Abdulbaki Gölpınarlı : Artık gözetle gökyüzünden apaçık, gözle görünür bir dumanın geleceği günü. | |
Adem Uğur : Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. | |
Ahmed Hulusi : Semânın apaçık bir duhân (duman) olarak geleceği (insanî hakikatin fark edileceği) süreci gözetle! | |
Ahmet Tekin : Şimdi sen göğün açık bir duman getireceği günü gözetle. | |
Ahmet Varol : Artık sen göğün açık bir duman getireceği günü gözetle. | |
Ali Bulaç : Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle; | |
Ali Fikri Yavuz : O halde (Ey Rasûlüm), semanın aşikâre bir duman (kıtlık ve açlık) getireceği (azab) gününü gözle. | |
Bekir Sadak : (10-11) GOgun, insanlari buruyecek ve gozle gorulecek bir duman cikaracagi gunu bekle; bu, can yakan bir azabdir. | |
Celal Yıldırım : (10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. | |
Diyanet İşleri : Göğün açık bir duman getireceği günü bekle. | |
Diyanet İşleri (eski) : (10-11) Göğün, insanları bürüyecek ve gözle görülecek bir duman çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azabdır. | |
Diyanet Vakfi : (10-11) Şimdi sen, göğün, insanları bürüyecek açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. Bu, elem verici bir azaptır. | |
Edip Yüksel : Göğün apaçık bir dumanı getireceği günü gözetle. | |
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (10-11) Ey Muhammed! Şimdi sen göğün, insanları bürüyecek açık bir duman getireceği günü gözetle! Bu acı bir azabdır. | |
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : O halde o göğün açık bir duman ile geleceği günü gözetle | |
Elmalılı Hamdi Yazır : O halde gözet o Semânın açık bir duman ile geleceği günü | |
Fizilal-il Kuran : Göğün gözle görülür bir duman getireceği günü gözetle. | |
Gültekin Onan : Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle; | |
Hakkı Yılmaz : (10,11) Şimdi sen, göğün, apaçık bir kıtlık getireceği günü gözetle. O kıtlık insanları sarıp sarmalar. Bu, elem verici bir azaptır. | |
Hasan Basri Çantay : O halde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle (Habîbim). | |
Hayrat Neşriyat : (10-11) O hâlde, göğün insanları bürüyecek apaçık bir duhân (bir duman) getireceği günü gözetle! Bu (pek) elemli bir azabdır. | |
İbni Kesir : Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün; | |
İskender Evrenosoğlu : Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle. | |
Muhammed Esed : Öyleyse, gökyüzünde (Son Saat'in yaklaştığını) haber veren bir duman tabakasının belireceği Gün'ü bekle, | |
Ömer Nasuhi Bilmen : (9-10) Fakat onlar, şekk içinde oynarlar. Artık gözet bir günü ki, gök, bir apaçık duman ile gelecektir. | |
Ömer Öngüt : Resulüm! O halde sen göğün apaçık bir duman getireceği günü bekle. | |
Şaban Piriş : Göğün apaçık bir duman getireceği günü gözle! | |
Suat Yıldırım : (10-11) O halde sen göğün, bütün insanları saracak olan aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. Bu, gayet acı bir azaptır. | |
Süleyman Ateş : Göğün, açık bir duman getireceği günü gözetle. | |
Tefhim-ul Kuran : Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle; | |
Ümit Şimşek : Sen göğün aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. | |
Yaşar Nuri Öztürk : Artık sen göğün açıkça izlenen bir duman getireceği günü gözle. | |