» 24 / Nûr  51:

Kuran Sırası: 24
İniş Sırası: 102
Nur Suresi = Isik Suresi
ismini 35. ayetinde yer alan ve Allah’in nurunu tasvir eden ayetten alir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64

24:51 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ancak | | sözü | inananların | zaman | çağırıldıkları | | Allah'a | ve Rasulüne | hükmetmesi için | aralarında | | demeleridir | işittik | ve ita'at ettik | işte | onlardır | kurtuluşa erenler |

ÎNMÆ KÆN GWL ÆLMÙMNYN ÎZ̃Æ D̃AWÆ ÎL ÆLLH WRSWLH LYḪKM BYNHM ǼN YGWLWÆ SMANÆ WǼŦANÆ WǼWLÙK HM ÆLMFLḪWN
innemā kāne ḳavle l-mu'minīne iƶā duǔ ilā llahi ve rasūlihi liyeHkume beynehum en yeḳūlū semiǎ'nā ve eTaǎ'nā ve ulāike humu l-mufliHūne

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. ÎNMÆ = innemā : ancak
2. KÆN = kāne :
3. GWL = ḳavle : sözü
4. ÆLMÙMNYN = l-mu'minīne : inananların
5. ÎZ̃Æ = iƶā : zaman
6. D̃AWÆ = duǔ : çağırıldıkları
7. ÎL = ilā :
8. ÆLLH = llahi : Allah'a
9. WRSWLH = ve rasūlihi : ve Rasulüne
10. LYḪKM = liyeHkume : hükmetmesi için
11. BYNHM = beynehum : aralarında
12. ǼN = en :
13. YGWLWÆ = yeḳūlū : demeleridir
14. SMANÆ = semiǎ'nā : işittik
15. WǼŦANÆ = ve eTaǎ'nā : ve ita'at ettik
16. WǼWLÙK = ve ulāike : işte
17. HM = humu : onlardır
18. ÆLMFLḪWN = l-mufliHūne : kurtuluşa erenler
ancak | | sözü | inananların | zaman | çağırıldıkları | | Allah'a | ve Rasulüne | hükmetmesi için | aralarında | | demeleridir | işittik | ve ita'at ettik | işte | onlardır | kurtuluşa erenler |

[] [KWN] [GWL] [ÆMN] [] [D̃AW] [] [] [RSL] [ḪKM] [BYN] [] [GWL] [SMA] [ŦWA] [] [] [FLḪ]
ÎNMÆ KÆN GWL ÆLMÙMNYN ÎZ̃Æ D̃AWÆ ÎL ÆLLH WRSWLH LYḪKM BYNHM ǼN YGWLWÆ SMANÆ WǼŦANÆ WǼWLÙK HM ÆLMFLḪWN

innemā kāne ḳavle l-mu'minīne iƶā duǔ ilā llahi ve rasūlihi liyeHkume beynehum en yeḳūlū semiǎ'nā ve eTaǎ'nā ve ulāike humu l-mufliHūne
إنما كان قول المؤمنين إذا دعوا إلى الله ورسوله ليحكم بينهم أن يقولوا سمعنا وأطعنا وأولئك هم المفلحون

[] [ك و ن] [ق و ل] [ا م ن] [] [د ع و] [] [] [ر س ل] [ح ك م] [ب ي ن] [] [ق و ل] [س م ع] [ط و ع] [] [] [ف ل ح]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنما | ÎNMÆ innemā ancak Only
كان ك و ن | KWN KÆN kāne is
قول ق و ل | GWL GWL ḳavle sözü (the) statement
المؤمنين ا م ن | ÆMN ÆLMÙMNYN l-mu'minīne inananların (of) the believers
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman when
دعوا د ع و | D̃AW D̃AWÆ duǔ çağırıldıkları they are called
إلى | ÎL ilā to
الله | ÆLLH llahi Allah'a Allah
ورسوله ر س ل | RSL WRSWLH ve rasūlihi ve Rasulüne and His Messenger
ليحكم ح ك م | ḪKM LYḪKM liyeHkume hükmetmesi için to judge
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarında between them
أن | ǼN en (is) that
يقولوا ق و ل | GWL YGWLWÆ yeḳūlū demeleridir they say,
سمعنا س م ع | SMA SMANÆ semiǎ'nā işittik """We hear"
وأطعنا ط و ع | ŦWA WǼŦANÆ ve eTaǎ'nā ve ita'at ettik "and we obey."""
وأولئك | WǼWLÙK ve ulāike işte And those
هم | HM humu onlardır [they]
المفلحون ف ل ح | FLḪ ÆLMFLḪWN l-mufliHūne kurtuluşa erenler (are) the successful.
ancak | | sözü | inananların | zaman | çağırıldıkları | | Allah'a | ve Rasulüne | hükmetmesi için | aralarında | | demeleridir | işittik | ve ita'at ettik | işte | onlardır | kurtuluşa erenler |

[] [KWN] [GWL] [ÆMN] [] [D̃AW] [] [] [RSL] [ḪKM] [BYN] [] [GWL] [SMA] [ŦWA] [] [] [FLḪ]
ÎNMÆ KÆN GWL ÆLMÙMNYN ÎZ̃Æ D̃AWÆ ÎL ÆLLH WRSWLH LYḪKM BYNHM ǼN YGWLWÆ SMANÆ WǼŦANÆ WǼWLÙK HM ÆLMFLḪWN

innemā kāne ḳavle l-mu'minīne iƶā duǔ ilā llahi ve rasūlihi liyeHkume beynehum en yeḳūlū semiǎ'nā ve eTaǎ'nā ve ulāike humu l-mufliHūne
إنما كان قول المؤمنين إذا دعوا إلى الله ورسوله ليحكم بينهم أن يقولوا سمعنا وأطعنا وأولئك هم المفلحون

[] [ك و ن] [ق و ل] [ا م ن] [] [د ع و] [] [] [ر س ل] [ح ك م] [ب ي ن] [] [ق و ل] [س م ع] [ط و ع] [] [] [ف ل ح]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنما | ÎNMÆ innemā ancak Only
,Nun,Mim,Elif,
,50,40,1,
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
كافة ومكفوفة
كان ك و ن | KWN KÆN kāne is
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
قول ق و ل | GWL GWL ḳavle sözü (the) statement
Gaf,Vav,Lam,
100,6,30,
N – accusative masculine verbal noun
اسم منصوب
المؤمنين ا م ن | ÆMN ÆLMÙMNYN l-mu'minīne inananların (of) the believers
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,,40,50,10,50,
N – genitive masculine plural (form IV) active participle
اسم مجرور
إذا | ÎZ̃Æ iƶā zaman when
,Zel,Elif,
,700,1,
T – time adverb
ظرف زمان
دعوا د ع و | D̃AW D̃AWÆ duǔ çağırıldıkları they are called
Dal,Ayn,Vav,Elif,
4,70,6,1,
V – 3rd person masculine plural passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
الله | ÆLLH llahi Allah'a Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ورسوله ر س ل | RSL WRSWLH ve rasūlihi ve Rasulüne and His Messenger
Vav,Re,Sin,Vav,Lam,He,
6,200,60,6,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ليحكم ح ك م | ḪKM LYḪKM liyeHkume hükmetmesi için to judge
Lam,Ye,Ha,Kef,Mim,
30,10,8,20,40,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
بينهم ب ي ن | BYN BYNHM beynehum aralarında between them
Be,Ye,Nun,He,Mim,
2,10,50,5,40,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
ظرف مكان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أن | ǼN en (is) that
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
يقولوا ق و ل | GWL YGWLWÆ yeḳūlū demeleridir they say,
Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Elif,
10,100,6,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
سمعنا س م ع | SMA SMANÆ semiǎ'nā işittik """We hear"
Sin,Mim,Ayn,Nun,Elif,
60,40,70,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
وأطعنا ط و ع | ŦWA WǼŦANÆ ve eTaǎ'nā ve ita'at ettik "and we obey."""
Vav,,Tı,Ayn,Nun,Elif,
6,,9,70,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
وأولئك | WǼWLÙK ve ulāike işte And those
Vav,,Vav,Lam,,Kef,
6,,6,30,,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
DEM – plural demonstrative pronoun
الواو عاطفة
اسم اشارة
هم | HM humu onlardır [they]
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
المفلحون ف ل ح | FLḪ ÆLMFLḪWN l-mufliHūne kurtuluşa erenler (are) the successful.
Elif,Lam,Mim,Fe,Lam,Ha,Vav,Nun,
1,30,40,80,30,8,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [24:47-54] Tanrı, Emirlerini Elçisi Yoluyla Gönderir

Abdulbaki Gölpınarlı : Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Peygamberine çağrıldıkları zaman inananların sözü, ancak duyduk ve itâat ettik sözüdür, böyle der onlar ve onlardır kurtulanların, muratlarına erenlerin ta kendileri.
Adem Uğur : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
Ahmed Hulusi : Aralarında hükmetmesi için Allâh'a ve O'nun Rasûlüne davet edildiklerinde, iman edenlerin sözü ancak: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. . . İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Ahmet Tekin : Aralarında hüküm vermesi, hakem olması, idarî düzen uygulamaları için, Allah’a ve Rasûlüne, Kur’ân ve sünnetin uygulayıcılarının huzuruna davet edildiklerinde mü’minlerin sözü kesinlikle: 'Kararını duyduk. Kur’ân’a, sünnete ve devletin kararlarına itaat ettik.' demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir.
Ahmet Varol : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamberine çağrıldıklarında mü'minlerin sözleri: 'Duyduk ve itaat ettik' demeleridir. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.
Ali Bulaç : Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.
Ali Fikri Yavuz : Müminler, aralarında hüküm vermek için, Allah’ın kitabına ve peygamberine çağrıldıkları vakit, onların sözü ancak: “-Dinledik ve itaat ettik.” demeleridir. İşte bunlar, zafer bulacak olanlardır.
Bekir Sadak : Aralarinda hukum verilmek uzere Allah'a ve peygambere cagirildiklari vakit: «Isittik, itaat ettik» demek, ancak muminlerin sozudur, iste saadete erenler onlardir.
Celal Yıldırım : Aralarında hükmetmek üzere Allah ve Peygamber'ine çağırıldıkları zaman mü'minlerin sözü ancak şu olmuştur: «İşittik, itaat ettik». İşte korktuğundan kurtulup umduğuna kavuşanlar bunlardır.
Diyanet İşleri : Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resûlüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Diyanet İşleri (eski) : Aralarında hüküm verilmek üzere Allah'a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: 'İşittik, itaat ettik' demek, ancak müminlerin sözüdür, işte saadete erenler onlardır.
Diyanet Vakfi : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.
Edip Yüksel : Aralarında hüküm vermek üzere, ALLAH'a ve elçisine çağrıldıkları zaman inananlar yalnızca şunu söylerler: 'İşittik ve uyduk.' Kazananlar işte bunlardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde müminlerin sözü ancak «işittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte bunlar asıl kurtuluşa erenlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman mü'minlerin sözü ancak: «İşittik ve itaat ettik.» demeleridir. İşte bunlar, kurtuluş bulacak olanlardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Aralarında hukmetmesi için Resulü ile Allaha da'vet olundukları zaman mü'minlerin sözü ancak «semi'na ve ata'na» demeleridir, işte bunlar felâh bulacak olanlardır
Fizilal-il Kuran : Aralarındaki davalarda Allah'ın ve Peygamberin vereceği hükme uymaya çağırılan mü'minlerin söyleyebilecekleri tek söz «Duyduk ve uyduk» sözüdür. İşte mutlu sona erenler onlardır.
Gültekin Onan : Aralarında hükmetmesi için Tanrı'ya ve elçisine çağırıldıkları zaman inançlıların sözü: "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.
Hakkı Yılmaz : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Elçisi'ne davet edildiklerinde mü’minlerin sözü ancak “İşittik ve itaat ettik” demeleri oldu. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Hasan Basri Çantay : Mü'minlerin — aralarında hükmetmek üzere Allahın resulüne da'vet olundukları vakit — sözü ancak: «Dinledik, itaat etdik» demeleridir. İşte asıl muradlarına erenler bunlardır.
Hayrat Neşriyat : Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne çağırıldıkları zaman, mü’minlerin sözü ancak: 'İşittik ve itâat ettik!' demeleridir. İşte bunlar, gerçekten kurtuluşa erenlerdir.
İbni Kesir : Aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Rasulüne çağrıldıkları zaman; mü'minlerin sözü, sadece: İşittik ve itaat ettik, demekten ibarettir. Ve işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.
İskender Evrenosoğlu : Onların aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve resûlüne davet edildikleri zaman mü'minlerin sözü “işittik ve itaat ettik” demeleridir. Ve işte onlar, onlar felâha erenlerdir.
Muhammed Esed : Aralarında (ilahi kitap) hüküm versin diye Allah'a ve O'nun Elçisi'ne çağırıldıkları zaman müminlerin söyleyeceği tek söz: "İşittik ve itaat ettik!" sözü olmalıdır; kurtuluşa, esenliğe ulaşan kimseler de işte böyleleridir:
Ömer Nasuhi Bilmen : Aralarında hükmetmek için Allah'a ve Peygamberine dâvet olundukları zaman mü'minlerin sözü ancak, «İşittik ve itaat ettik» demeleridir ve işte felâha ermiş olanlar da onlardan ibarettir.
Ömer Öngüt : Aralarında hüküm verilmek üzere Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıkları zaman, müminlerin sözü sadece: “İşittik ve itaat ettik!” demekten ibarettir. İşte saâdete erenler onlardır.
Şaban Piriş : Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve peygamberine çağrılan müminlerin sözü sadece “işittik ve itaat ettik”dir. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.
Suat Yıldırım : Haklarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Resulüne dâvet edilen müminlerin söyledikleri tek söz: "Hay hay! Baş üstüne!" demek olmuştur. İşte felaha erenler onlar olacaklardır.
Süleyman Ateş : Elçinin, aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Elçisine çağırıldıkları zaman inananların sözü ancak: "İşittik ve itâ'at ettik" demeleridir. İşte umduklarına erenler bunlardır, bunlar.
Tefhim-ul Kuran : Aralarında hükmetmesi için, Allah'a ve Resulüne çağrıldıkları zaman mü'min olanların sözü: «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.
Ümit Şimşek : Aralarında hüküm vermek için Allah'a ve Resulüne çağırıldıkları zaman, mü'minlerin sözü, ancak 'İşittik ve itaat ettik' demekten ibarettir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'a ve aralarında hüküm vermek üzere O'nun resulüne çağrıldıklarında, müminlerin sözleri sadece şunu söylemeleridir: "İşittik, itaat ettik." İşte bunlardır kurtuluşa erenler.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}