Ümit Şimşek Meali |
|
1: And olsun çekip çıkaranlara, | |
2: Ve yavaşça çekenlere, | |
3: Ve yüzdükçe yüzenlere. | |
4: Yarışıp geçenlere. | |
5: Emri yürütenlere. | |
6: O gün sarsacak olan bir dehşetle sarsar. | |
7: Onu da arkadan gelen izler. | |
8: O gün kalpler titrer, | |
9: Gözler baygın düşer. | |
10: Onlar hâlâ diyorlar ki: 'O çukurdan hayata mı döneriz? | |
11: 'Ufalanmış kemiklere döndükten sonra, öyle mi?' | |
12: Dediler ki: 'Öyleyse bu hüsranlı bir dönüş olur.' | |
13: O sadece bir sese bakar. | |
14: Kendilerini bir meydanda bulurlar. | |
15: Musa'nın haberi sana geldi mi? | |
16: Hani Rabbi ona kutsal vadi Tuvâ'da seslenmişti: | |
17: 'Firavun'a git; çünkü o çok azdı. | |
18: 'Ona de ki: Arınmaya niyetin var mı? | |
19: 'Rabbinin yolunu sana göstereyim de Ondan kork.' | |
20: O büyük mucizeyi ona gösterdi. | |
21: Fakat o yalanladı ve karşı geldi. | |
22: Sonra arkasını döndü, bozgunculuk etmeye koştu. | |
23: Halkı topladı ve seslendi: | |
24: 'Yüce Rabbiniz benim' dedi. | |
25: Allah da onu hem dünya, hem âhiret azabıyla yakaladı. | |
26: Allah'tan korkana bunda bir ibret vardır. | |
27: Sizi yaratmak mı daha zor, göğü mü? Allah onu bina etti. | |
28: Boyunu yükseltti, düzene koydu. | |
29: Gecesini kararttı, gündüzünü çıkardı. | |
30: Ondan sonra yeri yayıp döşedi. | |
31: Ondan suyunu ve otlağını çıkardı. | |
32: Dağları yerlerine dikti. | |
33: Bütün bunları, sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için yaptı. | |
34: O büyük felâket gelip çattığında, | |
35: İnsan neye çabaladığını o gün hatırlar. | |
36: Gören herkese Cehennem açıkça gösterilir. | |
37: Kim azgınlık etmiş, | |
38: Ve dünya hayatını tercih etmişse, | |
39: Barınacağı yer Cehennemdir. | |
40: Kim Rabbinin huzurunda durmaktan korkup da nefsini kötü heveslerden alıkoymuşsa, | |
41: Onun barınacağı yer de Cennettir. | |
42: Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. | |
43: Sen onu nereden bileceksin? | |
44: Onun bilgisi Rabbine aittir. | |
45: Sen ondan korkanlar için bir uyarıcısın. | |
46: O günü gördüklerinde sanırlar ki, dünyada ya bir gece kalmışlardır, ya da bir kuşluk vakti. | |