Fizilal-il Kuran Meali |
|
1: Andolsun sıra sıra duranlara | |
2: Önlerindekini sürdükçe sürenlere | |
3: Zikir okuyanlara | |
4: Ki, ilahınız birdir. | |
5: Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir. Doğuların da Rabb'idir. | |
6: Bize en yakın göğü, bir süsle ve yıldızlarla süsledik. | |
7: Ve onu itaat etmeyen her şeytandan koruduk. | |
8: O şeytanlar, yüce alemi (Mele-i A'la'yı) dinleyemezler; her yandan kendilerine mermi gibi yıldızlar atılır. | |
9: Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli azap vardır. | |
10: Ancak meleklerin konuşmalarından bir sözü kapan olursa, onu da delen ve yakan alevli yıldızlar takip eder. | |
11: Şimdi sor onlara; «Kendilerini yaratmak mı daha zordur, yoksa, Bizim yarattıklarımız mı?» Aslında biz kendilerini özlü ve yapışkan çamurdan yarattık. | |
12: Ey Muhammed! Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seninle alay ediyorlar. | |
13: Onlara öğüt verildiği vakit düşünüp öğüt almazlar. | |
14: Bir mucize görseler onunla alay ederler. | |
15: «Bu apaçık büyüdür» derler. | |
16: Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz? | |
17: Bizden önceki atalarımızda mı dirilecek? | |
18: De ki; «Evet, hem de hor ve hakir olarak dirileceksiniz.» | |
19: O dirilme sahnesi korkunç bir çığlıktan ibarettir. Hemen o anda gözlerini birdenbire açıp etrafa bakacaklar. | |
20: «Vah bize, bu ceza günüdür» derler. | |
21: Onlara «İşte bu yalanladığınız hüküm günüdür» denir. | |
22: Yüce Allah meleklerine emreder: «Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve taptıklarını | |
23: Allah'dan başka (taptıklarına) onlara cehennemin yolunu gösterin. | |
24: Durdurun onları, çünkü onlar sorguya çekileceklerdir. | |
25: Şöyle sorulur: «Size ne oldu ki, birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?» | |
26: Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır. | |
27: Onlardan kimi kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar. | |
28: «Doğrusu siz bize sağdan gelirdiniz» derler. | |
29: Onlar da şöyle derler: «Hayır; siz inanmış kimseler değildiniz.» | |
30: «Ve bizim size karşı bir hakimiyetimiz de yoktu. Bilakis siz azgınlar güruhu idiniz.» | |
31: «Bu sebeple, Rabbimizin sözü hepimizin üzerine hak olmuştur. Şüphesiz azabı tadacağız.» | |
32: «Çünkü biz sizi baştan çıkardık. Zira biz de azgın kimselerdik.» | |
33: O gün hepsi azapta birleşirler. | |
34: İşte biz, suçlulara böyle yaparız. | |
35: Çünkü onlara 'Allah'dan başka ilah yoktur' denildiği zaman büyüklük taslarlardı. | |
36: Deli bir şair için tanrılarımızı mı bırakalım? derlerdi. | |
37: Hayır! O gerçeği getirmiş ve peygamberleri de doğrulamıştı. | |
38: Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız. | |
39: Sadece yaptığınız işlerle cezalandırılıyorsunuz. | |
40: Ancak Allah'a gönülden bağlı kulları bu cezanın dışındadır. | |
41: Onlar için bilinen rızık vardır. | |
42: Çeşit çeşit meyveler vardır. | |
43: Nimet cennetlerinde. | |
44: Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar. | |
45: Önlerinden akan kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır. | |
46: Berraktır, içenlere lezzet veren bir içki. | |
47: O içkide ne sersemletme var, ne de onunla sarhoş olurlar. | |
48: Yanlarında da bakışlarını yalnız kendisine çevirmiş iri gözlü eşler vardır. | |
49: Saklı yumurtalar gibi bembeyaz eşler. | |
50: Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar. | |
51: Onlardan biri: «Benim de bir arkadaşım vardı.» | |
52: Bana «Sende mi doğrulayanlardansın?» | |
53: Biz ölüp toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilip yaptığımız işlere göre cezalanacağız? | |
54: Yanındakilere; «Siz onu bilir misiniz?» der. | |
55: Bir bakar, onu cehennemin ortasında görür. | |
56: Ona der ki; «Yemin ederim ki, sen az daha beni helâk edecektin. | |
57: Rabb'imin lütfu olmasaydı şimdi ben de cehenneme götürülürdüm» dedi. | |
58: «Biz bir daha ölmeyecek miyiz?» der. | |
59: İlk ölümümüzden başka ölüm yok ve biz azaba da uğramayacağız ha! | |
60: İşte büyük başarı ve mutluluk budur. | |
61: Çalışanlar bunun için çalışsınlar. | |
62: Cennet gibi konak mı hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? | |
63: Biz, o ağacı zalimler için fitne yaptık. | |
64: O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. | |
65: Tomurcukları, şeytanın başı gibidir. | |
66: İşte cehennemlikler bundan yer ve karınlarını bununla doldururlar. | |
67: Sonra, bu yemeğin üzerine kaynar su katılmış içki onlar içindir. | |
68: Sonra dönüşleri yine cehennemedir. | |
69: Çünkü onlar atalarını sapık yolda buldular. | |
70: Öyle iken yine de düşünmeden atalarının peşinden koşuyorlardı. | |
71: Andolsun onlardan öncekilerinin çoğu da sapmıştır. | |
72: Biz onların içine de uyarıcılar göndermiştik. | |
73: Bak, o uyarılanların sonu nice oldu. | |
74: Ancak, Allah'a gönülden bağlı kullar o azabın dışında kaldı. | |
75: Andolsun Nuh bize dua etmişti de ne güzel kabul etmiştik. | |
76: Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. | |
77: Ancak O'nun soyunu sürekli kıldık. | |
78: Sonra gelenler arasında O'na iyi bir ün bıraktık. | |
79: Alemler içinde Nuh'a selâm olsun. | |
80: İşte biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. | |
81: Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı. | |
82: Sonra ötekileri (inanmayanları) suda boğduk. | |
83: İbrahim de Nuh'un milletindendi. | |
84: Çünkü tertemiz bir kalp ile Rabb'ine gelmişti. | |
85: Babasına ve kavmine: «Neye tapıyorsunuz?» demişti. | |
86: Allah'dan başka uydurma tanrılar mı istiyorsunuz? | |
87: Alemlerin Rabb'i hakkındaki düşünceniz, zannınız nedir? | |
88: İbrahim yıldızlara bir baktı. | |
89: Ben hastayım dedi. | |
90: Bunun üzerine onun yanından kaçtılar. | |
91: İbrahim de; gizlice onların tanrılarına sokuldu. «Size sundukları yiyecekleri yemiyor musunuz?» | |
92: Neyiniz var konuşamıyor musunuz? dedi. | |
93: Ve gizlice üzerlerine yürüyüp sağ eliyle putlara kuvvetli bir darbe indirdi. | |
94: Bunun üzerine puta tapanlar koşarak İbrahim'in yanına geldiler. | |
95: İbrahim onlara «Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?» | |
96: Oysa sizi de, yaptığınız bu şeyleri de Allah yaratmıştır dedi. | |
97: Puta tapanlar: «Onun için bir bina yapın da onu ateşe atın» dediler. | |
98: İbrahim'e bir tuzak kurmak istediler, biz de onların tuzaklarını boşa çıkardık, onları alçalttık. | |
99: İbrahim dedi ki: «Ben Rabb'ime gidiyorum, O beni doğru yola iletecek.» | |
100: Rabb'im bana iyilerden olacak bir çocuk ver. | |
101: Biz ona yumuşak huylu bir erkek çocuk müjdeledik. | |
102: Çocuk onun yanında koşma yaşına gelince ona; «Yavrum! Ben uykuda iken seni kestiğimi görüyorum, bir düşün ne dersin? Çocuk; «Babacığım sana emredileni yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın» dedi. | |
103: İkisi de Allah'a teslimiyet gösterip babası, oğlunu alnı üzerine yere yatırınca. | |
104: Biz ona «Ey İbrahim» diye seslendik. | |
105: Sen rüyayı doğruladın; biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. | |
106: Gerçekten bu apaçık bir imtihan idi. | |
107: Ona fidye olarak büyük bir kurban verdik. | |
108: Sonra gelenler arasında ona iyi bir ün bıraktık. | |
109: İbrahim'e selâm olsun. | |
111: Çünkü o bizim mü'min kullarımızdandı. | |
112: Biz ona iyilerden bir peygamber olacak İshak'ı müjdeledik. | |
113: Kendisini ve İshak'ı kutlu ve bereketli kıldık. Her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, açıkça kendisine zulmeden de olacaktır. | |
114: Andolsun Musa'ya ve Harun'a da lütuflarda bulunduk. | |
115: Onları ve kavimlerini büyük sıkıntılardan kurtardık. | |
116: Onlara yardım ettik de üstün geldiler. | |
117: Onlara, apaçık anlaşılan bir Kitap vermiştik. | |
118: Ve onları doğru yola ilettik. | |
119: Sonra gelenler arasında onlara iyi bir ün bıraktık. | |
120: Musa'ya ve Harun'a bizden selâm olsun. | |
122: Çünkü onların ikisi de bizim mü'min kullarımızdı. | |
123: İlyas da peygamberlerdendir. | |
124: Kavmine demişti ki; «Allah'ın azabından korkmaz mısınız? | |
125: Yaratanların en güzeli olan Allah'ı bırakıp da Ba'l putuna mı tapıyorsunuz? | |
126: Sizin ve babalarınızın Rabb'i olan Allah'ı terk mi ediyorsunuz?» | |
127: Onu yalanladılar, bunun üzerine hepsi cehenneme götürülecekler. | |
128: Yalnız Allah'a gönülden bağlı kulları bunun dışındadır. | |
130: İlyas'a selâm olsun. | |
133: Lût da gönderilen peygamberlerdendi. | |
134: Onu ve ailesini kurtardık. | |
135: Yalnız azaba uğrayanlar arasında kalan ihtiyar bir kadın hariç. | |
136: Sonra diğerlerini yok etmiştik. | |
137: Ey insanlar! Sabahleyin onların yanından geçip gidiyorsunuz. | |
138: Ve geceleyin. Düşünmüyor musunuz? | |
139: Yunus da gönderilen peygamberlerdendi. | |
140: Dolu bir gemiye kaçmıştı. | |
141: Gemide olanlar arasında kura çekilmişti de yenilenlerden olmuştu, bu sebepten denize atılmıştı. | |
142: Yunus kendini kınarken, balık onu yutmuştu. | |
143: Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı. | |
144: İnsanların yeniden dirileceği güne kadar balığın karnında kalırdı. | |
145: Biz de onu halsiz bir durumda ağaçsız çıplak bir yere attık. | |
146: Üzerine gölge yapması için geniş yapraklı bitki yetiştirdik. | |
147: Ve onu yüz bin insan ya da daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik. | |
148: İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik. | |
149: Ey Muhammed! Putperestlere sor bakalım kızlar Rabb'inin de erkekler onların mı? | |
150: Yoksa biz melekleri kız olarak yaratırken onlar yanında mıydı? | |
151: Dikkat edin, onlar iftiraları yüzünden diyorlar ki: | |
152: Allah doğurdu onlar elbette yalancıdırlar. | |
153: Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş? | |
154: Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz? | |
155: Hiç mi düşünmüyorsunuz? | |
156: Yoksa sizin açık deliliniz mi var? | |
157: Eğer doğru iseniz kitabınızı getirin. | |
158: Allah'la cinler arasında soy bağı uydurdular. Andolsun cinler de, kendilerinin hesap yerine götürüleceklerini bilirler. | |
159: Haşa! Allah, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir. | |
160: Allah'a gönülden bağlı kullar, bunların dışındadır. | |
161: Ey inkârcılar! Ne siz ne de taptıklarınız. | |
162: Kimseyi Allah'a karşı kandırıp yoldan çıkaramazsınız. | |
163: Ancak cehenneme girecek olanları kandırırsınız. | |
164: Melekler: «Bizim içimizden herkesin belli makamı vardır.» | |
165: Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız. | |
166: Allah'ı tesbih edenleriz. | |
167: Putperestler şöyle diyorlardı. | |
168: Eğer yanımızda evvelkilere gelen bir uyarı kitabı olsaydı. | |
169: Elbette biz Allah'ın temiz kulları olurduk. | |
170: Ancak o uyarıyı inkâr ettiler, yakında inkârlarının sonucunu bileceklerdir. | |
171: Andolsun ki, peygamber kullarımıza şu sözleri vermişizdir. | |
172: Mutlaka kendilerine yardım edilecektir. | |
173: Ve galip gelecek olanlar, mutlaka bizim ordumuzdur. | |
174: Ey Muhammed! Bir süreye kadar onlardan yüz çevir. | |
175: Onlara inecek azabı gözetle, onlar da göreceklerdir. | |
176: Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar? | |
177: Fakat o azap yurtlarına indiği vakit uyarılmış olanların hali ne kötü olur! | |
178: Bir süreye kadar onları kendi hallerine bırak. | |
179: Ve bekle de gör, onlar da göreceklerdir. | |
180: Kudret ve şeref sahibi Rabb'in, onların taktıkları sıfatlardan münezzehtir, yücedir. | |
181: Selâm gönderilen peygamberlere. | |
182: Hamd, alemlerin Rabb'i Allah'a! | |