» 29 / Ankebût  14:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
Ankebut Suresi = Disi Örümcek Suresi
41. ayetinde kâfirlerin isleri örümcek agina benzetildiginden bu adi almistir.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

29:14 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

"Kuran okuduğun zaman, taşlanmış şeytandan ALLAH'a sığın!"
ve andolsun | biz gönderdik | Nuh'u | | kavmine | kaldı | onların arasında | bin | seneden | eksik | elli | yıl | sonunda yakaladı | Tufan | | haksızlık edenleri |

WLGD̃ ǼRSLNÆ NWḪÆ ÎL GWMH FLBS̃ FYHM ǼLF SNT ÎLÆ ḢMSYN AÆMÆ FǼḢZ̃HM ÆLŦWFÆN WHM ƵÆLMWN
veleḳad erselnā nūHen ilā ḳavmihi fe lebiṧe fīhim elfe senetin illā ḣamsīne ǎāmen feeḣaƶehumu T-Tūfānu vehum Zālimūne

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ

Transcript Okunuş Türkçe
1. WLGD̃ = veleḳad : ve andolsun
2. ǼRSLNÆ = erselnā : biz gönderdik
3. NWḪÆ = nūHen : Nuh'u
4. ÎL = ilā :
5. GWMH = ḳavmihi : kavmine
6. FLBS̃ = fe lebiṧe : kaldı
7. FYHM = fīhim : onların arasında
8. ǼLF = elfe : bin
9. SNT = senetin : seneden
10. ÎLÆ = illā : eksik
11. ḢMSYN = ḣamsīne : elli
12. AÆMÆ = ǎāmen : yıl
13. FǼḢZ̃HM = feeḣaƶehumu : sonunda yakaladı
14. ÆLŦWFÆN = T-Tūfānu : Tufan
15. WHM = vehum :
16. ƵÆLMWN = Zālimūne : haksızlık edenleri
ve andolsun | biz gönderdik | Nuh'u | | kavmine | kaldı | onların arasında | bin | seneden | eksik | elli | yıl | sonunda yakaladı | Tufan | | haksızlık edenleri |

[] [RSL] [] [] [GWM] [LBS̃] [] [ÆLF] [SNW] [] [ḢMS] [AWM] [ÆḢZ̃] [ŦWF] [] [ƵLM]
WLGD̃ ǼRSLNÆ NWḪÆ ÎL GWMH FLBS̃ FYHM ǼLF SNT ÎLÆ ḢMSYN AÆMÆ FǼḢZ̃HM ÆLŦWFÆN WHM ƵÆLMWN

veleḳad erselnā nūHen ilā ḳavmihi fe lebiṧe fīhim elfe senetin illā ḣamsīne ǎāmen feeḣaƶehumu T-Tūfānu vehum Zālimūne
ولقد أرسلنا نوحا إلى قومه فلبث فيهم ألف سنة إلا خمسين عاما فأخذهم الطوفان وهم ظالمون

[] [ر س ل] [] [] [ق و م] [ل ب ث] [] [ا ل ف] [س ن و] [] [خ م س] [ع و م] [ا خ ذ ] [ط و ف] [] [ظ ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
أرسلنا ر س ل | RSL ǼRSLNÆ erselnā biz gönderdik We sent
نوحا | NWḪÆ nūHen Nuh'u Nuh
إلى | ÎL ilā to
قومه ق و م | GWM GWMH ḳavmihi kavmine his people,
فلبث ل ب ث | LBS̃ FLBS̃ fe lebiṧe kaldı and he remained
فيهم | FYHM fīhim onların arasında among them
ألف ا ل ف | ÆLF ǼLF elfe bin a thousand
سنة س ن و | SNW SNT senetin seneden year(s),
إلا | ÎLÆ illā eksik save
خمسين خ م س | ḢMS ḢMSYN ḣamsīne elli fifty
عاما ع و م | AWM AÆMÆ ǎāmen yıl year(s),
فأخذهم ا خ ذ | ÆḢZ̃ FǼḢZ̃HM feeḣaƶehumu sonunda yakaladı then seized them
الطوفان ط و ف | ŦWF ÆLŦWFÆN T-Tūfānu Tufan the flood,
وهم | WHM vehum while they
ظالمون ظ ل م | ƵLM ƵÆLMWN Zālimūne haksızlık edenleri (were) wrongdoers.
ve andolsun | biz gönderdik | Nuh'u | | kavmine | kaldı | onların arasında | bin | seneden | eksik | elli | yıl | sonunda yakaladı | Tufan | | haksızlık edenleri |

[] [RSL] [] [] [GWM] [LBS̃] [] [ÆLF] [SNW] [] [ḢMS] [AWM] [ÆḢZ̃] [ŦWF] [] [ƵLM]
WLGD̃ ǼRSLNÆ NWḪÆ ÎL GWMH FLBS̃ FYHM ǼLF SNT ÎLÆ ḢMSYN AÆMÆ FǼḢZ̃HM ÆLŦWFÆN WHM ƵÆLMWN

veleḳad erselnā nūHen ilā ḳavmihi fe lebiṧe fīhim elfe senetin illā ḣamsīne ǎāmen feeḣaƶehumu T-Tūfānu vehum Zālimūne
ولقد أرسلنا نوحا إلى قومه فلبث فيهم ألف سنة إلا خمسين عاما فأخذهم الطوفان وهم ظالمون

[] [ر س ل] [] [] [ق و م] [ل ب ث] [] [ا ل ف] [س ن و] [] [خ م س] [ع و م] [ا خ ذ ] [ط و ف] [] [ظ ل م]

Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ولقد | WLGD̃ veleḳad ve andolsun And verily,
Vav,Lam,Gaf,Dal,
6,30,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف تحقيق
أرسلنا ر س ل | RSL ǼRSLNÆ erselnā biz gönderdik We sent
,Re,Sin,Lam,Nun,Elif,
,200,60,30,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
نوحا | NWḪÆ nūHen Nuh'u Nuh
Nun,Vav,Ha,Elif,
50,6,8,1,
"PN – accusative masculine proper noun → Nuh"
اسم علم منصوب
إلى | ÎL ilā to
,Lam,,
,30,,
P – preposition
حرف جر
قومه ق و م | GWM GWMH ḳavmihi kavmine his people,
Gaf,Vav,Mim,He,
100,6,40,5,
N – genitive masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فلبث ل ب ث | LBS̃ FLBS̃ fe lebiṧe kaldı and he remained
Fe,Lam,Be,Se,
80,30,2,500,
CONJ – prefixed conjunction fa (and)
V – 3rd person masculine singular perfect verb
الفاء عاطفة
فعل ماض
فيهم | FYHM fīhim onların arasında among them
Fe,Ye,He,Mim,
80,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
ألف ا ل ف | ÆLF ǼLF elfe bin a thousand
,Lam,Fe,
,30,80,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
سنة س ن و | SNW SNT senetin seneden year(s),
Sin,Nun,Te merbuta,
60,50,400,
N – genitive feminine indefinite noun
اسم مجرور
إلا | ÎLÆ illā eksik save
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
خمسين خ م س | ḢMS ḢMSYN ḣamsīne elli fifty
Hı,Mim,Sin,Ye,Nun,
600,40,60,10,50,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
عاما ع و م | AWM AÆMÆ ǎāmen yıl year(s),
Ayn,Elif,Mim,Elif,
70,1,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
فأخذهم ا خ ذ | ÆḢZ̃ FǼḢZ̃HM feeḣaƶehumu sonunda yakaladı then seized them
Fe,,Hı,Zel,He,Mim,
80,,600,700,5,40,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الطوفان ط و ف | ŦWF ÆLŦWFÆN T-Tūfānu Tufan the flood,
Elif,Lam,Tı,Vav,Fe,Elif,Nun,
1,30,9,6,80,1,50,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
وهم | WHM vehum while they
Vav,He,Mim,
6,5,40,
CIRC – prefixed circumstantial particle
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
الواو حالية
ضمير منفصل
ظالمون ظ ل م | ƵLM ƵÆLMWN Zālimūne haksızlık edenleri (were) wrongdoers.
Zı,Elif,Lam,Mim,Vav,Nun,
900,1,30,40,6,50,
N – nominative masculine plural active participle
اسم مرفوع

Konu Başlığı: [29:14-15] Nuh

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve andolsun ki biz Nûh'u, kavmine gönderdik de aralarında tam bin yıldan elli yıl eksik bir müddet kaldı; derken onları tufan helâk etti ve onlar zâlimlerdi.
Adem Uğur : Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Ahmed Hulusi : Andolsun ki Nuh'u kendi toplumuna irsâl ettik de onların içinde elli yıl hariç bin sene kaldı! Zulümleri üzereyken tufan onları yakaladı.
Ahmet Tekin : Andolsun ki, biz Nûh’u kavmine özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. O, bin yıldan, elli yıl eksik bir süre onların arasında yaşadı. Sonunda, onlar inkâr, isyan, baskı ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyerek zulümlerini sürdürürken, şirk içinde yaşarken suikast planları hazırlarlarken, tûfan onların işini bitirdi.
Ahmet Varol : Andolsun biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Onların içinde bin yıldan elli yıl eksik yaşadı. Sonunda onlar zulümde devam ederlerken kendilerini tufan yakaladı.
Ali Bulaç : Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten biz Nuh’u kavmine peygamber gönderdik de, aralarında bin seneden elli yıl eksik (950 yıl) kaldı. Nihayet onları tufan (su felâketi) yakalayıverdi; onlar zalimlerdiler.
Bekir Sadak : And olsun ki, Nuh'u milletine gonderdik; aralarinda dokuz yuz elli yil kaldi. Sonunda onlar haksizlik yaparken, tufan onlari yakalayiverdi.
Celal Yıldırım : And olsun ki, Nuh'u kendi milletine (uyarıcı peygamber olarak) gönderdik. Aralarında —elli yılı müstesna— bin yıl durdu. (Sonuç alamayınca) onlar zâlimler iken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Diyanet İşleri : Andolsun, biz, Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi.
Diyanet İşleri (eski) : And olsun ki, Nuh'u milletine gönderdik; aralarında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Sonunda onlar haksızlık yaparken, tufan onları yakalayıverdi.
Diyanet Vakfi : Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Edip Yüksel : Nuh'u, halkına göndermiştik ve onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Ancak zulmettikleri için onları tufan yakaladı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Andolsun ki Nuh'u kendi kavmine gönderdik de, o dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik de içlerinde elli eksik bin (dokuz yüz elli) yıl kaldı, derken zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakalayıverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve celâlim hakkı için Nuhu kavmine gönderdik de içlerinde elli yılı müstesna bin sene durdu derken onları tufan yakalayıverdi hep zulmediyorlardı
Fizilal-il Kuran : Biz Nuh'u, soydaşlarına peygamber olarak gönderdik. Dokuzyüzelli yıllık bir süre boyunca aralarında kaldı. Sonunda zalimliklerini inatla sürdürürlerken, Tufan'a yakalandılar.
Gültekin Onan : Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Hakkı Yılmaz : "Ve andolsun ki Biz, Nûh'u kendi toplumuna elçi gönderdik de, içlerinde elli yılı sıkıntısız nice uzun sıkıntılı seneler kaldı. Sonunda, onlar şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına işlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. "
Hasan Basri Çantay : Andolsun ki biz Nuuhu kavmine (peygamber olarak) göndermişizdir de o, aralarında, elli yılı müstesna olmak üzere, bin sene kalmışdır. Nihayet onlar zulümde devam edib dururlarken kendilerini tuufan yakalayıvermişdir.
Hayrat Neşriyat : And olsun ki, Nûh’u kavmine gönderdik de, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı. Sonunda, onlar zâlim kimseler oldukları hâlde tûfan kendilerini yakalayıverdi.
İbni Kesir : Andolsun ki; Biz, Nuh'u, kavmine gönderdik. Aralarında elli yılı müstesna olmak üzere bin yıl kaldı. Sonunda onlar, zulme devam edip dururken kendilerini tufan yakalayıverdi.
İskender Evrenosoğlu : Ve andolsun ki Biz, Nuh (A.S)'ı kavmine (Resûl olarak) gönderdik. Böylece onların arasında 1000 seneden 50 yıl eksik olarak (950 yıl) kaldı. Sonra onları (Nuh (A.S)'ın kavmini) tufan aldı. Ve onlar zalimlerdi.
Muhammed Esed : Biz (çok zaman önce) Nuh'u kendi kavmine göndermiştik ve Nuh onlar arasında dokuzyüzelli yıl geçirmişti; sonra onlar hala zulüm batağında yaşamaya devam ederlerken bir tufana yakalanmışlardı.
Ömer Nasuhi Bilmen : Celâlim hakkı için, Biz Nûh'u kavmine gönderdik, artık aralarında elli yılı müstesna, bin sene durdu. Nihâyet onlar, zalimler oldukları halde kendilerini tufan yakaladı.
Ömer Öngüt : Andolsun ki biz Nuh'u kavmine gönderdik, aralarında dokuzyüzelli yıl kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Şaban Piriş : Nuh’u kavmine göndermiştik. Onların arasında bin seneden elli sene eksik yaşadı. Sonunda, zalimlik ederlerken onları yakaladık.
Suat Yıldırım : Çok önce Biz Nûh’u halkına resul olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Netice de onlar zulümlerine devam ederken tufan onları boğdu.
Süleyman Ateş : Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı (öğüt verdi, dinlemediler), sonunda haksızlık etmekte olan insanları Tûfân yakaladı.
Tefhim-ul Kuran : Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik o da içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulmetmekte devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.
Ümit Şimşek : Biz Nuh'u kavmine peygamber olarak gönderdik. O da aralarında bin yıldan elli sene az kaldı. Sonra, zulümlerinde devam ederken, onları tufan yakalayıverdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Yemin olsun, biz Nûh'u toplumuna gönderdik de o, onların arasında bin yıldan elli yıl eksik kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı. Çünkü zalimlerdi onlar.


[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}