» 29 / Ankebût  33:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
Ankebut Suresi = Disi Örümcek Suresi
41. ayetinde kâfirlerin isleri örümcek agina benzetildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

29:33 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ne zaman ki | | geldi | elçilerimiz | Lut'a | fenalaştı | onlar yüzünden | ve daraldı | onlar hakkında | huzursuzca | ve dediler | | korkma | ve ne de | üzülme | elbette biz | seni kurtaracağız | ve aileni | yalnız | karın | olmuştur | -dan | kalacaklar- |

WLMÆ ǼN CÆÙT RSLNÆ LWŦÆ SYÙ BHM WŽÆG BHM Z̃RAÆ WGÆLWÆ TḢF WLÆ TḪZN ÎNÆ MNCWK WǼHLK ÎLÆ ÆMRǼTK KÆNT MN ÆLĞÆBRYN
velemmā en cā'et rusulunā lūTen sī'e bihim ve Dāḳa bihim ƶer'ǎn ve ḳālū teḣaf ve lā teHzen innā muneccūke ve ehleke illā mraeteke kānet mine l-ğābirīne

وَلَمَّا أَنْ جَاءَتْ رُسُلُنَا لُوطًا سِيءَ بِهِمْ وَضَاقَ بِهِمْ ذَرْعًا وَقَالُوا لَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهْلَكَ إِلَّا امْرَأَتَكَ كَانَتْ مِنَ الْغَابِرِينَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLMÆ = velemmā : ne zaman ki
2. ǼN = en :
3. CÆÙT = cā'et : geldi
4. RSLNÆ = rusulunā : elçilerimiz
5. LWŦÆ = lūTen : Lut'a
6. SYÙ = sī'e : fenalaştı
7. BHM = bihim : onlar yüzünden
8. WŽÆG = ve Dāḳa : ve daraldı
9. BHM = bihim : onlar hakkında
10. Z̃RAÆ = ƶer'ǎn : huzursuzca
11. WGÆLWÆ = ve ḳālū : ve dediler
12. LÆ = lā :
13. TḢF = teḣaf : korkma
14. WLÆ = ve lā : ve ne de
15. TḪZN = teHzen : üzülme
16. ÎNÆ = innā : elbette biz
17. MNCWK = muneccūke : seni kurtaracağız
18. WǼHLK = ve ehleke : ve aileni
19. ÎLÆ = illā : yalnız
20. ÆMRǼTK = mraeteke : karın
21. KÆNT = kānet : olmuştur
22. MN = mine : -dan
23. ÆLĞÆBRYN = l-ğābirīne : kalacaklar-
ne zaman ki | | geldi | elçilerimiz | Lut'a | fenalaştı | onlar yüzünden | ve daraldı | onlar hakkında | huzursuzca | ve dediler | | korkma | ve ne de | üzülme | elbette biz | seni kurtaracağız | ve aileni | yalnız | karın | olmuştur | -dan | kalacaklar- |

[] [] [CYÆ] [RSL] [] [SWÆ] [] [ŽYG] [] [Z̃RA] [GWL] [] [ḢWF] [] [ḪZN] [] [NCW] [ÆHL] [] [MRÆ] [KWN] [] [ĞBR]
WLMÆ ǼN CÆÙT RSLNÆ LWŦÆ SYÙ BHM WŽÆG BHM Z̃RAÆ WGÆLWÆ TḢF WLÆ TḪZN ÎNÆ MNCWK WǼHLK ÎLÆ ÆMRǼTK KÆNT MN ÆLĞÆBRYN

velemmā en cā'et rusulunā lūTen sī'e bihim ve Dāḳa bihim ƶer'ǎn ve ḳālū teḣaf ve lā teHzen innā muneccūke ve ehleke illā mraeteke kānet mine l-ğābirīne
ولما أن جاءت رسلنا لوطا سيء بهم وضاق بهم ذرعا وقالوا لا تخف ولا تحزن إنا منجوك وأهلك إلا امرأتك كانت من الغابرين

[] [] [ج ي ا] [ر س ل] [] [س و ا] [] [ض ي ق] [] [ذ ر ع] [ق و ل] [] [خ و ف] [] [ح ز ن] [] [ن ج و] [ا ه ل] [] [م ر ا] [ك و ن] [] [غ ب ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | WLMÆ velemmā ne zaman ki And when
أن | ǼN en [that]
جاءت ج ي ا | CYÆ CÆÙT cā'et geldi came
رسلنا ر س ل | RSL RSLNÆ rusulunā elçilerimiz Our messengers
لوطا | LWŦÆ lūTen Lut'a (to) Lut
سيء س و ا | SWÆ SYÙ sī'e fenalaştı he was distressed
بهم | BHM bihim onlar yüzünden for them,
وضاق ض ي ق | ŽYG WŽÆG ve Dāḳa ve daraldı and felt straitened
بهم | BHM bihim onlar hakkında for them
ذرعا ذ ر ع | Z̃RA Z̃RAÆ ƶer'ǎn huzursuzca (and) uneasy.
وقالوا ق و ل | GWL WGÆLWÆ ve ḳālū ve dediler And they said,
لا | """(Do) not"
تخف خ و ف | ḢWF TḢF teḣaf korkma fear
ولا | WLÆ ve lā ve ne de and (do) not
تحزن ح ز ن | ḪZN TḪZN teHzen üzülme grieve.
إنا | ÎNÆ innā elbette biz Indeed, we
منجوك ن ج و | NCW MNCWK muneccūke seni kurtaracağız (will) save you
وأهلك ا ه ل | ÆHL WǼHLK ve ehleke ve aileni and your family,
إلا | ÎLÆ illā yalnız except
امرأتك م ر ا | MRÆ ÆMRǼTK mraeteke karın your wife.
كانت ك و ن | KWN KÆNT kānet olmuştur She
من | MN mine -dan (is) of
الغابرين غ ب ر | ĞBR ÆLĞÆBRYN l-ğābirīne kalacaklar- those who remain behind.
ne zaman ki | | geldi | elçilerimiz | Lut'a | fenalaştı | onlar yüzünden | ve daraldı | onlar hakkında | huzursuzca | ve dediler | | korkma | ve ne de | üzülme | elbette biz | seni kurtaracağız | ve aileni | yalnız | karın | olmuştur | -dan | kalacaklar- |

[] [] [CYÆ] [RSL] [] [SWÆ] [] [ŽYG] [] [Z̃RA] [GWL] [] [ḢWF] [] [ḪZN] [] [NCW] [ÆHL] [] [MRÆ] [KWN] [] [ĞBR]
WLMÆ ǼN CÆÙT RSLNÆ LWŦÆ SYÙ BHM WŽÆG BHM Z̃RAÆ WGÆLWÆ TḢF WLÆ TḪZN ÎNÆ MNCWK WǼHLK ÎLÆ ÆMRǼTK KÆNT MN ÆLĞÆBRYN

velemmā en cā'et rusulunā lūTen sī'e bihim ve Dāḳa bihim ƶer'ǎn ve ḳālū teḣaf ve lā teHzen innā muneccūke ve ehleke illā mraeteke kānet mine l-ğābirīne
ولما أن جاءت رسلنا لوطا سيء بهم وضاق بهم ذرعا وقالوا لا تخف ولا تحزن إنا منجوك وأهلك إلا امرأتك كانت من الغابرين

[] [] [ج ي ا] [ر س ل] [] [س و ا] [] [ض ي ق] [] [ذ ر ع] [ق و ل] [] [خ و ف] [] [ح ز ن] [] [ن ج و] [ا ه ل] [] [م ر ا] [ك و ن] [] [غ ب ر]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولما | WLMÆ velemmā ne zaman ki And when
Vav,Lam,Mim,Elif,
6,30,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
T – time adverb
الواو عاطفة
ظرف زمان
أن | ǼN en [that]
,Nun,
,50,
SUB – subordinating conjunction
حرف مصدري
جاءت ج ي ا | CYÆ CÆÙT cā'et geldi came
Cim,Elif,,Te,
3,1,,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
رسلنا ر س ل | RSL RSLNÆ rusulunā elçilerimiz Our messengers
Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
200,60,30,50,1,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«نا» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لوطا | LWŦÆ lūTen Lut'a (to) Lut
Lam,Vav,Tı,Elif,
30,6,9,1,
"PN – accusative proper noun → Lut"
اسم علم منصوب
سيء س و ا | SWÆ SYÙ sī'e fenalaştı he was distressed
Sin,Ye,,
60,10,,
V – 3rd person masculine singular passive perfect verb
فعل ماض مبني للمجهول
بهم | BHM bihim onlar yüzünden for them,
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
وضاق ض ي ق | ŽYG WŽÆG ve Dāḳa ve daraldı and felt straitened
Vav,Dad,Elif,Gaf,
6,800,1,100,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
بهم | BHM bihim onlar hakkında for them
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
ذرعا ذ ر ع | Z̃RA Z̃RAÆ ƶer'ǎn huzursuzca (and) uneasy.
Zel,Re,Ayn,Elif,
700,200,70,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
وقالوا ق و ل | GWL WGÆLWÆ ve ḳālū ve dediler And they said,
Vav,Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
6,100,1,30,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
لا | """(Do) not"
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تخف خ و ف | ḢWF TḢF teḣaf korkma fear
Te,Hı,Fe,
400,600,80,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
ولا | WLÆ ve lā ve ne de and (do) not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRO – prohibition particle
الواو عاطفة
حرف نهي
تحزن ح ز ن | ḪZN TḪZN teHzen üzülme grieve.
Te,Ha,Ze,Nun,
400,8,7,50,
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, jussive mood
فعل مضارع مجزوم
إنا | ÎNÆ innā elbette biz Indeed, we
,Nun,Elif,
,50,1,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
منجوك ن ج و | NCW MNCWK muneccūke seni kurtaracağız (will) save you
Mim,Nun,Cim,Vav,Kef,
40,50,3,6,20,
N – nominative masculine plural (form II) active participle
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم مرفوع والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأهلك ا ه ل | ÆHL WǼHLK ve ehleke ve aileni and your family,
Vav,,He,Lam,Kef,
6,,5,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLÆ illā yalnız except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
امرأتك م ر ا | MRÆ ÆMRǼTK mraeteke karın your wife.
Elif,Mim,Re,,Te,Kef,
1,40,200,,400,20,
N – accusative feminine noun
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كانت ك و ن | KWN KÆNT kānet olmuştur She
Kef,Elif,Nun,Te,
20,1,50,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
من | MN mine -dan (is) of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الغابرين غ ب ر | ĞBR ÆLĞÆBRYN l-ğābirīne kalacaklar- those who remain behind.
Elif,Lam,Ğayn,Elif,Be,Re,Ye,Nun,
1,30,1000,1,2,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور

Konu Başlığı: [29:31-35] Denetçiler İbrahim ve Lut'a Uğrayıp Görüşüyorlar

Abdulbaki Gölpınarlı : Elçilerimiz Lût'a gelince Lût, onların yüzünden kederlenmişti, gönlü daralmıştı. Onlar, korkma ve tasalanma demişlerdi; şüphe yok ki biz, seni de, âileni de kurtaracağız, ancak karın müstesnâ ve şüphe yok o, orada kalanlardan olacak.
Adem Uğur : Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar hakkında tasalandı ve (onları korumak için) ne yapacağını bilemedi. Ona: Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracağız. Yalnız, (azapta) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna, dediler.
Ahmed Hulusi : Rasûllerimiz Lût'a geldiklerinde onlar yüzünden fena oldu; onlardan dolayı (olacaklardan dolayı) içi daraldı. . . (Rasûllerimiz de) dediler ki: "Korkma, mahzun olma! Doğrusu biz seni ve senin aileni kurtaracağız. . . Karın müstesna; o geride kalanlardan oldu. "
Ahmet Tekin : Elçilerimiz, melekler Lût’a gelince, Lût onlarla ilgili endişeye kapılıp kötülendi. Kavmini misafirlerinden uzaklaştırmakta zorlandı. Melekler Lût’a: 'Korkma, üzülme. Seni ve aileni, mü’minleri kurtaracağız. Yalnız karın, geride kalanlardan, cezaya çarptırılanlardan olacak.' dediler.
Ahmet Varol : Elçilerimiz Lut'a gelince onlardan dolayı kaygılandı, göğsüne bir sıkıntı bastı. Dediler ki: 'Korkma ve üzülme. Biz seni ve karın dışında aileni kurtaracağız. O ise geride kalacaklardan olmuştur.
Ali Bulaç : Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."
Ali Fikri Yavuz : Elçilerimiz (melekler) Lût’a gelince, (kavmi bunlara kötülük yapar diye korkarak) kendisine fenalık geldi; onlar yüzünden çok kederlenib takatı kesildi. Onlar dediler ki: “- Korkma ve keder etme; çünkü biz seni ve aileni kurtaracağız; ancak karın geride (helâk içinde) kalanlardan olmuştur.
Bekir Sadak : (33-34) Elcilerimiz Lut'a gelince, onun fenasina gitti; cok sikildi. Ona, «Korkma ve uzulme, dogrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karinin disinda, aileni kurtaracagiz. Bu kasaba halkina yaptiklari yolsuzluklardan oturu gokten, elbette bir azap indirecegiz» dediler.
Celal Yıldırım : Elçilerimiz Lût'a gelince, onların geliş sebebinden üzülüp fenalaştı ; eli kolu bağlanıp (göğsü) daraldı. Elçiler, «korkma ve üzülme ; biz mutlaka seni de, aile efradını da kurtaracağız, ancak eşini değil, o geride kalan (sapık ahlâksızlardandır!» dediler (de ona güven verdiler).
Diyanet İşleri : Elçilerimiz Lût’a geldiklerinde, Lût, onlar yüzünden tasalandı, onlar hakkında çaresizlik içine düştü. Elçiler ona, “Korkma, üzülme. Biz, seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın başka. O, geride kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
Diyanet İşleri (eski) : (33-34) Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, 'Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz' dediler.
Diyanet Vakfi : Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar hakkında tasalandı ve (onları korumak için) ne yapacağını bilemedi. Ona: Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracağız. Yalnız, (azapta) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna, dediler.
Edip Yüksel : Elçilerimiz Lut'a vardıklarında elçilerimize yapılan muameleden dolayı fenalaştı, zor durumda kaldı. Kendisine dediler ki, 'Korkma, üzülme. Biz seni ve aileni kurtaracağız. Karın hariç; o geride kalanlardan olmuştur.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar(ı düşünmesi) sebebiyle takatten düştü. O'na: «Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız (azabda) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı ve haklarında eli kolu daraldı (bağlandı). Onlar da: «Korkma ve kederlenme; seni ve aileni kurtaracağız; ancak karın ötekilerden oldu.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve vaktâ ki elçilerimiz Lût'a çıkavardılar onlar yüzünden fenalaştı ve haklarında eli kolu daraldı, onlar da; korkma dediler ve keder etme, çünkü biz seni ve ehlini kurtaracağız ancak karın ötekilerden oldu
Fizilal-il Kuran : Elçilerimiz yanına varınca Lût'un canı sıkıldı, gelişleri yüzünden telaşa kapıldı. Bunun üzerine elçilerimiz ona dediler ki; «Korkma, tasalanma. Biz seni ve yakınlarını kurtaracağız. Yalnız eşin geride kalıp azaba çarpılanlardan olacaktır.»
Gültekin Onan : Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve ehlini (aileni) muhakkak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."
Hakkı Yılmaz : (33,34) Elçilerimiz Lût'a geldiklerinde de o, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar sebebiyle eli-kolu bağlandı kaldı. Ve elçiler: “Korkma, tasalanma! Şüphesiz biz, seni ve geride kalanlardan olan karın hariç yakınlarını kurtaracağız. Şüphesiz biz, bu kent halkının üzerine, hak yoldan çıkıcılık yapıp durmaları nedeniyle semadan bir azap indirteceğiz” dediler.
Hasan Basri Çantay : Elçilerimiz Luuta gelince o, bunlar sebebiyle tasalandı, bunlar sebebiyle kolu (göğsü) daraldı. «Korkma, tasalanma, dediler, çünkü biz seni de, senin ehlini de kurtaracağız. Yalnız geride (azâbda) kalacaklardan olan karın müstesna».
Hayrat Neşriyat : Ve elçilerimiz Lût’a gelince, (kavminin sapıklığını bildiğinden ve melekleri de tanımadığından) onlar için endişeye düştü ve onlardan dolayı göğsü daraldı; bunun üzerine(onlar:) 'Korkma ve üzülme! Doğrusu biz seni ve âileni kurtarıcı olanlarız; ancak karın hâriç; (o) geride kalacak olanlardandır' dediler.
İbni Kesir : Elçilerimiz Lut'a geldiklerinde, bu yüzden o tasalandı ve çok sıkıldı. Ona dediler ki: Korkma ve tasalanma. Doğrusu biz, seni ve geride kalacaklardan olan karının dışındaki aileni kurtaracağız.
İskender Evrenosoğlu : Ve resûllerimiz Lut (A.S)'a geldiği zaman üzüldü, telâşlandı ve onlarla içi daraldı. (Resûller): "Korkma ve mahzun olma (üzülme). Muhakkak ki biz, seni ve hanımın hariç, aileni mutlaka kurtaracağız. (Senin hanımın) geride kalanlardan olacak." dediler.
Muhammed Esed : Elçilerimiz kendisine geldiklerinde Lut onlar adına üzüntüye kapıldı, çünkü onları koruyamayacağını gördü; ama onlar Lut'a: "Korkma ve üzülme! Biz seni ve karın dışında bütün aileni koruyacağız; karın ise geride bırakılanlar arasında yer alacak.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o vakit ki, elçilerimiz Lût'a geldi. Onlar ile kederlendi ve onlar sebebiyle takatı darlaştı. Ve dediler ki: «Korkma ve mahzûn olma, şüphe yok ki, seni ve ehlini necâta erdireceğiz, yalnız zevcen müstesna. O geride kalanlardan oldu.»
Ömer Öngüt : Elçilerimiz Lut'a gelince, Lut onlar hakkında tasalandı, tâkatten düştü. Ona: “Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de âileni de kurtaracağız. Yalnız karın müstesna. O, (azapta) kalacaklar arasındadır. ” dediler.
Şaban Piriş : Elçilerimiz, Lut’a geldiklerinde, onlar sebebiyle kötülenmiş ve içi daralmıştı. -Korkma ve üzülme! Biz, seni ve aileni kurtaracağız. Geride kalanlardan olan karın hariç.
Suat Yıldırım : Elçilerimiz Lût’a gelince, onları, halkının tecavüzlerinden koruyamayacağı düşüncesiyle üzüldü, eli kolu bağlanıp göğsü daraldı. Onlar dediler ki: "Bizden yana endişe etme, üzülme! Biz seni ve yakınlarını kurtaracağız, yalnız eşin geride kalanlar arasında yer alacaktır."
Süleyman Ateş : Elçilerimiz Lût'a gelince (Lût) onlar yüzünden fenalaştı ve onlar hakkında arşını daraldı. (Melekler): "Korkma üzülme dediler, biz seni ve âileni kurtaracağız, yalnız karın kalacaklardan olmuştur."
Tefhim-ul Kuran : Elçilerimiz Lût'a geldikleri zaman, o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve bunlar dolayısıyla içi daraldı. Dediler ki: «Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni de, aileni de muhakkak kurtaracağız. O ise, arkada kalacak olanlardandır.»
Ümit Şimşek : Elçilerimiz kendisine geldiğinde, Lût bundan çok sıkıldı, göğsü daraldı. Onlar 'Korkma ve üzülme,' dediler. 'Biz seni ve aileni kurtaracağız. Ancak karın müstesna; o arkada kalanlardan olacak.
Yaşar Nuri Öztürk : Elçilerimiz Lût'a gelince, onlar yüzünden fenalaştı, eli kolu birbirine dolandı. "Korkma, tasalanma dediler, biz seni de aileni de kurtaracağız. Ama karın, azaba terk edilenlerden olacaktır."


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}