Suat Yıldırım Meali |
|
1: Var gücüyle koşanlar, | |
2: Neş’e ve şevkle yürüyenler, | |
3: Yüzüp yüzüp gidenler, | |
4: Yarışıp geçenler | |
5: İşleri düzenleyip yönetenler, hakkı için ki: (kıyamet gerçektir, hepiniz ölümden sonra diriltileceksiniz!) | |
6: Günü gelince, sura ilk üfleme, yeri şiddetli bir depremle yıkacak! | |
7: Onu izleyen ikinci üfleme herkesi mezarından kaldıracak! | |
8: O gün kalpler güp güp atacak | |
9: Gözler yere eğilecek | |
10: (10-12) İnkârcılar alay ederek şöyle derler: "Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirilecekmişiz! O takdirde bu, bizim için ziyanlı bir dönüş olur!" | |
13: (13-14) Fakat olay (zor değil,) bir tek emirden ibarettir. Bir anda mahşerde toplanıverirler! | |
15: Mûsa’nın hadisesinden haberin olmuştu değil mi? | |
16: Hani Rabbi ona kutlu Tuvâ vâdisinde şöyle seslenmişti: | |
17: (17-18) "Firavuna git, zira o iyice azdı! Ona de ki: kendini arındırmaya gönlün var mı? | |
19: "İster misin Seni Rabbine kavuşturan yola vurayım. Böylece Sen de O’na saygı duyasın?" | |
20: Ona en büyük mûcizeyi gösterdi. | |
21: Fakat o buna "yalan" dedi ve isyan etti. | |
22: Sonra sırtını dönüp Mûsâ’ya karşı bir çalışma içine girdi. | |
23: (23-24) Adamlarını topladı ve onlara: "Sizin en yüce rabbiniz benim!" dedi. | |
25: Allah da onu dünyada da, âhirette de şiddetle cezalandırdı. | |
26: Bu da Rabbini sayacak kimselere bir ibret oldu. | |
27: Siz ey haşri inkâr edenler: Düşünün, sizi yeniden yaratmak mı zor, yoksa gök âlemini mi? İşte bakın: Allah onu nasıl da sağlam bina etti! | |
28: Allah onu direksiz yükseltti ve kusursuz işleyen bir sisteme bağladı. | |
29: Gecesini karanlık, gündüzünü parlak şekilde açığa çıkardı. | |
30: Sonra da yeri döşeyip yerleşmeye hazırladı. | |
31: Oradan sularını, otlaklarını çıkardı. | |
32: Dağlarını oturttu. | |
33: Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın hayatı için yaptı. | |
34: Fakat her şeyi bastıran o felaket geldiği zaman, | |
35: İnsan neyin peşinde koştuğunu anlar ama, artık iş işten geçer. | |
36: Cehennem her görene, apaçık görünür. | |
37: Artık kim azdıysa, | |
38: Âhireti unutup dünya zevkini tercih ettiyse, | |
39: Onun varacağı yer, olsa olsa cehennemdir! | |
40: Ama kim Rabbinin divanında durmaktan korkarsa ve nefsini heva ve hevese uymaktan dizginlerse, | |
41: Onun varacağı yer de olsa olsa cennettir! | |
42: Sana kıyamet saatini sorarlar: "Demir atması ne zaman?" diye. | |
43: Sen nerede, onun vaktini bildirmek nerede? | |
44: Onun sonu Rabbine varır, kesin bilgisi O’na aittir. | |
45: Sana düşen sadece ondan korkanı uyarmaktır. | |
46: Onu gördükleri gün öyle gelir ki onlara; yalnız bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada. | |