaz) bir yerdeki vâdînin sağ kıyısından, ağacdan: «Yâ Musa, aalemlerin Rabbi olan Allah ben im ben» diye. Ve «asaanı (yere) bırak» diye nida olundu. Şimdi (Musa) onu bir yılan gibi deprenir görünce arkasını dönüb uzaklaşdı, geri dönmedi. «Yâ Musa, beri gel, korkma. Çünkü sen emniyyetde olanlardansın».
Hayrat Neşriyat : Sonunda oraya gelince, o mübârek yerdeki vâdinin sağ kıyısındaki ağaç(cihetin)den (kendisine) şöyle seslenildi: 'Ey Mûsâ! Şübhesiz ki ben, gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah’ım!'
İbni Kesir : Oraya geldiğinde, feyizli yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaçtan: Ey Musa; şüphesiz Ben, alemlerin Rabbı olan Allah'ım.
İskender Evrenosoğlu : Böylece oraya geldiği zaman vadinin sağ tarafından, mübarek yerdeki ağaçtan nida edildi: "Ey Musa! Muhakkak ki Ben, âlemlerin Rabbi Allah'ım."
Muhammed Esed : Fakat oraya yaklaşınca, o kutlu yerde, vadinin sağ yamacındaki (yanan) ağaç yönünden kendisine: "Ey Musa, Benim Ben, Allah: Alemlerin Rabbi!" diye seslendi.
Ömer Nasuhi Bilmen : Vaktâ ki ona vardı, o mübarek kıt'adaki vadinin sağ tarafından ağaçtan nidâ olundu ki, «Ya Mûsa! Şüphe yok ki, âlemlerin Rabbi olan Allah Ben'im, Ben.»
Ömer Öngüt : Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısındaki ağaçtan ona şöyle seslenildi: “Ey Musa! Şüphesiz ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım!”
Şaban Piriş : (30-31) Musa oraya vardığında, mübarek beldede, vadinin sağ tarafından bir ağaçtan: -Ey Musa! Ben, Alemlerin Rabbi olan Allah’ım! ”Değneğini yere at“, diye ses geldi. Değneğin bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. -Ey Musa, gel, korkma, sen güven içindesin.
Suat Yıldırım : Oraya varınca kutlu mekândaki vâdinin sağ tarafında bulunan ağaçtan şöyle nida edildi: "Ey Mûsa! Rabbülâlemin olan Allah Ben’im."
Süleyman Ateş : Oraya gelince o mübârek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ, âlemlerin Rabbi Allâh benim, ben!"
Tefhim-ul Kuran : Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: «Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah benim;» diye seslenildi.
Ümit Şimşek : Oraya vardığında, o kutlu mekânda yer alan vadinin sağındaki ağaç tarafından nidâ olundu: 'Ey Musa, ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.
Yaşar Nuri Öztürk : Oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından, bir ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Mûsa! Âlemlerin Rabbi Allah benim, ben!"


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}