Elmalılı (sadeleştirilmiş) Meali |
|
1: Andolsun o kuvvetlere, o saf bağlayıp duranlara. | |
2: o haykırıp da sürenlere | |
3: ve o yolda (Allah'ın) uyarı(sını) okuyanlara ki, | |
4: ilahınız birdir sizin. | |
5: Göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbi ve bütün doğuların Rabbidir. | |
6: Bakınız Biz o dünya göğünü (yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla donattık. | |
7: İtaata yanaşmaz her şeytandan koruduk. | |
8: (8-9) Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sıkıya (ateşe, mermiye) tutulurlar. Onlara ayrılmaz bir azap vardır. | |
10: Ancak bir çalıp çarpan (olursa), onunda peşine delip geçen bir ateş takılır. | |
11: Şimdi sor onlara: «Yaratılışça kendileri mi daha çetin, yoksa Bizim yarattıklarımız mı?» Biz kendilerini cıvık bir çamurdan yarattık. | |
12: Fakat sen hayrettesin, onlar ise alay ediyorlar. | |
13: Uyarıldıklarında da düşünmüyorlar. | |
14: Bir mucize gördükleri zaman da alaya alıyorlar. | |
15: Ve diyorlar ki: «Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir. | |
16: Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecek mişiz? | |
17: Önceki atalarımız da mı?» | |
18: Deki: «Evet! Hem de çok aşağılanmış olarak!» | |
19: Çünkü o zorlu bir kumandadan ibarettir ki, hemen gözleri açılıverir. | |
20: «Eyvah bizlere! Bu o ceza günüdür.» derler. | |
21: İşte bu, o sizin yalan dediğiniz ayırt etme günüdür. | |
22: (22-24) O zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplayın mahşere, toplayın da götürün onları Sırat'a, cehennem köprüsüne doğru ve tutuklayın onları çünkü sorguya çekilecekler. | |
25: Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz? | |
26: Hayır bugün onlar teslim olmuşlardır. | |
27: Birbirlerine dönmüş soruşuyorlar: | |
28: Siz bize sağdan gelir alaka gösterip dururdunuz (aldatırdınız,) derler. | |
29: (Bunlar da): «Hayır, siz inanmamıştınız, | |
30: bizim size karşı zorlayacak bir gücümüz de yoktu; fakat siz azmış bir kavimdiniz; | |
31: onun için üzerimize Rabbimizin sözü hak oldu. Muhakkak hepimiz tadacağız; | |
32: evet biz sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık!» | |
33: O halde hepsi o gün azapta ortaktırlar. | |
34: İşte Biz suçlulara böyle yaparız. | |
35: Çünkü onlar kendilerine: «Allah'tan başka ilah yoktur.» denildiği zaman kafa tutuyorlardı. | |
36: Ve «Biz hiç deli bir şair için ilahlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı. | |
37: Hayır, o hak ile geldi ve bütün peygamberleri doğruladı. | |
38: Elbette siz o acı azabı tadacaksınız. | |
39: Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız. | |
40: Ancak Allah'ın ihlasa mazhar kılınmış kulları müstesnadır. | |
41: İşte onlar için belli bir rızık vardır. | |
42: Meyveler vardır. Onlara daima ikram edilir. | |
43: Naim cennetlerinde. | |
44: Karşılıklı tahtlar üzerinde. | |
45: Akan kaynaktan dolu kadehlerle kendilerine pırlanılır (sunulur). | |
46: Bembeyaz, içenler için lezzetli. | |
47: Onda ne bir zarar vardır ne de başlarına vurur. | |
48: Yanlarında bakışlarını kendilerinden ayırmayan iri gözlü dilberler. | |
49: Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler. | |
50: Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar. | |
51: İçlerinden bir sözcü: «Benim bir arkadaşım vardı.» | |
52: Derdi ki: «Sen gerçekten inananlardan mısın? | |
53: Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman gerçekten biz cezalanacak mıyız?» | |
54: Nasıl bir bakıştırır mısınız (seyretmek ister misiniz)? der. | |
55: Derken bakmış, onu cehennemin ta ortasında görmüş. | |
56: Vallahi doğrusu sen az daha beni helak edecektin! der. | |
57: Rabbimin nimeti olmasaydı ben de buraya celbedilmişlerden olacaktım. | |
58: (58-59) Nasılmış bak? Biz ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz. | |
60: İşte bu, hiç şüphesiz o büyük murat, büyük bir kurtuluştur. | |
61: Böyle bir murat için çalışsın çalışan erler. | |
62: Nasıl, konmak için bu mu hayırlı yoksa o zakkum ağacı mı? | |
63: Biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır. | |
64: O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar. | |
65: Tomurcukları şeytanların başları gibidir. | |
66: Mutlaka onlar ondan yiyeceklerdir; yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır. | |
67: Sonra onların üzerine kaynar sudan bir haşlamaları vardır. | |
68: Sonra da dönüşleri şüphesiz cehennemedir. | |
69: Çünkü onlar babalarını sapıklık içinde buldular. | |
70: Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar. | |
71: Gerçekten onlardan önce eskilerin çoğu sapıklıkta idiler. | |
72: Andolsun ki, içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik, | |
73: Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu? | |
74: Ancak Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka. | |
75: Andolsun ki, Nuh Bize seslenmişti. Biz de gerçekten ne güzel icabet edenleriz! | |
76: hem onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. | |
77: Hem onun neslini sürekli kalanlar kıldık. | |
78: Hem de sonradan gelenler içinde namını bıraktık. | |
79: Bütün alemler içinde Nuh'a selam! | |
80: İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız. | |
81: Çünkü o Bizim mü'min kullarımızdandı. | |
82: Sonra da diğerlerini suda boğduk. | |
83: Şüphesiz İbrahim de onun kolundandı. | |
84: Çünkü Rabbine tertemiz bir kalb ile geldi; | |
85: çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi: «Siz nelere tapıyorsunuz? | |
86: Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilahlar istiyorsunuz? | |
87: Siz alemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?» | |
88: Derken yıldızlara bir göz attı: | |
89: Ben hastayım dedi. | |
90: O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler. | |
91: Derken bir kurnazlıkta onların ilahlarına vardı da «Buyursanıza, yemez misiniz?» dedi. | |
92: (92-93) «Neyiniz var konuşmuyorsunuz?» diyerek yaklaşıp onlara kuvvetli bir darbe indirdi. | |
94: Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler. | |
95: A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? dedi. | |
96: Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı. | |
97: Haydi, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın! dediler. | |
98: Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de tuttuk kendilerini daha alçak (bir duruma) düşürdük. | |
99: Bir de dedi ki: «Ben Rabbime gidiyorum, O bana yolunu gösterir. | |
100: Rabbim, bana iyilerden (bir evlat) ihsan et!» | |
101: Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik. | |
102: (Oğlu) yanında koşma çağına gelince: «Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?» dedi. (Çocuk da): «Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın!» dedi. | |
103: Ne zaman ki ikisi de bu şekilde (Allah'a) teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakağına yıktı (şakağı üzerine yatırdı). | |
104: Ve ona şöyle seslendik: «Ey İbrahim! | |
105: Rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.» | |
106: Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı, dedik. | |
107: Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. | |
108: Sonradan gelenler içinde kendisine iyi bir nam bıraktık. | |
109: Selam İbrahim'e! | |
110: İşte iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız. | |
112: Bir de onu salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik. | |
113: Hem ona hem İshak'a bereketler verdik, ikisinin neslinden de hem güzel davrananlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var. | |
114: Andolsun ki, Musa ile Harun'u da minnettar ettik. | |
115: Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık, | |
116: hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular. | |
117: Hem kendilerine o belli Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. | |
118: Kendilerini doğru yola çıkardık. | |
119: Sonrakiler içinde namlarına şunu bıraktık: | |
120: Selam Musa ile Harun'a! | |
121: İşte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. | |
122: Çünkü ikisi de Bizim mü'min kullarımızdandı. | |
123: Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir. | |
124: Kavmine şöyle demişti: «Siz Allah'tan korkmaz mısınız? | |
125: O en güzel yaratanı bırakıp da Ba'le mi yalvarıyorsunuz? | |
126: Rabbiniz ve önceki atalarınızın Rabbi olan Allah'ı» demişti. | |
127: O zaman onu yalanladılar. Şüphesiz ki onlar da (cehenneme atılmak üzere) hazır bulunduruldular. | |
128: Allah'ın ihlaslı kulları müstesna. | |
129: O'na da sonrakiler içinde şunu bıraktık: | |
130: Selam İlyas'a! | |
132: Çünkü o Bizim mü'min kutlarımızdandı. | |
133: Şüphesiz Lut da gönderilen peygamberlerdendir. | |
134: Onu ve bütün ailesini kurtardık; | |
135: geride batanlar arasında kalan bir kadın hariç. | |
136: Sonra diğerlerini yerle bir ettik. | |
137: Ve siz sabahları onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz, | |
138: geceleyin de; hala akıl edip düşünmez misiniz? | |
139: Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir. | |
140: Hani bir vakit dolu gemiye kaç(ıp sığın)mıştı, | |
141: kur'a çekişmişti de (gemiden) kaydırılanlardan olmuştu. | |
142: Derken (denize atıldı ve) kendisini balık yuttu. Pişmandı. | |
143: Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, | |
144: muhakkak diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. | |
145: Hemen Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık, | |
146: Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik. | |
147: Ve onu (Yunus'u) yüz bin insana peygamber olarak gönderdik ve hatta artıyorlardı. | |
148: O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık. | |
149: Şimdi sor o seninkilere: «Kızlar Rabbine, oğullar onlara öyle mi? | |
150: Yoksa Biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?» | |
151: Ha!.. Onlar şüphesiz uydurdukları iftiralardan dolayı; | |
152: Allah doğurdu, derler. Ve bunlar gerçekten yalancıdırlar. | |
153: (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş? | |
154: Nah sizlere! Nasıl hükmediyorsunuz? | |
155: Hiç mi düşünmezsiniz | |
156: Yoksa sizin için açık bir ferman mı var ? | |
157: O halde getirin kitabınızı doğru söylüyorsanız? | |
158: Bir de Allah ile cinler arasında bir soy bağı uydurdular. Andolsun cinler bilirler ki onlar huzura celbedileceklerdir. | |
159: Allah onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir. | |
160: Fakat Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka. | |
161: Çünkü siz ve taptıklarınız, | |
162: Allah'a karşı kimseyi baştan çıkaramazsınız, | |
163: Cehenneme saldıran kimseden başkasını. | |
164: (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. | |
165: Elbette biziz o saf saf dizilenler, biziz ; | |
166: elbette biziz o tesbih edenler, biziz.» Derler | |
167: Ve gerçek (şu ki, daha) önce şöyle diyorlardı: | |
168: Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, | |
169: herhalde Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk.» | |
170: Fakat şimdi O'nu inkar ettiler, artık ileride bilecekler. | |
171: Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: | |
172: Onlar (var ya), elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır. | |
173: Ve elbette Bizim askerlerimiz mutlaka onlar galip geleceklerdir. | |
174: Onun için bir süreye kadar onlardan yüz çevir. | |
175: Gör onları(n akibeti ne olacak! Onlar da) yakında göreceklerdir. | |
176: Ve şimdi onlar. Bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar? | |
177: Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman o acı haber verilenlerin sabahı ne fenadır! | |
178: Yine sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir; | |
179: gör (ne olacak akibetleri. Onlar da) yakında göreceklerdir. | |
180: Güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların isnat ettikleri vasıflardan münezzehtir. | |
181: Selam tüm peygamberlere! | |
182: Ve hamd alemlerin Rabbi Allah'a! | |