Adem Uğur Meali |
|
1: Hâ. Mîm. | |
2: Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, | |
3: Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır. | |
4: Her hikmetli işe o gecede hükmedilir. | |
5: (Yani) katımızdan (verilen her) emir. Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz. | |
6: Senin Rabb'inin acıması gereği olarak (gönderdiğimiz elçilere o gece emirlerimizi bir bir açıklar, vahiylerimizi bildiririz). Doğrusu o işitendir, bilendir. | |
7: Eğer kesin olarak inanıyorsanız (bilin ki Allah), göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. | |
8: O'ndan başka ilâh yoktur. (Her şeyi O) diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. | |
9: Fakat onlar, şüphe içinde eğlenip duruyorlar. | |
10: Şimdi sen, göğün, açık bir duman çıkaracağı günü gözetle. | |
11: Duman insanları bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptır. | |
12: (İşte o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabı kaldır. Doğrusu biz artık inanıyoruz (derler). | |
13: Nerede onlarda öğüt almak? Oysa kendilerine gerçeği açıklayan bir elçi gelmişti. | |
14: Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, öğretilmiş bir deli! dediler. | |
15: Biz azabı birazcık kaldıracağız, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz. | |
16: Fakat biz büyük bir şiddetle yakalayacağımız gün, kesinlikle intikamımızı alırız. | |
17: Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik. Onlara şerefli bir elçi geldi. (Şöyle diyerek) | |
18: Allah'ın kulları! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmiş) güvenilir bir resûlüm | |
19: Allah'a karşı ululuk taslamayın. Çünkü ben size apaçık bir delil getiriyorum. | |
20: Ben, beni taşlamanızdan, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sığındım. | |
21: Eğer bana inanmazsanız, hiç değilse yanımdan uzaklaşın. | |
22: Bunun üzerine Musa: Bunlar suç işleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti. | |
23: Allah, O halde kullarımı geceleyin yola çıkar. Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu. | |
24: Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. | |
25: Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler, çeşmeler, | |
26: ekinler, güzel konaklar. | |
27: Ve zevkü sefa sürdükleri nice nimetler! | |
28: İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık. | |
29: Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi. | |
30: Andolsun biz, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan kurtardık. | |
31: Yani Firavun'dan. Çünkü o bir zorba idi, aşırı gidenlerdendi. | |
32: Andolsun biz İsrailoğullarına, bilerek, (kendi zamanlarında) âlemlerin üstünde bir imtiyaz verdik. | |
33: Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan işaretler verdik. | |
34: Onlar (müşrikler) diyorlar ki: | |
35: İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz. | |
36: Doğru söylüyorsanız, atalarımızı getirin. | |
37: Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba' kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onları yok ettik, çünkü onlar suçlu idiler. | |
38: Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. | |
39: Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. | |
40: Şüphesiz (hakkı bâtıldan ayıran) hüküm günü, hepsinin bir arada buluşacağı gündür. | |
41: O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez. | |
42: Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir. | |
43: Şüphesiz zakkum ağacı, | |
44: Günahkârların yemeğidir. | |
45: O, karınlarda maden eriyiği kaynar. | |
46: Sıcak suyun kaynaması gibi. | |
47: (Allah zebânilere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasına sürükleyin! | |
48: Sonra başına azap olarak kaynar su dökün! | |
49: (Ve deyin ki:) Tat bakalım. Hani sen kendince üstündün, şerefliydin! | |
50: İşte bu, şüphelenip durduğunuz şeydir. | |
51: Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadırlar. | |
52: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. | |
53: İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar. | |
54: İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz. | |
55: Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler. | |
56: İlk tattıkları ölüm dışında, orada artık ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur (sürekli hayata kavuşmuşlardır). | |
57: (Bunlar) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmiştir). İşte büyük kurtuluş budur. | |
58: Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. | |
59: (Yine de inanmayanların başlarına gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler. | |